05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

D ir ozan adına şiir ödülü koymak, hem bir başka ozana el vermek anlamına gelir, hem değişik yönleriyle onu yeniden anımsamış oluruz. Behçet Necatigil ile Ceyhun Atuf Kansu şiir ödülleri ailelerinin desteğiyle gelişme gösterdi. Melih Cevdet Anday şiir ödülüne bir ilçe belediyesi öncülük etti. Bunların hepsi de bir ozanın unutulmamasına yol açan olumlu gelişmeler. Yeni bir ozan için böyle ünlü bir ozanın ödülünü kazanmak ayrıca onur vericidir. Çağdaş şiirimizde belirgin iz bırakan, yaşadıkları zaman içinde birer bilgeozan kimliği kazanan bu ozanlar adına şiir ödülü konmasaydı unutulacaklar mıydı? Bir bayrak yarışı gibi şiirin elden ele geçmesi, acıları yatıştıran bir umut ışığı oluyor. Bu yıl üçüncüsü verilen “Metin Altıok 2010 Şiir Ödülü”yle şiirin gücüne olan umudumuz daha bir pekişti. eğinmeler Metin Altıok 2010 Şiir Ödülü Ucuz bir otele ama temiz Kıymetli eşyanızı Müdüriyete teslim ediniz.” Belleğimdeki iki resme birer altyazı düşünmem gerekecek. Bingöl’den Karaman İmam Hatip Lisesi’ne atanınca, içi darala darala Ankara’ya gelmişti. Belli bir düşünceye yoğunlaşamayacak kadar dağınıktı. Artık içki Metin Altıok için yararlı değil, zararlıydı. Ellerinin titremesini önleyemiyor, kimseyi dinlemek istemiyordu. Numune Hastanesi Nöroloji Kliniği’nin şefi Gülhane’den arkadaşımdı. Metin Altıok’a orada iyi olanaklar sağlandı. Ama asıl o yıllarda uzmanlığını tamamlamakta olan Behçet Aysan ona destek oldu. Behçet orada diye hastaneye güven duydu. Metin Altıok’un her işine koşanlardan biri de Ahmet Say’dı. Hastanedeki yatağına iç dinginliği içinde uzandığı o resmin altyazıları böylebir öykü olabilir. Belleğimdeki öteki resim pek ünlüdür: Madımak Oteli mendivenlerine oturmuş üç ozan vardı. Uğur Kaynar pek tanınmaz. Oysa ozanların el yazılarıyla şiirlerini basan, ince sakallı, iyimser bir sessizlik içinde çalışan bir ozandı. Behçet Aysan’ın önünde bir söndürme aygıtı vardı. Ölümden kurtulma bir eşiği aşma işidir. Behçet Aysan başkalarını kurtarmaktan o eşiği aşma olanağı bulamadı. Merdivendeki üçüncü ozan Metin Altıok, bir elinde sigara, öbür elinde bir süpürge sapı, ölümüne aldırmayan bir şaşkınlık içindeydi. Madımak Oteli merdivenlerinin basamaklarında ölümü bekleyen bu üç ozanın resminin altyazısı, “Ortaçağ Karanlığı” diye kısa bir söz olmalı. Zaten kızı Zeynep Altıok da öyle söylemiyor muydu: “Bir ortaçağ karanlığında babamı kaybettim. Metin Altıok şiirleriyle hep yaşayacak.” İşte bu yıl üçüncüsü verilen “Metin Altıok 2010 Şiir Ödülü”yle onu yeniden anımsıyoruz. ELDEN ELE GEÇEN BİR BAYRAK GİBİ Hulki Aktunç; öyküler, romanlar, denemeler, hatta geniş argo sözlüğü yazsa bile önce ozandı. Dilin değişik boyutlarını tanımak, özellikle argoya eğilmek anlamlıdır. (Tıbbiye’de okuduğum yıllarda üniversite argosunu derlemeye meraklıydım. Sonra Türk Dil Kurumu’nda çalışırken bunları Ferit Devellioğlu’ya verdim. Çıkardığı Argo Sözlügü’ndeki kaynaklar arasında benim de adım vardır). Hulki Aktunç’un böyle çok yönlü bir ozan olması, hele bu yıl Metin Altıok’la birlikte Behçet Necatigil şiir ödülünü de kazanması önemli bir başarıdır. Onun; Metin Altıok ile Behçet Aysan’ın anısına adanmış “Kalem ve Toprak” adlı bir şiirini anımsarım: “Bir kalem dikin toprağıma İki ucu da açılmış sipsivri Bir elime bir gece yapraklarına Bir kalem dikin toprağıma Tam de erken bahar vakti Azar da kök salar belki Elim gece yapraklarına Bir kalem dikin mezarıma Yan yana gelmemiş sözcükler var daha.” Metin Altıok 2010 Şiir Ödülü Seçici Kurulu’na bakıyorum: Doğan Hızlan, Gülten Akın, Ülkü Tamer, Talat Sait Balman, Füsun Akatlı, Eray Canberk, Enver Ercan var. Bunların hepsi de şiiri iyi bilen edebiyet insanları. Onla B Metin Altıok, Behçet Aysan gibi 2 Temmuz 1993’te Madımak Oteli yangınında öldürülmüştü. Behçet Aysan bir hekimdi. Kendini kurtarmayı erteleyerek nice ozanı o yangından kurtaran bir hekim. Ona Türk Tabipleri Birliği sahip çıkarak adına bir şiir ödülü düzenlemişti. Metin Altıok Şiir Ödülü’nü “Kırmızı Yayınları” üstlendi. Fahri Özdemir “Kırmızı Yayınları”nı kurarak yayıncılıkta büyük bir atılım gerçekleştirdi. Özellikle Çağdaş Türk Şiiri’yle Dünya Şiiri’ne geniş yer vererek şiirin gücünü gösteren bir yayıncı oldu. Belki de Enis Batur gibi bir yayın danışmanı olmasaydı böyle geniş kapsamlı bir yayın çalışmasına girişilmezdi. İKİ YALNIZLIK Metin Altıok çağdaş Türk şiirinin özel bir ozanıdır. Alışılmış o eski duyarlığı yeniden yorumlayarak şiire bir başka güç kazandırmıştır. Sevi yalnızlığına katlanmayı kolaylaştıran bir ozandır o! Aynı zamanda düşünen ellerin ressamıdır. Metin Altıok’la ilgili iki yalnızlık resmi belleğimin bir yerinde capcanlı durur: İçkiden kurtulmaya karar verdiği hastane odasındaki yalnızlıkla Madımak Oteli merdivenlerinde ölümü karşılamak üzere beklediği yalnızlık... Kolay mutlulukların insanı olmadı. Yaşamasını düzene sokabilecek bir evliliği taşıyamadı. Ne sevi ilişkisini iyileştirebildi, ne sıradan bir insanın aldırmazlığı içinde yaşamaya katlanmaya çalıştı. Hep kendiyle uğraşıp durdu. Alışılmış “Uyarılar”ı yeni bir duyarlıkla sormanın ustası saymalıyız onu: “1 İnsan dediğin saçaktaki Güvercinin farkında olacak Ve bir çiçek açacak kendince. Bu aşk var ya bu aşk; Dikkat! Yangında ilk kurtarılacak 2 Sevmeye başlayınca birini Kendimi yıkıp yeniden kurarım Çünkü bu yeni bir aşktır Ve temelindeki yerini mutlaka alacaktır. Yabancılar için inşaata girmek Tehlikeli ve yasaktır. 3 Bir akşam tek başınıza Bir otele gidersiniz İçinizdeki yaralı bir aşkla, rın değerlendirmesi Hulki Aktunç’u öne çıkarırken Metin Altıok’a gizli bir selam da gönderiliyor. Biz düşlem gücümüzü kullanıp Hulki Aktunç’un “Sönmemiş Dizeler”ini Metin Altıok’un dinlediğini varsayalım: “Bir beklentidir güz Sonsuzluktur da Çanları çınlamasıyla Kaç on yıldır çıkılmayan Şerefedir bir yerde Şaşırmıştı bir mevsime Eş koşulduğunda Kim bilir bekleyen kim Beklemeyen kim Anılar kuşanıp çıktı sokağa Bir tek melek lekeli adı kalsa da Bahardı o en son adıyla sârî Yürüdü gitti tanınmadı” ŞİİRDİR İNSANI KURTARAN Siyasetin kirli günlerini yaşamak insanın içini acıtıyor. Şiirden yardım umar gibiyiz. Çünkü Cemal Süreya diyor ki: “Şiirdir kişiyi kurtaran bu karanlık, bu yalnızlıkla, berbatlıklarla dolu evrdende.” Metin Altıok gibi soylu bir ozanın anısına düzenlenen şiir ödülü, bu kirli siyaset ortamında, öfkemizi yatıştıran, acımızı dindiren bir bayram sevincine dönüştü. Metin Altıok’un yanışı bilincimizi aydınlatmaya yaramalı. Çünkü o, kimseye yüzsuyu dökmeden yaşadı. Ölüme bir başına giderken onurunu korumasını bildi: “Borcu yok müruru zamana Uğramış yüreğimin, Ne aşk, ne sevinç, ne kin. Reddi miras eylemiş Beni varislerim. Alacağım da yok kimseden Hep beraber şu beni Gelin artık gömelim.” “Kırmızı Yayınları”nı kuran Fahri Özdemir, Metin Altıok adına “Şiir Ödülü” düzenlerken bizi yalnız şiirin aydınlığına çağırmıyor. Kim bilir nasıl bir kışkırtmayla bağnaz kişilerin Madımak Oteli’nde yaktığı 37 canın acısını da canlı tutmak istiyor. Cumhuriyet tarihimizin sildikçe büyüyen bu lekesi, belki gerçek suçlular bulunduğu zaman temizlenebilecek. Biz gene iyi ozan Metin Altıok’un kişiliğinde şiirin gücüne inanalım. Ama onun yakılmasında yarınlarımızı aydınlatan bir ışık olduğunu da unutmayalım. Çünkü Metin Altıok’un ölümü sıradan bir ölüm değildir artık. Onun ölümüyle düşlem gücümüzde bir bilgeozan canlanıyor, bizi, gerçeği düşünmeye çağırıyor. Metin Altıok Şiir Ödülü’ne bir de bu gözle bakalım.? Bu sayfayla iletişim kurabilmek için dergilerinizi ve kitaplarınızı aşağıdaki adrese gönderiniz: Hulki Aktunç Mustafa Şerif Onaran Hekimköy Sitesi 20. Sok. No: 8 06800 ÜmitköyAnk. Tel.: (0312) 235 91 11236 23 46 SAYFA 23 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1058 Metin Altıok MUSTAFA ŞERİF ONARAN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle