Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
VİTRİNDEKİLER ¥ (dolu) nasıl oluyor da Alevi cemlerinde yaşıyor? Kül Tigin mezarındaki yapı özelliğinin Anadolu dergâhlarındaki izleri nedir? Macaristan’daki kara kazanların Hacı Bektaş’ta işi ne? Batı Hunları’nın Ağaçeri kolunun geyiği, Abdal Musa’ya nasıl geldi? Oyun, ozan, kam, şaman kimliğinden ‘dede’liğe uzanan yol, Milat’tan öncelere uzanan Türk damgası ‘KünAy’ nasıl ‘MuhammetAli’ haline geldi? Alevi edebiyatının Asya’daki izleri nerelere saçılıyor? Rıza Zelyut, “Türk Aleviliği” kitabında bu ve benzeri sorulara yanıt arıyor. Kalbi Durmuş Zamanda/ Mehmet Yaşın/ Everest Yayınları/ 104 s. “Birisi gider ve boşalır dünya/ güneş kalır kaybolduktan sonra/ perdelerimi açsam ne, dersin/ ışığı yaksam ne/ renkler söndükten sonra/ göksel eleğin başak işli deliğinden/ ya süzülür ya süzülmez/ bir tutam ışın demetçiği/ geçemez o kalburdan her sevgili.” Mehmet Yaşın, “Kalbi Durmuş Zamanda”yla şiirseverlerle buluşuyor. Firmin/ Sam Savage/ Çeviren: Kemal Küçükgedik/ Özgür Yay./ 158 s. O farelerin en kültürlüsü ve duyguları en gelişmiş olanıydı. Başka bir deyişle “entel ama yalnız”dı. 60’lı yıllarda Boston’daki bir kitapçının bodru munda doğmuştu. Alkolik bir anne ve anlayışsız kardeşleri yüzünden herkesten daha hassastı. Edebiyatı sevmeye en doğal şekilde başladı: Onu yiyerek. Kitapları yedikçe okumayı söken Firmin zamanla kitapçıdaki tüm kitapları adeta yuttu. Sonrasında da insanlarla iletişime geçmeye, yaşadığı yalnızlığı sonlandırmaya çalıştı. Gün geldi bir şehir serserisi, gün geldi burjuva özentili biri oldu ama aslında o her zaman bir hümanist, değirmenleri bile olmayan bir Don Kişot’tu. Sam Savage, “Firmin”le okuyucu karşısına çıkıyor. Karayazı Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü’nün Süreyya Filiz Sisli’nin olduğu “Karayazı”, Adana’da çıkarılan yeni ve iki ay arayla yayımlanan bir edebiyat dergisi. Dergiyi yayıma Cuma Duymaz ve Ersun Çıplak hazırlıyor. İnceleme ve eleştiri yazıları yanında şiir de yer alan “Karayazı” dergisine Ahmet Bozkurt, Mustafa Günay, Talip Nacar, Serdar Koçak, Mehmet Mümtaz Tuzcu gibi isimler yazı ve şiirleriyle katkıda bulunuyor. gelmişti bumerang! Ama bumerangın şanına yakışmazdı kalmak.” “Yorgun Atlar Tekkesi”nde Halime Yıldız, Balkanlar’daki Türklerin yaşam izlerini yansıtıyor. Düşünceler Sözleşince/ Yayıma Hazırlayan: Osman Torun/ Kelime Yayınları/ 232 s. Bugün deneme, tek bir tanımlamaya sığmayacak kadar zengin ve sınırsız bir tür olarak canlılığını korumaya devam ediyor. Osman Torun’un yayıma hazırladığı “Düşünceler Sözleşince” adlı kitap, günümüzün Türk deneme edebiyatının elli dört yazarından seçilmiş, aynı sayıdaki denemeleri içeriyor. ? Yorgun Atlar Tekkesi/ Halime Yıldız/ Sone Yayınları/ 144 s. “Derler ki yeryüzü gökyüzü kadar sessizmiş eskiden. Sonra yeryüzüne insan gelmiş. İnsan yürümüş, yeryüzü dar gelmiş. Asya dar odam. Anadolu dar odam. Rumeli dar odam. ‘Bal’ sızıyordu bizim oraların düşlerinden. ‘Kan’ sızıyordu bizim oraların öykülerinden. Bizim oralar. Balkanlar! Balkanlara fırlatılmış bumergandık Anadolu’dan. Fırlatıldığımız yönden geri dönüyorduk. Ama ben göç yolunda vurulmuştum. Kuş seslerini toplayıp sardım yarama. Geçmek gerekti bu köprüden. Sınır boylarındaki yedi başlı ejderi oyalamak gerekti. Göçmek gerekti. Acılarımızı uyutmak için döşek gerekti. Geri CUMHURİYET KİTAP SAYI 999 SAYFA 29