Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
natı’ ru ek or’ ¥ çemler ne gibi bir dalgalanma gösterdi/gösteriyor günümüzde? Bu noktada kitabınızda özellikle 20. yüzyıl anlatım biçimlerinin ileri geri sıçrayışlarının değerlendirmesini de yapıyorsunuz. Haklısınız çok büyük değişimler oldu. Günümüzde kitap format olarak da değişiyor, yenilikler bekliyor okurları. Bunlar çok önemli. Ama sizin sorduğunuz sanırım daha çok romanın ve okurunun geçirdiği değişimler. liğinde n taşlakitabıSanaız ? olmuderinm, siz r. Sevarı mak, i ya da nce. içinde ve payBir roce bir ı kalTüm er. Yak. Dü “DETAY SEVGİSİ AZALDI” Evet. Şimdi, romanın tüm görkemine ulaştığı 19. yüzyılı ele alırsak, çok farklı bir yapı görüyoruz. Eskinin okuru günlerce, haftalarca içine gömüleceği, görsel detaylarla hayallere dalacağı romanlar bekliyordu. Belki o günlerin romanlarını en çok bugünlerin televizyon dizilerine benzetebiliriz. İşin ilginç yanı, haftalarca süren bu kurguları ilgiyle takip eden seyircilerin uzun, detaylı, kapsamlı ya da ağdalı romanlara hiç ilgi göstermemesi. Romandan artık kısa ve öz olmasını bekliyor okur. Kalın romanların şansları gitgide azalıyor. Yaşamın hızı bahane ediliyor ama sorunun bu olduğunu sanmıyorum. Fazla emek vermek istemeyen bir okur kitlesi var günümüzde. Savaş ve Barış’ın üç bin sayfalık dev görüntüsü okur açısından caydırıcı oluyor, oysa geçtiğimiz yüzyıl başlarında kalınlığı cazibesinin bir parçası olarak görülüyordu. Bence romandaki en önemli farklılık bu detay sevgisinin azalması. Bugünün okurunun sabırsızlığı. Yazarın da bu sabırsızlığa kendini teslim etmesi. Okura kolaylık sunması. “İYİ BİR ROMAN GİRİŞİNDEN BELLİ OLUR” İyi bir roman girişi ve bitişi nasıl olmalıdır sizce? İyi bir roman, girişinden belli olur. Edebiyat eleştirmeni ve televizyon programcısı Bernard Pivot demişti, ilk on sayfası berbatsa, sonrasının iyi olma ihtimali yoktur diye. Buna katılıyorum. Bitişler ise daha zor, çok iyi başlayan ama sonunda toparlanamayan romanlar olabilir. En kötü sonlandırmalar, yazarın sıkıldığı hissi verenler oluyor. Yazarın eline yapışmış uzayan bir sakız gibi bir türlü toparlanamayanlar. Son bir şey ekleyeyim bu konuda, bence Türk romanının en büyük zayıflıklarından biridir bitişler. Tamamlanmışlık duygusu veren, hatta tatmin duyumu hissettiren roman çok fazla değil edebiyatımızda. “GENELDE KLASİK ROMANI YAZDIM” Edebiyatın teknik kısmı pek bilinmiyor ya da öyle addedilmiyor edebiyat değil mi? Her bilim dalının kendi terminolojisi var tabii, edebiyatın olduğu gibi. Bunlar genel okur tarafından bilinmese de bazıları çok yerleşmiş deyimler. Kurgu tekniklerine, akademik olmadan değinmeye çalıştım bu yazılarda. Örneğin “sarmal anlatı” “bilinçakışı” gibi edebiyat terimlerinin nasıl kullanıldığını a edinrıyor. aşka bir de taraasının katli ış, şimne düimgesi ar önce iden ayal örnekledim. Yeni Roman ve Postmodernizm değerlendirmeleriniz... Genelde bu kitapta yer alan yazılar klasik roman formatıyla ilgili. Karakter, kurgu, yapısal özellikler ve teknikler açısından yapılan genellemeler, klasik roman formatı üzerine kurulu hep. Bir de, ‘Yeni Roman’ gibi akımları anlattığım yazılar var. Bu gibi akımlar klasik romanın yapısal özelliklerini bozarak, deformasyona uğratarak ortaya çıkarlar. Roman açısından önemli yeniliklerdir bunlar. Bu akımlar ve türler söz konusu olduğunda farklı teknikler devreye girer; değerlendirme aşaması da bambaşka kriterler üzerine oturur. Yazıları okurken bunu akılda tutmak gerekir. Alessandro Baricco’nun absürd edebiyata yakın duran Kent adlı romanının sinemaedebiyat ilişkisi üzerine yeniden düşünmenize neden olduğunu okuyoruz kitapta. Aslında ilginç bir hikâye. Amerika’da bulunduğum yıllarda yaşıtım insanlara sorardım, Tom Miks, Teksas biliyor musunuz diye. Hiçbirinin bilmemesine çok şaşırmıştım. Ankara’da 60’lı yıllarda büyüyen bir çocuk olarak Amerika’yı bu çizgi romanlardaki gibi düşünüyordum. Sonradan öğrendim ki Tom Miks, Teksas, Kaptan Swing İtalyan çizgi romanlarıymış. Amerikalı yaşıtlarım İyi, Kötü ve Çirkin filmini de pek bilmiyorlardı. Elbette o da İtalyandı. Batı yakası, çoğumuz için sadece bir dekordan ibaretti. Dünyayı dekor parçaları olarak görmek, gerçeklik üzerine düşünülmesi gereken bir konu. Baricco’nun romanı bu temayı işliyordu, gerçeklik ve kurgu; mekân ve dekor. “AB bugün de ortaçağda sahip olduğu serbest dolaşım, ortak para birimi ve dil arayışında” değerlendirmenizi de okuyoruz kitapta. Ortaçağın en önemli özellikleri, serbest dolaşım, ortak para birimi ve dil bugünün Avrupa’sının da gerçekleri. Bir Avrupalı bugün dilediği Avrupa ülkesinde iş bulup yerleşebiliyor, aynı para birimini kullanıyor. Yazıda bunu kast etmiş olmalıyım. gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr Yazın Sanatı/ Asuman KafaoğluBüke/ Can Yayınları/ 232 s. in bildialı ni anverek ğini MAT . doğasın kenvar. r öykü de bir or. Bizi ulmak ok. ar , onu i, duydeti ğduyuı… ı i ¥ 1129 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1129 6 EKİM 2011 SAYFA 17