06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

VİTRİNDEKİLER Örtülü Özgürlük/ Mine G. Kırıkkanat/ Cumhuriyet Kitapları/ 194 s. “Demokrasi, Türkiye’de herkesin çok uzun ve zorlu bir toplumsal tarihten sonra üzerinde ortaklığa vardığı, gerektiğine inandığı bir amacın düşüncesi. Oysa, özlediğimiz ideal demokrasiyi bir türlü olduramıyoruz bu topraklarda... Çok sevip istediğimiz demokrasiyi de, tıpkı çok sevip istediğimiz kadınlar gibi vuruyor ve belki de başkasına yar olmasın diye yaşatmıyoruz! Peki ya aşkı yanlış anladığımız için anlayamıyorsak demokrasiyi? Ya erkekler kadınları, kadınlar da kendilerini eşit görmedikleri için olmuyor, gelmiyorsa demokrasi?” Deneyimli gazeteci Mine G. Kırıkkanat Türkiye’deki demokrasi anlayışını çok farklı bir pencereden sorguluyor bu kitabında. Notunu da ekliyor: “Bu kitabı, kadını kadının gözünde bile küçülten bir erkek faşizmine, bir baskı kültürüne isyan olarak okuyun, sevgili dostlarım.” Anka ve Sultana/ Zeynep Sözen/ Remzi Kitabevi/ 222 s. 18. yüzyılın başında Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul siyasal anlamda büyük sarsıntılar yaşamaktadır. 1699 yılında Karlofça Antlaşması’nın imzalanmasıyla imparatorluk gerileme dönemine girmiştir. Bu antlaşmayı Osmanlı Devleti adına imzalamış olan Baştercüman Aleksandr Mavrokordato ise zeki ve kurnaz bir devlet adamıdır, karısı Sultana ise içedönük, silik bir ev kadını. İstanbul’da yaşadıkları konakta Sultana’nın tek uğraşısı, kocasının isteği üzerine işlediği nakışlardır. Bir süre sonra Sultana, her detayını kocasının özenle belirlediği bu nakışların ardında farklı bir niyet olduğundan kuşkulanmaya başlayacaktır. Baştercümanın gizli kapaklı işlerini anlamaya çalışırken sevgisi nefrete, saflığı kötülüğe dönüşür... Yürek Tutsağı/ Serhan Ergin/ Everest Yayınları/ 150 s. “Yürek Tutsağı”, yayınevinin düzenlediği ‘İlk Roman Yarışması’nın 2011 yılı sonuçlarında birinci seçilen Serhan Ergin’in romanı. 80 sonrasının acılarını, savrulmalarını anlatsa da bir dönem romanı değil “Yürek Tutsağı”. Her ne kadar roman karakterinin kendisiyle yüzleşememesi, hesaplaşamaması anlatılıyorsa da özünde yakıcı bir aşk hikâyesi yatıyor “Yürek Tutsağı”nın. Aşkın, arkadaşlığın, dostluğun ve değer yargılarının irdelendiği bir ilk romanla okuyucuların karşısına çıkıyor Serhan Ergin. Yenilgiden Dönerken/ Ali Ayçil/ Timaş Yay./ 150 s. “Ben o yenilgiyi sevdiğimde, içimde bir zafer şarkısı vardı. Bir bakış, simitlere, sıcak çaylara, işçi tulumlarına, dilenci ellerine yapışıp kalmış bir bakış, nereye gitsem, uzun kirpikleriyle peşim sıra gelirdi. Kimdi o bakışın sahibi? O çavdarları yeşerten ırmak; kırıkları onaran platin; budandıkça irileşen ağaç, bunaldıkça insanlara doğru kaçan haylazlık!” Geleneği bugünkü dile ustalıkla söyleten ve çağdaş Türk edebiyatının etkili kalemleri arasında gösterilen Ali Ayçil, okurları zamanda, mekânda, kitapların ve yazarların dünyasında bir yolculuğa çıkarıyor, hayatın sıradan görüSAYFA 26 ? 15 ARALIK 2011 nen parçalarını mucizevi bir dille sunuyor “Yenilgiden Dönerken”deki denemelerinde. Boardwalk Empire – Rıhtım İmparatorluğu/ Nelson Johnson/ Çeviren: Bülent Ertaş/ Artemis Yay./ 354 s. 20. yy.’ın büyük bölümünde Atlantic City politikacılar ve gangsterlerden oluşan güçlü bir ortaklık tarafından yönetildi. Kumarhaneler, barlar ve genelevler tarafından finanse edilen bu yozlaşmış ittifak, şehir siyaseti ve halkı üzerinde baskı kuran üç patrondan biri olan Enoch ‘Nucky’ Johnson’ın döneminde en parlak zamanını yaşadı. “Boardwalk Empire”da Nucky Johnson, Louis ‘Amiral‘ Kuehnle, Frank ‘Hap’ Fraley ve Atlantic City tüm o ihtişamı ile hayat buluyor. Nelson Johnson, şehrin sessiz bir sahil kasabasından, her şeyin mümkün olduğu, uluslararası bir eğlence ve kumar merkezine dönüşümünün izlerini sürüyor. Anadolu Yemekleri ve Türk Mutfağı/ Hâmit Zübeyir Koşay, Akile Ülkücan/ Çiya Yayınları/ 324 s. Hâmit Zübeyr Koşay ve Adile Ülkücan tarafından kaleme alınan “Anadolu Yemekleri ve Türk Mutfağı”, Türk mutfağının geçmişinden bugününe uzanan serüvenini anlatıyor. Kullanılan aletler, Cumhuriyet devrimiyle birlikte değişen yemek kültürü ve mutfağın kendisi ayrıntılı bir biçimde ele alınıyor. Meraklılarına ve yemekle profesyonel olarak ilgilenen herkes için önemli bir kaynak “Anadolu Yemekleri ve Türk Mutfağı”. Kültür, Sanat, Bilim ve Felsefe Üzerine/ Bob Avakian/ Çeviren: Şükrü Alpagut/ Yordam Kitap/ 224 s. Bob Avakian, emperyalizmin kalesi ABD’de özgün bir bakışa sahip Maoist bir parti olan Devrimci Komünist Parti’nin Başkanı. Son otuz yılda Marksizmin genel teorik konularından Çin Devrimi ve Mao Zedung düşüncesine, bilimden kültür ve sanata uzanan geniş bir alanda çok sayıda da eser vermiş. Bu kitapta, Avakian’ın sanat, kültür, bilim ve felsefe konularındaki düşünceleri ve gözlemleri bir araya getiriliyor. Bu gözlemler, Avakian’ın proletarya diktatörlüğüne yeni bir gözle bakışından hakikat ve güzellik, bilim ve imgelem, Lisenkoculuk sorunları ve Marksizmin genel olarak felsefeyle ilişkisi üstüne düşüncelerine kadar uzanıyor. Küller/ Ilsa J. Bick/ Çeviren: Barış Emre Alkım/ DEX Yayınları/ 362 s. Bir elektromanyetik darbe dalgası çakar gökyüzünde; tüm elektronik aygıtlar parçalanır, bilgisayarla çalışan tüm aletler yok olur ve milyarlarca insan o an, oracıkta ölür. Hayatta kalan bir avuç insandan biri olan Alex çıktığı zorlu yolculukta, Afganistan’dan yeni dönmüş genç bir asker olan Tom ve büyükbabasını elektromanyetik darbede kaybetmiş olan sekiz yaşındaki Ellie ile karşılaşır. Bu küçük grup ve hayatta kalan diğerleri için şimdi tüm mesele, yiyecek ve barınak bulmak, kime güveneceklerini iyi bilmek, darbe sayesinde kazandıkları güçleri iyi kullanmak ve bir de kimin insan, kimin artık değişmiş ve bir zombiye dönüşmüş olduğunun ayırdına varmaktır. Gerilim yüklü bir distopya olan “Küller” okuyucularla buluşuyor. Türkiye’de Film Endüstrisinin Konumu ve Hedefleri/ Hülya Uğur Tanrıöver/ İstanbul Ticaret Odası Yayınları/ 216 s. Türkiye’de film endüstrisi günden güne gelişen bir sektör olarak dikkat çekiyor. Ancak bu olumlu gelişmeler ardında gizlediği olumsuzlukları da görmezden gelmemek gerekir. İşte, Hülya Uğur Tanrıöver’in çalışması da bu türden sorunları gözler önüne seriyor. Tanrıöver bunun yanında, film endüstrisinin finansman ve destek modelleri, çalışma koşulları ve içgücü özelliklerine, yakın dönem Türk sinema filmleri ile televizyon dizilerinin özelliklerine, Türkiye’de film izleme pratikleri ve izleyicilerin özellikleri ile film endüstrisinin hedeflerine de yer veriliyor. Geçen Zamanın İzinde: Kentler/ Feridun Andaç/ Heyamola Yayınları/ 320 s. “Geçen Zamanın İzinde: Kentler”de yer alan denemeleriyle bir kent gözlemcisi, yeryüzü gezgini olarak okuyucu karşısına çıkıyor Feridun Andaç. Kent izleğinden yola çıkarak; yol/yolculuk, gitmek, gezip görmek üzere yaşayıp gözlediklerini, gözlemevine yansıyanları denemelerinde buluşturuyor. Yer yer kentbilimci, kimi zaman soran/sorgulayan bir bakış, kavrayıcı bir göz, karşılaştırıcı bir düşünce, hatırlatan bir bellek, çağıran bir ses, gezen duygu, aralanan kapı, gösteren pencere olarak çıkıyor okuyucu karşısına yazısının ucuyla. Bir yazarın kent bakışına tanıklık/yaşanmışlık kadar kent üzerine kendilik bilincine dair de özgün düşüncelerle buluşturuyor okurunu Andaç. İki Yüzlü Estetik/ Ziya Şaylan/ Doğan Kitap/ 324 s. “Tanımı tarih boyunca değişse de güzellik arayışı her zaman vardı: Eski Mısır’da kadınlar güzelleşmek için şapı kaynatarak elde ettikleri kırmızı boyayla dudaklarını boyuyorlardı. Antik Yunan’da bütün kadınlar uzun saçlıydı...” Operatör Doktor Ziya Şaylan hem güzellik anlayışını hem de bu amaçla yapılan uygulamaları bu kitaında mercek altına alıyor. En basitinden en karmaşığına pek çok estetik uygulamayı her yönüyle anlatan Şaylan, okurları hiçbir uygulamanın tehlikesiz olmadığı konusunda uyarırken doktor hataları, yanlış uygulamalar gibi önemli konulara da dikkat çekiyor. Gezinti/ Robert Walser/ Çeviren: Cemal Ener/ Can Yayınları/ 212 s. Geçtiğimiz haftalarda “Tanner Kardeşler” romanıyla okuyucuların karşısına çıkan Robert Walser, şimdi de öyküleriyle raflarda. Walser’in “Gezinti”de yer alan öyküleri, Birinci Dünya Savaşı sonrasında Almanya ve İsviçre’de az sayıda basılan derlemelerde yer aldı. Kitap; yazarın 1917 yılında, savaş bütün hızıyla sürerken bir otel odasında yazdığı aynı adlı anlatı ile ‘küçük düzyazı’ adını verdiği öykülerinden kitaplaştırdığı kimi çalışmalarını bir araya getiriyor. Düzyazının ustalarından Robert Walser’in öyküleri, farklı bir havayla nefes alıyor. ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 1139
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle