Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
T T ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER 30 OCAK PAZARTESİ arih kitaplarına yeni gelenleri de eklemeliyim. Tarih Musahabeleri (Kapı Yayınları), Osmanlı’nın son vakanüvisi Abdurrahman Şeref’in yazdığı, Übeydullah Kısacık’ın eski yazıdan günümüz yazısına çevirdiği; ama diline dokunmadığı (günümüz Türkçesine çevirmediği) bir kitap. Osmanlıcasına güvenenler için şölen sayılır; ama eski dili bilmeyenlerin okuyup anlaması çok zor. Kapitalizm Tarihi alt başlıklı Amansız Devrim (Alfa Yayınları) kitabının yazarı: Joyce Appleby, çevirmeni: Ali Cevat Akkoyunlu. Tarık Ali’nin Oliver Stone’un sorularına verdiği yanıtları içeren Tarih Üzerine Söyleşi (Alfa) kitabını Pınar Arpaçay dilimize kazandırmış. Çok ilgi çekici bir kitap. “İki muhalif, Amerikan bayrağını bir dart tahtasının üzerine geçirip sallıyorlar oklarını. Hedef bir ülke değil elbette. Hedef, Birleşik Devletler’in II. Dünya Savaşı’ndan sonra kurduğu küresel imparatorluğun dünya coğrafyasındaki tarihsel seyri. Ve bu tarihin insanların yaşamlarını tümüyle değiştiren ‘asla kaybolmayacak’ izleri.” 1 ŞUBAT ÇARŞAMBA Adil Aşçıoğlu, benim kızımı, torunumu yolcu ettiğimi söylediğim günlükle ilgili, “Gittiler.” dedikten sonra, “Kızım, damadım, ille de torunum, yaza kadar, demek en azından dört beş ay, sanal görüşmelerin dindiremeyeceği bir özlemle özlenecek.” derken kullandığım “…özlemle özlenecek” dememe takılmış. Doğrusu yazarken “özlem” yerine “hasret” demeyi düşünmüş; ama hemen vazgeçmiştim. Öyle deyince de tutarsız oluyor çünkü. “Bu tür düzenlemeler dilimizde sıkça kullanılmaktadır.” diyor Adil Bey, “tutanak tutmak, boya boyamak, dikiş dikmek, örgü örmek” örneklerini veriyor. Dilimizde böyle aynı kökten türetilmiş adın ve eylemin birlikte kullanıldığı örnekler epeyce çok. Sözgelimi Hakkı Devrim, “soru sormak” dememek için, “sormak” eyleminden türetilmiş “soru” sözcüğü yerine “sual”i kullanarak “sual sormak” dediğini yazdı kaç kez. Sanki bu türdeki yineleme yalnız “soru sormak”ta varmış gibi. “Yemek yemek”i ne yapacağız? Buradaki ilk “yemek” sözcüğü yerine de “taam” mı denecek? Yabancı dillerde bu tür düzenlemelere rastlamadığını belirtiyor Adil Aşçıoğlu. “Bence bu, dilimizde bir yanlış ya da bir eksikliğin işaretidir” diyor. Türkçenin bir eksikliği midir bu? Eklemeli bir dil olmasından kaynaklanan, bir anlamda da kaçınılmaz bir durum mudur yoksa? Ses yinelenmeleri gerçekten kulağa hoş gelmiyor; ama bu sözcükleri yan yana kullanmak zorunda değiliz. Hem “örgü” hem “örmek” kullanılacaksa araya sokulacak başka sözcüklerle kötü ses (kakafoni) izlenimi azaltılabilir. Kaldı ki çok zaman eylem söylendiğinde o kökten türemiş adı söylemeye gerek de kalmaz. “Yedim” dediğimde yediğim şeyin “yemek” olduğunu söylemem niye gereksin? Başka ne yiyecektim? “Örmek” sözgelişi, evet, geçişli eylemdir, nesne gerektirir; ama bu nesnenin ille de “örgü” olması gerekmez. Örülen şey ne ise o söylenir. “Bu kazağı oğluma örüyorum” denir; “Bu patikleri bebeğime ördüm” denir. Eğer aynı kökten sözcüklerin arka arkaya gelmesi rahatsızlık veriyorsa… (“bunu önlemek için bir önlem bulunabilir” diye yazıyordum ki aynı durumun ortaya çıktığını fark edip durdum. “Önlem” sözcüğü de “önlemek“ten türetilmiş. “Çare” mi demeli? O da Farsça. “Önlemek” ya da “önlem”den yalnız birini kullansam? Olur tabii. Bu tümce,) bu durum önlenebilir (diye tamamlanacağı gibi) bir önlem bulunur (diye de tamamlanabilir). Bir de “afaki” sözcüğü hakkında ne düşündüğümü sormuş Aşçıoğlu. “Türk Dil Kurumu, bu sözcüğün nesnel olmayan, gelişi güzel, kişisel anlamını taşıdığını bildiriyor. Oysa AFAKİ objektif, nesnel anlamına gelmekte ve karşıtı da ENFÜSİ olmaktadır. Buna rağmen Türk Dil Kurumu afaki’yi sübjektif, öznel olarak kabul etmektedir. Şemseddin Sami’nin Türkçe Fransızca lugatında enfüsi (sübjektif), afaki (objektif) olarak yer almaktadır” diyor. TDK’nin Türkçe Sözlük’ünde “afaki”nin iki anlamı verilmiş: Belli bir konu üzerine olmayan, dereden tepeden (konuşma): “Biraz afaki sohbetten sonra oradan kalktık.” Ahmet Rasim Nesnel: “Bir anda bütün hislerini kaybederek afaki düşündü.” Peyami Safa Hemen altında “afakilik” sözcüğünün anlamı da “Nesnellik” diye verilmiş. Adil Bey’i yanıltan sanırım, sözcüğün ilk anlamının tek anlamı olduğunu sanmak olmuş. 5 ŞUBAT PAZAR Emekli MimarYönetici Sudaay Ilgın’ın iletisi biraz uzun; ama kısaltmaya pek gönlüm elvermedi. Olduğu gibi alıyorum aşağıya: “19 Ocak 2012 tarihli Cumhuriyet Kitap Eki’ndeki yazınızda 7 Ocak Cumartesi günlüğündeki 97’lik delikanlının anlatısını okudum. Çok etkilendim. Turhan nasıl çıldırdı? Ben ve benim gibi Türkçesine âşık kişiler de çıldırıyoruz. Sadece çıldırmakla kalıyoruz, yüksek bir yer bulup atlamak içimizden gelmiyor. İyi ki varsınız ki, böyle bir zemin bulduğumuzda da sizinle paylaşarak biraz rahatlıyoruz. ‘Türkçemize sahip çıkalım, yabancılaştırmayalım’ sorunu 90 yıl öncesi Türkiye’sine göre bugün azalacağına günbegün artmış, artmış adeta canavarlaşmıştır. Suç kimin? Ülke içi yöneticilerinin mi? Ülke dışı yöneticilerinin mi? Yoksa anadiline sahip olamayan toplumun mu? Aynı tarihli kitap ekinin 7. sayfasında ‘Çocuklarımız harçlıklarıyla klasikleri alabilsinler diye ’ başlayan cicilibicili tam sayfa reklam var. Reklamı veren firma Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. Kitabın tanesi 3 TL. Olayı çok beğendim, takdir ettim. Sayfada 45 adet çocuk kitabının adı, yazarın adı ve çevirmenin adı var. Ancak 45 kitabın içinde gözüm Türk yazarlarını da aradı. Bir tane bile bulamadım. Türk yazarlarının klasikleri yok mu? Çocuklarımız 15 günlük tatillerinde Hans, Mary, George’larla mı yoğrulacak? Bu ülkenin Ayşe’si, Can’ı, Cansu’su, Ali’si yok mu? Milliyet gazetesi haftada bir gün çocuklar için ek veriyor. Küçük kartlar. Kartların bir yüzünde İngilizce sözcük ve çizgi resim ile sözcüğün tanımı var. Çocuk daha gelişme çağındayken anadiliyle konuşup düşünmesi gerekirken, dağarcığının İngilizce sözcüklerle doldurulmasını anlayamıyorum. O kartların bir yüzü ülkemizle ilgili genel kültür bilgileri, diğer yüzü de matematiksel ifadeler olabilirdi. İşin daha ilginç yanı, ebeveynler çocuklarını yuvaya verirken bile İngilizce var ise, o yuva tercih etme nedeni oluyor. Burası sözün bittiği yerdir. Toplum olarak milli duygulardan yoksunuz. Yarının büyükleri olacak olan bu neslin beyinleri böylesine ‘anadilinden uzak, yarım yamalak Türkçeyle doldurulursa, internet ortamında sesli harfleri yok sayarak kısaltılmış yazışmalar çığ gibi büyüyorsa sokaklarda, caddelerde, reklam panolarında Türkçe yazı görmek mümkün olmayacaktır. Yüksek yerden atlayamıyorum ama yüreğim sızlıyor desem, kendimi anlatabilir miyim?” Burası da sözün bittiği yer! Sayın Ilgın’ın söylediklerine ne ekleyebilirim ki?? feyzahep@gmail.com feyza@feyzahepcilingirler.com www.feyzahepcilingirler.com BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru Nevzat Çelik’in bir şiir kitabının adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı şiir kitabından dizeler ortaya çıkacaktır. 9 K 10 19 A 20 1 C 2 B 3 N 4 B 5 K 6 C 7 D 8 D Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU N 11 D 12 D 13 K 14 H 15 C 16 K 17 K 18 G J. Hastane (kısa). J 21 A 22 M 23 L 24 B 25 K 26 C 27 A 28 A 20 29 70 K. Tülay Bilginer’in bir yapıtı. 38 L 29 J 30 C 31 G 32 K 33 B 34 H 35 K 36 I 37 D 16 51 35 61 9 39 C 40 E 41 A 42 B 43 A 44 B 45 B 46 A 47 M 48 G 17 13 58 32 72 5 25 L. “… otuz beş, yolun yarısı eder” (Cahit Sıtkı Tarancı). D 49 A 50 A 51 K 52 E 53 G 54 A 55 D 56 E 57 M 58 K 59 38 23 68 60 H 61 K 62 I 63 N 64 G 65 B 66 C 67 F 68 L 69 F Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Attila İlhan’ın bir romanı. M. William Faulkner’ın bir romanı. 70 J 71 H 72 K 73 B 74 C 75 A 76 B 47 22 57 43 21 54 27 41 75 28 49 46 50 19 B. Yaşar Kemal’in, gazetelerde ve dergilerde yayımlanan yazılarından derlenen bir kitabı. sı, dünyaya bunu doğrulamak için geldiğine inanır. (İlhan Berk). N. “… Hughes” (Syvia Plath’la evlenmiş olan İngiliz şair). 55 12 59 7 11 37 8 E. Eski Mısır inancında, ölüm ve karmaşa tanrısı. 48 53 31 18 64 H. “Dersaadet’te Sabah …ları” (Attila İlhan’ın bir romanı). 10 63 3 2 33 24 4 65 73 76 44 45 42 1147. sayının çözümü: A. DITI, B. C. Eski Yunan mitolojisinde, Girit Labirenti’ni yapan usta mimar. 40 6 56 52 F. Fena değil. 34 60 71 14 I. Bir soru sözü. 26 66 74 39 15 30 1 D. İlhan Berk’in bir şiir kitabı. 69 67 G. “Ölümü dışlar aşk. Hem …, gelecektir. Daha ÖLÜNCEYE KADAR SENİNİM, C. RL, D. TURGUT ÖZBEN, E. LAÇIN, F. ÜÇ ANLATI, G. DULUP, H. ULYSSES, I. VIZ, J. ATTİLA İLHAN, K. RUTU. Şiir: “sıçratır hayatı tatlı uykusundan/ elle tutulup gözle süslenen/ iç bilinci zamanın, dörtlü duvar” 62 36 16 ŞUBAT 2012 ? SAYFA 35 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1148