Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Nâzım Hikmet’in sesinden şiirleri Ë Nurduran DUMAN edri Rahmi Eyüboğlu daha kaydın başında hem kaydı hem şiirleri hem de Nâzım’ı korumak için bir önlem düşünmüş, “Mor” şiirini okuyor: “Yeşilden mordan pembeden/ yosundan yapraktan yoncadan.” Bedri Rahmi kayıtta bu şiiri başlıksız ve dipnotlara sığmayacak kadar çok değişiklikte okuduğu için şiir, önce kayıttaki şekliyle ardından da “Dol Karabakır Dol” (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2003) baskısıyla alınmış kitaba. “Yapraktan yosundan yoncadan/ bahar inceden inceden.” Kitapta özenli bir editöryel çalışma, titiz bir emek var. Nâzım’ın okuduğu şiirlerde de görülen kayıttaki farklılıklar için kitap editörleri Ruken Kızıler ve M. Melih Güneş çalışmalarını dikkatle sürdürüp, değişikliklerin tamamını kitabın içerisinde dipnotlamış. Banttaki şiir sıralaması esas alınarak hazırlanan Büyük İnsanlık Kendi Sesinden Şiirler kitabı, kaydın aktarıldığı CD ile birlikte okura sunulurken heyecan verici birçok sürpriz daha içeriyor. Nâzım’ın annesi Celile Hanım tarafından yapılan yağlı boya tablosu, bir Nâzım portresi, kitabın ön iç kapağında ilk kez dünyayla paylaşılıyor örneğin. Bu tablo Bedri Rahmi’ye Nâzım Hikmet tarafından yadigâr bırakılmış ve elbette Bedri Rahmi’den de evlatlarına… Diğer sürpriz ise kayıtta Fransızca olduğu için CD’ye alınmayan, bununla birlikte Ali Berktay çevirisiyle kitabın sonuna eklenen söyleşi. Nâzım’a sorular soran kadın ve erkek seslerinin kimlere ait olduğu tespit edilememiş. O zamanlar Nâzım’ın Paris’te sık sık ziyaret ettiği dostları Hıfzı Topuz ve Abidin Dino. Hıfzı Topuz ve Güzin Dino bu ¥ ses kaydı hakkında bilgi sahibi ol Büyük İnsanlık Nâzım Hikmet’in ve Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun sesi geçmişin derinliklerinden ta 1961 yılının Parisi’nden çıktı geldi, şiir dimağımızı heyecanlandırdı, kitaplıklarımızı ve müzik çalarlarımızı zenginleştirdi. Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun, oğlu Mehmet ve gelini Hughette Eyüboğlu’na vasiyet ettiği, “Bu kaydı çok iyi saklayın, aman ha!” diyerek emanet bıraktığı 1960’ların teknolojisi bir makara bant elimizdeki. Tam 50 yıl beklemiş, önce Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun sık sık polislerce ziyaret edilen evindeki yüklüklerde, merdiven altlarında, çekmecelerde saklanıp, sonra oğlu ve gelininin emin ellerinde gizlenerek bugünlere kadar korunmuş. Çünkü kayıttaki seslerden biri yıllarca ülkesinde yasaklanan, ülkesinin de ona yasak olduğu büyük bir şair. B şar Eve Gr lemiş. SÜR ¥ ma Şair, büyük insanlığa sesleniyor hâlâ Ë Mustafa GÜNAY âzım Hikmet’in Büyük İnsanlıkKendi Sesinden Şiirler kitabında, 19581961 arası yazdığı şiirlerin ses kayıtları ve metinleri yer alıyor. Şiirler Bedri Rahmi ile Nâzım Hikmet’in Paris’teki bir buluşmalarında kaydedilmiş. Ölümün gölgesi düşmüş dizelere. Ama geleceğe yönelik umudun taze nefesi de duyuluyor: “Neslimin yaprak dökümü başladı.” Şair kaybettiği dostlarının ve aydınların ardından yazdığı şiirlerde, yaşam ve ölüm diyalektiğini yorumluyor: “Tesellisiz yaşamayı becerdim/ beceririm tesellisiz ölmesini de.” Ölümün karanlığı karşısında dünyanın aydınlığına olan sevgisini “Ölü Nezval’le Sohbet” şiirinde şöyle ifade eder: “Hoşça kal kardeşim Nezval/ bizim dünyamızda yine/ en tatlı yemiş aydınlık.” Bir veda havasını hissettiren şiirlerde hüzün ve hasret iç içe. Şairin özellikle deniz imgesine yaslanması dikkati çekiyor: “İşte geldik gidiyoruz/ hoşça kal kardeşim deniz.” Deniz, insanı ve yaşamı, yaşamın karmaşasını ve bütünlüğünü, aynı zamanda insanın büyüklüğünü simgeler. Şairin veda havası taşıyan şiirinden estetik ve etik bir ilkenin ışığı paSAYFA 18 17 MART 2011 N rıldar: “Deniz olunmalı, oğlum/ bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.” İnsanın olanaklarına ve bunu akılla, bir tasarı olarak ortaya koymasını dile getiren şiir, insanın büyüklüğüne ve karmaşıklığına yönelik bir övgü. İnsan her şeydir, her şey olabilir. İnsanı yalnızca belli bir unsura, belli bir şeye indirgeyerek anlama imkânı yoktur. Nâzım Hikmet’in şiirinde doğanın önemli bir yeri var. Onun şiiri insanı toplumsallığı ve tarihselliği kadar içinde yaşadığı doğa bakımından ele alır. Bu noktada özellikle ağaç, hem birey olarak insanı simgeler hem de insanın doğayla ilişkisini ifade eder. Öyle ki öldükten sonra da ağaçlar, örneğin bir çınar ağacı insanın yanında durabilir. 8 Eylül 1958 tarihli şiir, güz başlarında güneyde yazılmış. Denize, kuma, güneşe, ağaca bulanan şair, ölümü de doğaya karışıp gitmek olarak görür: “Denize, kuma, güneşe, elmaya, yıldızlara/ alışıyorum, gülüm/ iyice alışıyorum/ denize, kuma, güneşe, elmaya, yıldızlara/karışıp gitmenin zamanı geldi.” Nâzım Hikmet’in şiirinde dünyanın ve insanlığın durumu kadar, evrende olası dünyalara ve insanlara yönelik ilgisi de dile gelir. Bu konuda özellikle “Kosmosun Kardeşliği Adına” şiiri akla gelebilir. Bu kitapta ise “Yolculuk” ve “Vera’ya” başlıklı şiirlerinde şairin dünya ötesi insan ve kültürlere yönelik düşüncesi ve yaklaşımıyla karşılaşırız. Bir bakıma öteki dünyalardaki yaşam düşüncesi, şairin siyasal ütopyasıyla da şekillenir: “Yolcular füzelerden/ çoktan indi içimdeki yıldıza/ düşümde işittiğim dille konuşuyorlar/ komuta, böbürlenme, yalvarıp yakarma yok.” Bir başka deyişle, “Davet” şiirinde dile gelmiş olan hasretin gerçekleşmesine ilişkin bir umut ve inanç söz konusu. Kulluktan özgürlüğe geçilmesi, el kapılarının kapanması, yani büyük insanlığın insanca yaşamaya başlamasından bahsediliyor. Bu bağlamda Nâzım Hikmet’in siyasal tasarımını yalnızca yeryüzü bağlamında değil, evrensel bir bağlamda işlediğini görürüz. Onun şiiri büyük insanlığın umudunu ve hasretini dile getirir. Şair, büyük insanlığa seslenmeye devam ediyor hâlâ. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1100 Nâzı zayir m tarihle daki gö ğu Elu ğe duy birçok lik için çekten çliğimi gençlik gençlik dimi d rum, o diyoru benim dıran h ben ke yakın h Yine 1922’n sı’nda b nı bakı odaydı insan ö deki he ses büt yordu, yordu. dım, ça yerinde Sonra b kovski Mayak ederke lendirm lerini h ki şiirin etkiye den bir Çünkü çok şar miz Ya dize no uzatıla bile biz bir hal den bir hiçbir beler in çok din anladım yazan b ilgili ve lendiği meyi te üzerine belirtti bir şiir Türk k ilk sosy Kitap okurla ortaya “Bütün madı b henüz de olan mamış “Büt rılmad rum/ ç karanlı de değ ayağını miyord hasret CUMH