Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
VİTRİNDEKİLER ¥ bilenmeyen pahalı bir şarap şişesine koyup çok uzaklardaki kimsiz sulara fırlatmaktı. Aşk, kendini kaç kulaçlık mesafen kaldığını bilmediğin bir koya gidip demirlemekti. Aşk, hayattaki en mazoşist duyguydu. Aşk, gerçek sandığın en ağır yalandı. Yalanlar içinde ise en gerçek olanı. Aşk, tadı damağına yapışan en güzel yemekti.” Aslı Sargın’ın ilk romanı “Aşkımı Üşüttüm”, aşkı her evresi, her sevinci, her acısıyla baştan sona yaşayan bir kadının geçirdiği, onun yaşam macerasına, dünyasına yön evren bir aşkın hikâyesini anlatıyor. Havvacıklara) okutun ki, bir daha olur olmaz adamların evinde münasebetsizlik yapmasınlar.” Mehmet Aycı, “Bunların Hepsini Okudun Mu?” ile kitapseverlerin karşısına çıkıyor. Cinayet Bahane/ Susan Hill/ Çeviren: Yasemin Akbaş/ Meridyen Yayınları/ 624 s. Londra Polis Teşkilatı’ndan tayinini isteyen becerikli dedektif Müfettiş Freya Graham, çalkantılı geçmişini geride bırakıp küçük İngiliz kasabası Lafferton’a taşınarak sakin bir hayata başlamayı umuyordu. Kendine güzel bir ev buldu, kilise korosuna katıldı, aşçılığı yeniden hobi edindi, yeni insanlarla tanıştı. Lafferton’a taşınmak, hayatında aldığı en iyi karar gibi görünüyordu. Derken, özenle düzenlediği yeni hayatını altüst eden bir olay geldi başına: Karizmatik ve gizemli amiri Başmüfettiş Simon Serrailler’e âşık oldu. Bu umutsuz aşk yetmezmiş gibi, Freya birbirinden bağımsız görünen bazı kayıp vakaları arasında bağlantılar olduğunu keşfetti. Susan Hill, “Cinayet Bahane”yle maceranın kapısını aralıyor. Gazi’den Günümüze Cumhurbaşkanlığı 19232007/ Rıdvan Akın/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 296 s. Rıdvan Akın’ın kaleme aldığı “Gazi’den Günümüze Cumhurbaşkanlığı”, Cumhurbaşkanlığı’nın Türkiye’nin siyasal tarihindeki yerini tam da böylesi bir paralellik üzerinden belirlemeye çalışıyor. Tek Parti döneminden günümüze kadar yaşanan tüm siyasal gelişmelerin Cumhurbaşkanlığı’ndaki izdüşümlerinin ele alındığı kitapta pek çok ayrıntının hem seçilme sürecini hem de sonrasındaki ilişkileri ne denli etkilediği çarpıcı bir biçimde ortaya konuyor. Bu bakımdan, Akın’ın çalışması Cumhurbaşkanlığı’nın siyasete olan etkisi kadar güncel siyasetin de Cumhurbaşkanlığı’na olan etkilerini gözler önüne seriyor. Callisto/ Torsten Krol/ Çeviren: İmge Tan/ Everest Yayınları/ 442 s. Hakkında hiçbir şey bilinmeyen yazar Torsten Krol’un "Callisto" adlı bu romanı modern bir yanlışlıklar komedyası olma özelliği taşıyor. Dünya basınında John Kennedy Toole’un "Alıklar Birliği" ile Salinger’ın "Gönül Çelen" adlı kitaplarından esintiler taşıyan bir kahraman asker Şvayk parodisi olarak anılan kitap. Milliyetçilik Kültürel çatışması gibi alanların kasabalı bir Amerikalı’nın dünyasındaki karşılıklarını ele alıyor. Emile ya da Eğitim Üstüne/ J. J. Rousseau/ Çeviren: İsmail Yerguz/ Say Yayınları/ 848 s. JeanJacques Rousseau bir özgürlük filozofudur. Bu bağlamda sivil toplumun çelişkilerini sorgulamış ve bu sorgulamayı gerçekleştirirken de “insanyurttaş, doğatoplum, kırkent ilişkilerini” öne çıkarmıştır. Onun felsefesinde insan doğuştan iyidir ama toplum tarafından asıl doğasın dan uzaklaştırılmış ve doğal özgürlüğünü yitirmiş bir konumdadır. Rousseau’nun ereği, toplumda dolayımsız birliğin yeniden kurulması amacıyla bireylere gerçek bir toplum sözleşmesi sunarak sivil özgürlüğün sağlanmasıdır. “İnsan doğasının romanı” olarak adlandırılan ve mutluluğun yollarının arandığı “Emile”in sırrı budur. Kış Uykusu/ Ayşegül Devecioğlu/ Metis Yayınları/ 86 s. “Salıverildikten birkaç yıl sonra, gözaltına alınan bir yakınlarını soruşturmak için Şube’ye gittiğinde, çevredeki evlerin görünmez bir perdeyle örtülmüşçesine silindiklerini görmüştü. Şube’ye bakan pencerelerde hiçbir hayat belirtisi, balkonlarda tek çiçek yoktu, birkaç saksının içinde tozlu, kahverengi ya da griye dönüşmüş yapraklar seçiliyordu, apartmanların ön cepheleri, sahipleri uzun bir zaman önce terk etmiş gibi kirli ve bakımsızdı. Sanki onu kapıya çıkarıp, gözündeki bandı çözen polisin, ‘Kimseyle görüşme, sokağa çıkma” sözleri, Şube’nin karşı konulmaz bir buyruğu gibi dalga dalga yayılmıştı. Bu evler gibi başka evler, başka semtler, başka kentler de uzun bir kış uykusuna yatmıştı.” “Kış Uykusu”, Ayşegül Devecioğlu’nun öykülerini okuyucularla buluşturuyor. Filozof ve Yoksulları/ Jaques Ranciére/ Çeviren: Aziz Ufuk Kılıç/ Metis Yayınları/ 266 s. İşçiler ne zaman düşünecek? “Hayat gailesiyle” günü kurtarmaya çalışan yoksullar nasıl zaman bulup da düşünecek? Tarih boyunca filozofların yazılarında işçi, emekçi, zanaatkâr birçok yoksul, bazen alaycılıkla bazen de yüceltilerek neden ısrarla boy göstermiş, nasıl bir işlev görmüştür? 19. yüzyıl proleter kültürü üzerine birçok önemli çalışma yayımlamış olan Jaques Rancière, “Filozof ve Yoksulları”nda Batı’nın felsefi ve siyasal düşünce geleneğine çok sert bir eleştiri getiriyor: Sol fikriyatın Marx, Sartre ve Bourdieu gibi üç önemli isminin bile, felsefenin kurucusu denebilecek Platon’la şaşırtıcı bir biçimde paylaştığı önkabulleri sorguluyor. Dilin Gizil Gücü/ Hüseyin Atabaş/ Elvan Yayınları/ 112 s. Şiir, dilin genleriyle oynama, doğal dilden yeni ve daha önce bilinmeyen, kullanılmamış biçimde anlamlar ve duyarlıklar elde etme işidir. Kısaca şiir, şairin dil ile girdiği savaşımın sonunda ortaya çıkar. Hüseyin Atabaş, “Dilin Gizil Gücü” adlı kitabında şiirin ne olduğunu anlamak isteyenlere yardımcı olmaya çalışıyor. RawlsHabermas Tartışması: Neden Demokrasi? Nasıl İstikrar?/ Yayıma Hazırlayan: Murat Özbank/ İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları/ 192 s. Rawls ve Habermas çağdaş siyaset felsefesinde belirleyici öneme sahip iki büyük düşünürdür. Kendi ifadeleriyle Rawls ‘siyasal liberaliz Türk Resminin Öncüleri/ Durmuş Akbulut/ Deffter Yayınları/ 214 s. Durmuş Akbulut “Türk Resminin Öncüleri” adlı kitapta, Avrupa’ya giden Türk ressamları, Paris’te ders aldıkları atölyeler eşliğinde inceliyor. Gerome, Cormon, Lhote ve Rodolph Julian gibi sanatçıların Türk resminde karşılığını bulan izleri, farklı tablolar eşliğinde karşılaştırmalı olarak çözümlüyor. Kitapta ayrıca Hoca Ali Rıza, Feyhaman Duran, Namık İsmail ve asker kökenli ilk dönem ressamların resim anlayışına yer veriliyor. Ömrümün Tek Gecesi/ Esat Mahmut Karakurt/ Bilgi Yayınevi/ 278 s. “Bir ikbahar akşamı. Bütün gün yağmur yağdı. Hava, topraktan kalkan buharlarla ve taze otların kokuları ile dolu. Yaprakları henüz yeşillenmiş ağaçlardan nemli toprakların üstüne şimdi, rüzgârlarla ve solmuş güneş kırıntılarıyla harelenen gölgeler iniyor. Uzakta çiçekli tarlalar ve erik ağaçları.” Esat Mahmut Karakurt “Ömrümün Tek Gecesi” ve yine Bilgi Yayınevi tararafından yayımlanan “Allahaısmarladık” adlı romanlarıyla kitapseverlerin karşısına çıkıyor. Bilinçle Beden Arasındaki Uzaklık/ Erendüz Atasü/ Everest Yayınları/ 244 s. Çağdaş Türk edebiyatının kadın sorunlarına en çok eğilen ve hakkında en çok akademik çalışma yapılan yazarlarından biri olan Erendiz Atasü, “Bilinçle Beden Arasındaki Uzaklık” adlı deneme kitabında edebiyattan yola çıkarak, kadın bedeninin ve yaşamının edebiyattaki izdüşümlerini sorguluyor. Bunların Hepsini Okudun Mu?/ Mehmet Aycı/ Kütüphane Yay./ 176 s. “Okudum ne olacak desem yalan olur, okumadım desem yine yalan olur, bunlar ne ki daha ne kitaplar okudum desem hem gerçek hem yalan olur, sana ne desem ayıp olur, sussam dilimi ısırırım diye korkarım, fakirin kitaplığını görüp de ‘a, bunların hepsini okudun mu?’ diyen münasebetsiz güruha şimdi ben ne diyeyim? Ne dersen de birader, mesele senin meselen diyorsunuz ve elbette haklısınız. Zaten kendimi ve sizi haklı çıkarmak için bu yazıyı kaleme alıyorum; kale gibi yazı; lütfen bu yazıyı ‘bunların hepsini okudun mu’ sorusunu sorabilecek Ademciklere (ve tabii ki SAYFA 28 ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 1010