22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Günlük yaşamda, medyada ve insanlararası iletişimin en önemli parçası dil ve onun kullanımı ile ilgili doğru ve yanlışları göstermeyi hedefleyen, Rüştü Erata’nın kaleminden çıkma Türkçe Konuşmanın Püf Noktaları başlıklı kitap bir dil duyarlığı yaratma amacının yanında, bu duyarlığı daha da geliştirmek isteyenlere sesleniyor. Ë Deniz BANOĞLU itabı okurken ve okudukça, karmaşık duygular içinde bocalıyorsunuz. Sanki yüreğiniz daralıyor, ürküyorsunuz, şaşırıyorsunuz, gözleriniz satır aralarında ve sözcük sıralamalarında dolaşırken beyninizin sanki uyuştuğunu duyumsuyorsunuz. Sayfaları çevirirken merakınız büsbütün artıyor. İnanılır gibi değil ama bazen gülüyorsunuz ancak gülerken yüreğinizden sanki bir şeyler kopar gibi oluyor, üzülüyorsunuz. Ama bütün bu duygu karmaşası içersinde, en önemlisi, öğreniyorsunuz (öğrenmenin yaşı yok), bilgileniyorsunuz (itiraf edelim çok şey bilmiyoruz, kimilerimiz bildiğini iddia etse de). Sonunda kitap dostuysanız, okumayla aranız iyiyse ve de içinizde araştırmacı bir ruh taşıyorsanız ama hepsinden önemlisi ve önceliklisi, Türkçemizi seviyor, hatta sevmekten öte güzel dilimizle Rüştü Erata’dan ‘Türkçe Konuşmanın Püf Noktaları’ Bu kitabı herkes okumalı Rüştü Erata K yakından ilgileniyorsanız, Türkçe Konuşmanın Püf Noktaları kitabını mutlaka başucu kitabı yapmaya karar veriyorsunuz. TELEVİZYON BAŞINDA GEÇEN GÜNLER Türkçe ile ilgili aklınıza ne geliyorsa, hatta ne gelmiyorsa bu kitapta var. Yapıtın yazarı Rüştü Erata, Türk dilinin adeta katledilmesinin örneklerine, örneklemelerine yer vermiş. Dilin yanlış kullanımına dil bilgisi kuralları bağlamında değinirken, bu örnekleri salt yazılı basında değil, televizyon kanallarındaki çocuk programlarından başlayarak, dizi filmlere, TV sunucularının, spikerlerin haber programlarına kadar uzanan geniş bir yelpazede ele almış. Türkçenin yazım hataları, vurgulama, seslendirme yanlışları, günlük konuşma dilindeki yozlaşma ve en iç acıtan gerçek olarak da dilimizin yabancı dil, özellikle de İngilizcenin tehlikeli ve etkin baskısıyla özünden uzaklaşması, kitabın sayfalarını çeviren her okuru derinden etkileyen örnekler ve görsel sunumlarla sayfalara aktarılmış. Kitap içeriğinin bir bölümü, “Konuşmaya Nasıl Başlarız Nasıl Sürdürürüz?” ana başlığı altında on altı madde, “Televizyonların Çeviri ve Seslendirme Dili” ana başlığı altında otuz madde, “Başlıca Dil Terimleri ve Türkçenin Temel Özellikleri” on beş madde, “Daha Daha Püf Noktaları” kırk beş madde “Herkes Daha İyi Konuşabilir” yirmi dokuz madde ile toparlanmış. Bunun dışında, “Reklamlar” bölümüne ayrı olarak otuz altı sayfa ayrılmış. A’dan Z’ye alfabedeki harflerin sözcükler içindeki vurgularının nasıl kullanılması gerektiğine ilişkin, okurken adeta soluksuz kaldığımız bölüm, kitabın son yüz on beş sayfası içinde yer alıyor. Bu son bölümde ayrıca yabancı dillerdeki kadın erkek adları ve soyadlarının dillendiriliş şekillerine de değinilmiş. Sonunda insan merak ediyor, böyle uzun soluklu ve büyük sabır isteyen bir çalışmayı Rüştü Erata ne kadar zamanda, hangi yöntemlerle ortaya çıkarmış diye. Bundan önce yayımlanan Sachmalama Türkçe de Neymiş? adlı ilk kitap için araştırdığı ama yer darlığından kullanamadığı pek çok konu zaten bilgisayarında varmış. Ancak yeni kitabı için, uyku süresi dışında bütün bir gününü tabii ki günlerini ve aylarını sürekli açık tuttuğu televizyonunun başında geçirmiş. Kendi ifadesiyle, “çok ama çok yıpratıcı bir süreç” olmuş bu haklı olarak. Günde tam 16 saat televizyon izlemiş. Çocukların ve yetişkinlerin seyretme süresini aşan bir zaman dilimi ama bu rekor izleme süresinin birinci örnekten en önemli farkı, bilinci adeta dumura uğratan bir izleme olmayıp, aksine “bilinci dumura uğratan unsurları” bulma, saptama gibi zorlu bir uğraş için olması. Kitaptaki onlarca görsel öğeyi de televizyondan yaptığı kayıtlar ve sokaktaki görüntülerle bir araya toplamış. Bazen bir reklamı kaydedebilmek için haftalarca tetikte beklemiş. Hani kitabın sonunda “insanı adeta soluksuz bırakıyor” diye tanımladığım bölümdeki örnekler yüzünden Rüştü Erata’nın “sağ elindeki gösterme parmağı” bilgisayar faresini tıklamaktan öylesine ağrımış ki, uyuyamadığı çok geceler olmuş. İkinci bir merak konusu ise şu: Yükseköğrenimini önce Diş Hekimliği, daha sonra ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü’nde yapan Rüştü Erata’nın dil bilimine, araştırmalarına bunca ilgili, yakın, ve birikimli olması nereden kaynaklanıyor? Rüştü Erata bu soruyu “Türkçeyi neredeyse İstanbul ağzı gibi konuşan çağdaş görüşlü bir ana babadan, bir zamanların çok donanımlı TRT spiker, sunucu ve seslendirmelerinden öğrendim” diye yanıtlarken, bunun dışında, Cumhuriyet döneminin birikimli, iyi eğitilmiş Türkçe öğretmenlerinin katkılarını da vurguluyor. Ayrıca evlerinde Türkçe sözlük, epeyce ansiklopedi klasikler ve çok sayıda kitaptan oluşan bir kütüphane, Erata’yı çocukluğu ve gençliğinde okumaya yönelten uyarıcı bir kaynak olmuş. Üniversite döneminde ise Ali Püsküllüoğlu’nun Öz Türkçe Sözlük kitabıyla buluşması, dil araştırmalarında ona bir daha ayrılmayacağı bir yön çizmiş. Bunlara doğuştan fizyolojik bir kazanım olarak ses tonunun elverişli olması da eklenince, yıllar sonra TRT’nin açtığı sı navlar ve kurslardaki başarısı, ona seslendirme ve TV’de sunuculuk kapılarını açmış. BİRAZ DA ÇOCUKLAR İÇİN Şaka değil, Rüştü Erata’nın 22 yıllık sunuculuk ve seslendirmenlik, 20 yıllık spikerlik, 7 yıllık üniversite eğitmenlik deneyimi var. Erata böyle uzun süreli deneyimiyle kitabında üniversite gençlerine, radyo,TV spikerlerine ve sunucularıyla reklamcılara, yaptıkları Türkçeyi katleden yanlışlara değinerek, epeyce yüklenmiş. Acaba kitap bu yönleriyle tepki alır mı, daha da önemlisi içerik yoğunluğu ve çeşitliliği ile türünde belki de ilk olan bu çalışma yerini ve karşılığını doğru bir şekilde bulur mu? Rüştü Erata tepki konusuna “Yeterince tanıtıldığında bu kitabın her radyo ve televizyon kanalında, her iletişim fakültesinde, her ilköğretim okulunda, her lisede en az bir örneği bulunacağı için, onu okumuş ve içindeki yüzlerce püf noktasından, hiç değilse birinden etkilenmiş bir gencin o konuda sesini çıkaracağından hiç kuşkum yok; tıpkı benim Ali Püsküllüoğlu’nun Öz Türkçe Sözlük kitabının sayfalarını karıştırırken duyumsadığım gibi” diye açıklık getiriyor. Kitabının doğru karşılık bulacağına da inanıyor. Rüştü Erata “Çocukların dillerini artık neredeyse tümden denetimsiz radyo yayınlarıyla edindiklerini, küçücükken bilgisayar başında başkalaşım sürecine saplandıklarını” söylüyor ve çocukların televizyon aracılığıyla ‘Yapay bir evrenle’ iç içe olduklarını ve bu yapay evrenle ilişkilerini, “yazıdan çok resim olan renkli bir camla kurduklarına” değinerek, sonuç olarak da “çocuklara artık daha çok görsel öğelerle ulaşılabileceğini söylüyor. Rüştü Erata, bu nedenle ilk kitabında olduğu gibi bu yeni yapıtında da bol bol görsel öğe kullanmış. Kendi ifadesiyle eski bir çizer olmasının ve grafikle ilgisinin sürmesinin bu uygulamaya katkısı büyük olmuş. Kitap gerçekten de yoğun içeriğinin yanı sıra görsel ağırlığı ile de dikkati çekiyor. Toplumsal yaşamımızın pek çok alanında karşılaştığımız yozlaşma ve kirliliğin, Türkçemize de yansımasına nasıl dur denilecek? İyiye doğruya dönüş olası mı? Bu konuda Rüştü Erata her şeye karşın umutlu. “Yalnızca sorunları ortaya atıp mızmızlanmak yerine çözüm sunulmalı. Ben de her konuda ya doğrudan ya da satır aralarında çözüm yolları sunuyorum” diyor. Bir dileği ve umudu da her yıl altı, yedi ve sekizinci sınıfta “Medya Okuryazarlığı” dersi alan 1 milyon öğrenci ile öğretmenlerinin bir bölümünün bile bu kitaptan yararlanmasının sağlanması. “Belki o zaman kaçınılmaz gibi görünen kötü gidiş uzun erimde yavaşlatılabilir” diyor. Yazar insanımıza olan güvenini de şöyle dillendiriyor: “Bu ülkenin insanı. Cumhuriyet Devrimleri’nin uygulanabildiği 15 yıllık süreçte yaptığı gibi üzerindeki yüzlerce yıllık ölü toprağını silkeleyebilecek gizilgüce sahip. Yeter ki onlara doğru yöntemlerle yaklaşılsın!” Türkçemizin, televizyonda program sunucuları ve spikerlerinden, reklamlara, dizi filmlere; yazılı basına ve üniversitelere kadar uzanan geniş bir yelpazede yazma, konuşma, seslendirme,vurgulama gibi yanlışları, İngilizcenin etkisiyle de büsbütün özünden nasıl uzaklaştığını kitaptan birkaç örnekle vermek isterdik ama bu kısa yazıda mümkün değil. En iyi yol kitabı edinmek diyorum. ? Türkçe Konuşmanın Püf Noktaları/ Rüştü Erata/ Alfa Yayınları/ 510 s. SAYFA 26 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1072
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle