Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Nilüfer Tapan Armağan Kitabı Akademik belleğin izinde Gençler için, gençler üzerine ve gençlerle birlikte oluşturulmuş projelerin, bilimsel çalışmaların ve araştırmaların ürünü olarak kaleme alınmış metinleri kapsayan bir kitap Gençliğin İzdüşümü. Kitabın bir de alt başlığı var: Nilüfer Tapan Armağan Kitabı. Son yıllarda kitapçıların raflarında, internette daha sık rastlar olduğumuz ‘armağan kitap’ nedir? Kim için, ne için yazılır yazılar? Kuşkusuz her armağan kitap bu sorunun yanıtını farklı biçimlerde içinde barındırır, ancak bir armağan kitap okurun beklenti ufkunu hangi anlamlarla donatır? Giovanni Arrighi Çeviri: İbrahim Yıldız, 416 sf, 16x24 cm, 25 TL. Ë Meral ORALİŞ Yeni Amerikan Yüzyılı projesinin çöküşü ve Çin’in yükselişi... Bu kitapta, küresel ekonomi politiğin merkezinin Kuzey Amerika’dan Doğu Asya’ya kayışı Adam Smith’in teorisi ışığında yorumlanıyor. Arrighi’ye göre, ABD’nin Güney’in güçlenmesini önleme çabaları geri tepecektir. Bu çabalar, ABD hegemonyasının “ölümcül krizini” çabuklaştırmaktadır. “Adam Smith Pekin’de, Çin’in yükselişini konu alan çok sayıda eser arasında hem yol açıcı tezleriyle, hem de cüretkar bir yaratıcılığın öncü feneri oluşuyla ön plana çıkıyor.” G Göran Therborn, Cambridge Üniversitesi Leo Panitch Colin Leys Çeviri: Tuncel Öncel, 368 sf, 16 x 24 cm, 21 TL. Aijaz Ahmad ve Gilbert Achcar’ın da içinde olduğu dünyanın etkili yazarları, Ortadoğu ve İslam dünyasında, Latin Amerika’da ve kapitalist Kuzeydeki çatışmaları ve mücadeleleri yorumluyor, Solun önündeki zorlukları ve olanakları sorguluyor. Ortadoğu’yu konu alan bölümlerde, İslami emperyalizm karşıtlığının ikili doğası, Batının İslami hareketlerin bu kadar ön plana çıkmasında oynadığı hayati rol ve siyasi bir öğreti olarak İslamcılığın çeşitli biçimleri ele alınıyor, Irak, Pakistan ve Türkiye örneklerinden hareketle din ile siyaset arasındaki ilişkiye dair somut bir anlayış ortaya konuluyor. Venezüella, Bolivya, Meksika ve Arjantin örneklerine vurgu yapan yazılarda ise Latin Amerika genelinde 21. yüzyıl sosyalizminin olabilirliği değerlendiriliyor. Nuruosmaniye Cad. No: 23 Kat: 1 Cağaloğluİstanbul T: 0212 528 19 10 W: www.yordamkitap.com ençliğin İzdüşümü, Alman dili ve Türk dili edebiyatı üzerine araştırmalar yapan edebiyatbilimci Nilüfer Kuruyazıcı tarafından çocukluğunda, ilkgençlik çağında ve akademik hayatında kendisine yol arkadaşlığı yapmış bir eğitimbilimci olan Nilüfer Tapan için yayına hazırlanmış. Böylesi uzun bir yolculuk düşünüldüğünde kitap çok öznel bir nedenle yayına hazırlanmış gibi görünse de, eğitimbilim alanında birçok yeniliğe kapı açan, doğubatı yan yanalığını eğitime taşıyan Tapan’ın araştırma alanlarında olduğu kadar onun ilgi duyduğu alanlarda da birçok bilim insanının yazısını kucaklayan disiplinlerarası bir buluşma yeri. Bu anlamda da çoğu çalışma Türkçede eğitim, edebiyat, dilbilim, felsefe, çeviri gibi farklı disiplinlerde yapılan araştırmalarda belli bir dönemin soluğunu duyumsatıyor okuruna. Disiplinlerarası bu çalışmalar beş ayrı başlık altında toplanmış. Çocukluk ve ilkgençlik çağının yansımalarının yer aldığı Çocukluk ve Gençlik Anılarının İzdüşümleri başlıklı ilk bölümde Nilüfer Kuruyazıcı, Oya Baydar, Defne Suman, Türkan Saylan gibi yazarların yazılarında Tapan’la ortak iklimlerde yaşanmış an’ların, anıların kazanımlarının izini sürmek olası. Kitabın diğer bölümleri ise edebiyatın ve sanatın penceresinden hayata bakan, çocuk ve gençlik edebiyatının bugünkü konumunu irdeleyen, okul öncesinden üniversite eğitimine kadar sorunları araştıran ve çözüm önerileri sunan yazılar yer almakta. Bu yazılar, Tapan’ın yaşamının farklı dönemlerinde üzerine çalıştığı farklı disiplinlerde araştırmalar yapan dostlarının, arkadaşlarının, hocalarının ya da öğrencilerinin kaleminden çıkmış. Ayla Oktay, Haluk Yavuzer gibi eğitimbilimcilerin yanı sıra Şara Sayın, Ülker Gökberk, Nazan Aksoy, Gürsel Aytaç, Nuran Özyer, Necdet Neydim, Zehra İpşiroğlu gibi edebiyatbilimcilerin, Şeyda Ozil, Yusuf Çotuksöken gibi dilbilimcilerin, Turgay Kurultay, Gülışık Alkaç gibi çeviribilimci ve çevirmenlerin, Betül Çotuksöken gibi bir felsefecinin ya da şair, çevirmen, edebiyatbilimci Yüksel Pazarkaya gibi çok yönlü bir yazarın olduğu kadar Tapan’ın neredeyse kuruluşundan bu yana Almanca eğitimi konusunda danışmanlık yaptığı Avrupa Koleji yöneticilerinden Ebru Arpacı ve Christine A.Özarslan’ın yazısını ve daha birçok konuyu ve yazıyı kitapta bulmak olası. Buluştukları ortak nokta konularının okulöncesi dönemden gençlik çağına değin, insanın gelişim sürecindeki en önemli dönemlerini kapsamaları. Yazıların çoğu bilimsel yöntemlerle çoksesli, eleştirel, düşünsel ve duyusal anlamda üretken, yaratıcı ve bildik normların konforuna sığınmaksızın yeni değerleri üretebilen aydınlık bir gençlik özlemi düşüncesinden yola çıkılarak kaleme alınmış. Elbette yazıların bir ana tema çevresinde birbiriyle olan yakınlığı rastlantısal değil. Ortak bir coğrafyayı ve dönemi paylaşan yazıların birçoğunda hem düne hem de bugüne bakarak geleceğe ilişkin tasarlanan olası bir toplumsal bellek kurgusunun izlerini sürmek olası. Tapan’ın bilimsel ve kişisel biyografik gelişimine baktığımızda, akademik kimliğiyle salt eğitim üzerine çalışan bir bilimkadını değil, aynı zamanda yetiştirdiği, bugün birçok üniversitede ve okulda görev yapan öğrencileriyle hem bir dönemin eğitim anlayışının yönlendirilmesi konusunda belirleyici eğitimcilerinden olmuş hem de öğ rencileriyle olan ilişkilerinde eğitimciliğin çok yönlü bir uğraş olduğunu salt sözcükleriyle değil, kuram ve pratik birliğinin bu alandaki kaçınılmazlığını bilimsel yöntemlerin yanı sıra sevecenliğiyle göstererek aktarmış olduğunu görürüz. Genel olarak eğitimde, özel olaraksa yabancı dil öğretiminde ‘farklılıklarla yaşayabilme’yi ön plana çıkartan Tapan, bir söyleşide, “Farklı kültürleri tanımak önemlidir. Diğer kültürler hakkında bilgi sahibi olursak, kültür karşılaştırması yapabilir, kendi kültürümüzü daha geniş bir açıdan değerlendirmeyi öğrenebiliriz” der. Akademik anlamda bakıldığında ‘Ben’in ‘Öteki’yle karşılaşması sürecinde ötekini tanıyarak, ondan yola çıkarak yeniden ‘Ben’in kendisine dönmesi, kendini sorgulayarak, eleştirerek yeniden tanımlaması dahası yeniden kurgulaması bilimsel araştırmaların da yeniden gözden geçirilmesi anlamına gelir. Batı’nın, batı insanının yerel özelliklerine dayalı araştırmalarının, yorumlarının ve alımlamalarının sonuçlarını sorgulamaksızın Türkçede uygulama geleneği, ancak böylesi farklı yaklaşımlarla yeni bir soluk kazanarak akademik çalışmaların önünü açabilecek yeni yol haritalarının çizilmesini beraberinde getirmesiyle aşılabilir. Türkiye’de genelde yabancı dil, özelde Almanca dil eğitimi ve öğretimi konusunda farklı kültürlerin birbiriyle etkileşimi sonucunda, bu alanda yaygın olduğu gibi Batı’dan kimi modelleri aynen alarak, değiştirmeksizin uygulamak yerine, Batı’dan aldığı modelleri yerel kültürün çoklu yapısını da göz önünde bulundurarak eleştiren, yeniden değerlendiren Tapan’ın çalışmaları bu konuda önemli izler bırakır. Bu çalışmalar, Türkiye’de yaşayan ve yabancı dil öğrenen kişilerin gündelik gerçekliğinden yola çıkarak onların kültürel biyografik geçmişlerini dikkate aldı ve öğrenme sürecinde böylesi yerel özelliklerin etkilerini bilimsel bir düzlemede konumlandırarak dil öğretimini yeniden kurguladı. Yabancı dil öğreniminin, ancak farklı kültürlerin karşılıklı diyaloguyla sağlanabileceğinin ve bunun bireylerin sadece dillerini geliştirebilecekleri bir yol değil, aynı zamanda kendilerini de empatik yaklaşımlarla gerçekleşetirebileceğinin yöntemi olduğunun sıkça altını çizerek kültürlerarası ve disiplinlerarası araştırmaların önemini vurguladı. Tapan’ın, yabancı dil eğitiminin Türkiye’de bilimsel anlamda tartışılmasında, geliştirilmesinde ve yaygınlık kazanmasında emeği olan ve başta gelen bilim insanlarından oluşu böylesi bir armağan kitabın varlık nedenlerinden en önemlisi. Armağan kitap nedir? Neden armağan kitap? sorularına yayının öznel nedenlerinden ayırabilmek için sormaya devam ettiğimizde armağan kitap kavramının izini nesnel bir düzlemde sürebilmek için Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük’e başvurulabilir: “Bir bilim adamının emek verdiği dalda onu anlamak için hazırlanın bilimsel eser” diye tanımlanır bu sözlükte. Tanımlarıyla geneli kapsamak zorunda olmasına karşın ne yazık ki bu sözlükte sorumuzun yanıtını ve Gençliğin İzdüşümü’nün çıkarılış nedeninin karşılığını tam olarak da bulamayız. Çünkü tanımın daha başlangıcında dendiğine göre, adına armağan kitap yayımlanacak kişinin öncelikleri arasında onun “adam” olması gerekmektedir. Nedense üniversite ya da üniversite dışında yapılan bilimsel araştırmalarda araştırmacıların kadın olabileceği gerçeği göz ardı edilir. Böylesi cinsiyetçi söylemleri barındıran ve yaygın kullanılan tanımların bir yanıtı olarak da ulusal ve uluslararası platformda bilimsel araştırma, dahası kültür elçiliği yapan bir bilim kadınının varlığının farkındalığını yaşayabilmek için de armağan kitap yayımlanabilir. Geleneksel kadın, erkek imgelerinin anlamsal boyutunda “doğa ve kültür”, yani “beden ve akıl” ikili karşıtlıkları arasındaki kutuplaşması yatardı. Zamanla bu imgeler dönüşerek yeni anlamlar üretti. Tarihsel toplumsal bağlamda farklılaşan koşullar, bilimde erkeği daha çok doğal olan, bedenle ilgili tıp gibi alanlarda yoğunlaşmaya, kadınıysa daha çok kültürle ilgili sosyalbilimler alanında ağırlıklı olarak çalışmaya yöneltti. Ülkemizde de özellikle eğitim ve dil üzerine yapılan araştırmalarda benzer bir eğilimi gözlemlemek olası. Böylesi çalışmaları ön plana çıkartmak için de armağan kitap yayımlamak, bilimdeki gelişmelerin izlenmesi açısından belirleyici bir yaklaşımdır. Armağan kitap nedir? Neden armağan kitap? Belleğin unutmalar ve anımsamalar toplamı olduğu düşüncesinden yola çıktığımızda genelde akademik anlamda yapılan kimi çalışmaların, bireysel yayınlar ve kimi dergiler dışında, akademinin sınırları içinde varlığını sürdürmesi, yapılan çalışmaların toplumsal belleğin unutma alanı içinde kalmasını beraberinde getiriyor. Hazırlanan yüksek lisans, doktora tezlerinin raflarda tozlandığı, bilimsel araştırmaların, sunulan derslerin ve öğrencilerle yapılan çalışmaların birkaç kişide bıraktığı iz dışında kalıcılığının olmaması, akademik birikim ve bu birikimin aktarılması konusunda kimi tıkanmaları beraberinde getirir. Oysa yayımlanmış olan kitap salt yapılan araştırmaların kalıcılığını sağlama konusunda değil, aynı zamanda olası kurumsal bir kimliğin tanımlanmasında da önemli etkendir. Ortak konuların şemsiyesinde bir araya gelecek aynı ya da farklı disiplinlerden çalışmalar, bilimsel bir platform olarak armağan kitaba toplumsal belleğin inşaasında akademik birikimin yansıyabileceği önemli bir tarihsellik kazanırlar. Çünkü bunlar bir bellek çalışmasıdır. Bilim insanlarının kendi deneyimledikleri an’ların tarihinin tanıklığını yaptıkları araştırmalardır bunlar. Bilimdeki tarihsel gelişmenin belgelenmesi ve sonraki kuşakların yapacakları çalışmalarda, Amerika’yı yeniden keşfetmek için yeniden zaman ayırmak zorunda bırakmayan çalışmadır. Bu tür çalışmalar bilim dünyasının belleğini oluşturacağından geriye bakıp tutunabilecek, eleştirerek ilerlemeyi sağlayabilecek ve aşılması gerekli olan çalışmalar olarak vardır. Böylelikle armağan kitaplar akademik belleğin bir parçası olarak gelecekte farklı disiplinlerde ve kurumsal düzlemde yapılacak olası bilimsel kimliğin tanımında da başvuru kaynağı olma özelliği taşırlar. Böyle bir bakış açısıyla Gençliğin İzdüşümü olası eğitimbilim, yabancı dil eğitimi, edebiyatbilim, çeviribilim vb. alanlarda akademik belleğin önemli kurucu öğelerinden biri olarak da zaman ve mekân içindeki işlevini kendiliğinden belirlemiş olur. “Armağan kitap nedir? Neden armağan kitap?” sorusuna bir başka yanıt da Can Yücel’in Sevgili Gençlik şiirinin dizelerinde, Bi de bigün baktım gökyüzüne bi bayram gecesi Bi kestane fişeği açmış yedi rengimden Yağıyorum çocukların üstüne dediği gibi Tapan’ın da öğrencilerinin, genç eğitimcilerin, dostlarının, arkadaşlarının, tanıdıklarının, tanımadıklarının üzerine rengârenk yağdığından mıdır? ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 991 SAYFA 6