23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sovyet yazarın başyapıtı: ‘Yaşam ve Yazgı’ Vasili Grossman üzerine birkaç söz Vasili Grossman’ın başyapıtı Yaşam ve Yazgı, bir ailenin bireylerinin kaderi yoluyla ülke tarihini anlatan bir dönem romanı. Yaşam ve Yazgı’da, yirminci yüzyılın en büyük dönemeçlerinden biri olan Stalingrad Savunması’nın ufukta belirmesiyle, büyük bir savaş ile totalitarizmin baskısı arasında kalan Sovyet halkının yaşadıkları anlatılır. Sovyet yazar Vasili Grossman’ın 1960’larda kaleme aldığı Yaşam ve Yazgı, Stalin rejimi altındaki Sovyet Rusya’da yaşananları gözler önüne seriyor. Ustası Tolstoy’un izinden giden Grossman, gerçekçi diyalogları, şiirsel dili ve felsefi sorgulamalarıyla Yaşam ve Yazgı‘yı dünya edebiyatının başyapıtlarından biri haline getiriyor. Yayımlanmasından yıllar sonra Türkiye’de okuyucuların karşısına çıkan bu dev yapıt, Ayşe Hacıhasanoğlu’nun iki yıllık titiz çalışması ve emeğiyle Türkçede. 905 yılında Ukrayna’da Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Vasiliy Semyonoviç Grossman, 1929 yılında Moskova Üniversitesi FizikMatematik Fakültesi’ni bitirdikten sonra üç yıl Donbass’ta kimya mühendisi olarak çalıştı. Maden işçilerinin yaşamını konu alan uzun öyküsü Glück auf, “Literatura Donbass” dergisinde, Berdiçev Kentinde adlı öyküsü ise “Literaturnaya Gazeta”da 1934’te yayımlandı. Bu öykülerin, özellikle de ikinci öykünün kazandığı başarı, Grossman’ın yazar olma kararını pekiştirdi. 1935, 1936, 1937 yıllarında yayımlanan öykülerinin yanı sıra Stepan Kolçugin üçlemesi üze 1 rinde çalıştı. 1937 yılında bu üçlemenin iki kitabı yayımlandı. 1941’de Pisagorculara İnanacak Olursan… adlı oyununu tamamladı. İkinci Dünya Savaşı’nın başından sonuna dek “Krasnaya Zvezda” gazetesinin özel muhabiri olarak çalıştı. Kızıl Ordu’yla birlikte Stalingrad’a kadar geldi. Savaşın son günlerinde ise Berlin’deydi. Grossman’ın bu sırada yazdığı Stalingrad Yazıları, Halk Ölümsüzdür adlı uzun öyküsü ve Treblinka Cehennemi adlı denemesi savaş yılları yazınında sağlam bir yere sahiptir. Grossman savaştan hemen sonra İlya Ehrenburg’la birlikte işgal altındaki SSCB topraklarında Yahudilerin Hitler ordularınca yok edilmesini anlatan Kara Kitap belgeselini hazırladı. Kitabın tam dizgisi yapılmıştı ki, “kozmopolitizme” karşı savaş kampanyası başladı ve kitap imha edildi. Kara Kitap kendi ülkesinde ancak 1993 yılında yayımlanabildi. Grossman’ın savaştan önce yazdığı ve 1946 yılında basılı hale gelen Pisagorculara İnanacak Olursan... oyunu için parti basınında “ideolojik yönden zararlı” olduğu yargısına varıldı ve bir daha basılamadı. “İDEOLOJİK YÖNDEN YÜZ KIZARTICI” Grossman, 1943 yılında savaş üzerine bir roman yazmaya başlamıştı. 1949’da romanın müsveddelerini “Novıy Mir” dergisine verdi. Romanın basıma hazır lanması tam üç yıl sürdü, müsveddeler üç kez yeniden dizildi. Yazarın hazırladığı on iki ayrı metin vardır. Sonunda 1952’de roman Haklı Bir Dava Uğruna adı altında gün ışığına çıktı. 1954’te bir yayınevi tarafından kısaltılmış olarak basılan romanın tam metni 1956’da yayımlandı. Grossman İkinci Dünya Savaşı’yla ilgili destanı üzerinde çalışmasını sürdürdü. Destan ikileme biçimini aldı. Yazar, 1960 yılında ikilemenin ikinci kısmının müsveddelerini Yaşam ve Yazgı adı altında “Znamya” dergisine verdi. Roman sadece “ideolojik yönden yüz kızartıcı” bulunarak reddedilmekle kalmadı ayrıca SBKP Merkez Komitesi’ne de iletildi. Daha sonra devlet güvenlik organları, romanla ilgili olarak yazarın elinde bulunan bütün hazırlık çalışmalarına, bütün taslaklara el koydu. Ancak Grossman tek bir nüshayı saklayabilmişti. Ölümünden sonra S. İ. Lipkin, V. N. Voynoviç, A. D. Saharov ve E. G. Bonner gibi dostlarının çabalarıyla bu nüsha yurtdışına gönderildi ve 1980’de İsviçre’de basıldı. Roman anayurdunda ise ilk kez 1988 yılında “Oktyabr” dergisinde yayımlandı ve aynı zamanda kitap olarak basıldı. Ertesi yıl yayıncılar, V. İ. Lyuboda’nın sakladığı bir müsveddeyi daha buldular ve 1990 yılında Yaşam ve Yazgı aynı yayınevinden çok sağlam düzeltmelerle çıktı. Yaşam ve Yazgı’nın müsveddelerine el konulmasından sonra Grossman’ın yapıtları basılmadı ve basında adından hemen hemen hiç söz edilmedi. Bir tek savaş sonrası öyküsü Yol yayımlandı. Bu yıllarda yazdığı öykülerden bazıları, ölümünden sonra 1967’de İyilikler Üzerinize Olsun! adlı kitapta yer aldı. 1963 yılında bitirdiği, hayatının 30 yılını GULAG’da geçirmiş bir insanı anlattı? ğı Her Şey Akar adlı uzun öyküsü ? de an ışığına pıtları L tam ola mının s hemen göreme “SAV Gros 1930’la atan ya dan geç zınının nusund rılar ko teneğin diçev K diğerle dür. Reda yan Ha kalemin Yazgı, ve düşü terdiği ikileme leriyle d rıyla da tarihsel olmasıy İkileme yalnızc yerek d var olan yan ve tarihsel bu yere Sovyet, tüm ka tutmak Bu ko zınında cesur b birbirin riyle uz çüde to “Toprak altında yatanlar adına konuşmak”* ? Robert CHANDLER aşam ve Yazgı’nın yapısı Savaş ve Barış’ınkine benzer: Bütün ülkenin hayatı tek bir ailenin üyelerinin başından geçen bir dizi olay aracılığıyla ele alınır. Aleksandra Vladimirovna Şapoşnikova ruhsal kökleri devrim öncesi entelijansiyasının halkçı geleneklerinde olan yaşlı bir kadındır; çocukları ve onların aileleri romanın temel figürleridir. Bir Rus çalışma kampı ve bir fizik enstitüsünde geçen iki alt olay örgüsü, Alek ? l Y sandra Vladimirovna’nın büyük kızı Lyudmila’nın eski ve yeni eşleri çevresinde gelişir. Diğer iki alt olay örgüsü Aleksandra Vladimirovna’nın küçük kızı Yevgeniya’nın eski kocası ve yeni nişanlısını izler. Eski koca Krımov tutuklanıp Lubyanka’ya gönderilir; yeni nişanlı Novikov, Stalingrad’da önemli bir rol oynayan bir tank birliğine komuta ettikten sonra, yetkililerle de anlaşmazlık yaşar. Diğer alt olay örgülerinde Şapoşnikov ailesinin arkadaş ve akrabaları yer alır: biri Stalingrad enerji santralında çalışır, biri cephede görevdedir, bir başkası Alman toplama kamplarından birinde ayaklanma örgütlemeye çalışır, bir diğeri de hayvan kamyonuyla gaz odalarına götürülür. Grossman bir keresinde Stalingrad’daki sokak çarpışmaları sırasında sadece Savaş ve Barış’ı okuyabildiğini yazmıştı:1 ona benzer bir başlık seçmiş olması da okuru iki romanı karşılaştırmaya zorlar. Yaşam ve Yazgı bu karşılaştırmadan kazançlı çıkar. Grossman’ın Stalingrad’dan bahsetmesi en az Tolstoy’un Austerlitz’i kadar canlıdır. Grossman da ister uzun bir bombardıman yaşamak, ister savaşın “evcil” ayrıntıları yani iyi bir sığınak bulmanın önemi söz konusu olsun hep inandırıcıdır. General Çuykov’un sığınağının yıkılmasının subayların astlarını peş peşe sığınaklarından çıkarmasına yol açmasının hikâyesi de aynı zamanda şaşırtıcı şekilde gülünç olan birçok bölümden sadece biridir. Grossman Stalingrad’ı savunanlar arasında bir yoldaşlık ve eşitlik havasının gelişmesini anlatıyor; ardından bu havanın onu Almanlardan bile daha tehlikeli bulan Parti görevlileri tarafından ezildiğini gösteriyor. Rus zaferinden sonra Stalingrad’da yıkılmış olan şehrin dünyanın ilgi odağı olmaktan, “ruhu özgürlük olan bir dünya şehri” olmaktan çıkıp yıkık şehirlerden herhangi biri haline gelmesiyle yaşanan genel kederi de yine dokunaklı bir şekilde anlatıyor. Tolstoy gibi Grossman da birçok bakış açısını benimsiyor: sıradan bir askerin doğrudan algısıyla bir tarihçi ya da filozofun daha yüksek perspektifine dek uzanıyor. Grossman’ın genel düşünceleri Tolstoy’unkilerden daha ilginç ve çeşitli; bazıları unutulmaz bir vecizliğe sahip. Tutuklanmadan hemen önce, Krımov, masum yoldaşları tutuklanırken onun ses çıkarmamasına neden olan tek şeyin korku olmadığını anlıyor: “Devrimci amaç, ahlak adına ahlaktan uzaklaştırıyordu” (2/39). Tutuklandıktan sonra, Krımov’un düşünceleri şiir etkisine kavuşur: “Devrimin canlı bedeninden derisi yüzülüyor, yeni dönem bu derinin içine süzülmek istiyor, proletarya devriminin kanlı canlı eti, dumanı tüten iç organları ise çöpe atılıyordu, yeni dönemin onlara gereksinimi yoktu. Devrimin derisi gerekliydi, bu deriyi de insanlardan diri diri yüzüyorlardı. Devrimin derisini üzerlerine çekenler, onun sözleriyle konuşuyorlar, onun hareketlerini yineliyorlardı ama farklı bir beyne, farklı ciğerlere, böbreklere, gözlere sahiptiler.” (3/57) “AVRUPA TARİHİNİN EN KARANLIK DÖNEMLERİ” Bazen Grossman’ın düşünceleri güçlerini imgelemden değil yavaş, kasıtlı mantıktan alır; totaliter devletlerin modern fizikle aynı ilkelerle hareket ettiği, ikisinin de sebep ve sonuçtan çok olasılıklarla, bireyler ya da parçacıklardan çok geniş kümelerle ilgilendiği fikri roman boyunca işlenir. Bazen mantıkla şiir birleşir; Stalingrad’da antiSemitizm kılıcını Hitler’in elinden alan Stalin imgesi Nazizm ile Stalinizmin özünde aynı fenomen olduğu savı için güç ? açık ş hudin bir T ğı söy man sak b rar va cek a meye meye cukla (...) İn isteye rihi, i ezip ö savaş An canlı rinin bilir b lışma bulle yan r ca ka faire, una V yım p ruz). kıcı, t Gros olduğ dilind kan z olduğ ama ş SAYFA 18 ? 16 ŞUBAT 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1148 CUMH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle