27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T 17 EKİM PERŞEMBE ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER nadolu’nun her yerinden gönderilen dergiler… Büyük boy ve kalın olanlar, tek formalık inceler, kaymak gibi kuşe kâğıda basılanlar, saman kâğıtla yetinmek zorunda olanlar, çok parayla çıkarılanlar, üç kuruşluk aylıklardan arttırılanlarla kotarılanlar… Tümü gönül işi, tümü emek ürünü. Hele çocukların ürünüyle, katkısıyla oluşan okul dergileri. Onların en güzellerinden biri olan Yüz Akı, Prof. Dr. Erol Güngör İlköğretim Okulu tarafından yayımlanıyor. Öğrencilerin çektiği fotoğraflarla, çizdiği resimlerle, yazılarla, şiirlerle renkli mi renkli bir dergi… Söke’nin de Beşparmak’ı var, hem de 22 yıldır. İhsan Topçu’nun, Ahmet Günbaş’ın Ahmet Uysal’ın ve Oğuz Tümbaş’ın üzerinde durduğu şiirde yoğunluk konusu, sevimli bir çizimle kapağa da taşınmış: şiir: bir eksiltme. Alkış, Kahramanmaraş’ta çıkıyor; onuncu yılında ve Kasım Aralık 2011 tarihinde çıkacak dergi ile 60. sayıya ulaşmış olacak. Kurşun Kalem, İzmir Karşıyaka’dan. Temmuz Ağustos 2011 tarihli dergi, hem kendi şiirleri hem de hakkında yazılanlarla Mehmet Sadık Kırımlı özel sayısı olmuş. Bursa Osmangazi’den gelen çinikitap 8. sayısında “Okuru olmayan öykünün ağırlığı nedir?” diye sormuş; Adnan Özyalçıner, Murat Tuncel, Şaban Akbaba, Ronî War, yazılarıyla bu soruya yanıt aramış. 9. sayısında da şair kadınlara yönelik kapsamlı bir soruşturma var. 2. yılındaki aylık edebiyat dergisi Edep Ankara’da yayımlanıyor. Nuri Pakdil’in, “İnsan seni savunuyorum sana karşı.” sözünü slogan edinen dergi, şiirlere, öykülere, kitap tanıtımlarına, araştırma ve inceleme yazılarına yer veriyor. Dil ve Edebiyat, pırıl pırıl bir kâğıda basılan, büyük boy bir dergi… Türkçenin ve edebiyatın geçmişteki izlerinin peşine düşen, yüzyıllar öncesine yönelen dikkatli bakışlarla hiç aksamadan çıkıyor, 35. sayıya ulaştı ulaşacak. Sivas Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü tarafından yayımlanan sultanşehir de 5. yılına ulaşmış. O da özenilesi bir baskıyla yayımlanıyor. Kitaplarında M. Turhan Tan adını kullanan Samih Fethi Tan’ı tanıtan yazıların yanı sıra, Sivas’tan yetişenler, yolu Sivas’a düşenler ve Sivas’ta yaşatılan geleneksel sanatlar da dergide yer bulmuş. İstanbul’da yayımlananlar arasında Varlık var; Türkiye’nin en A köklü dergisi. Her sayısı gerçek edebiyat okuruna sesleniyor. Evrensel Kültür de aksamadan çıkan dergilerden biri; her sayısı dopdolu. Edebiyatın yanı sıra sanatın hemen her dalına, toplumsal yaşamın çözülmesi gereken sorunlarına, ezilen, hırpalanan, öldürülen kadın konusuna yürekli yaklaşımıyla dergiler arasında kendine özgü yeri koruyor. Sonra Tiroj var. Kürtçe ve Türkçe iki dilde yayımlanıyor. Siyasi yazılara da yer veriyor; şiire de. “Elazığ Malatya yolu üzerinde bir kavşağın ortasında duran Çayda Çıra heykeli”nin Elazığ Belediyesi tarafından yıktırıldığını bu dergiden öğrendim. Kars’ta yıkılan “İnsanlık Anıtı” karşısındaki çaresizliğimiz, “müstehcen” bulunup kırılan, karanlık mahzenlere hapsedilen heykeller karşısındaki suskunluğumuz yüzünden cesaret geliyor sanat düşmanlarına. Onların gözünde bütün heykeller put. Tepki görmeyeceklerinden emin, kırıyorlar, yıkıyorlar böyle. kullandığımız gerçeğini değiştirmez. Sözcükler genellikle saymacadır. Yeter ki dilinin kurallarına, yapısına uygun türetilsin. Devrim ile evrim ayrımı dile yaklaşımı da iyi açıklıyor. Dil devrimle gelişir, evrimle ne yazık ki terk edilir, tutsak edilir. Demem o ki dil kararlılık gerektirir. Özellikle dilin işçileri olan yazarların, inceyazıncıların özleşmekten yüksünmek bir yana, öz dillerine sevdalı olmaları, dillerini oya gibi işlemeleri beklenir.” Bitirirken “Sizin çok çok iyi bildiğiniz konuları yinelemiş oldum, bağışlayın.” deme inceliğini gösteren Günay Güner’e genel olarak katılıyorum; ancak kutuplaşmalardan da bıktım. Yaşamın her alanında barış istiyorum artık, uzlaşma arıyorum. 18 EKİM SALI “Türkçe Günlükleri önemli tartışma başlıkları açmayı sürdürüyor. Çok yararlı oluyor. Sağ olun.” diye söze başlayan Dil Derneği Yayın Yönetmeni Günay Güner, “Sözcüklerin kullanımını zorlamak, yapaylaşmaya götürebilir dilimizi.” diyen okurumun yazdıklarından yola çıkarak dilin bütünsel bir yapı olduğunu söylüyor ve şöyle sürdürüyordu iletisini: “Anlamsal, iletişimsel, düşünce, soyutlama gücü açıklığına, yalınlığına da bağlıdır. Diğer deyişle duyulduğu anda köküyle, ekiyle sözcüğün anlamının, çağrışımının algılanmasına bağlıdır. Öyleyse bu gücü bir dilin öz durumundan başka ne kazandırabilir? Karman çorman bir dil bu yeteneği sağlayamaz sanırım. Bu tutumun tekilcilikle, tutuculukla ilgisi yoktur. (1970’lerin Türkçü, İslamcı, tutucu Tercüman gazetesi çevresinin Dil Devrimine karşı Osmanlıcacı, Arapçacı, çorba dilci saldırılarını anımsamak gerekir). Çok önemli bir devrim olgusu olarak dil alanı boşluk götürmez. Şu da olsun, bu da olsun, ne çıkar, dendiği anda halkın düşüncesini, algısını dilsel gericiliğe kaptırırsınız. Sıklıkla dillendirilen “zorlamak, yapaylaşmak” konusuna gelince, ilk anda yadırgayanlar çıkacak diye dil gözden çıkarılabilir mi? Dile saldırılar düzenleyen güçlerle uzlaşılır mı? Örneğin Atatürk’ün türettiği geometri ve yönetim terimlerini türettiği günlerde yadırgayanlar çıkmışsa, bu olasılık söz konusu üçgen, dörtgen, kamu gibi terimleri günümüzde akıcılıkla, benimseyerek, tedirginlik duymadan YİNE 18 EKİM SALI İşte uzlaşma gerektiren bir konu: Selahattin Özpalabıyıklar, “Tırnak içinde yapılan cümle değerinde aktarmaların noktalanması” konusunda düşündüklerini yazdı: Batı (= HintAvrupa) dillerinde, diyelim İngilizcede, bu tür aktarmalarda söz konusu dilin sözdiziminin yol açtığı bir tür “devrikleşme” oluyor. Şöyle: Aslında “John said ‘I went to school.’” biçiminde yazılması gereken cümle, “‘I went to school,’ said John.” biçiminde “devrik” bir sözdizimiyle ifade ediliyor. (Buradaki virgül, görüleceği gibi, noktanın yerine geçiyor, nokta değerinde. Neden öteki noktalama işaretleri kullanılıyor da sadece noktanın yerine virgül kullanılıyor derseniz, sanırım alıntının sonuna konan noktanın hem tırnaktan önce görüntü olarak pek hoş durmaması, hem de dıştaki ana cümleye geçişi [hem anlam hem de görüntü olarak] engellemesi yüzündendir.) Oysa biz Türkçede zaten devrik kuruyoruz (ya da devrik de kurabiliyoruz*) bu tür bir cümleyi: “‘Okula gittim’ dedi John.” Görüyoruz ki, bu sözdiziminde noktayı gösterebilmek için virgül kullanmaya hiç gerek yok. “Okula gittim” cümlesinin zaten noktayla bittiğini varsayabiliriz. Oysa cümle ünlem ya da soru işareti ya da üç noktayla bitseydi, onu göstermemiz gerekirdi. “Düşündüklerim bunlardı(r). Sabrınız için teşekkür eder, kolaylıklar dilerim.” diye bitirmiş iletisini Selahattin Bey. Böylece düşünme işini bana devretmiş. Şimdi yukarıda “dilerim” deyip noktayı koydum ve tırnağı kapattım ya, ardından gelen “diye”, hemen “Diye” oldu. Sinir bozucu! Oraya nokta yerine virgül koymayı ya da hiçbir şey koymamayı yıllardır içime sindiremedim. Nasıl sindireyim ki derslerde “Tırnak içine alınmış söz, bitmiş bir tümceyse, tırnak kapatılmadan nokta konur, sonra tırnak kapatılır.” Diye anlat, (İşte yine oldu! Benim “diye” yazdığım, “Diye”ye döndü.) sonra kalk, anlattığın kuralı kendi yazında çiğne! Uzlaşma mı demiştim? Nasıl olacak bu? ? feyzahep@gmail.com feyza@feyzahepcilingirler.com www.feyzahepcilingirler.com BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir yayınevinin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse aynı yayınevinden çıkan, Doğan Ergül’ün Aşkın ve Suların Öğleni adlı şiiri kitabından dizeler ortaya çıkacaktır. 10 L 11 21 I 22 1 A 2 M 3 C 4 G 5 B 6 M 7 I 8 M 9 G Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU I 12 K 13 I 14 D 15 J 16 C 17 J 18 G 19 I 20 D anlamındaki sözcük. A 23 I 24 I 25 G 26 L 27 M 28 E 29 L 30 M 31 N 48 33 15 50 17 72 K. İletişim dizgesi birliği. 32 L 33 J 34 F 35 E 36 B 37 M 38 M 39 F 40 M 41 C 61 47 12 78 42 L 43 H 44 M 45 E 46 D 47 K 48 J 49 D 50 J 51 E 52 D L. Farsça. 53 M 54 I 55 M 56 E 57 D 58 H 59 B 60 A 61 K 62 M 63 M 75 10 42 32 26 29 M. Duina Elejileri adlı şiir kitabını da yaratan şair. 64 N 65 M 66 D 67 N 68 I 69 D 70 D 71 F 72 J 73 G 74 I Tanımlar ve sözcükleriniz: A. “Vücudu ... kesmişti, elleri titriyordu, alnında ter taneleri belirmişti.” (Peyami Safa). 75 L 76 N 77 D 78 K 79 M 80 C 81 B 82 M 38 62 37 40 27 63 6 55 44 82 53 65 79 30 2 8 1 60 22 B. Stefan Zweig’in bir romanı. 66 70 46 77 14 49 57 20 69 E. Kar ayaklığı. 18 4 73 25 9 H. Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana adlı romanı da yaratan yazarı simgeleyen harfler. N. “... Murdoch” (Kesik Bir Baş ve Ağ adlı romanları da yaratan yazar). 64 76 31 67 81 36 5 59 C. Zodyak üzerinde yer alan on iki takım yıldıza verilen ortak ad. 28 35 51 45 58 F. Tavlada bir sayı. 58 43 I. “... ... esen seher yelleri / Esip esip yare değmeli değil.” (Karacaoğlan). 1132. sayının çözümü: A. KADININ ADI YOK, B. AŞIK VEYSEL, C. DÜKKANI, D. İZBE, E. REŞKO, F. ABAZA, G. YUSUF ATILGAN, H. DADI, I. EPODOS, J. MAFYA, K. İFŞA, L. RPR. Metin: “Poyraz var”, dedi. Kafaroz Mustafa. “Bugün de balık yok...” Endişeyle kafasını kaşıdı. Şapkası oynadı. 71 39 34 G. “Türkiye Büyük Millet Meclisi, geri gönderilen kanunu ... kabul ederse, kanun Cumhurbaşkanınca yayımlanır.” (Anayasa). 11 74 24 21 54 13 19 7 23 68 J. Rus kaderciliğinin simgesi sayılan, “boş ver” 3 41 16 3 80 D. “... Bir Yahudi Ailesi” (Brigitte Peskine’nin romanı). CUMHURİYET KİTAP SAYI 1133 KASIM 2011 ? SAYFA 29
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle