22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

utuklayakınhatırla ağda a, “So… “Şair, her şeye katlanabilir, baskı hatası dışında.” Oscar Wilde ? ha rote karşı aha kö şiiri ge5 kitabare, eye kkımız / Leroda ölndi. a öldüM.Ö.4. etli bir y mi mo PucNobeasıydı. / n Dos de Biulans lüğüngerçek sal tüm nya. Tek steleden yılge’te inde oçki’ydi. zart’ın 2768 19.02.12! Berrak bir Pazar sabahıydı, ailecek İstanbul Modern Sanat Müzesi’ne gittik. Önce Müze’nin deniz ve Topkapı Sarayı manzaralı kafesinde kahvaltı edecektik. Sabahın geç saatleri olmamasına rağmen kafe doluydu, balkon kapısına yakın bir masada konuşlandık. Şık giyinmeye çalışmış diğer müşteriler “manzaralı kahvaltının” tadını ençok Alev Adil lamak ister gibiydiler, acele etmiyorlardı. Bizim gezecek iki sergimiz vardı, acele etmeliydik. Sergileri gezerken dikkat ettim, üç kişilik Altun ailesi dahil ikisinde de on izleyici bile yoktu. Mekânlarda yaklaşık iki saat kaldık, bir heves, kahvaltısını bitiren kentsoyluların bize katılmasını bekledik. Heyhat, kahvaltızadelerin belki de %99’u, işleri bitince sergi mergi izlemeden Müze’den ricat ediyordu. (“Bir müzeye yalnızca kahvaltı etmek için gitmek”, Cem Yılmaz’lık bir olgu mudur?) 2769 Geçen kış İstiklâl Caddesi kitabevlerinde yaşadıklarım: D ve R Kitabevi’nde kasadara para öderken şık bir genç kız araya girdi. Okula gidiyorsa üniversiteli olmalıydı, “Sizde balon bulunur mu?” diye sorarken şaka yapmıyordu. Mephisto Kitabevi’ndeki kasanın önünde kuyruktayım. Sıra bana gelirken orta yaşlı bir adem peydahlandı. Önüme geçip fütursuzca elindeki CD’yi kasadara uzatırken kendisini uyardım. “Kuyruk var, görmüyorsun?” dediğim için beni kibarlığa davet ederken sinirlenmişti. 2770 Benim ve neredeyse tüm tanıdıklarımın kadrolu gözlükçüsü Hakan (Odak Optik, Nişantaşı) iki yıl önce de KİTAP İÇİN’e konu(k) olmuştu. Kitaplığında, hemşerisine (Artvinliyiz) hürmeten, Selçuk Altun’dan başkasının yapıtlarını barındırmıyor ama onları henüz okumuyordu. Geçen kış yine gözlük değiştirme zamanıydı. Hakan’a bu kez imzalayarak son romanımı (Bizans Sultanı) sundum. O kitabı eline alıp ön ve arka kapaklarına hızla göz gezdirdi, eliyle birkaç kez tarttı ve “işte bu roman okunur” buyurdu. 2771 28.02.2012 tarihli Cumhuriyet’te Semih Poroy’un çizgi (kahr)amanı Harbi bir özeleştiri yapıyor,elindeki gazeteye göz gezdirirken; “İlhan Selçuk köşe yazarlarına ‘yazılarınızda gazetenin katlama yerini çok aşmayın’ dermiş… Onun vefatından sonra sağolsunlar, yazarların çoğu sayfanın dibini bulmaya başladılar” diyordu. O günkü 20 sayfalık Cumhuriyet’te toplam 20 köşe yazısı vardı. İlhan Selçuk’un boyut önerisine hiç biri uymuyordu. (International Herald Tribune de hafta içinde 20 sayfa ama 67 köşe yazısından mürekkeptir.) Cumhuriyet köşe yazarlarından Oktay Akbal, Mümtaz Soysal, Bekir Coşkun ve Kürşat Başar’ın daha öz yazdığını görüyorum. Yoğun ve uzun köşe yazıları yerli gazetelerin yumuşak karnıdır. Bilişim çağında okur ilgisi açısından obez yazılar caydırıcıdır. 2772 Bir yayıneviyle anlaşma imzalamak için şubatta gittiğim Londra’dan geçen ay ana notlar sunmuştum. Sıra yavru notlarda: İstanbulLondra uçağında, kahvaltıdan sonra birkaç kişiye yemek servisiyle ilgili bir anket formu doldurttular. (O mutlu azınlık arasında yer alacağıma emindim.) İki gün sonra Shepherd’s Bush metro istasyonundan çıkışta, BBC televizyon muhabiri bir genç kadın elinde el bombasını andıran bir mikrofonla yüzlerce kişi arasında bana tebelleş oldu. Bu kez, “Ben bir turistim” diyerek kurtuldum. (Beni bu tip etkinliklerde çekici yapan özelliği mi merak etsem mi?) / Londra’daki otelimizin karşısında bir Kahve Dünyası şubesi bulma şokunu henüz atlatmıştık. Derken bindiğimiz asansörü, Mahmutpaşa Pazarı’ndan yükselen satıcı yaygaraları doldurmasın mı? (Ant içerim.) Asansör yolculuğu sıkıcı geçmesin diye hoparlöründen egzotik sesler püskürtülüyordu; sıra İstanbul’daymış. / Kente her gelişimizde ilk akşam yemeği için Knightsbridge’teki pizzacı Pomodoro’ya koştururuz. Yaklaşık yirmi yıldır, her seferinde Humprey Bogart’s Favorite denilen Sicilya pizzasına yumulurum. Bu kez mönüden kaldırıldığını görünce, mekânda henüz çalışmaya başlayan garsona hesap sormaya kalkıştım. “Demek ki o artık Bogart’ın favorisi değil” diyerek kesip attırmıştı Slav kız. / Girdiğim iki mega ve bir butik kitabevinde de İngilizceye çevrilen kitaplarım mevcuttu. Sözkonusu bir başka Türk yazarı olsa, Kemal Tahir’den desturla, “Ulan iyi, ulan aferin” derdim. gecenin (biçim nde hiç 2773 Londra’daki yayıncılarımın alt katında bir de kitabevleri vardır. Alsaqi Kitabevi’nde, Alev Adil’in şiir kitabına (Venus Infers) görür görmez atladım. Adil’in 1990’larda, Times Literary Supplement’te (kuruluşu:1902) kitap eleştirilerini görünce gururum okşanırdı. Soyadından onun Kuzey Kıbrıslı olduğunu tahmin eder ama erkek mi, kadın mı olduğunu kestiremezdim. O bir hanımefendi ve Greenwich Üniversitesi’nde bölüm başkanıymış. (Umarım bir gün yollarımız kesişir.) Kitabın en çok son dizesini benimsedim: No swan to take us home (Bizi yuvaya uçuracak kuğu yok.) 2774 Son Kadınlar – Necati Güngör, Literatür Arkapencere – Reşat Nuri Güntekin’in eşi Hadiye Güntekin (1909 ?) ile söyleşiden: “Kitabının yeni basımlarını yapan yayınevinin önünden bile geçmezdi. Kaldırım değiştirirdi ki, para istemeye geldi sanmasınlar!” “O zamanlar, bir kez telif ödediler mi, yeterli sayar, bir daha ödemezlerdi. Hiç unutmam, mücadele ettiğim bir yayıncı bana, “Sizden bir ev alsaydım, ikinci kez para isteyebilir miydiniz?” demişti. Zihniyet buydu.” Ziya an unlarınlduğunu mesine rtin oğrafçı ünü yamusun ı? Arden sonmdan düşerönerdi, ündeyacquelisa Tanrı eden r görüı kurbaması dumadan bir pey d gamı ama ndi.) Tozan kıdır.” t Haşim ktir.” Gilfillan r.” rt Frost n ot ? 1159 2775 1936’da izlediği bir halkoyunları festivalinde, Atatürk Artvinbarından etkilenir. Oyunun yinelenmesini istediği gibi kalkıp ekiple birlikte oynar. Artvinbarının adı artık Atabarıdır. “08 Artvin” dergisinden 19 Mayıs 2012 günü, Dünya’nın En Büyük Atatürk Heykeli’nin Artvin’de açılacağını öğrendim. Aydın ve zarif insanlar ili, adı da güzel Artvin’e yakışır. Vesileyle, proje sponsoru Sıtkı Kahvecioğlu Vakfı’na içtenlikle teşekkür ederim. (Artvinliler ve Atabarını sevenler: bir, ki, üçç! Ayvası var narı var / Bahçası var bağı var / Atamızdan yadigâr bizde Atabarı var…) ? 3 MAYIS 2012 ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1159 SAYFA 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle