22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

¥ mümkün. Burada, derlenen malzemeyi ayrıntılı ve kullanılabilir bir katalog formatında düzenleyen Gül Cephanecigil’in de emeğini ve çabasını takdir etmemek mümkün değil. Kataloga entegre edilmiş yapı envanterini var olan binalarla karşılaştırdığımız zaman, Osmanlı mimarlık tarihi açısından bu kadar zengin olan bir belge koleksiyonunun bile aslında ne kadar eksik, birçok binanın nasıl kayıtsız ve belgesiz kalmış olduğunun da farkına varıyoruz. Katalogun bir diğer önemli katkısı da Mimar Kemalettin’in Evkaf İdaresi baş mimarı olduğu dönemde kurum bünyesinde üretilen başka projelerden seçkilere yer verilmesi. Burada özellikle Kemalettin Bey’in yanında inşaat müdür muavini olarak çalışan (ve onunla beraber 1926 yılında Fenni Mimari isimli kitabı yazmış olan) Ali Talat Bey’in projelerini görmek okuyucuya o dönemde Vakıflar bünyesinde oluşturulmuş çalışma ortamını ve tasarım yaklaşımını bir nebze olsun değerlendirme imkânı veriyor. Üçlemenin ikinci kitabı Mimar Kemalettin üzerine en yetkin isim olan Yıldırım Yavuz’un monografik çalışması. Aslında meraklısına bu çalışma çok da yabancı değil – Yavuz’un 1981 yılında yayımlanmış ve çoktan baskısı tükenmiş olan Mimar Kemalettin ve Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi adlı kitabının yeni belgeler ışığında (Vakıflar, İTÜ ve aile arşivlerinden ve dönem gazetelerinden edinilmiş bulgular) ve zengin görsel malzeme ile genişletilmiş ve güncellenmiş yeniden basımı. Kitap iki bölümden oluşuyor. “Mimar Kemalettin ve Sabiha Hanım” başlıklı ve ek niteliğinde olan ikinci bölüm 192527 yılları arasında Ankara’da olan mimarla ikinci eşi Sabiha Hanım’ın birbirlerine yazdıkları 116 mektuptan oluşuyor. Sabiha Hanım’ın ancak ölümünden sonra yayınlanmasına izin verdiği ve ilk defa okuyucuyla buluşan bu mektuplar o dönemde yeni imar edilen Ankara’daki yaşam koşulları ve mimari üretimi etkileyen sosyal ve siyasal dinamikler üzerine duyarlı gözlemler barındırıyor; aynı zamanda da kısa bir ömre çok iş sığdıran hünerli bir mimarın gündelik heyecanlarına, tasalarına, özlemlerine ve son demlerinde yaşadığı derin yalnızlığa yakından tanıklık etmemizi sağlıyor. Kitabın birinci bölümünde ise Mimar Kemalettin’in yaşamı ve tasarım yaklaşımı değerlendirilmiş. Burada öncelikle mimarın tasarımlarının kurgusal ve yapısal açıdan detaylı olarak irdelendiği ve projelere ilişkin belgelerin katalog formatında sunulduğu son kısım dikkat çekiyor. Özellikle Vakıflar Arşivi’nden gelen malzeme bu noktada kitabı zenginleştiriyor; örneğin bu kısımda Kemalettin Bey’in belgelenmiş en eski projesini (1899 yılında Almanya’dayken İstanbul için yaptığı bir cezaevi tasarımı) veya eski hocası (ve Sirkeci Garı mimarı) Jasmund’a nazire yaparcasına katıksız bir Oryantalizm ile tasarladığı Evkafı Hümayun binası projesini (1911) bulmak mümkün. Kitabın belgesel değerini arttıran bir başka unsur da Vakıflar’ın Abide ve Yapı İşleri Dairesi Arşivi’nden alınmış ve Kemalettin Bey’in kendi objektifinden çıkma, önemli bir Ali Cengizkan kısmı İstanbul’a ait çok sayıda fotoğraf. BİR MİMARI ANLAMANIN EŞİĞİNDE Yıldırım Yavuz’un kitabı kuşkusuz Mimar Kemalettin ve dönemiyle ilgilenen herkes için temel ve vazgeçilmez bir nirengi noktası olma niteliğini taşıyor. Titiz ve uzun soluklu bir araştırmanın ürünü olan bu kitap yeni ulaşılan birincil kaynaklar ve etkileyici görsel malzemenin de eklemlenmesiyle doyurucu şekilde genişletilip yenilenmiş. Ancak, belgesel açıdan bu derece zenginleştirilmiş çalışmanın belli yerlerinde, muhtemelen orijinal metnin kurgusu ve merkezi anlatının özündeki mukavemet dolayısıyla, yeniden tartışılıp ele alınması gereken kimi tespit ve önermeler sorgulanmadan yerinde bırakılmış gibi görünüyor. Örneğin Kemalettin Bey’in mimarlık kariyerinin Türk milliyetçiliğiyle birebir ilişkisinin yazar tarafından koşulsuz olarak varsayılması kaynaklarda hissedilen çeşitliliğin tek yönlü bir tartışma mecrasında mühürlenmesine yo açıyor. Oysa, İttihat ve Terakki döneminde imparatorluğun bekasını hedefleyen birçok farklı siyasi projenin ve kimlik tasavvurunun girift şekilde örtüşüp bir arada var olduğu düşünülürse, burada mimarlıkmilliyetçilik bağlantısının muğlak ve değişken olana vurgu yapılarak açılması metni çok daha verimli tartışmaların odağına taşıyabilirdi. Yine aynı kabullerle bağlantılı olarak, metinde tepkisel olarak ortaya çıktığı varsayılan “ulusal” mimari akımın kendinden önce gelen seçmeci ve tarihselci yaklaşımlardan ne derece ayrıştırılabileceğinin de daha ucu açık bir tartışma ekseninde ele alınması mümkündü. Aslında yazar metnin belli yerlerinde bu tür akışkanlıklara ve nüanslara dikkat çekmiyor değil, ama kitabın genelinde orijinal anlatının dokusu hep baskın kalıyor. Yıldırım Yavuz’un temel anlatısı 1980’lerden sonra mimarlık tarihi alanında edinilmiş birikimler ve günümüz kültür tarihi yazımındaki yeni algı ve temayüller göz önünde bulundurarak daha derinlikli olarak güncelleştirilebilseydi, klasik olarak addedilmesi gereken bu çalışma özellikle mimarlık alanı dışındaki okuyucular için etkisini ve cazibesini daha da arttırabilirdi. Serinin sonuncu kitabı 2008 yılında gerçekleştirilen “Mimar Kemalettin ve Çağı” adlı sempozyumun Ali Cengizkan tarafından derlenen bildirilerinden oluşuyor. Bu derlemeye katkı yapmış olan birçok araştırmacı, bir önceki paragraftaki tespitler ekseninde, Kemalettin Bey dönemindeki mimari üretimin Türkçülükle ilişkisini sorunsallaştırmak gereğine dikkat çekiyor – bu bağlamda özellikle İlhan Tekeli ve Uğur Tanyeli’nin makaleleri öne çıkıyor. Bunun dışında, Oya Şenyurt’un son dönem Osmanlı inşaat örgütlenmesi ile ilgili çalışması, Yavuz Sezer’in de 20. yüzyıl dönümü İstanbul’undaki “atîkacı” temayüller (antiquarianism) üzerine yazdığı makalesinde örneklendiği üzere, son dönemde beliren yeni yaklaşımlar ve bulguların bize Mimar Kemalettin döneminin düşünsel ve profesyonel iklimine dair çok farklı ve çarpıcı perspektifler kazandır dığı gözlemlenebiliyor. Bu derlemede Kemalettin Bey’in çalışma ortamı ve çevresiyle ilgili en özgün malzemeyi kapsayan çalışma ise Ali Cengizkan’ın Mehmet Nihat Nigisberk (18801945) üzerine yazdığı makale. Bu yazı, Kemalettin Bey’in Evkaf İdaresi’nde şantiye işlerinden sorumlu muavini olan Mehmet Nihat Bey’in yazışmaları, anıları, fotoğraf ve projelerini kapsayan zengin kişisel arşivi üzerine Cengizkan’ın yürüttüğü araştırmanın ilk etabını temsil ediyor. Varoluş mücadelesi veren bir imparatorluğun ürettiği türlü vakıf projeleri peşinde İstanbul’dan Anadolu’ya, Kudüs’e ve Mekke’ye uzanan bir coğrafyada bitmeyen bir telaşla hareket eden bu mimarı yakından takip edebilmek, dönemin tasarım pratikleri, kurumsal protokolleri ve mesleki dönüşümleri hakkında okuyucuya derinlikli olarak düşünme imkanı tanıyor. Bu arşiv çalışmasının en kayda değer tarafı, geleneksel tarih yazımında şöhretlerin ve muktedirlerin tantanası arasında sesi duyulmayanlardan birine, Cengizkan’ın tabiriyle Kemalettin Bey’in etrafındaki “ikinci halka”yı temsil eden tanınmamış bir ferde söz hakkı vermesi. Bu vesileyle, bir taraftan Evkaf İdaresi’nde örgütlenme ve işbölümünün sistematiğine dair fikir yürütebiliyor ve Mimar Kemalettin’in kurumsal bir ekolü nasıl oluşturduğuna şahitlik edebiliyoruz. Diğer taraftan da, Ali Cengizkan’ın dikkat çektiği gibi, Mimar Kemalettin ve Mehmet Nihat arasında zaman zaman yüzeye vuran çatışmalardan ve nükseden gerginliklerden, Vakıflar bünyesindeki mimarların tasarımlardaki katkı seviyeleri ve projelerin müelliflik hakları konusunda ortada belli çelişki ve belirsizliklerin olduğunu çıkarsayabiliyoruz. Son tahlilde, Mimar Kemalettin üzerine yayınlanmış bu üçlemenin en önemli katkılarından biri de kesin ve basmakalıp kabullerin teyidiyle yetinmeyerek bu tür çelişki ve müphemlikleri tartışmanın merkezine taşıyabiliyor olması. Yani bu konuda kendimizden emin olmadığımızı görmek rahatlatıcı ve bu da daha bereketli bir tartışma ortamının habercisi. Eğer tarih, değişmez doğruların onaylanıp nihai olarak sabitlendiği bir mahkeme değil, gerçek anlamda kamusal, açık ve güncele ilişkin bir tartışma alanı ise, o zaman bu kitaplar Kemalettin Bey bahsinde doğru yolda ilerlediğimizin delili olmalı. ? Afife Batur (der.), İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü Mimar Kemaleddin Proje Kataloğu (Ankara: TMMOB Mimarlar Odası ve Vakıflar Genel Müdürlüğü, 2009). 340 sayfa. Ali Cengizkan (der.), Mimar Kemalettin ve Çağı: Mimarlık / Toplumsal Yaşam / Politika (Ankara: TMMOB Mimarlar Odası ve Vakıflar Genel Müdürlüğü, 2009). 251 sayfa. Yıldırım Yavuz, İmparatorluktan Cumhuriyete Mimar Kemalettin, 18701927 (Ankara: TMMOB Mimarlar Odası ve Vakıflar Genel Müdürlüğü, 2009). 536 sayfa. SAYFA 19 Yıldırım Yavuz CUMHURİYET KİTAP SAYI 1058
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle