11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLARA Moya’nın Türkçeye çevirlen ilk romanı ‘Aynadaki Dişi Şeytan’, gizemli bir cinayetin ardından gelişen olaylar çevresinde San Salvador’un iç savaş sonrası kaotik toplumsal dokusunda gayrimeşru ilişkilerden devasa boyutlu finans skandallarına, karmaşık ve karanlık politik komplolara çarpıcı gözlemler içeren maceralı bir yolculuğa çıkarıyor. İlgiyle okunan bir kitap Moya’nın romanı. Isabel Allende, ‘Günlerin Getirdiği ’nde kızı Paula’nın ölümünden 2007’ye kadar ailesi ve kendisinin yaşadıklarını kâğıda dökmüş. İnci Kut’un dilimize kazandırdığı kitapta Allende, okuru geçmişle bugün; hem birebir yaşadıkları hem de tanık oldukarı arasında gezintiye çıkarırken ‘belleğinin sert toprağını sürüyor.’ Edebiyat eleştirimizin farklı yazarı Asuman Kafaoğlu Büke ‘Yazın Sanatı’ adnı taşıyan kitabındaki değerlendirmelerinde teknik ve edebiyat ilişkisini, onun bağlamında da Batı ve Doğu edebiyatlarının tema, yazım, okuma noktalarında ayrıksı özelliklerini ortaya koyuyor. Büke, kurgu tekniklerine, akademik olmadan değinmeyi tercih edip kitabında yer alan yazılarının genelde klasik roman formatıyla ilgili olduğunu da vurgulamayı ihmal etmiyor. Özlediğim bir dostun yazıları ile yıllar sonra yeniden karışılaşmak da cabası benim için. Asuman Kafaoğlu Büke ile kitabını konuştuk. Bol kitaplı günler... Horacio Castellanos P A merikan filmlerinde sıkça rastlanan bir yazar figürüne bayılıyorum: Dağın tepesine, ormanın içindeki bir kulübeye, ıssız bir göl kıyısına yazmak için çekilen adam ya da kadın, aslında çekildiği o doğal ortamla pek ilgisi olmayan tırışka bir thriller ya da aşk romanı, genellikle bir “çok satar” peşindedir. ervasız Pertavsız EN S BATUR Hangi yazar? İşini bitirince, yazmasına engel olan “sosyal (doğal) ortam”ına dönecek, “mal”ı yayıncısına teslim edecek, filmin son sahnesinde onu upuzun bir imza meraklıları kuyruğunun ucundaki masada, yüzünde zafer ifadesi, göreceğiz. Amerikan sineması, böylece, çoğu insanın gözünde kesinlik kazanan bir yazarlık koşulu çizmiştir: O iş, öyle uluorta, sıradan bir gündelik yaşam çarkının döndüğü şehirde yapılamıyor yazarların çektiği eziyetleri bilemezsiniz, onlar mahrumiyet bölgelerinde binbir azâp içinde kaleme alırlar sizin su gibi okuduğunuz kitaplarını. Üstüne üstlük, sapık hayranları tarafından rehin alınıp işkenceye maruz kalmak türünden (bkz. Stephen King) tehlikeleri göze almışlardır: Mesleğin korkutucu rizikoları. Yazar biyografileri, son yıllarda pek bir gözdeleşen dramatik belgeseller pişmiş aşa su katıyor ayrıca. Yazarlık, sanatçılık, filozofluk düpedüz mazohistliğin uç noktasına gitmeyi göze almayı gerektiriyor, o örneklere bakılırsa. Bunların meraklısı biriyle karşılaştığınızda, size çektiğiniz eziyetlerin cinsini soruyor gözlerini iyice açarak. Abartmayı seviyorum bu durumlarda: Bir ayağımdan masanın bir ayağına nasıl kendimi zincirlediğimi, günboyu aç çalıştığımı, üstüste beş gece uyumadığımı, yanıma uğrayanlara kükreyerek saldırma eğilimimin çalıştıkça arttığını anlatınca uğraşımın değer katsayısı yükseliyor gözümde. Konunun karikatür boyutu bir yana, yazmak şüphesiz bir çekilme gerçekliği yaratır kişide. İmgeleminiz bambaşka bir zamana, yere, bağlama yöneldiğinde şimdiki zamanınız, yeriniz ve bağlamınızla aranız açılır. Çoğu yazarın bir odası, olmadı bir köşesi vardır yaşadığı evde. O oda evden, o ev içinde yeraldığı mahalleden, şehirden kopmaya, uzaklaşmaya, soyutlanmaya yatkındır. Kimine yeter bu kopuş, yazma süreci başladığında; kimine yetmediği olur: Bir kitabına girişmek için yer değiştiren yazar, ille de Amerikan sinemasına casting seansına çağrılmıştır diyemeyiz. Edebiyat tarihi, öyle yazılacak olursa, bir yandan da yazarların yer değiştirme, coğrafya değiştirme tarihine dönüşebilir kolaylıkla. Gilgameş’ten, Odisseus’tan yollara düşen Don Quijote’ye, oradan Romantiklere ve Modernlere, olağanüstü kapsamlı bir topografik atlas çatabiliriz: Yalnızca “kahraman”ları mı, yazarların kendileri de bir serüven haritası açmışlardır. Yaşar Kemal, Abant’a otele gitmeyi severdi geçmişte, bir romanını ateşlemeye. Peter Handke, ikidebir bavul hazırlar, yeni kitabı için köşe bucak seçer, yola düşer. “İkinci ev”, “ikinci bucak” en sık rastlanılan durum yazı beylerinde: “Ana ev”, bir noktadan sonra, yazma eylemini püskürtmeye eğilimli sanırım. Son onbeş yıl içinde, kitaplarımın üçte ikisini limandan uzaklaşarak yazdığımı söyleyebilirim. Toplumsal bağlam, çekilmeyi gerektiren yazma uğraşını örseleyen doğal (denilebilecek) özellikleriyle içeriye sızıyor, alıkoyuyor. Gelgelelim, Amerikan sinemasının getirip önünüze koyduğu yazar modeli başka, benim gözümde: Ondan bir “mal” bekleniyor, bunu üretmek için çıkıyor dağa adam ya da kadın kendi “ürün”ünün çağrısına yanıt vermeye giden yazar ile çakıştıramıyorum o figürü. Ola ki, şan ve akçe onların olsun diyor içimdeki ses: Bize, hiç değilse, beyhude olsa da arayışımızın ayrıcalığı teslim edilsin. İzinleriyle. TURHAN GÜNAY eposta: [email protected] [email protected] İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Turhan Günay Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal/ Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 Yerel süreli yayın Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1129 6 EKİM 2011 SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle