06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLARA tündekilerin arasında olduğu, zamanın okul duvarlarında asılı duran tarih cetvelleri gibi aktığı ‘’Kalan’’, 1940 ve 1950’li yılların İstanbul’unda, masalsı bir evde başlıyor ve küçük kız çocuğu Lahzen’in dilinden anlatılıyor. “Kalan” bir manifesto... Hınç da var duygusunda, hırs da... Her zaman olduğu gibi söyleyecek sözü var Leyla Erbil’in. Devrimci yüreğini yerinden söküp avucuna alıp posasını çıkarmaya azmetmiş o sakallı ve poturlu keşişlere de epey lafı var Erbil’in. Bir büyük ustayı ve olağanüstü metnini okumanın tadını çıkarın. Leylâ Erbil ile yeni yapıtı “Kalan”ı bir konuştuk pir konuştuk. Edebiyat teorisyeni ve eleştirmeni Jale Parla, Türk romanında, başkişileri şair ve yazar olan, künstlerromanları (sanatçı romanları) incelediği “Türk Romanında Yazar ve Başkalaşım” adlı çalışmasında; başarılı, hem edebi rolüyle hem de entelektüel önderlik vasıflarıyla mükemmel yazarlar ve 19. yüzyıldan başlayarak romanda çok sık rastladığımız antikahramanlara denk düşen başarısız ve yarım yazar kahramanlara bakıyor. İkinci türe ağırlıklı olarak odaklanan Parla; Ahmet Mithat, Ahmet Hamdi Tanpınar, Oğuz Atay, Bilge Karasu, Latife Tekin, Sevim Burak, Hasan Ali Toptaş ve Orhan Pamuk’un romanlarında değişimin değil, topyekun bir başkalaşımın izini sürüyor. Parla ile yapıtı üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Yalçın Tosun’un, iki yıl önce “Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler” adlı öykü kitabı ilk kez okurlarıyla buluşmuştu. Yalçın Tosun’un şimdilerde yeni kitabı “Peruk Gibi Hüzünlü” yayımlandı. Tosun bu yeni kitabında hüznün hâkimiyetinde öyküler kaleme almış. Tosun’la yeni kitabını konuştuk. Bol kitaplı günler... Toprağın altındakilerle üs P om Jennings’in belgesel çalışması Canlı Yayın, JFK’nin ölümü (2009), benim kuşağım için yaşamöyküsel bir boyut taşıyor bizden önceki kuşaklar açısından da böyleydi sanırım. 1963 Kasım’ında, ortaokula yeni başlamıştım. Ölçüsüz bir merakla, gazete ve dergilerden olayın yankılarını izledim; dahası, bu takip birkaç yıl sürdü. Türkiye’de televizyon yoktu, hareketli görüntülerle ilk ne zaman karşılaştığımı anımsamıyorum. ervasız Pertavsız ENİS BATUR Bir sisten ötekine doğru T Üç yıl öncesinde, 27 Mayıs 1960’da, 8 yaşındaydım. Ardından, idamlar geldi. Kennedy’nin öldürülmesiyle bir bütünlük oluşmuş olmalı zihnimde ve imgelemimde: Çocukluktan gençliğe geçişin travmatik perdesi. II. Dünya Savaşı’nın bitiminden 7 yıl sonra doğmamı bir talih sayacaksam, ki saymalıyım, savaş sonrasının toplumsal ve siyasal şiddetiyle karşılaşmak varmış yazgım(ız)da: Başka, bambaşka bir dünyaya gelmek isterdim. Kıbrıs olayları, Vietnam savaşı, 68, 71, 12 Eylül’e giden süreç gençlik yılları daha yumuşak bir zeminde geçmedi. Yaptıklarımızı hangi atmosferde yaptığımızı çoğu zaman unutur, bizden sonraki kuşaklar. Yola çıktığımızda nasıl bir gezegende yaşıyorduk? Dünya, kaynayan kazan. Yılın ilk yarısında olanlara; Arap ilkbaharından Usame bin Ladin’in öldürülüşüne, DSK skandalına, Japonya depremine, 12 Haziran’da Türkiye’de yapılan seçime bakınca, herbirimizi kuşatan kem hareket düzeni içinde, çocukluğumuzdan bu yana ne çok darbe yediğimizi düşünüyor, kararıyorum ister istemez. Üstümüze yığılmış pis kokulu, mikrop dolu, kemirgen bir enkazın altından sağ salim çıkma, ayakta ve hayatta kalma çabası veriyor, düpedüz savaşıyoruz. Hayatımı düzgün işlerin peşinde geçirdiğime inanıyorum. İçine sıkıştırıldığımız çerçevenin buna elverişli olmamasına karşın. Silah sesleri hiç eksik olmadı çevremizden. Uzaktan, bazen çok yakından duyuldu mermi ıslıkları, patlayan bombalar ve mayınlar. Bizim kabile başka sesler çıkarmayı sürdürdü. * Schubert’in müziğinin, Matisse’in tablolarının, Kundera’nın romanlarının, Claude Sautet’nin filmlerinin, Mies van der Rohe’nin yapılarının; Hokusai’ın, Dostoyevski’nin, John Cage’in, Borges’in, Dogon maskelerinin, Mimar Sinan’ın, Ming porselenlerinin, Moğol çadırlarının, Endülüs mimarisinin dünyanın her köşesinde meraklıları, tutkulu takipçileri var. Evrensel boyutu barındırdığı tartışılmaz herbirinin. Ne var ki, hiçbir ülkenin yurttaşlarının tümüyle bu değerlere açık durduğu, yaşadığı söylenemez. Türkiye’de, Matisse’in yapıtlarına yakınlık duyacakların nüfusu on binlerle sınırlıdır. Peru’da Bach’a, Çin’de Kundera’ya, Kenya’da Kurosawa’nın filmlerine ilgi duyanların nüfusu belki daha da düşük düzeydedir. İnsan, böylece, kendi ülkesinde kültürel beğeni açısından bir azınlık üyesi olarak kalır. Buna karşılık, sözgelimi Bach tutkusunu paylaşabileceği milyonlarca benzeri yaşar yeryüzünde, onlara hemşerilerinin çoğundan daha yakındır. Giderek, bu bölünme belirleyiciliğini arttırıyor yaşam düzeninde. İletişim, erişim, ulaşım üçgeninde yaşanan dev sıçrama, paylaşımın özellikle internet üzerinden demokratikleşmesi, açık insanları yerli komşularından uzaklaştırıyor, uzak yabancılara komşulaştırıyor. Hızlanan, hızlanacak bir devran. Globalleşme, demek, yalnızca vandal bir düzen dayatmıyor, olumlu sonuçları arasında bu eşi benzerine tarihte rastlanmayan açılım ön sırada yer alıyor. Teknoloji, dostum Ted Kaczsinki’nin üstünde durduğu kadar kapkara bir geleceğe sürüklemiyor yalnızca bizi, hafifsenemeyecek bir birleştirici unsur ortaya çıkarıyor. Kırk yıl önce, 20’sine yaklaşan genç ve meraklı bir adam, Ankara’da (Anadolu yarımadasının göbeğinde), benzerlerimle birlikte, düpedüz kıvranıyorduk. Dar geliyordu dünya. Sınırlar zorluydu. Erişim yolları pek tıkanıktı. Televizyonun tek kanallı devlet aygıtı olduğu, FM radyonun devreye girmediği, kitaplara ve plaklara güç bela ulaşabildiğimiz, videonun henüz icat edilmediği dönemde her gün duvarlara çarpmaktı yazgımız. Sanırım, bugünün koşullarını hayal etmemiz söz konusu olamazdı. 1990’da bile. Hayal edemesek de, kurabiliyorduk ama. Kırk yıl önceydi, yazarlık serüvenimin başlangıcında, neye dayanarak bilmem, kozmopolit duruşu seçtim ben. Yazılanlara ulaşmakta onca zorlanırken, yazacaklarımın ulaşabileceğini aklımdan geçirmiş miydim? Yaşanan sıçrama geri dönüşsüz görünüyor. Beş kıtada açık insanların nüfusunda bir patlama yaşanacağına kesin gözüyle bakabiliriz sanırım. Kaçınılmaz biçimde yerlilikyabancılık denklemi değişecek, yerellikle evrensellik arasındaki pay/payda oranlarında dönüşümler gerçekleşecek. Kültürel alışverişin yaygınlaşması, demokratikleşmesi daha da büyük bir ivme kazanacak. İyimserlik sularına mı gömülüyorum birdenbire? Yaşanan evrimin getirilerinden söz ediyorum burada götürüleri olabileceğini düşünmediğim anlamına gelmiyor bu. Bir dolu iletişim hastalığının doğduğunun farkındayım. Teknolojinin yarattığı ciddi bağımlılıkların birey bünyesinde yarattığı hasarın gözleminde uyanık kalınmalı şüphe yok ki. Dolaşım kolaylığı kötülük açısından da kazanımlar getirdi, getirecek; aymazlığa düşülmemeli. Arkamızda, XX. yüzyılın doğurduğu ciddi bir eleştirel/düşünsel birikim duruyor, yeni yorum ufukları açısından kavurucu önemi olduğunu görüyoruz o “depo”nun: Frankfurt Okulu’ndan Virilio’ya kadar uzanıyor kalın bir damar. Okkalı Erk çözümlemeleri: Foucault’dan Sloterdijk’e, Zizek’e ve ötesine. Kuşkular, kaygılar, endişeler yersiz bulunamaz; ama, kıyamet felsefelerine boğulma zorunluluğu da yok. Birey olmak ve kalmak her vakit zorun zoru bir süreçten geçilmesini gerektirmişti gerektirecek. ? TURHAN GÜNAY eposta: [email protected] [email protected] İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal/ Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya?Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1139 15 ARALIK 2011 ? SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle