Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Gündüz Vassaf’tan ‘Cennetin Dibi’ ? Cennet çıkmazı Cehenneme Övgü’de “bu dünya”yı sorgulayan Gündüz Vassaf ikinci kitabı Cennetin Dibi‘nde “cennet”e, hem de cennetin ta dibine el atıyor. Mizahla bilimkurgunun, düzyazıyla bilimsel makale üslubunun harmanlandığı kitapta, “yanlışla doğru”, “yalanla dolan” sırt sırta duruyor. ? Sinem VARDAR n birinci yüzyılda yaşayan Halepli şair AlMaari’ye göre cennetin dibinde yaşadığı söylenen ve Menerbesli Mehmet’in aşkıyla yanıp tutuştuğu ağıtlarıyla ünlü Hansa Hatun o kadar dibinde yaşıyormuş ki cennetin, ona yol kenarında rastlayan AlMaari’nin bir arkadaşı, ‘eğildiğimde cehennemi gördüm” diyor. Cennetin Dibi’ndeki bu epizot kitabın modern zamanın distopik kurgusuna yakından bakan, kara mizahın tarizli diliyle cehennemin dibine kadar yolumuz olduğunu hatırlatan genel durumunun karinesidir. Mamafif kitabın başında Edward Bernays’in kısaca tanıtıldığı bir bölüm var. Şöyle diyor Vassaf: “Özelliği, çağımıza özgü en önemli uzmanlık alanlarından biri olan halkla ilişkilerin kurucusu olması. ‘Tüketici ruhlarımızın mühendisi’ olarak tanınan Bernays, bir çırpıda temel davranışlarımızı değiştirebilmekle ünlü.” Edward Bernays, Freud’un yeğeni olmasının yanında onun insana dair fikirlerini kitlelerin manipülasyonu için kullanmış olan kişidir. Adam Curtis’in “The Century Of The Self” belgeselinde ayrıntılarıyla ele alındığı gibi Edward Bernays’in kitlelerin manipülasyonu için kullandığı fikirler, Freud’un insanın irrasyonel güçlerce yönetildiği ve bu güçlerin kontrol altında tutulmazsa kaosa neden olacağı, kitlelerin birbirlerine libidinal güçlerle bağlı olduğu fikirleridir. Bu manipülasyon, ihtiyaç kültüründen arzu kültürüne geçişle, kitlesel demokrasi fikrinin tüketim merkezliliğiyle gerçekleşmiştir. Cennetin Dibi’nin temelindeki ironi, tam da buradadır. Zira irrasyonel güçlerine hitap edilen tükettikçe tüketen, manipüle olmuş insan, The Century Of The Self’teki ifadeyle “mutluluk makinesi”dir. Fakat bu mutluluk makineleri, cennetin dibinde, cehennemin yanıbaşında “oturmaktadır.” Modern zaman kurgusu olan mutluluk makinesi insanın, hapsolduğu cennetin dibinde tüketim arzusuyla baş başa, allı güllü reklam bombardımanında yüzünde şaşkın, boş bir ifadeyle ne yapacağını şaşırmış görüntüsü, aslında yeis içindeliği, Cennetin Dibi’nde özellikle “Yeni Futbol” bölümünde karşımıza çıkıyor. Bu bölümde olduğu gibi diğer bazı bölümlerde de, gündelik pratiklerle ideolojik atmosfere yönelik analojik bir yaklaşım var. “Spor tarihi boyunca seyircinin hep seyirci kaldığının farkında mısınız? Egemen düzen hep bizim için bir şeyler düzenliyor, biz de seyrediyoruz. Edilgeniz. Yan gelip yatarak genellikle yuvarlak olan cisme aval aval bakıyoruz” diyor Vassaf. Seyirci olan kitle, cemaatten (gemeinshaft) cemiyete (gesselschaft) doğru yol alan, gittikçe sadece bir arada duran, şaşkın bir güruhun parçası olan kişilerden oluşan kitledir. Zira manipüle olmuş insan yalnızca anlamdan koparılmışlığıyla bile “gemeinshaft” oluşturamayacak kadar bir başınadır. Hatta bu bir başınalığın da içi boş, anlamı yitiktir. “Sosyal hayvanız diye ille de yaşantımızı “O Gündüz Vassaf temerküz kampını çağrıştıran sivil toplama merkezlerinde geçirmeye mecbur değiliz. Hamaliye işleri, makinelere, robotlara, teknolojilere devrettikçe, hem türümüzü toplu halde bulunmanın, kitlenin belasından koruyoruz, hem de bireyliğimizi keşfedip özgürleşiyoruz.” Kitabın geneli, alıntılardan da anlaşıldığı gibi sohbetvari bir tonda ilerliyor. Bölümlerin bazıları distopik bir kurgu üzerinden ilerlerken, bazılarında distopik olduğu düşünülen ama modern zamanların kurgusu olarak gerçekten var olan şeylerin ironisi şeklinde bir anlatım var. Kitabın en keyifli bölümlerinden biri, “Hodri Meydan Marlboro.” Bu bölümde reklam sektörüne, kapitalizme karşı ciddi bir meydan okuma göze çarpıyor. “Zencileri kurtarmaya karar verdiğimde, aklımda Perseus’un Medusa’yı nasıl alt ettiğinin örneği vardı” diyor reklam sabotajcımız. Medusa’yla yüz yüze gelip taşa dönüşen insanlardan farklı olarak, Perseus’un Medusa’ya bir aynayla yaklaşıp Onu ürkütmesinden yola çıkılarak kapitalistleri kendi oyunlarıyla alt etme fikrine varılıyor. Marlboro’nun reklam kampanyalarına binaen oyun tersine döndürülüyor ve reklamın olumlu imajına karşılık olumsuz imaj üretiliyor. Bunun yanında “Ölüm Marketleri” bölümü de dikkat çekici. Burada hem cenaze törenlerinin, dini gerekliliklerin sorgulanışı, organ naklinin kapitalizm açısından incelenişi hem de insanın gittikçe gelişen teknolojiyle birlikte ölümsüzlük arayışının ironisiyle karşılaşıyoruz. Kapitalist düzenin özelleştirme silsilesinden dinler, tapınaklar, törenler de nasibini alıyor. Özelleştirme faaliyeti, insanın modern dünya içindeliğiyle içgüdülerinden kopmuşluğu, metalaşmanın ve metalaştırmanın alttan alta büyüyen cefası, cıstak cıstak allı güllü reklamların, tüketim odaklılığın, manipüle edilmiş insanı büyüleyen, onu başka her şeyden koparan, yalnızlaştıran durumu kara mizahın tarizli diliyle kitapta öne çıkan konulardan. Cennetin Dibi, cehenneme yakınlığın ironik bir betimlemesi. ? Cennetin Dibi/ Gündüz Vassaf/ İletişim Yayınları/ 252 s. 10 MAYIS 2012 SAYFA 11 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1160 ? SAYF