19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Henrik İbsen’den ‘Bir Bebek Evi’ ? Kız kardeşim Nora Henrik İbsen’in burjuva toplumu için ilk trajedi denemesi olarak kabul edilen eseri Bir Bebek Evi’nde, tiyatro tarihinin en çekici ve çarpıcı kadın karakterlerinden birinin öyküsünü anlatıyor. ? Sinem VARDAR enrik İbsen’in kaleme aldığı Bir Bebek Evi, özel olanın politik olduğunun altını çizen, kadınerkek eşitliği bağlamında kadını özgürleştirdiği kadar erkeği de özgürleştiren bir metin olarak feminist literatürün can damarlarından birisi. Bu metnin yeniden yayımlanması, feminist yaklaşımlardaki farklılıkların, tartışmaların teorideki durumuyla pratikteki durumun örtüşmediği bir ortamda, yani eltinin eltiyi, annenin kızını, kaynananın gelini dibe çektiği, “hanımın hanımlığını bildiği” bir ortamda feminist tartışmaların tazelenmesi, eksikliklerin kavranması, bütünsel bir bakışın pekişmesi için iyi bir fırsat/bir başlangıç noktası olarak algılanabilir.1879’da yazılmış olan bu metin, “karı koca arasına girilmez”e karşı, karı koca arasına giren, müdahaleci bir yaklaşıma sahip. Bu müdahale kadını evin eşyalarını değiştirerek kendi hayatını ve dünyayı değiştirme yanılgısından, dikiş dikerek kendi hayatını onardığı yanılgısından kurtaran, kadınla birlikte erkeği de, anneyle birlikte çocuklarını da özgürleştiren bir müdahale. Oyunun genelinde bir sürprizin ya da korkunun gerektirdiği saklama hali karakterleri esir almıştır. Saklamasaklanma, günlük pratiklerin dışındaNoel ağacının süslenmeden önce çocuklardan saklanması, Nora’nın gizli saklı makaron yemesi, Nora’nın borç para aldığını Torvald’dan gizlemesi gibi karakterlerin kimlikleriyle ilgili, katmanlı bir meseledir aynı zamanda. Kadının anne, eş, ev hanımı, tarlakuşu, sincapsevimlilik rollerinin altında, babasının avuçlarında kollanan, imkânlar dünyasından tecrit edilmiş bir kadın, onun altında toplum tarafından babasının, erkeklerin ve kendisinin yeri belirlenmiş olan kadın, bir altında bu belirlenmiş düzene başkaldıran, kendiliğine, özgürlüğüne sahip çıkan kadın… Bununla birlikte özgürleşme yalnızca kadının özgürleşmesini değil, erkeğin terk edilişiyle aynı zamanda yükümlülüklerinden kurtarılışını da içeriyor. Nora’nın “Senin oyuncak karın oldum, tıpkı babamın oyuncak kızı olduğum gibi. Çocuklarım da sırası geldiğinde benim oyuncaklarım oldular.” cümlelerinde görüldüğü gibi, çocuklar terk edilirken aslında oyuncak olmaktan çıkartılıp, kendiliklerine, özgürlüklerine bırakılıyorlar. Torvald’ın terk edilmekte olduğunu öğrenmeden önceki “Erkek sanki kadının iki şekilde birden sahibi olur: Erkek, karısına yeni bir hayat vermiştir ve böylece kadın hem karısı hem de çocuğu olur. Bugünden sonra sen de bana böyle görüneceksin, benim küçük ürkmüş, yardıma muhtaç sevgilim” sözleri “babasının avuçlarından kocasınınkilere” düşen kadının katmerli bir haksızlığa uğradığının ifadesidir. Zira kadının babasının avuçlarındaki hali, kadınerkek ilişkisinin ilk deneyimle H Henrik İbsen rini sunarken daha sonra, kocanın hem baba hem koca olarak kadının üzerinde gerilmiş olan kanatları, kadının edilgenliğini katmerlendirip erkeği daha da ‘erkek’ yapar. Bu durumda kadın yerinde dururken, erkeklik rollerinin farklı konumlarında bulunan erkeklerin kurgusu kadını edilgen rollerde hapsetmektedir. Ancak Bir Bebek Evi’nde Nora bu kurguya karşı çıkar ve sonunda Nora’nın evi, kocasını, çocuklarını terk edişi aslında kendisine sunulmuş olan yeri, bu kurgudaki edilgen yeri terk edişidir. Torvald’ın terk edilmekte olduğunu öğrendikten sonraki son çırpınışlarında “Burada ağabey kardeş gibi yaşamayı sürdüremez miyiz?” demesi, mevcut düzenin, heteroseksizmin gediklenmemesi, bir başkaldırının olmaması uğruna bazı ödünler verilip rollerin aynı hiyerarşi altında yeniden kurgulanmasına dönük bir talep oluşu açısından önemlidir. Zira erkek öyle erkektir ki baba ve koca olmasına izin verilmediği bu durumda, ağabey olmayı teklif etmektedir. Nora, son olarak “Öyle değişiriz ki birlikteliğimiz gerçek bir evlilik olur” diyor. Bu “öyle değişiriz ki” ifadesi de dikkate değer. Zira bir birlikteliğin gerçek bir evlilik olmasında kadının özgürleşmesi ve farkındalığının yanında erkeğin özgürleşmesinin, bir evcilik oyununun sahte kurgusundan feragat etmesinin gerekliliğini ima eder. Bu durumda İbsen’in 1879’da yazmış olduğu bu metinde Nora’nın içine doğduğu heteroseksist kurguyu yıkarak özgürleşmesi, o kurguyu yıkmasıyla aynı zamanda çocuklarını ve kocasını da o sorunlu kurgudan kurtarması devrimci bir noktadadır. Nora’nın akıbeti, özgürlüğüne ve kendiliğine, kimliğine sahip çıkması için vereceği mücadeleler, bu ilk adımdan sonra karşılaşacağı zorluklar metinde alenen belirtilmiş ya da işlenmiş olmamakla birlikte, zımni olarak mevcuttur. Zira İbsen, olan bitene mekân olarak bir evi seçmiş olmasıyla, özel olanın politik olduğunu vurgularken aynı zamanda o mekânı ve kurguyu toplumun genelinde olup bitenlerin incelenebileceği bir deney alanı olarak alır. Bu durum, Nora’nın özgürleşmesinin, feminist mücadeledeki simgeselliğini açıklar. ? Bir Bebek Evi/ Henrik İbsen/ Çeviren: Jale Karabekir, Feride Eralp/ Agora Kitaplığı/ 144 s. 3 MAYIS 2012 SAYFA 15 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1159 ? SAYF
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle