19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLARA imparatorluğunun Anadolu’dan Trakya ve Balkanlar’a geçişini anlatan “Trakya Güneşi”ndeki tüm tarihi karakterler, Murat Tuncel’in sözcükleriyle okura iç dünyalarının kapılarını açıyor. Tuncel’le kitabı üzerine söyleştik. Ayşegül Yüksel, tiyatromuzun Cumhuriyet dönemi içindeki yolculuğunda “mola” verilebilecek bir “zaman”a ve “yer”e vardığı düşüncesiyle, bugüne dek ulaşılmış çeşitli aşamaları değerlendiriyor. Yüksel, “Türk Tiyatrosu Üzerine Notlar” alt başlığıyla okura sunulan “Uzun Yolda Bir Mola” isimli kitabında, Doğu ile Batı arasında kimlik arayışı ve gelenekten beslenmeden oyun yazarlığına, Devlet Tiyatrolarından Genç Oyuncular, Kent Oyuncuları, Ankara Sanat Tiyatrosu, Dostlar Tiyatrosu gibi özel tiyatrolara, tiyatro eleştirisinden tiyatro biliminin üç büyüklerine kadar pek çok konuyu ele alıp irdeliyor. İslam, uluslararası siyasette nasıl kullanıldı? Türkiye nasıl bir ileri karakol haline getirildi? Başta azgelişmiş, hele ki petrol zengini ülkelerdeki yaşamı atom etkisiyle parçalayan emperyalizmin sopası kapitalizmin geldiği yeni, daha “ileri” eşikler neler? Batı tarafından işine gelen kısımlarıyla benimseneduran Huntington, Atatürk’e neden karşıydı? Türkiye model olabilir mi? ABD’nin siyasal İslamla dansı sonrası Ortadoğu’da birbiri ardına devrilen diktatör çatılar, yeni dengesiz dengeler ve engin (!) stratejilerini daha bir parlatmış “yeni model Fukuyama” ile kucaklaştığı noktalar ne? Tüm boyutları ve taraflarıyla Suriye yangınının gezegene mevcut ve olası etkileri neler? Emre Kongar, yeni kitabı “ABD’nin Siyasal İslamla Dansı”nda tüm bu sorulara odaklanırken yakın tarihin yanı sıra yakın geleceğin de bir portresini çiziyor. Kongar’la kitabını konuştuk. Bol kitaplı günler... Dünya tarihinin son büyük P ervasız Pertavsız ENİS BATUR 42 yıl sonra JeanMarie Straub eanMarie Straub ve Danièle Huillet bir kurt çiftiydi. O ve çözüleli, Huillet öleli beri yalnız ve yaralı bir kurt Straub, gene de işi sürdürmekten geri durmuyor, ayakta bir bastona dayalı duruyor, direniyor, “Bir Mirasçı”da bastonuyla göründüğü, kameranın arkasından geldiği sahnedeki duruşu Heidegger’i çağrıştırıyor. Büyük Aile: J JeanMarie Straub ve Danièle Huillet TURHAN GÜNAY eposta: [email protected] [email protected] SaintAndré des Arts’daki sinema salonunda beş kişiyiz. Bioysa o yapıtın varlığı, varolabilmesi. İzlemeye çalışıyorum, besleniri, Huillet’yle 94’ten kalma (“Lothringen”, 35 mm), üçü yorum bir yönüyle filimlerinden, yatırımına ve tutarlılığına büyük 2011’den yeni kısa/ortaboy filimleriyle: “Bir Mirasçı” (Barsaygı duyuyorum. rés’ten, 20’) + “Avunmasız” (Pavese’den, 15’) + “Çakallar ve İlk yazılarımdan biri Straub üstüneydi, 1970’te Ulus gazetesinde Araplar” (Kafka’dan, 11’) digibeta PAL işler. yayımlanan o acemi, boyumu aşan yazının üstünden tam 42 yıl geçDört okuma denemesi daha. Yaralı topraklar, yaralı insan miş. Bugün yapmaya çalıştığını, yaptığını daha iyi değerlendirebilditoplulukları, yaralı bireyler üzerine. Taze bir söyleşinde kendi ğime inanıyorum. Yakınlık duymamak sözün gelişi, uzaklık duyuyor çiziyor yara’nın altını. Görünüşte, ilk bakışta pek az ortak nokolsaydım peşine takılmayı, beş seyirciden biri olmayı sürdüremeztası olduğu söylenebilecek dört metne, üç yazara yönelirken tek bir dim. Sinema üstüne sinema üstünden düşünmek, bir avuç yönetodağa yoğunlaşıyor yönetmen: Unutturmaya çalışıyorlar, unutulamenin harcı oldu ve bu etkinlik açıkçası beni kendi işimde yönlenmaz; bundan tehlikelisi: Barışalım isteniyor, barışmak kolay değil: dirmiştir; borçluyum. Avrupa’ya fırlatılan kapkara bir bakış. Bana daha yakın gelen özsoruşturmalarla karşılaştım yolda. Son Meliés’ten başlayarak iki zıt ucun arasına yayıldı sinematografik dönemde sıkı itirazlarım olmasına karşın, Godard’ın işi sorgulama serüven: Bir yakada büyük eğlence endüstrisi, sarhoş edici bir “sebiçimine, üslubuna daha yakın ve yatkın kaldım. Asıl kalıcı hazzı Seyir kültürü”nün amansız istilası karşısında hipnotize edilmiş geniş kiz Buçuk’tan ya da Bir Soytarının Eşliğinde’den çekip çıkardığım sır kitleleri müşterisi kılan devanası pazar, öbür yakada beş seyirciye değil. Aynı ölçüde olmasa bile, Debord’dan da. karşın ayak direyen ama nüfusu giderek azaSinematografi’nin ontolojik katmanlara yönelik lan bir küresel azınlık: Straub, baştan beri bir arkeoloji çabasıyla tartılması, en derin hikâucun ucundaydı, yerini hiç terk etmedi: Seyiryelerin başında geliyor benim gözümde. Şüphesiz, Godard’ın ya da Straub’un temsilcisi olduci değildi aradığı oyalanmayı reddeden bir kağum seyirci tipini hafifseyeceği, yeri geldiğinde tılımcı partöner için çekti filmlerini. “Durum”(lar)a birlikte bakılacaktı. Üstyapıtlar aşağılamayı ya da iğnelemeyi elden bırakmayakoydu ortaya, okumalar gerçekleştirdi: Seçti cağı, en azından köklü bir çelişkinin, ters bir kove yorumladı. numalışın kurbanı sayacağı bir özellikten sözedilebilir bu yaklaşımı paylaşmasam da: Sinema Onlarınkini bir ‘estetize etme’ çabası olarak sanatının doruk sahneleri, sekansları estetik ölgöremeyiz hiçbir biçimde: Bir etik kalkışmadır. çütleriyle ağır bastı, basıyor dünyamda. Kendi Her film düşündürebilir, pek azı karşımızdaki “Histoire(s) du Cinéma”mı çatacak olsaydım (ki ekranın üstünde, önümüzde düşünmeye girişir sonuç olarak, sistematik sayılamayacak biçimde öyleydi. Her seyirci düşünür, düşünüyordur yazdıklarıma yansımıştır ‘versiyon’um), tercihlefilim boyunca, izlerken, film sonrası, salondan rim perspektifimi ele verecekti. Ama orada, Goayrılınca; pek azı etkin bir eklemlendirme çadard’dan ve Straub’dan da, Brakhage’den ve basına yatkındır: ‘Seans’ı önceleyen hazırlık, Kluge’den de kesitler yer almayacak mıydı? Si‘seans’ boyu odaklanma ve yüzde yüze yakın nemanın uçları, bir seyirci kimliğiyle “tarih”imde bir yoğunlaşma, ardından Barthes’ın ışık tuttupay tuttu, tersini söyleyemem. ğu “hipnoz” sürecini üretken bir boyuta taşıma, geniş zamanda işlere ve uzantılara yöneSinema salonları irkiltici, tiksindirici ‘gösteri liş, gerektiğinde yeniden salona dönüş. yapımları’yla dolu. St.André des Arts’daki salondan yıkanmış çıktım. Yürürken Barrès üstünSinemacılar bir değil ki seyirciler bir olsun. den Yahya Kemal’e, Pavese üstünden Tezer Ne sinemacının, ne seyircinin işine karışmak Özlü’ye, Kafka’nın hayvan hikâyeleri üstünden geçer aklımdan, kimsenin seçimini yargılaDeleuzeGuattari’ye uğradım. mamak en doğrusu. Straub sineması bir seçenektir. Uzunboylu bir yakınlık duymadım Her sıkı yapıt, bizi başkalarına çağırır, göndeyapıtına, duymuyorum; bana kıvanç veriyor rir: Asıl “büyük aile”miz budur. ? Yalnız ve yaralı bir kurt Straub... İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal/ Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya?Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1159 3 MAYIS 2012 ? SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle