25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

D ir ulusun kültür düzeyini oluşturmak isteyen siyasetçiler yeterince başarıya ulaşamayabilir de, tek bir kişinin çabası kültür ortamı oluşturmaya yetebilir. Görkemli yapılar işlevsiz kalınca anlamını yitirir. O yapılardaki etkinliklere insanlar sığmayınca anlamı vardır. Yerine göre, bir içki evinde masaya dirseğini dayamış, gözleri uzaklara dalmış ince edebiyatçı o ortama bir kültür inceliği kazandırabilir. Ellili yılların Ankarası’nda, yanındaki masadaki sivil polislerin not tutmasına aldırmayan edebiyatçıların toplandığı Posta Caddesi’ndeki “Kürdün Meyhanesi” böyle bir kültür ortamı sayılırdı. Benim kimi zaman değindiğim “Edebiyat Evleri” de böyle kültür ortamları arasında yer alabilir. Ama gerçek kültür ortamları “fikir sanat dergileri”dir. Ne yazık ki bunların çoğu erken kapanır. “Batar” demeye gönlüm elvermese de batar, batmayı göze alan bir başkası doğar. Kuşkusuz edebiyatımızın en uzun yaşama olanağı kazanan dergisi “Varlık”tır. Kuruluşundan bu yana 78 yıldır yayımını sürdürüyor. “Varlık”ın yazı ortamına 1947 yılında katıldığıma göre, bu 78 yıllık yayın serüveninin 64 yıllık tanığı sayılırım. Kuşkusuz Yaşar Nabi’yi tanımış olmak, onunla ilgili anıları paylaşmak ayrıcalıktır. Eskilerden kaç kişi kaldık? Hele Batı Akdeniz’e doğru bir gemi yolculuğunda onu yeniden tanımak da varmış. Sevgili eşi daha hastalanmamıştı. Yaşar Nabi’nin belleği bulanık değildi. Yaşar Nabi, 15 Mart 1981’de İstanbul’da öldü. “Kültür ve Turizm Bakanlığı” onunla ilgili bir saygınlık kitabı yayımladı. Bu kitabın onun 30. ölüm yıldönümüne yetişmesi, nitelikli bir kültür insanına gösterilen saygının ötesinde, yitirilmemesi gereken önemli bir belgedir (YAŞAR NABİ NAYIR ve VARLIK DERGİSİ, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Anma ve Armağan Kitapları Dizisi, 2010). BİR SAYGINLIK KİTABI “Yaşar Nabi Kitabı”nı Filiz Nayır Deniztekin ile Enver Ercan yayına hazırlamış. Geniş ölçüde Varlık dergisi belgeliğinden yararlanarak düzenlenen kitaba güncel görüşlerle de genişlik kazandırılmış. Yaşar Nabi Nayır 1979 yılında “Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü”ne değer görülmüştü. Böyle bir saygınlık kitabının yayına hazırlanması için “Kültür ve Turizm Bakanlığı”nın çaba göstermesi, yerine getirilmesi gereken bir görevdi. Yaşar Nabi’nin çağdaş edebiyat üzerindeki etkinliği, elli yıla yakın yöneticiliğini yaptığı “Varlık” dergisiyle sınırlı değildir. Bunun bir ön hazırlık evresi de vardır. Cumhuriyet kültürünün gelişmesinde bunca emeği geçen bir kültür insanını tanımak, “Varlık” dergisini tek başına 50 yıla yakın yaşatmak, “Varlık Yayınları”yla Anadolu aydınlanmasına ışık tutmak, kendi gücümüzü sınamamıza da yarayacaktır. Onu en iyi tanıyanlardan biri, Melih CevSAYFA eğinmeler MUSTAFA ŞER F ONARAN Bir kültür insanı: Yaşar Nabi Edebiyatın aydınlık yüzü: Varlık Yaşar Nabi Nayır B det Anday diyor ki: “Her yerde devletin öncülüğüne bırakılmış olan bir kültür işini, tek başına başardı o.” Melih Cevdet Anday tek başınalığın gücüne inanır: “Bilimsel alanda olsun, toplumsal alanda olsun, başarının bayrağı hep bireyin elinde olacaktır, teknik örgüt, iş bölümü onun yeni araçlarıdır.” Fazıl Hüsnü Dağlarca da Yaşar Nabi Nayır’ın tek başına oluşundaki gücü vurgular: “O adam tek başına eğitim bakanlığı yapmış sayılır.” Bu tek adam olmanın gücü nice kuşakları edebiyata kazandırmasından geliyor. Arkasına baktığı zaman, çağdaş edebiyatın gücünü oluşturan nice ozanın, nice yazarın onu izlediğini görüyoruz. O olmasaydı cumhuriyet devrimlerini kültür temeline oturtmak kolay olmayacaktı. CUMHURİYET KÜLTÜRÜ Yaşar Nabi’yi bütün yönleriyle anlatan bu saygınlık kitabı; biri büyük boy gösterişli baskı, öteki geniş okur topluluklarına ulaşmasını sağlayacak, alıştığımız kitap boyunda olmak üzere iki türlü basılmıştır. Kitabı yayına hazırlayan Filiz Nayır Deniztekin ile Enver Ercan şu özelliklere önem vermişler: “Bu kitapta yer verdiğimiz yazılar, Yaşar Nabi Nayır’ın hem yazar, hem de yayıncı kimliğini, edebiyata, şiire, dile, toplumsal ve siyasal gelişmelere yaklaşımını, tavrını bütün boyutlarıyla sergilesin istedik.” Bu amaçla geniş ölçüde dergiciliği ile yayıncılığı üzerinde durulmaktadır. Bir dergi kendini yenilemeden uzun yıllar yayınını sürdüremez. Kendini yinelemesi de tükenmesi anlamına gelir. “Varlık”, Yaşar Nabi Nayır’ın yönetiminde, “Kırk Kuşağı”nı hazırlayan edebiyatçılara, “Garip Şiiri”ne, yaşanmış duyarlıkla edebiyata yeni bir ivme kazandıran “Kırk Kuşağı”na, Köy Enstitülü edebiyatçılara geniş yer vererek cumhuriyet kültürünü geliştirmiştir. Yaşar Nabi güdümlü bir edebiyatın karşısında olduğu gibi “İkinci Yeni”ye de karşı durmuştur. Bir derginin bütün anlayışlara açık olması gerekmez. Kendi inandıklarını savunurken oluşturduğu tartışma ortamı edebiyatın gelişmesine yarayacaktır. Yaşar Nabi ilgilenmeseydi Köy Enstitülü yazarlar edebiyatımızda yer alabilecek miydi? “Bizim Köy”ün yayımlanması dolayısıyla Mahmut Makal’ın tutuklanması üzerine, mahkemeye onu savunan ilk mektubu yazan da Yaşar Nabi olmuştu. Kuşkusuz cumhuriyet kültürünün oluşmasında “Öğretimin Birleştirilmesi Yasası”nın çıkması laik eğitimin yolunu açmıştır. Yeni topluma uyum sağlamak kolay değildi. Adnan Binyazar yazı devrimiyle bütünleşen dil devriminin, kent kültürüyle köy kültürü arasında akışım sağlamanın önemi üzerinde durur. Dil Kurumu’nun Halkevleri ile Halk Odaları’nın, kurumlaşmış bir dergi olan “Varlık”ın, cumhuriyet kültürünün benimsenmesindeki önemini belirtir. Köy öğretmenlerinin özverili çalışmalarını anlatır. O zaman Yaşar Nabi’nin dediği gibi, “dinsel yobazlıktan arınmış, müspet bilimlere dönük bir milliyetçiliğe bağlı “yeni toplum” yerleşmiş olacaktı. Yeni topluma uyum sağlanacaksa, Türkçenin gerçek gücünü bilmek gerekecekti. Türk Dil Kurumu’nun varlığı önemliydi ama, Yaşar Nabi gibi bu güce inanan bir kültür insanının “Varlık”ta bunu uygulaması daha önemliydi. Emin Özdemir, Yaşar Nabi’nin dile gösterdiği önemi belirtiyor. Devrimci eylem her zaman karşı devrimlerle engellenir. Tek başına olduğuna aldırmadan yola koyulmak gerekecektir. Babasının yoğun çalışmasını belirten Filiz Nayır Deniztekin bir olaya değinir: “194042’de yeniden askere alındığında çadırında akşamları mum ışığında dergi provalarını okuyup düzelterek matbaaya göndermiş olması, bu tutumun en etkileyici örneklerinden biridir.” Bu sessizce çalışan kültür insanı Muzaffer Reşit, Muammer Nadi gibi takma adlar da kullandı. Özellikle Balkan yazarlarından çeviriler yaptı. Seçkiler derledi. Tuncer Uçarol ozan kimliğini unutturmamaya çalıştı. Yaşar Nabi’nin emekleriyle 100’e yakın kitabı yayımlandı. “Varlık Yayınları” Anadolu’da okuma coşkusuna yol açmıştır. Mustafa İsen bu yayınlar arasında Balkan Edebiyatı’yla ilgili 35 kitap saptamıştır. Anadolu’da yalnız “Varlık Yayınları”nı satarak geçimini sağlayan kitapçılar vardır. YAŞAR NABİ’DEN SONRA VARLIK Yaşar Nabi’den sonra “Varlık”, çağdaş edebiyatın sorunlarını ele alarak, yeni değerlerle güç kazanarak yolculuğunu sürdürüyor. “Yaşar Nabi Nayır ve Varlık” kitabındaki yazımda “Yaşar Nabi’den Sonra Varlık”ı da anlatıyorum: “Önce Konur Ertop, sonra Kemal Özer, 1990’dan günümüze doğru son 20 yıldır Enver Ercan Varlık’ın genel yayın yönetmeni olarak görev üstleniyor. Bu üç yönetmen de Yaşar Nabi’nin ilkelerinden ödün vermeden, ama toplumun değişen koşullarına göre edebiyatın gösterdiği gelişmeyi önemseyerek derginin güncelliğini koruyor. Son yirmi yıldır Enver Ercan’ın yönetiminde “Edebiyatın Amiral Gemisi” olmayı sürdüren “Varlık”, Yaşar Nabi’nin anısını canlı tutuyor.” Konur Ertop, güdümlü edebiyatın karşısında olan Yaşar Nabi‘nin şu sözlerine ilgimizi çeker: “Sınırlamacı bir anlayışın, kontrölün, müdahalenin, direktifin demagojik ve konfirmist bir edebiyata yol açacağı.” Yaşar Nabi’den sonra dergiyi yönetenlerin de benimsediği bir anlayıştır bu! İster toplumcu görüşe açık olsun, ister gizemci bir dünyayı anlatsın, güdümlü bir edebiyatın yararı yoktur. Güdümlü bir edebiyatla cumhuriyet kültürü de geliştirilemez. Bir anlayışı etkili kılan gerçek edebiyat değeridir. Kemal Özer gibi toplumcu duyarlığa “İkinci Yeni”den bakan bir ozan bile “Varlık”ın yönetiminde yer aldı. Artık “İkinci Yeni”ye soyut bir şiir gözüyle bakmak anlayışı değişmişti. Somut şiir bile eski geleneğini sürdürmüyordu. Değişen toplumsal koşullar edebiyatı da etkiliyordu. Değişen kültür koşullarına, gelişen siyasete göre “Varlık”ın kendini yenileyerek güç kazanması son 20 yıldır Enver Ercan’ın çabalarıyla sürdürülüyor. Değişen toplum koşullarının kültüre yansıyan özellikleri tartışılmazsa bir dergi kendini geliştiremez. “Varlık”taki bu gelişmeyi Enver Ercan şöyle açıklıyor: “Hazırladığı dosya ve soruşturmalarla, gündemdeki konuların yanı sıra gündem yaratıp tartışma zemini oluşturdu. Birkaç örnek vermek gerekirse ‘Estetiğin Sonu mu?’, ‘Okura Göre Yazmak Bir Suç mudur?’, ‘AB Kültür Politikaları ve Türkiye’, ‘Yeni Teknolojiler ve Kadın: Siberfeminizm’, ‘21. Yüzyılın Romanını, Şiirini ve Öyküsünü Kimler Yazıyor?’” “Son yıllarda yer verdiği ‘Kültür Gündemi’ bölümünde güncel konuları da tartıştı: ‘Ermeni Tehciri Soykırım mıydı?’, ‘Çocuk ve Adalet’, ‘Yeni Bir Anayasa Gerekli mi?’” Bir edebiyatçı toplum sorunlarının dışında, soyut bir dünyada yaşamıyor. Değişen toplum koşullarının edebiyata yansıyan özellikleri “Varlık”ta yer almasaydı 80 yıla yaklaşan yayın serüveninde etkinliğini koruyabilir miydi? “Varlık”ı güçlü kılan yaşlandıkça gençleşen bir dergi olmasıdır. Bu özelliğini yitirse, ölü konulara takılıp kalsa, güncelliğini koruyarak bunca yıl yaşabilir miydi? Yaşar Nabi Nayır’ın anısına saygı duyuyorsak, özlemlerini koruyarak “Varlık”ı yaşatmasını bilmeliyiz. Bu sayfayla iletişim kurabilmek için dergilerinizi ve kitaplarınızı aşağıdaki adrese gönderiniz: Mustafa Şerif Onaran Hekimköy Sitesi 20. Sok. No: 8 06800 ÜmitköyAnk. Tel.: (0312) 235 91 11236 23 46 24 17 MART 2011 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1100
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle