Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Eric Hobsbawm’dan ‘Sıradışı İnsanlar’ ‘Sıradan’ insanlar, sıra dışı yaşamlar Eric Hobsbawm, günümüzün en önemli tarihçilerinden biri. “Direniş, İsyan ve Caz” alt başlığı ile yayımlanan Sıra Dışı İnsanlar, emek tarihine ilişkin yirmi altı Hobsbawm makalesi içeriyor. Kitap, Işıtan Gündüz çevirisiyle okurla buluşuyor. Ë Ali BULUNMAZ arih yazımına Marksist pencereden bakan Eric Hobsbawm’ın tarihçiliğini anlatmaya gerek yok. Çünkü o, yazdıklarıyla, konuşma ve eleştirileriyle ne yapmaya çabaladığını, nerede durduğunu zaten belli ediyor. Ürettiklerinin hâlâ okunuyor (ve aynı zamanda okutuluyor) olması, onun ağırlığını gösteriyor. Dolayısıyla 19501980 arası yazdığı makalelerden derlenen Sıra Dışı İnsanlar da aynı ağırlığa sahip. Kitabın alt başlığı “Direniş, İsyan ve Caz”; bu başlık bizi “sıradan” insanların sıra dışı yaşamlarıyla buluşturuyor. Harold Laski Salvatore T “KÜÇÜK İNSANLAR” Kitaptaki yazılar, Hobsbawm’ın yakın geçmişte kaleme aldığı 26 makaleden bir seçki. Ana tema, emek ve toplumsal hareketler. Makalelere başlık olan kimi “küçük insanlar”, son derece büyük. Önsözde Hobsbawm onlar için şu cümleyi kuruyor: “Bu kitapta adlarını, aileleri ve komşuları dışında kimsenin bilmediği, modern devletlerde doğumları, evlilikleri ve ölümleri kayda geçirilmiş insanlar anlatılıyor (…) Bazıları küçük ya da yerel sahnelerde rol aldı: Sokakta, köyde, kilisede, bir sendika şubesinde (…) Onlar, insan soyunun çoğunluğudur.” O çoğunluktan biri, “özgürlüğün yolunu kesen şeyin ayrıcalıklar olduğuna” inanan ve bunun değişmesi için mücadele eden Thomas Paine. Yoksulluğu, çözülmesi gereken bir sorun biçiminde görenlerin gizli önderi Paine’den bahsediyor Hobsbawm; onun cesaretini kutluyor öte taraftan. Aynı cesaretin bir başka örneği ise makine kırıcılarda (ludistlerde) görülüyor. Hobsbawm, “bir sendikalaşma yöntemi” dediği bu eylemi de kitabına almış. Söz konusu eylemin makine düşmanlığı değil, “örgütlenme ve dayanışma” anlamı taşıdığını da not ediyor. “Bırakınız yapsınlar”ı kırıp geçmek demek aynı zamanda bu. On dokuzuncu yüzyılda siyasetçi ve felsefeci olarak anılan ayakkabıcıların politikaya ağırlığını koymaya başlaması, Hobsbawm’ın dikkatinden kaçmaz. Verdiği ayrıntılı bilgiler bizi, ayakkabıcıların diğer zanaatkârlara oranla daha aydın olduğu gerçeğine ulaştırır. Üstüne üstlük, bir “ayakkabıcı kültürünün” varlığı da aynı satırlarla iyice belirginleşir. Hobsbawm’ın ele aldığı konular ve kişiler Britanya merkezli. İşçi sınıfı, emekçi kesimi ve onları oluşturan “sıradan” SAYFA 14 insanları meydana getiren bireylerin neredeyse tamamı Britanyalı. Buradan hareketle Hobsbawm’ın kendi topraklarından çıkıp, dünyayı dönüştüren hareketleri yaratan isimsiz kahramanlar aracılığıyla insanlığa seslendiği söylenebilir. İşçi sınıfı bilincinin doğuşunun anlatıldığı satırlar, gelecek için adımların atılmaya başlandığı ve “başka bir dünya mümkün” deyişiyle süren mücadelenin filizlerini de gösteriyor. Burada anılan isim de kasketiyle ünlenen maden işçisi Herbert Smith. Barnsley Belediye Başkanlığı döneminde bile kasketini çıkartmaması, onun mücadeleyi ne denli içselleştirdiğini gözler önüne serer. Hobsbawm, onu şöyle anlatır: “Milyonlarca kasketli insan arasında o, kesinlikle bir istisnaydı; ancak yalnızca, büyük bir ormandaki heybetli bir ağaç gibi. Onun imgesinde kendisini tanıyan daha az önemli, daha az siyasi, daha az etkin sayısız başkaları vardı ve bizim de onları ayrıca tanımamız gerekir.” TARİHİN ÇOK BİLİNMEYEN İSİMLERİ Hobsbawm’ın işçi sınıfı ve onun oluşumuna geniş yer ayırmasının önemli bir nedeni, belki de gerçekte tarihi onların yazdığına, gelecekte de yazacağına dair inancı veya öngörüsüydü. Hak aramanın, isyanın ve mücadelenin, baskın olduğu bir tarihin yanında durması, Britanya’daki işçi sınıfını uzun uzadıya irdeleyişini tetikliyor. Burada kadınlara da ayrı bir parantez açıyor. Erkekler tarafından önder seçilen özgürleşmiş kadına ve bunun nasıl resimleştiğine değiniyor. Bahsedilen resimleştirmenin, sosyalist etkiyle eşzamanlı olduğunu belirtiyor. Soldaki imgeleştirmenin ayrıntılarını ifade ederken, kadının buradaki konumunun son derece önemli olduğunu da vurguluyor. Bedenin kullanımından çok, kadının özgür birey kimliğiyle ikonografilerde yer buluşunun üzerinde duruyor. Ancak burada, Hobsbawm’ın da altını çizdiği bir şeye değinmek zorundayız: O, devrim ve sosyalist hareketlerdeki kimi erkek egemen eğilimlere yönelik eleştirilerini de esirgemiyor. Erkek işçi, erkek emekçi imgelerinin sıklıkla kullanılmasına karşı tavrını koyuyor. Hobsbawm’ın kitaba kattığı bir başka isim, mitomanisiyle (yalancılık hastalığıyla) tanınan Harold Laski. Onun neden önemli olduğuna gelince: Hobsbawm’a göre Laski, Hitler’e karşı birleşmenin reddedilmesine ve 194045 arasında değişim olanağının görülmemesine ses çıkaran bir kişi. Yani solda çoğunu yollarda geçiren başıboş insanlarca yapılır. İnsanlar, ellerinde üflemeli çalgılarıyla cazı önceden bilinmediği yerlere somut olarak taşımasalardı, bu denli erken bir sürede ulusal Amerikan müziğine kesinlikle döDuke Ellington Count Basie Giuliano nüşmezdi.” Sonra yeniden bir şeyler yapmak için çırpınan ama seisimler: Ticariliğe ve ırkçılığa karşı gelen sini yeterince duyuramayan bir çığlık; müziğin etkin kahramanı Sidney Bechet; “solun megafonu.” cazın bir sanat dalı olarak keşfinde en Hobsbawm’ın, solun megafonlarının büyük rolü oynayan Count Basie; gizemçoğaltılması adına ele aldığı bir başka li, konser bestecisi, kendini “Tanrı tarakesim ve bu kesimin isimsiz kahramanfından üstün yeteneklerle donatılmış” ları köylüler ile onların gerçekleştirdiği gören “işlenmemiş doğal yetenek” Duke toprak işgalleri. Peru’da And Dağları Ellington… çevresinde örgütlenen köylüler, ne yaAmerika’da doğup kök salan caz, Avpabileceklerini sınadıkrupa’ya (daha doğru deyişle Britanları eylemleriyle tarihe ya’ya) nasıl adım attı? Hobsbawm burageçti; bu eylem başarısız da şöyle bir belirleme yapıyor: “Caz, enolsa da önemli bir haretelektüeller için müzik olarak değil, ketlenme yarattı. İşte dans etmek ve özellikle Britanya orta ve Hobsbawm onları da üst sınıfların dönüştürülmüş, devrimciele alarak geleceğe ve leştirilmiş toplumsal dansı ile hemen sonraki kuşaklara, bu hemen eş zamanlı olarak Britanya işçi eylemin dünya tarihinsınıfı dansı için bir müzik biçimi olarak de nerede durduğunu gelişti ve zafer kazandı.” Hobsbawm’ın incelemesi orada noktalanmıyor; cazın Britanya özelinde AvEric Hobsbawm rupa’ya adım atışını anlatmasının ardından, 1960’lardan sonraki gelişim çizgisine yoğunlaşıyor. Burada hem Hobsbawm’ın hem de okurun karşısına çıkan şey, 60’ların müzik ortamının cazın gelişimini bir ölçüde geriye çektiği. Çünkü 50’lerin ortalarından başlayarak rock müziğinin atılım yapması, cazcıların büyük çoğunluğunun bu türe göz kırpmasına neden oluyor. Hobsbawm’ın Sıra Dışı İnsanlar’da yapmaya çalıştığı bir bakıma kültür kazısıı. Kitaptaki son makale bunu kanıtgösteriyor. lar nitelikte. Yenidünyanın, EskidünMario Puzo’nun Baba’sındaki Don ya’ya nüfuz etme sürecini kültürel açıCorleone karakteri tüm dünyada tanından ele aldığı bu yazıda Hobsbawm, sa da, Slvatore Giuliano’nun o kadar Amerika’nın Avrupa’ya popüler kültürü büyük bir hayran kitlesinin bulunduğu ağır ağır nasıl yerleştirdiğini; popüler söylenemez. Hobsbawm’ın aktardığına kültürün “evrensel kültür” haline nasıl göre, Giuliano’yu Giuliano yapan şey, geldiğini tartışıyor: onun “halkın haydutu” olması. Pu“Aslında, Yenidünya ile Eskidünya zo’nun Corleone’sinden önce (1922arasında gerçek bir ‘kültür çatışması’ 1950) yaşayan Giuliano, Sicilyalılar aravarsa buradadır; ana gücü ve dinamizmi sında, yoksulların yanında yer alması ve popüler nitelikte bir Yenidünya ile Yeonlara yardım etmesi nedeniyle “Tanrı” nidünya üzerindeki etkisi ezici bir yoolarak görülmüş. Ama diğer kimliği, eli ğunlukla seçkinler ve yönetenler aracılıkanlı bir katil; 430 kişiyi öldüren bir ğıyla yaratılmış Eskidünya arasında.” Robin Hood! Sıra Dışı İnsanlar’da, her ne kadar Hobsbawm’ın çeşitli yer ve zamanlarda KÜLTÜR KAZISI yayımlanmış makaleleri bir araya getirilHobsbawm’ın kitabının sonunda yer mişse de ortak olan, tarihin kimilerince alan makalelerin neredeyse tamamı caza pek önemsenmeyen ya da yeterince ele ayrılmış. Burada cazı rayına oturtan alınmayan kişi ve olaylarına değinilmesi. önemli isimlerle karşılaşıyoruz. Sidney Hobsbawm, bunu yaparken başka olayBechet, Duke Ellington, Count Basie… larla bağlantı kuruyor ve yer yer ayrıntıHobsbawm, cazın kimliğine ilişkin bazı lı bilgilerle kazıyı derinleştiriyor. ? bilgiler aktararak yola koyuluyor: bulunmazali@hotmail.com “Caz, tüm diğer şeylerin yanı sıra, dihttp://bulunmazali81.blogspot.com aspora müziğidir. Tarihi, Eski Güney’in verdiği büyük göçün parçasıdır ve caz, Sıra Dışı İnsanlar/ Eric Hobsbawm/ psikolojik nedenlerin yanı sıra, ekonoÇeviren: Işıtan Gündüz/ Yordam Kimik nedenlerden ötürü de, vakitlerinin tap/ 352 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1060