24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hazırlayanlar: Nilay Yılmaz, Aytül Akal, Mavisel Yener, Çiğdem Gündeş, Mustafa Delioğlu. ÇOCUKGENÇLİK OKUMA Sinir Küpü “Okula git, eve dön, ödev yap... Annenle tartış, şımarık kardeşine katlan, birilerinin dırdırını çek…” Ë Mavisel YENER anfred Mai, 1949’da Winterlingen’de doğmuş bir yazar. İlk eseri 1978’de okurla buluşmuş. Uzun süre eğitim odaklı kitaplar yazmış. Çocuklara yönelik dünya tarihi (Weltgeschichte), dünya edebiyat tarihi (Das grosse Lesebuch der Weltliteratur) üzerinde çalışmış. Sözlük yazmış, Grimm Kardeşler’in masallarını yeniden yorumlamış. Yayımlanmış yüz elli kitabından pek çoğu yirmi dile çevrilmiş. Alman çocuk edebiyatının öncü isimlerinden Manfred Mai’nin Sinir Küpü adlı çocuk kitabı, duygu eğitimi çalışmalarında da kullanılabilecek ilginç bir yapıt. Fantastik kurgunun aynasında duygularını değerlendirebilmesi için okura olanak sağlarken eğlenceli bir okumaya davet ediyor çocukları. Kitabın kahramanı Alexander sıradan bir çocuk. “Okula git, eve dön, ödev yap... Annenle tartış, şımarık kardeşine katlan, birilerinin dırdırını çek...” Alexander’ın her günü böyle geçiyor ve artık canına tak etmiş. Alexander, büyümekte olan her çocuk gibi, kendisiyle ilgili her konuda pek çabuk sinirleniyor. Kimi zaman, hele sırf onu kızdırmak için doğduğunu düşündüğü kardeşi Marie de ortalardaysa, Alexander’ın öfkesine hâkim olması çok zor. Sinir Küpü de burada devreye giriyor işte… Sinirlendiğimizde, içimizde büyüyen o güç, birden canlanıp da ortaya çıkıverse neler olur? Öfke, canlı bir yaratığa dönüşse, neye benzerdi? Alexander, başa çıkamadığı sınırsız öfkesini kâğıda döktüğünde, şeytanla canavar karışımı bir yaratık çıkıyor ortaya. Üstelik bu canavar, kâğıttan çıkıp Alexsander’ın hayatına giriveriyor. Çok öfkelendiği bir gün, kâğıda bir şeyler karalıyor. Karaladığı kırmızı boynuzlu, vampir dişli şekil birden canlanıvermesin mi... Alexander’a şöyle diyor: “Benim adım Sinir Küpü. Ben seni bütün haksızlıklara karşı koruyacağım. Sen istemesen bile...” O günden sonra Sinir Küpü ile yaşamak zorunda kalan Alexander için yaşam hiç de kolay değil. Çünkü Sinir Küpü, Alexandre’ın düşündüğü, ama söylemeye cesaret ede M mediği şeyleri dile getiriyor. Alexandre sinirlenince Sinir Küpü büyüyor, kocaman oluyor. O sakinleşince, Sinir Küpü küçücük bir bahçe cücesi boyutuna dönüveriyor. Sinir Küpü inat edip de Alexandre ile birlikte okula gitmeye karar verince olanlar oluyor. Alexandre, sabırsız matematik öğretmeni Bay Teneke’ye kızınca, Sinir Küpü başlıyor öğretmene söylenmeye: “Her matematik dersinde tahtaya geçip sayı akrobasisi yapmayın. Binlerce sayı alt alta yahut yan yana… Toplanıyor, bölünüyor. Ama niçin? Ya da nasıl? O kadar hızlı anlatıyorsunuz ki, istediğimiz kadar dikkat edelim, anlamıyoruz. Siz iyi hesap yapıyor olabilirsiniz. Sorular sizin için kolay olabilir. Ama biz okula matematiği öğrenmek için geliyoruz. Gösteri yapmaya değil. Bu yüzden konuları tek tek işleyin. Örnekleri tek tek yazın tahtaya. Çö zümlerini tek tek yapın. Ve tüm bunları yavaşça yapın. Arkamızdan atlı gelmiyor. Anlaşıldı mı?”(s. 33) Alexandre’nin sınıf arkadaşları ve öğretmen, Sinir Küpü hakkında söylentiler çıkarıyorlar. Teneffüs olduğunda Sinir Küpü’nü görmek isteyen pek çok çocuk birikiyor Alexandre’ın yanında. Fakat, Sinir Küpü’nün göze görünebilmesi için Alexandre’ın sinirlenmesi gerek. Alexandre onu herkese göstermek istemediği için öfkelenmemeye karar veriyor. “Ben öfkelenmezsem Sinir Küpü ortaya çıkamaz, o ortaya çıkmayınca da benim başıma bela açılmaz,” diye düşünüyor. Fakat, öfkelenmemek öyle pek de kolay değil! Okulda ve mahallede işler sarpa sarınca, herkes Alexandre’dan korkmaya başlıyor; onunla konuşmamaya karar veriyorlar. İyi davrananlar da ondan korktukları için iyi davranıyor. Bu, Alexandre’ı üzüyor; Sinir Küpü ile yaşamak onu mutlu etmiyor artık; gitmesini istiyor. Sinir Küpü’nü geri gelmemek üzere gönderiyor. İşler yolunda gitmese bile, öfkesiyle başa çıkabiliyor artık Alexandre. Anlıyor ki, öfke uygun ifade edildiğinde, son derece sağlıklı ve doğal bir duygudur. Ancak kontrolden çıkıp da yıkıcı hale dönüşürse okuliş hayatında, kişisel ilişkilerde ve genel yaşam kalitesinde sorunlara yol açar. Arkadaşı, annesi, kardeşi, sokaktaki bir adam, öğretmeni gibi belli bir insana öfkelenmesinin doğal olduğunu anlayan Alexandre, bu öfkeyi saldırganlıktan uzak, şiddet içermeyen, kişinin kendisine ve çevresindekilere zarar vermeyecek şekilde duygusunu ifade etme becerisiyle alt etmenin en iyisi olduğunu fark ediyor. Kızgın olduğu anlarda engellenmişlik duygularının arttığının, kayıpları olduğunun bilincine varıyor. Kitabın kurgusu içinde bunların hiç biri açıkça söylenmiyor; okurun çıkarım yapması bekleniyor. Yazar, vermek istediği iletiyi ilginç kurgusunun içine başarıyla saklamış, çocuk okurun okuma yolculuğu sırasında keşfedebildiği kadarını almasını istemiş. Alexandre’ın başlangıçta çevresindekilere karşı beslediği temel duygu; öfke. Ama hiçbir karakter roman boyunca olduğu gibi kalmıyor. Sürekli değişiyor, dönüşüyorlar. Romanın kahramanlarının işlevsel özellikleri ve iletileri ulaştırmadaki rolleri başarıyla kurgulanmış. Yaz tatili için eğlenceli bir okumanın yanı sıra eleştirel okuma becerisi geliştirecek etkinlikler için de uygun bir metin. ? *Sinir Küpü, Manfred Mai, Türkçeleştiren: Ersin Atayman, resimleyen: Leonard Erlbruch, Çizmeli Kedi Kitaplığı, 96s, 2009, 7+ www.maviselyener.com CUMHURİYET KİTAP SAYI 1010 SAYFA 24
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle