27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLARA rendiz Atasü sıradanlığın sıra dışılığını yazdı hep. Hayattaki o çoğu zaman gözden kaçan anları ve atakları işledi inceden. Hepimizi kahraman kıldığı öykülerinde sahiciliği hiç ıskalamadı. En acıklılarında bile veryansın etmedi, ‘edebiyat’ parçalamadı. Çağdaş edebiyatımızın usta yazarlarından Erendiz Atasü yeni öykü kitabı Hayatın En Mutlu An’ı’nda kadın, erkek, genç, yaşlı öteki bizi anlatıyor bu kez. Var oluşa ilişkin temel ahlaksal soruları göz ardı etmeden insanın her an tökezlemeye hazır hayatını ve ödenen bedelleri hatırlatıyor. Maziyi deşerken anılarla geri gelen mutluluk hayalinin hüznünü duyumsatıyor. Mutluluğun tanımını sorguluyor, hesaplaşıyor, kavilleşiyor. Atasü ile Hayatın En Mutlu An’ı üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik. Gazetelerin soluk yaprakları arasında yitip giden anılar Hıfzı Topuz’un kaleminde yeniden gün ışığına çıkıyor. Topuz’un Bana Atatürk’ü Anlattılar adlı kitabında, İsmet İnönü, Falih Rıfkı Atay, Cafer Tayyar Eğilmez, Sabiha Gökçen, Mim Kemal Öke, Ali Fuat Cebesoy, Agop Dilaçar, Vildan Âşir Savaşır, İ. Süreyya Yiğit, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Sırrı Bellioğlu, Ekrem Rize gibi her biri yakın arkadaşı olan unutulmaz isimler, kuruluş dönemine ve Atatürk’e ilişkin, tarihe ışık tutacak anılarını paylaşıyor. Kitapta ayrıca Yunan orduları başkomutanı General Trikupis de nasıl esir olduğunu, Atatürk’ün kendisine nasıl içtenlikle yaklaştığını anlatıyor. Topuz’la kitabı üzerine konuştuk. Bol kitaplı günler... Refik Durbaş’ın toplu şiirleri E Refik ustayı okumak Refik Durbaş, her şeyden önce şiirselliği elden bırakmadan, sıcak bir dille birleştirdiği imge yumağını tekrarlarla, yığmalarla süsler. Onda barış ve kardeşlik şuruba benzetilir. Tüm bu yaratıların hasadını devşirir, harmanını kaldırır; sözü tutuklar, baharı yüreğine teyeller. Ë Hüseyin PEKER erkesin geçmişinde, anılarında bazı ustaların yeri vardır. Benim de ustam Refik Durbaş’tı. Daha doğrusu İzmir’de ilk yetiştiğim sıralar elime Soyut, Yeni Dergi vb. dergileri sıkıştıran, dizeleri kurmada ilk öğretmenliği yapıp yön gösteren hocam. Bir rastlantıdır belki, onun şiire kızıştığı yıllarda edebiyat eğitimi alıp İstanbul’a taşmasıyla, okumak üzere peşisıra İstanbul’a okumaya gitmem. Onun Aksaray’daki öğrenci evinde belki birçok şairle tanışmam, bir odada yatmam, aynı şarabı içmem, öğrencilik hüzünleri ve taşmaları, hepsinin bir araya gelmesi. Bu yüzden Refik Durbaş’ın özellikle bugün Kırmızı Yayınları’nca bir araya getirilen toplu şiirlerindeki 17 kitabının en azından ilk onunun yaratılış sürecini birlikte yaşadım. Ordaki şiirlerde adı geçen kişiler, sokaklar, inanılmaz yoksulluk, acının zembereğinden taşmış biçimini bozmamış dizeler. Hepsi adım kadar yakın ses çemberleri, duygu ibrişimleri. Durbaş’ın ‘Umut bulunmaz hanemizde’ dediği yer kapımdı. Çalan bendim: Tüneyen. ‘Kalbim acıyla damgalansın’ dediği yer kalbimin de atışlarıydı. O sesin birazını ben de duydum. Onun esmer kalp atışları nargile kadar çarpıcı, ispirto kadar kuvvetliydi bizim için. H TURHAN GÜNAY eposta: turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr ÖZÜR 1059. sayımızda yayımlanan Gamze Akdemir’in Nur Sağlamer’le yaptığı söyleşinin üst başlığında Nur Sağlamer’in adı, Nur Behramoğlu olarak yayımlanmıştır. Sayın Nur Sağlamer ve okurlarımızdan özür dileriz. Refik Durbaş’ın şiirleri birbirine yakın durur, ama dolaştığı yerler hep kalabalık ve çoğalan bir ufku sergiler. AKŞAM AĞRISI... ‘Uslanmaz hayvanlığım’ diye bahsettiği belki, onun iri cüssesinde kabına sığmayan, yerlere çöken akşam ağrısıdır. ‘Kuytu bir yüz bırakır, akşamın üniforması kuşlara’ diye biçimlediği anlatım örgüsü, belki dönemin moda şairleri Cemal Süreya, Ülkü Tamer’e ilk teğet geçip birleştiği ozan ilmikleridir. Şehrin yanaklarında alkolün kahramanlığıyla söze başlar, şehrin yanaklarında aşkın şiirini ve memuriyetini kurar. Aldığı edebiyat eğitiminin de ondaki kalıntılarıyla asla şiirin o gür sesinden dışarı taşmamış, onun esrarlı gizeminde portre kurarcasına şiirini doğrultmuştur. Kimsenin kalbindekinin kendi olmadığını bildiği bir şiiri söyler durur: Yüzündeki inzal kuşlarında. Yer yer hece, aruz kalıplarına erişen, asla çıkıntı yaratmayacak bir nizam’dır şiirde yaşadığı. Hasretinden elbiseler biçtiği bir sevgili her zaman yedeğinde dolaşır, onla belli belirsiz ve hayali olduğu daha belirgin bir sevdaya dahil eder sürekli kendini. Sonunda aşkı da yalnızlıkla damgayıp işi noktalar: Kederin, aşkın dülgeri şair. ‘Sadece bir ihanetti, bütün yaşadığımız’ diyecek kadar şiiri öldürüp yeniden şiire başlamıştır. ‘Çaylar Şirketten’ şiirinde; trene ya da otobüse biner, çarığını ayağına geçirir, aslen Urfalı olur ilkin, ‘zulmüne şivan düşe yoksulluk’ diye serzenişte bulunur okuruna. Ekseri şiirini bir konudan esin tutarak bitiştirir. Bu konu bazen gazetede okuduğu bir haber, bazen bakılan fal benzetileri, bazen arabesk şarkıcının birinden kopan nağmeyle, türkülerden bir dörtlükle sonlandırılır. Refik’te ölüm bile anayurdunu arar. Hep aynı sıcaklık, hep aynı terennüm! Hep menzilini şaşırır yürek zaviyesinde! Tezgâhtarlar, işçi kızlar, çıraklar ve tüm işçiler kahramanıdır onun. Hep proleter kesim. Zengin mahallelere dokunmaz. ‘Yol Uzundur Günden..’ bölümünde Kars, Çıldır, Kapadokya, Kastamonu, Ağrı, Dicle, Midyat, Cizre ve ille de Mardin’de konaklayan şoför gibidir. Canlı Yayın’a kadar geçer gazeteciliği. Doğum yeri olan Palandöken’den içtiği şeyse hicrandır. Şiirleri birbirine yakın durur, ama dolaştığı yerler hep kalabalık ve çoğalan bir ufku sergiler. ‘Ne çok hisli sevmişim seni’ dediği yer; bir arabesk çeşmeden akan su gibidir. Günlük tutar gibi yazar. ‘Kırk Dört Sıfır Dört’ kitabında bu günlük’ün sayfa dozunu arttırmış, Doğum yılında (1944) başına gelenlerle 2004 yılını kıyaslamış, pırıltılı gün artıkları bırakmıştır. Onun şiirinden avare mi avare şarkılar geçer. Üstü başı kokmayan hamal şarkıları: Neşe Karaböcek’ten Ferdi Tayfur’a, Orhan Gencebay’a sızlayan nağmeler. Kuşların ağzından niyet tutar. ‘Rüya Tabirleri’ bölümünde ise en ilginç noktaya varır. Uğurlu sayılarıyla her gördüğü günün müjdesine bir tabir düzenler. Bu onun yaratıcı imgeleminin sokak çeşmesidir: Akar ve sızıldar. ‘Beyaz Kehribar’ın, ‘Çaylar Şirketten’in muhteşem şairi, son şiirlerindeki durulmaya, hayata dahil olmaya rağmen Kuş Tufanı’nda başlayan şiir serüveninde ne özgün noktalara pike yaptığı çoğunca göstermiştir hepimize. Bunları toplu biçimde okuduğunuzda ise; belki çok şairden farklı, çok şiire de esin vermiş bir kaynağa karşı durduğunuzu göreceksiniz. ? Çırak AranıyorToplu Şiirler1/ Refik Durbaş/ Kırmızı Yayınları/ 512 s. Hatıram OlsunToplu Şiirler2/ Refik Durbaş/ Kırmızı Yayınları/ 472 s. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0(212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Reklam Müdürü: Eylem Çevik?Tel: 0 (212) 25198 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1060 SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle