29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

VİTRİNDEKİLER Ağaçlar ve Merzuk Cinayeti/ Abdurrahman Münif/ Çeviren: İbrahim Demirci, Hasan Harmancı/ Yapı Kredi Yayınları/ 312 s. Romanın kahramanı Abdüsselam’ın yıllarca ve yıllarca düşlerini kurduğu ve gerçekleşmesini dilediği düşünceler, işte gerçek olmuştu ama başka türlü. Şimdi gördüğü sonuçlar onu çılgınlık derecesinde bir hüzne sürüklüyordu, çünkü o vatan adını verdiği bu topraklarda olabileceğini tasavvur etmediği şeyler görmüştü... Abdüsselam şimdi bir lokma ekmeğin peşinde koşarken aç, yabancılaşmış ve yorgundu. Evet, serabı andıran bir şeye dönüşen bir lokma ekmeğin peşinde. Oysa onun darağacına asılacağını kuranlar, hâlâ yerlerinde duruyorlar, tembel tembel uzanarak mehtabı seyrediyorlar, esrar ve viskiyle dolmuş, gözleri yarı kapalı kadınların duygularıyla eğleniyorlar! “Ağaçlar ve Merzuk Cinayeti” yaşamın bir kahramanlık ama gürültüsüz bir kahramanlık olduğunu anlatılıyor. Hepsi Senin İçin – Tuhaf Aşk Öyküleri/ Atilla Dorsay/ Altın Kitaplar/ 128 s. Atilla Dorsay Türkiye’nin entelektüel mozaiğinin çok önemli bir parçası. Okuyucular onu sinema eleştirmeni kimliğiyle tanıyor ancak Dorsay gibi bir entelektüelden bunu beklemek az olur. O da bunu ispatlarcasına öykülerini bir araya getirdiği kitabıyla çıkıyor okuyucuların karşısına. Dorsay, bunca kitaptan sonra ilk kez hikâyeyi deniyor. Ana tema olarak tuhaf aşkları seçiyor ve biraz gözlemlerinden, biraz da hayal gücünden çıkıp gelen garip, aykırı, kimi zaman da ölümcül tutkuları yazıyor. Üç Maymun/ Nuri Bilge Ceylan/ Doğan Kitap/ 474 s. Nuri Bilge Ceylan genellikle tam olarak bitirmediği, daha doğrusu eksik bıraktığı senaryolarla çekime girmeyi yeğler. Eksiklerin, ya da kesin karar verilmemiş noktaların çekimin realitesi içinde zenginleşerek tamamlanmasını umar. Elinizdeki kitapta işte bu, Ceylan’ın çekim sırasında elinde tuttuğu orijinal senaryosu yer alıyor. Böylece, senaryoda henüz cenin halinde var olan birtakım fikirlerin ortaya çıkan filmde nerelere gittiği, başka deyişle bir film yaratmanın NBC’ye has evrimi kolaylıkla görülebilecek. Kitapta ayrıca filmin Cannes macerası, yurtiçi ve yurtdışındaki vizyon yolculuğu sırasında hakkında yazılan sayısız makaleden derlenmiş geniş bir seçki, Nuri Bilge Ceylan ve diğer ekip elemanlarıyla yapılmış röportajlar da yer alıyor. Ayrıca Ceylan’ın filmin kurgu sürecinde tuttuğu kurgu günlüğü, yapımcı Zeynep Özbatur Atakan’ın yapım günlüğü ve genç oyuncu Ahmet Rıfat Şungar’ın çekim sırasında tuttuğu çekim günlükleri de bir filmin yaratım sürecine farklı pencerelerden bakabilmeyi sağlıyor. Poemalar/ Aleksandr Sergeyeviç Puşkin/ Çeviren: Kayhan Yükseler/ Yapı Kredi Yayınları/ 274 s. arada yayımlanıyor. 18211833 yılları arasını kapsayan bu poemaların 1825’e kadar süren erken dönem ürünlerinde, Byron romantizmi ağırlıklı olmakla birlikte gerçekliğe bir yöneliş de görülür. Yaşadıkları dönemin ağır koşullarında toplumla bağlarını koparmış, kurtuluşu doğanın kollarında ve Çingene obalarında arayan kahramanlarıyla ‘Kafkas Tutsağı’ ve ‘Çingeneler’; Doğu zevklerinin, Doğu’ya özgü kösnül duyguların estiği Doğu masalı tadındaki ‘Bahçesaray Çeşmesi’; ayakta kalabilmek için haydutluğu seçen iki kardeşin trajik öyküsünün anlatıldığı ‘Haydut Kardeşler’ ve “İncil”deki bir öyküden yola çıkarak yazılan ‘Gavriliada’ Puşkin’in ilk dönem poemaları. Mazepa’nın Büyük Petro’ya ihanetini konu alan, savaş ve idam sahneleriyle, tutkulu bir aşkın anlatıldığı ‘Poltava’, Neva ırmağının taşmasıyla hayatı mahvolan yoksul bir gencin trajedisini konu alan ‘Bakır Atlı’, Rus gündelik yaşamının nükteli bir dille anlatıldığı ‘Kont Nulin’ ve ‘Kolomna’daki Küçük Ev’ gibi tarihsel ve gerçekçi poemaları da Puşkin’in lirizminin olgun örnekleri arasında gösterilir. İkinci Geliş/ Coşkun Büktel/ Çitlembik Yayınları/ 376 s. “İkinci Geliş”, 2000’li yılların başında İstanbul’da işlenen ve 2000’li yılların tüm yozlaşmışlığını simgeleyen faili meçhul bir cinayetle başlıyor. İçinde yeni yüzyılımıza özgü tüm dönemsel hastalıkları barındıran ve şeytanın dahi failini ve somut gerekçesini tahmin edemeyeceği bu enteresan cinayet, ancak 1909’da Abdülhamid tarafından bir buz odasına tıkılarak cezalandırılan efsanevi Jöntürk Hamdi Mümkün Bey’in donmuş bedeni rastlantıyla bulunduktan sonra çözülebiliyor. Hamdi Mümkün Bey’in yüz yıldan daha geniş bir zamanı kapsayan hayretengiz öyküsü, okuyucuların yalnızca o cinayetin failini keşfetmesini değil, arkaik hale gelmiş pek çok temiz ve insani değerin de yeniden gün yüzüne çıkmasını sağlayacak. Modernleşmenin Zihniyet Dünyası – Bir Tanpınar Fetişizmi/ Besim F. Dellaloğlu/ Kapı Yayınları/ 218 s. Sosyoloji alanında özellikle de Walter Benjamin üzerine yazdıklarıyla bilinen akademisyen Besim F. Dellaloğlu’nun Ahmet Hamdi Tanpınar’ı merkeze alarak yaptığı ‘Türkiye modernleşmesi’ okuması meraklılarla buluştu. Tanpınar’ın sıklıkla anılmaya başlandığı bugünün entelektüel dünyası için kışkırtıcı ve zihin açıcı bir okuma gerçekleştiriyor Dellaloğlu “Modernleşmenin Zihniyet Dünyası – Bir Tanpınar Fetişizmi” isimli kitabında. Edebiyat ve sosyolojinin birbiriyle alakası, bu alakanın bir diğerine ne denli ışık tutabileceği ve kültleştirilmiş bazı isimlerin, aslında neye karşılık geldiğini açık bir dille anlatıyor bu kitabında Dellaloğlu. Mutlak Peşinde/ Honoré de Balzac/ Çeviren: Sabiha Rifat, Oktay Rifat, Samih Rıfat/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 210 s. Honoré de Balzac, Fransa’nın on dokuzuncu yüzyıldaki sosyal yapısının tarihsel bir tablosunu çıkardığı eski ve yeni romanlarını 1830’dan sonra ‘İnsanlık Komedyası’ başlığı altında topladı. 1834 yılında yazdığı “Mutlak Peşinde” bu eserde ‘Felsefi İncelemeler’ başlığı altında bir araya gelen romanlar arasında yer alır. Balzac’ın roman kahramanları çıkar çatışmalarının ortasında, ait oldukları sınıfın tipik karakterleri olarak ele alınsa da her birinin bireysel özellikleri, ruh hallerinden giyim kuşamlarına kadar ayrıntılı olarak tasvir edilir. “Mutlak Peşinde”de de bilimsel araştırma tutkusuyla sürdürülen bir yaşamın dramatik öyküsü büyük bir ustalıkla anlatılır. İhvânı Safâ Risaleleri I/ Kolektif/ Çeviren: Ali Durusoy, Bayram Ali Çetinkaya, İsmail Çalışkan, Ahmet Hakkı Turabi, Ali Avcu, Enver Uysal, Ömer Bozkurt, Elmin Aliyev/ Ayrıntı Yayınları/ 322 s. İhvânı Safâ, onuncu yüzyılda ortaya çıkmış bir grubun adıdır. Ansiklopedi niteliğinde 52 risale yazarak, matematikten müziğe, felsefeden gökbilimine ve sihirden aşka kadar pek çok konuyu şiirsel bir dille incelerler. İslam tarihinin toplumsal ve düşünsel yarılmalar yaşanan bir döneminde, aklın rehberliğinde, kalbi arındırmaya ve insanı yükseltmeye gayret ederler. Hiçbir bilime düşman olunmamalı, hiçbir kitaptan uzak durulmamalıdır onlara göre. Öteki düşünce ve inançlara karşı hoşgörüye vurgu yaparlar. Kim oldukları konusunda ise değişik teori ve söylentiler vardır. Türkçeye çevrilen bu Risâleler beş cilt olarak okuyucu karşısına çıkacak. Bu beş cildin ilki de şimdi raflardaki yerini aldı. Sonsuz Unutuş/ Kadir Aydemir/ Yitik Ülke Yayınları/ 80 s. “Bir çiçek gibi hissediyorum kendimi. Kopmuş yeşil bir çiçek. Düştüğüm yerde kök salabilirim belki ama bir daha asla açmayacağım. Bunu biliyorum. Birazdan bavulumu sessizce toplayıp parmak uçlarımda yürüyerek odanın ağır kapısını çekeceğim. Ya da burada, bu sıcak yorgan altında onun zehriyle biraz daha kıvranabilirim. Her öpüşünde biraz daha akıttı o zehri içime. Her sözcüğüyle ben adeta o heykelle yer değiştirdim.” “Sonsuz Unutuş”, Kadir Aydemir’in “Aşksız Gölgeler” adlı kitabından sonra yayımlanan ikinci öykü kitabı. Rüyayla gerçeğin, uykuyla uyanışın, yalnızlıkla aşkın birbirine karıştığı büyülü, fantastik otuz kısa öykü yer alıyor kitapta. Şiirsel bir dille kaleme alınmış düşsel yolculuklar, kaçış ve karşılaşmalar ise Aydemir’in ana izleklerinden. Leibniz Sözlüğü/ Martine de Gaudemar/ Çeviren: Aliye Kovanlıkaya/ Say Yayınları/ 158 s. Yazıları yaklaşık elli yıllık bir döneme yayılan ve insanın araştırmak isteyebileceği neredeyse her alanı konu alabilen bir düşünür için böyle bir sözlük oluşturmak hakikaten hiç de kolay olmasa gerek. Leibniz üzerine, çok sayıda kitabın ve makalenin, ayrıca bu sözlüğün de yazarı olan Martine de Gaudemar, Leibniz düşüncesini okurla tanıştırmayı esas alan bu eserle işte bu söz konusu güçlüğü aşmayı başarıyor. Sözlük içinde yapılan çapraz atıflarla, hem bir terimin ilgili olduğu diğer terimler hem de Leibniz’in konular arasında kurduğu bağlantılar görülebilmekte, böylece sisteme dair genel bir resim oluşturmak kolaylaşmaktadır. Her terimle ilgili olarak çeşitli metinlere yapılan atıflar da çok sayıda metinden oluşan ve çok dağınık olan Leibniz külliyatında okura rehberlik etmesi bakımından da yararlı. Kitabın kaynakçasında yer alan Leibniz üzerine eserler de, Fransızca külliyat söz konusu olduğunda meraklılara yol gösterici nitelikte. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1159 Aleksandr Sergeyeviç Puşkin’in poemalarının ilki olan “Ruslan ve Ludmila”dan sonra bütün poemaları Türkçede ilk kez bir SAYFA 26 ? 3 MAYIS 2012
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle