Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
VİTRİNDEKİLER Halit Çelenk Anlatıyor – Denizlerin Davası/ Mustafa Balbay/ Cumhuriyet Kitapları/ 132 s. “Denizlerin boynuna geçirilen ilmik aslında hukukun, gençlik özlemlerinin, bağımsız Türkiye’nin boynuna geçirilmiştir. O ilmik hâlâ yerinde durmaktadır.” “Denizlerin Davası”, 6 Mayıs 1972’de idam edilen Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın avukatı Halit Çelenk’in Mustafa Balbay’a anlattıklarından oluşuyor. Kitap okuyuculara bugünkü hukuksuzlukların köklerini göstermeyi amaçlıyor. Balbay’ın demir parmaklıkların arkasında, Silivri hapishanesindeki tecrit koğuşunda hazırladığı bu kitap, hukuk adına kırk yılda alınan yolu da gözler önüne seriyor. Bırakmak/ Faruk Ulay/ Notos Kitap/ 162 s. Faruk Ulay bugüne dek on bir kitap yayımladı ve belli bir okuyucu çevresine ulaştı. Bu ulaştığı okuyucu kesiminin de üst seviyelerde gezindiğini söylemek gerekir. Ulay şimdi yeni bir romanla okuyucu karşısında: “Bırakmak”. Ulay’ın romanları için eleştirmen Semih Gümüş şunları söylüyor: “Faruk Ulay, anlatım biçimini, dili ve romanı bilinen sınırların ötesinde görüyor. Orada bazen yalnız duruyor. Bulunduğu yerdeki benzersizliği, onu okumayı gerektiriyor. Okunmaması, her gerçek edebiyatsever için eksiklik sayılmalı.” Goethe’nin İnfazı/ Viktor Glass/ Çeviren: Regaip Minareci/ Everest Yayınları/ 202 s. “Goethe’nin İnfazı”, Goethe’nin çok bilinmeyen bir kararını ortaya çıkarmanın yanı sıra idam cezasının akla gelebilecek en acımasız yöntemlerle uygulandığı zamanlarda, okuyucuyu ‘genç Johanna’nın acılarına’ ortak ediyor. Aşağı Değirmen’de çalışan bir besleme olan Johanna’nın hayat gerçeği; açlık, tecavüz ve onu idama kadar götürecek bir zalimlikten ibaretken, aristokrasinin av partileri ve resim dersleri ile yaşadığı zarafet romanın iki zıt öyküsünü oluşturuyor. Viktor Glass’ ın mahkeme kayıtlarını kullanarak yazdığı bu roman, geçmişten bugüne, insan haklarında katedilen mesafeyi ölçebilmek için de tarihi bir belge niteliğinde. Olof Palme/ Henrik Berggren/ Çeviren: Turhan Kayaoğlu/ Türkiye İş Bankası Kültür Yay./ 624 s. Aristokrat bir ailede doğmuş olmasına karşın her bireye kendi benliğini geliştirme ve dilediği hayatı yaşama özgürlüğü sağlamak uğruna Sosyal Demokrat İşçi Partisi içinde siyasete atılan İsveç eski Başbakanı Olof Palme, bu amaca ulaşmak için devletin müdahalesini sonuna kadar kullanmayı esas alır. Bu yüzden sevilen başbakan Palme’nin 1986 yılında bütün hayatının geçtiği başkent Stockholm’ün merkezinde eşiyle baş başa gittiği sinemadan sonra metroya binmek üzere yürürken sırtından vurularak öldürülmesi, bütün dünyada büyük üzüntüye neden oldu. Siyaset, fikriyat ve şahsiyet açısından 20. yüzyılın en dikkate değer isimlerinden biri olan Olof Palme’nin hayatını, dünyayı şekillendiren hareketlerin makro ve parti hayatını biçimlendiren eğilimlerin mikro çerçevesi içine hakkıyla yerleştiren Henrik Berggren’in bu biyografisi, aynı zamanda İsveç sosyal demokrasisinin de zengin öyküsünün akıcı bir anlatımı niteliğinde. Almanca Dersi/ Siegfried Lenz/ Çeviren: Ayşe Sarısayın/ Everest Yayınları/ 480 s. Otuz ülkede yayımlanan ve yirmi iki dile çevrilen “Almanca Dersi” şimdi Ayşe Sarısayın’ın çevirisiyle Türkçede. Çağdaş Alman edebiyatının klasikleşmiş isimlerinden biri olan Siegfried Lenz’in en önemli eseri sayılan ve tüm dünyada yoğun ilgi gören “Almanca Dersi”, Turner tablolarındaki sessiz fırtınaları andırıyor. Bir ıslahevinde bulunan Siggi Jepsen, Almanca dersinde verilen görev tutkusu konulu kompozisyon ödevini yapmadığı için cezalandırılır. Ancak Siggi’nin gerekçesi, bu konuda anlatacak çok şeyinin olmasıdır: Kasabanın polisi olan babası, 1943’te nasyonal sosyalistler tarafından ressam Max Ludwig Nansen’i resim yapmaktan men etmek ve yasağa uyup uymadığını denetlemekle görevlendirilmiştir. Aldığı talimatları harfiyen ve hiç sorgulamadan yerine getirmekte tereddüt etmeyen polis, bu görevini savaştan sonra bile sürdürmekte kararlıdır. Ölçüsüz bir şevkle itaat edenleri ele alan yazar, insanın görev duygusunun takıntı halini aldığında ne kadar ürpertici sonuçları olacağını gözler önüne seriyor romanında. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1160 10 MAYIS 2012 ? SAYFA 29