Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
T 4 MART CUMA ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇ L NG RLER 7 MART PAZARTESİ Dün pazardı; kendime bir şiir şöleni hazırlamak için en uygun gündü; ama Bursa Kitap Fuarı’ndaydım. Üstelik sabah gidip akşam döndüğüm için yorucu bir gün oldu. Daha fazla bekletmemek için, şiir kitaplarının bir bölümünü bugün önüme aldım; şairlerinin seçtiği dizelerle tanıtmaya çalışacağım. İzmir’den, demek ki yirmi yirmi beş yıl önceden tanıdığım Mehmet Sadık Kırımlı, son şiirlerini, “Aşk Kapısı” (Mühür Kitaplığı) adı altında toplamış. “Bak, aşkın kapısını açık bıraktım; hadi / taptaze düşler gibi sokul yanıma / istersen gir içeri…” Mehtap Meral’in Yasak Meyve Yayınları arasında çıkan kitabının adı: “Kedi Mevsimi”: “ölüyormuş gibi önce gece yarıları / kedi mevsiminde / öleceğim // Patilerimizi yalayıp uçalım pencerelerden.” “Ben Çetin Boğa / Eski bir taşocağı işçisi / Biraz çocuk ve gülümseyişim / İnsan ve dost / Hoşgörü ve sevgi / Tutku ve sabır / Biraz da Aşk ve coşku sağanağıyım”. Çetin Boğa’nın dokuzuncu şiir kitabı: “Rüzgâr da Söylemiyor Duygularını” (Albatros Yayınları). İzmir, nasıl da yazdırmış kendisini Mehmet Genç’e: “boynu bükük mumun, küskündür parkan / saat kulesi görünürlerde değil mi? / an’ları değil, çağı göstermiyorsa yelkovan / burası İzmir değildir, kır dümeni kaptan” (“Şiir Tanıktır Aşka” Afrodisyas Sanat Yayınları) Kendisini, “Anamın söylediğine göre Hüyük ilçesinde 1 Şubat’ın 1960’ında bir hapas toprak avuçlayarak doğmuşum. Ellerin çocukları akıl toplarken ben çakıl toplamışım.” diye anlatan Mehmet Atal, “Kızıl Çiçeklerine Narların” (Etki Yayınları) kitabının arkasına şu kısacık şiirini koymuş: “kucağımda sevgi başakları taşırım harmanlardan / onlar benimleyken.” Arzu Alır’ın “Yalnızlık Üşür” (Kül Sanat) kitabından: “Yabanlığın ellerinden tutarak / öldürmeseydim kendimi / dağ kokardı dilim / korkmazdım aynalara bakarken”. Gülderen Canyurt… Son şiirlerini “Suya Düşen Sözcük”te (Tay Dergisi Yayınları) toplamış: “yollar getirecek seni / ellerinde kardelen / dağlarında gülümseyiş / ardında rüzgâr / bakışlarında güneş / kuşlar / günyüzlü / uçacak yüreğimde”. ir bir sekiz bir sekiz / Herkesi bağlarız biz / Bir bir sekiz bir sekiz / Âlemi bağlarız biz” Kaçıncısı olduğunu kestiremediğimiz yeni bir “bilinmeyen numaralar servisi”nin reklam ezgisini İbrahim Tatlıses’in Urfalı yanık sesinden duymayı pek yadırgamadık. Oysa rakamları tek tek söylemeyiz biz. Tek tek söylendiğinde algılayıp birleştirmekte zorlanırız hatta. Ama aynı plak bir kez daha dönmeye başlayacak şimdi. Önce değişik gelecek, sonra ilginç, daha sonra yadırgamamaya başlayacağız. Rakamları tek tek okuyanlar çoğalıverecek, derken bizim dilimize de dolanacak. Harflerimizi İngilizceye göre okumaya başlayalı epey olmuştu. Rakamlarda geri kalmışız demek. Rakamları da İngilizceye göre okumalıyız ki Amerikanlaşmada bir adım daha atılsın. Uyak tutturmaksa “yüz on sekiz on sekiz” ile de tutardı o uyak. Yeni bir yabancılaşma adımı atmaya da gerek kalmazdı. Kötü niyet yok da aymazlık eseri ise lütfen düzeltilsin. Biz rakamları tek tek okumayız; okuduğumuz biçimden de hoşnuduz. “B Serdar Ünver’in “Kuşlar Kanadı”ndan (Suteni Yayıncılık) daha önce söz etmiş miydim? Kendi şiiriyle bir selam göndermeli ona: “Esenledik birbirimizi / Ve ayrıldık / Sardığımız iki cigara / Ettiğimiz iki söz // Ne o nereden geldiğini biliyor / Ne ben nereye gideceğimi”. Cumhur Turan’ın “Olmazlara Sevdalıyım”ından söz edip etmediğimi de anımsamıyorum. Ona da bir selam: “Gerçekle düşün sarmalında / Olmazların bu güne düşen gölgesine / Yeni olmazlar ekliyorum / Düşlere vuruyorum olmazları / Düşlerde taşıyorum / Umutsuzluğun umudunu / Güzelim”. Özer Turan’dan iki şiir kitabıyla, “Senden Kalan Söz Yangını” ve “Bir Demet Karanfil İzi” (yayınevi: bence kitap) ve kısacık bir alıntı ile şiir şölenine bugünlük son vermeli: “ey şair / papatyalar salınsa rüzgârı derdine değer / söz bitmiştir artık hüzne çarpmışsanız eğer”. 8 MART SALI Ali Durmaz, “ağabey abi” konusunu sormuştu; epey bir zaman geçti üstünden. Okurken / söylerken ciddi sorun yok. “Aabi” diye söyleniyor; ama yazarken iş iyice çetrefilleşiyor. Yazım kılavuzlarında “abi” diye bir sözcük yok. Doğrusunun “ağabey” olduğu kabul ediliyor. Ancak “ağbi” diye yazan da var, “ağbey” diye yazan da. Kullanım sıklığı açısından baktığınızda “ağabey” için 385 000 sonuç çıkarken “abi” diye aradığınızda 44 000 000 sonuçla karşılaşıyorsunuz. Ekşi Sözlük’te “ağabey” için “Az ve öz abi dururken, TDK’nİn getirdiği tüm kurallara, oluşturduğu standartlara büyük saygı duymakla birlikte asla ve asla kabullenemediğim, kent dışı yöresel ağızları çağrıştıran tuhaf sözcük” denmiş sözgelimi. Başka biri, “Türkçenin arızalı kelimelerinden biri. Yazılış olarak ağabey yazılmalıdır, abi ya da ağbi olarak okunur. Hakkında okunduğu gibi yazıldığı söylenen bir dilin foyasını meydana çıkartmakta kullanılabilir. İçinde hem ağa hem de bey barındırır, böylece derebeylik sisteminden iki lakabı da taşır büyük olan kardeş. Sanki kardeşi kardeşe düşürmek için kullanılan bir kelimedir. Akıl başta değil yaştadır inancının sonucu olduğundan şüphelenilmektedir” demiş. Bir başkası da, “‘Ağabey’ şeklinde telaffuz eden bir Allah’ın kulu yokken ısrarla bu şekilde yazılması Türkçedeki en saçma dil kuralıdır herhalde” diye yazmış. Gelin de hak vermeyin. Belki de “ağa+bey”de daha fazla ısrar etmemek gerekiyor. Sonuç olarak dil, halkın malıdır. Halk, sözcüğü, çoktan “abi” yapmışsa doğrusu “ağabey”dir demekten vazgeçmeli mi artık? 5 MART CUMARTESİ Önce değişik gelecek, sonra ilginç, daha sonra yadırgamamaya başlayacağız, demiştim ya dün, ne çok örneği var bunun. Artık kimse birbirine, “hoşça kal, güle güle, selametle…” demiyor. Eskiden baş baş yapmak öğretilirdi bebeklere, şimdi, daha konuşmaya başlarken “bye bye” demek öğretiliyor. “Okey, tamam.” diye anlaşıyor herkes; “Hadi, bye.” diye vedalaşıyor. “Nasılsın?” da tarihe karışmakta. Benden söylemesi. “Sen, iyi misin?” diyor insanlar birbirine. “Anladım, anlıyorum” diyenler de ne kadar çoğaldı. “O gün birlikte çıkmıştık evden.” diye bir şey anlatıyorsunuz, “Anladım.” diyor karşınızdaki. Alkışlayalım mı seni şimdi anladın diye? Evrenin sırrını anlatmıyoruz ki! Tabii anlayacaksın. Bu “anladım”lar, “anlıyorum”lar, “I see”nin çevirisi olmalı. Anlaşılan “Are you OK?”i de “Sen, iyi misin?” diye çevirmişiz dilimize? Tepeden tırnağa değişiyoruz. Ne zamana kadar? Kendimize ait bir şey kalmayıncaya kadar sürecek mi bu değişim? feyzahep@gmail.com feyza@feyzahepcilingirler.com BULMACA 1 G 2 I 3 F 4 E 5 E 6 B 7 K 8 B 9 K 10 K 11 C Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir şairin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı şairin dizeleri ve yayımladığı derginin adı ortaya çıkacaktır. 70 2 79 12 D 13 A 14 F 15 F 16 G 17 C 18 E 19 C 20 F 21 D J. Monarşist eğilimli, günlük İspanyol haber gazetesi. 22 C 23 G 24 L 25 E 26 H 27 C 28 E 29 E 30 E 31 A 32 F 78 41 77 33 A 34 E 35 C 36 B 37 C 38 K 39 C 40 H 41 J 42 K 43 H 44 H 45 B 46 C 47 A 48 G 49 L 50 H 51 L 52 C 53 H K. Edebiyat tarihimize 1681’de IV. Murad’a ve 1640’dan önce I. İbrahim’e sunduğu birer risale ile geçen, bu risalelerde Osmanlı devletinin gerileme nedenlerini açıklayan, ünlü devlet adamı. 54 E 55 B 56 H 57 H 58 K 59 E 60 M 61 H 62 E 63 I 64 G 58 42 9 10 7 66 38 65 E 66 K 67 F 68 E 69 A 70 I 71 E 72 M 73 H 74 E Tanımlar ve sözcükleriniz: A. “... Alkaya” (anarşist şair). 75 L. Aziz Nesin’in bir oyunu. H 76 M 77 G 78 J 79 I 80 F 81 L 82 C 83 D 84 F 81 51 49 24 M. İffet, namus. 31 69 47 33 13 B. Ünlü bir çizgi roman. E. İkinci Yeni’nin papazı Ece Ayhan’ın kült şiirlerinden biri. mesnevileri de yaratan XIV. yüzyıl divan şairi. 76 60 72 64 1 16 82 23 48 H. Başucumdaki Müzik ve Konuştuğumuz Gibi Uzaklarda adlı yapıtları da yaratan yazar. 36 8 55 6 15 C. “Ne olurdu bir kadın elleri avucumda / Bahsetse yaşamanın tadından başucumda / ... ...” (Necip Fazıl Kısakürek). 18 5 65 28 25 68 34 59 29 30 62 4 54 74 32 71 11 37 46 17 22 27 35 52 19 39 F. Paul Bowles’in, sinemaya da uyarlanan bir romanı. 53 57 56 43 26 44 D. Finlandiya’daki Turku kentinin İsveçce adı. 3 80 14 20 84 12 83 21 67 15 63 50 40 61 73 75 I. Bir Rus savaş uçağı. 17 G. İskendername ve Cemşid ü Hurşid adlı OPUS, C. MAĞDEN, D. YÜREĞİNİN GÖTÜRDÜĞÜ YERE GİT, E. AĞDALI, F. YUTUŞ, G. IMMANUEL KANT, H. ND, I. LAT, J. ABDİ, K. ROSTAND, L. IŞILTI. Şiir: “güneşin doğduğu yerde battığı yer arasında göğün altında toprağın üstündeyim şimdilik! Ayten Mutlu” 1099. sayının çözümü: A. YEĞİN, B. CUMHURİYET K TAP SAYI 1100 MART 2011 SAYFA 35