Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Unamuno’nun ‘Günlükler’i: Sorgulayan insan zihninin sınırlarına bir yolculuk Unamuno ile akıl oyunları Miguel de Unamuno’nun İspanya’da ilk kez 1996’da yayımlanan Günlükler’i, okudukları, sorguladıkları çerçevesinde hayatın anlamını bulmaya ve tanrıyı anlamaya çalışan genç bir üniversite öğrencisinin zihinsel gelişim sancılarına doğrudan bir yolculuk. Ömrünce süren bir arayış bu. Pandora’nın Kutusu’nu açan genç bir adamın evreninden kesitler Günlükler. Unamuno’nun özellikle 1902’den sonra yayımladığı kitaplarını daha iyi anlamak için şart bir kaynak. İman atakları, hayatın anlamını bulamamanın ve muhtemeldir ki öyle kolay kolay bulamayacak olmanın katı gerçekliğiyle sancılanan zihniyle, önce genç Unamuno’yu tanıyoruz Günlükler’de. Ë Gamze AKDEMİR ÖZGÜR OLMAK İSTER HER SEFİL RUH’ albindeki inanç sarkacı bir ileri bir geri; öyle ki kimi zaman, onunla birlikte bizim de başımız dönüyor. Sık sık küçücük hissediyor, bir bakıyorsunuz tanrının varlığına sığınıyor, bir bakıyorsunuz tanrıya kafa tutuyor. Arayışta… Yüreği önce genç, sorularla dolu. Yanıtları sürünerek de olsa yine erkence alıyor gibi, bazen kendisi soruyor kendisi yanıtlıyor ve ikna oluyor gibi... Yaşlılığında bu kadar çok soru sorduğunu sanmamam da bundan. Olgunlaşma sürecinde zamanın bıçakçıları iş başında. Zihni, Tanrı, günah, cennet, cehennem kavramlarıyla tıka basa. Mantığı ise şeytan tırnağı gibi. Günlükler’inde diyor ki, “mantığımla mantıksal bir Tanrı arıyordum… İçimizde yaşayan Tanrı’yı hissetmiyordum ki salt bir fikir olduğu için gittikçe belirsizleşiyordu…” “Özgür olmak ister her sefil ruh” diye düşünüp taşınırken Spinoza’nın şu önermesini fark ediyor: “Özgür insan ölüm hariç her şeyi düşünür çünkü hayatı ölümün değil hayatın kendisinin istiğrakıdır…” Uzun zaman boyunca çalışma odasında iki resim oldu Unamuno’nun; biri Spencer’ın bir portresi, diğeri de kendi yaptığı, Homeros’un bir portresi. Homeros’un portresinin altına şu mısraları kopyalamıştır Odisea’dan: “Tanrılar, insanların yıkımını kurgular ve uygularlar ki, gelecek kuşakların, şarkısını söyleyecekleri bir şeyleri olsun.” UNAMUNO: ‘HİÇ SOFTA OLMADIM’ “Günlükler”indeki en net ifadelerden birinde de hiçbir zaman softa olmadığını yazıyor, Miguel de Unamuno. Özgürlüğü dayanak olarak göstererek her zaman, her tür dogmatizmle mücadele ettiğinden bahsediyor. Asıl nedenin ise aslında hizaya girmeyişi, üst kabul etmeyişi, disipline olmaması olduğunu imleyerek: “Mütevazılar ordusunda dinlemek, yaşamak ve ölmek istiyordur, dualarıyla, itaat edenin aziz özgürlüğüyle” diyerek. “İtaat edenin aziz özgürlüğü” derken gözü kör müdür peki? Hayır. Zira Tanrı’dan ha bire bir şeyler dileyedurarak, yakararak, tüm sorumluğu Tanrı’ya havale ederek, olgunlaşamayan kul köleliği yerin dibine batırmasını bilir. Başa kendisini koyarak ikiyüzlü insanoğluna ağız dolusu lafları boşuna mı sayıyordur? Belli ki genç yaşında bile Tanrı’yı kendine “mal” etmenin, hazırcılık haysiyetsizliğinin ayırdındadır. Perdeleri çekebilecek kadar aydın yüreklidir. Tanrı’ya “Kalbimizin içini okuyan Sen’in önünde mış gibi yaparak; kendimize karşı bile içten ve basit değiliz. Öylesine körleşmişiz” demesi de bundandır. SOSYALİZME VE KOMÜNİZME BAKIŞLAR… Sosyale, genele, sisteme döner sorgulamaları kısa süre sonra. Hâlâ gençtir. Sosyalizm ve komünizme bakışlar atar. Ona göre iman birliğinin kutsal komünizmi; K herkesin aynı Tanrı’yla benzerlikler taşıması, ruhtaki birlikte iman etmesidir o yaşlarda. Sorar, sorgular, halkın birliğini sağlayan din değildir de nedir? Tabi ya, dinin en sorgulanamaz özelliği olarak söylenegelmiştir bu, dinsizlerin bile belli bir dozda, belli bir döneme kadar olmak suretiyle kabul ettikleri bir tezdir, tarihe acı tatlı kazılı.. Ortak ruhu kim verir? Din verir. Ne popüler argümandır… Bir de ekler Unamuno; “din vatan görevi görür ve ruhun anavatanıdır”. 20. yüzyıl başında İspanya’da çok etkin olan Miguel de Unamuno, kardeş çocukları olan fırıncı Fêlix de Unamuno ile Salomê Jugo’nun oğulları olarak Bilbao da doğdu. 6 kardeşin üçüncüsüydü. Gençliğinde Bask diliyle ilgilendi ve Instituto de Bilbao’da öğretmenlik pozisyonu için Sabino Arana ile yarıştı. Yarışmayı her ikisi de kazanamadı. Üniversitede deneme, roman, şiir ve tiyatro türleri üzerinde temel çalışmalarda bulundu. Ve bir modernist olarak türler arasındaki sınırları keşfetti, çalışma ve incelemelerini derinleştirdi. 98 KUŞAĞI 19. yüzyılın sonlarından başlayarak baş gösteren siyasal ve toplumsal sorunlar yazarları birtakım değerleri gözden geçirmeye yöneltmişti. Bunun sonucunda İspanyol romanı daha ciddi amaçlı boyutlar kazanırken, eleştirel, psikolojik ve felsefi denemeler de önem kazandı. Roman ve deneme yazarlarından oluşan bu Generation of ‘98’in (98 Kuşağı) İspanyol edebiyatının dünya çapında saygınlık kazanmasını sağladı. Unamuno’da artık üyeleri arasında İspanyol entelektüeller, filozofların, Antonio Machado, Azorín, Pío Baroja, Ramón del ValleInclán, Ramiro de Maeztu ve Ángel Ganivet gibi isimlerin bulunduğu 98 Kuşağı’nın üyesiydi. Unamuno, ana dili Baskça olmasına karşın çalışmalarını İspanyolca yazdı. Denemelerinde 20. yüzyılın başlarındaki İspanya’nın etkisi yoğun şekilde görülür. Bocalamaları baskın olarak, bocalayan ülkesini, bocalayan zihinleri temsil eder. SORULARLA HELAK BİR FİLOZOF! Unamuno’nun ana izlekleri yaşamdüşünceHristiyan inancı arasındaki gerilim, çatışma; teselli edilemez ölüm gerçeği ve trajedisidir. Bir filozof olarak Unamuno, akademisyen filozoflara kesin şekilde itiraz eder, karşı çıkar. Tüm insani ihtiyaçların, arzuların bilinen tüm doğrulara ters olan, kişisel ölümsüzlük açlığından doğduğunu ileri sürer. Unamuno, Bilboa’daki çocukluğu boyunca gelenekçiler ile ilericiler arasındaki vahşete varan şiddet olaylarına tanık olur. Bu deneyimin yüreğindeki kalıntıları, gelecekte politik düşüncelerinin solda şekillenmesinde etkili olacaktır. Gençliğinde de en çok liberal yazarları okumak istemesinde de belki.. 1891’de Concepción Lizárraga Ecénnarro ile evlenir, 10 çocukları olur. 189697 arasında kelimenin tam anlamıyla inanç krizine girmiştir. Tanrı’ya ve hayatın anlamına gerçekçi bir açıklama getirmek yolunda adeta helak olur. ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 962 SAYFA 16