Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
VİTRİNDEKİLER Büyük Moğolların Tarihi Babur/ Jean Paul Roux/ Çeviren: Lâle Arslan Özcan/ Kabalcı Yayınevi/ 468 s. Gazi Zahîreddin Muhammed Babur, mağlubiyetler, kaçışlar, ihanetler, çocukluk hayallerinin peşinde boşa çıkan seferler ve sert yasaklarla biçimlenen hayatını Baburnâme’de ayrıntılarıyla anlatır. JeanPaul Roux, bu kitabıyla, bir TürkMoğol imparatoru, bir şair ve bunların yanında dünyayı tanımlamaya çalışan sıradan bir insan olan Babur’u anlatıyor. Yapıtı yazarken temel kaynak olarak Babur’un hatıratı olarak bilinen ve “Babur’un Kitabı” anlamına gelen Baburnâme’yi alan JeanPaul Roux, yapıtın başında ‘Başlıca Kişiler’ başlığı altında, Baburnâme’de geçen isimleri de tanıtıyor. Deneyen Felsefe/ Ahmet İnam/ Yeni İnsan Yayınevi/ 192 s. “Nelere karşı duyarlı olacağız? Kavramların işleyişine, düşünmemizin yürüyüşüne, alışılmış anlamda aklımıza karşı duyarlı olacağız. Ona özen göstereceğiz. İnceliklerini yakalamaya çalışacağız. Bilgiye karşı duyarlı olacağız. İnsanların yüzlerce yıldan beri ürettiği, ortaya koyduğu, hakikati arayan bilgiye karşı. Sanat’a karşı. İnsanın duyguakıl bütünlüğünü yaşadığı gönüle karşı. Çevre duyarlığımız hep olacak. Dünya bize emanettir. Doğa da. Bizden farklı olanlara, düşüncelere, kültürlere, ötekine duyarlı olmayı bileceğiz. Sorumluluğumuz bizi mazluma karşı duyarlı kılacak. Yalnız “kendimizden olan” mazluma, ezilmişe, hakkı yenmişe karşı değil, öteki mazlumlara karşı da. Mazlum, insan olabildiği gibi hayvan da, bitki de olabilir. Can, canlılık taşıyan her mazlum dostumuzdur. Duyarlılık alanımız içindedir.” Ahmet İnam, bu kitabında, her zamanki gibi, antik dönemlerden bugüne gelen felsefeden aldığı ilhamla, hayata ve insanın duruşuna dair görüşlerini paylaşıyor. Kırlangıçlarla Çağır Beni/ Sibel Aydoğdu/ Doğuş Yayıncılık/ 76 s. “Bir gün ben olmazsam hayatında,/ Denizi seyret.../ Bensizlik üzmesin seni,/ Kırlangıçlarla çağır beni,/ GELİRİM.../ Yosun kokusunu içine çek,/ HİSSEDERİM.../ Bahçeye çık,/ Su ver güllerine.../ Birini benim için seç,/ Benim için sev,/ Benim için bak,/ GÖRÜRÜM.../ Sonra o çok sevdiğim ellerini,/ Yüreğine götür,/ Sıkıca bastır,/ Orada olduğumu,/ ANLAYACAKSIN...” “Kırlangıçlarla Çağır Beni”, Sibel Aydoğdu’nun ilk şiir kitabı... Bir Tutam Kadıköy/ Uğur Karakadı/ Doğuş Yayıncılık/ 256 s. “mühürdar açtı kadıköy/ yosun ve ıhlamur kokulu/ suyu açığa atıp kıyıdan/ sevgilerin değişik yüzü/ yol aynı yol/ iki çift göz denize bırakan kendini/ aşk babadan fotoğraf/ uzağa düştü tramvay çanı/ vatmaSAYFA 26 nın yeşil yün kaşkolu/ ıhlamur ağacı/ düzenli bahçesi/ bağdat’ın” Uğur Karakadı “Bir Tutam Kadıköy” adlı bu kitabındaki şiir ve anlatılarda Kadıköy’ü anlatıyor. Locke/ John Dunn/ Çeviren: Fatoş Dilber/ Altın Kitaplar/ 128 s. John Locke, on yedinci yüzyıl ve on sekizinci yüzyıl başlarında yaşamış İngiliz filozofu. “İnsan Algılaması Üzerine Bir Deneme” adlı başyapıtında deneyimler yoluyla edinilen bilgilerin aslında beş duyu sayesinde ulaştığını; fakat bu iletinin yanlış anlaşıldığını tartışır. Locke konusunda uzmanlaşmış John Dunn, hoşgörünün liberal değerleri ile sorumlu hükümetlerin, on sekizinci yüzyıl Avrupası’nda aydın düşüncenin belkemiğini oluşturuşunu, Locke’un bilgi teorisi açısından açıklıyor. Kent, Görsel Kimlik ve İletişim/ Pınar Eraslan Yayınoğlu, A. Filiz Sunar/ Umuttepe Yayınları/ 190 s. Görsel kimlik tasarımı, görsel iletişimin gücünü kullanarak zihinlerde istenen imgeleri ve izlenimleri oluşturmaya yönelir. Genellikle kurum ve marka görsel kimliği tasarımı olarak görülen bu çalışmalar, zamanla herhangi bir yer, bölge ve kent için de geçerli sayılır. Böylece, kent görsel kimliği tasarımı çalışmaları gelişerek, marka kent yönelimine uzanan çizgide ilerler. Kent görsel kimliği konusundaki incelemelerde, başta mimarlık olmak üzere, şehir planlama, kültürbilim, grafik tasarım ve iletişim disiplinlerinin farklı yaklaşımları söz konusu olur. Burada kent görsel kimliği, iletişim disiplini yönünden ele alınır, ancak bu disiplinlerle kesişen yönlerine de değinilir. Bu çalışmada, kent görsel kimliğinin iki boyutu; fiziksel görsel kimlik ve grafik görsel kimlik olarak iletişimsel yönüyle vurgulanıyor. Mîzânü’lHakk/ Kâtip Çelebi/ Çeviren: Orhan Şaik Gökyay, Prof. Süleyman Uludağ/ Kabalcı Yayınevi/ 342 s. 17 yüzyılın yetiştirdiği Osmanlı bilginlerinden biri olan Kâtip Çelebi, yapıtlarında akla ve pozitif bilimlere yer verir. Çağının bağnazlığından sıyrılarak, başkalarının halkı birbirine düşürecek bir kavga haline getirdiği konular hakkında doğru yolu göstermeye çalışır. Doğruyu bulmaya ve göstermeye çalışırken kalemine hâkim olan güç, tarafsızlığından gelir. Hükümlerinde kullandığı terazinin kefesine hislerini, arkadaşlıklarını koymaktan uzak durmuş, söyleyeceklerini açıkça söylemiştir. Onu ilgilendiren kişiler değil fikirlerdir. Kâtip Çelebi zamanında din adamları iki gruba ayrılarak hiçbir dinsel, bilimsel ve pratik değeri bulunmayan bazı konuları tartışıyorlar, buna da ‘din ve ilim’ diyorlardı. İki gruptan birinin başında Halvetiye tarikatına mensup Sivasî Efendi, öbürünün başındaysa Birgivî’nin talebelerinden ders almış olan Kadızâde bulunuyordu. Kavga bir medresetekke, müderrisşeyh, molladerviş boğuşması halini almıştı. Bu ortamda yazılan “Mîzânü’lHakk Fî İhtiyâri’lEHakk”, pozitif bilimlerin gerekliliğine dair bir girişle başlar ve yirmi bir konuyu ele alır... Muğla’da Güz Baharı/ Tülay Kayar/ Heyamola Yayınları/ 240 s. “Beyaz badanalı yüksek duvarların arkasında kalan, şakayıklarla ortancaların yaptıkları sohbetler kuzulu kapıların açık kanadından dışarı süzülüverdiler. Onları dar sokaklarda yakaladım ve bu şehrin bu kitabına aktardım...” Tülay Kayar’ın Devrim gazetesinde Muğla hakkında çıkan yazılarının toplandığı bu kitapta, Kayar’ın gazetede yayımlanmamış olan gözlemleri de yer alıyor. Karma Atak/ Klaus Peter Wolf/ Çeviren: Atilla Dirim/ Yurt Kitap Yayın/ 448 s. “Akşama doğru üçüncü güneş Serpinti Ormanı’nın ardından battı. Derin vadiye nemli bir soğuk hâkim oldu ve soğukla birlikte Congalar geldi. Vivien bir sandalyenin üzerinde oturuyordu, bacaklarını karnına çekmişti. Ürpererek kollarının diken diken olmuş tüylerini okşuyor ve boş gözlerle kâğıda bakıyordu. Satırlarda büyük yılanların kokusu vardı. Congaların ağızlarından küflü, çürük bir koku yayılıyordu. Kız, sayfayı defterden kopardı ve buruşturdu. Dev yılanlar sadece geceleri ortaya çıkıyorlardı. Ateşten ve ışıktan korkuyorlardı. Fakat yazı masasının üzerindeki küçük lamba onları korkutamazdı.” Birçok insan için sıradan bir deli olan Vivien, Profesör Peter Ullrich için ışıktan bir varlıktı. Sadece son yeniden doğumunda bir şeyler ters gitmişti, o kadar. Kızın hafızası tümüyle silinmemişti. Diğer yeni doğanlar gibi hiçlikten gelmemiş, aksine yaşamına aslında var olmaması gereken korkunç bir geçmişin anılarıyla başlamıştı... Biri Bizi Hasta Ediyor/ Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta/ Hayy Kitap/116 s. Dünyada her alandaki değişmeden tıp da kendine düşen payı alıyor. Sağlık hızla ‘piyasalaşıyor’, her şey para ile ölçülür oluyor, sağlık alınıp satılan ‘ticari bir hizmet’ haline geliyor... Gelişen teknoloji, hasta hekim ilişkilerini de ciddi şekilde yaralıyor. Tıpta baş döndürücü ilerlemeler oluyor ve neredeyse her gün yeni bir inceleme yöntemi çıkıyor, hastalıkların teşhisinde hastanın dinlenmesi ve dikkatli muayenesi önemini giderek yitiriyor. Hekimin bilgi, tecrübe ve yeteneğin yerini ‘elektronik aletler’ alıyor. Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, bu kitabında, sağlık sektöründe yaşanan sorunları ve sağlık sektörünün para tuzağı olarak kullanılışını irdeliyor. Doğu Akdeniz Yakından/ Uğur Kökden/ Doruk Yayımcılık/ 232 s. “Dahası, yaşam da sürekli bir yolculuk değil mi? Değişik darboğazlardan, kapalı hacimlerden, değişik mevsimlerden ve her an değişen yaş duraklarından geçersiniz. Her iskeledeki bakış açısı, istekler, deneyim, olgunluk değişmekte. Bir adım ötede, durağan bir kişilik yerine sürekli değişmekte olan bir kişilik ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 962