Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
‘İğneli Koltukta Dört Buçuk Yıl; Türkiye’nin İlk Kadın Valisi Anlatıyor’ “Vali Beyim’den, Valiye Hanım’a” Türkiye’nin ilk kadın valisi Lâle Aytaman anılarını yazdı. Bir valinin nasıl bir donanıma sahip olması gerektiğinin iyi bir örneği Aytaman. İlginç anekdotlarla varsıllaştırılmış bir anılar demeti elimizdeki. Ë Deniz ILGAZ erör belasının yoğun yaşandığı bir dönemde (199195), iç ve dış turizmin gözbebeği cennet ilimiz Muğla’da yirmi dört saat görevi başında olan bir kadın, ailesini İstanbul’da bırakarak özel yaşantısını dört buçuk yıl askıya alıyor. Devletin valisi olarak göreve atandığı yer 1224 kilometre inci gibi doğa işçiliğine sahip Bodrum, Marmaris, Dalyan, Fethiye koyları gibi, her karışı kendine öz sorunlarla yüklü ama dünyanın en güzel kıyı beldeleri. Büyük sorumluluk gerektiren konular var: Çevrenin, denizin, havanın korunması, devasa boyutlarda sorunlar içeren termik santral ve yılların yanlış birikimleri. İşinde titiz, hataya sıfır toleranslı ve her şeyi apaçık halka duyurmaya çalışan bir kadın vali. Elbette ki kendisini engellemek, tökezletmek için çabalayan birileri de hep arkasında, önünde. Neden? İLK (ve ne yazık ki şimdilik SON) kadın vali olduğu için. Kendisine nasıl hitap edileceğini bile bilen yok. “Valiçe Hanım” mı desek, yoksa “Valiye Hanım” mı, diyenler çıkmış. Oysa, “Sayın Valim” hem kadın hem de erkek için uygun. Bu çözümü de Dr. Aytaman kendisi buluyor. “Valilik makamının erkeklikle özdeşleşmiş olması; bir kadının devleti, otoriteyi, en üst düzeyde temsil eden bu önemli makamda bulunması yadırganıyordu. Türkiye’de halkın buna alışması tabii ki zaman alacaktı” diyerek bu durumu anlayışla karşılıyor. bilhassa eğlendirici. Lâle’yi yakından tanıyanların bildiği onun o tatlı sesiyle yürüttüğü sohbeti ve konuşma kıvamıyla yazılmış bir kitap. Ayrıca benim de yoğun teşviklerim sonucunda yazmaya girişmiş olduğu için şahsen gurur duyduğum bir eser, ileride siyaset konulu bilimsel çalışmalara da kaynak teşkil edecek önemli ve ilk elden bir belge. Muğla’da sayısız yenilikleri gerçekleştirmiş, Muğla’yı bir üniversiteye kavuşturmuş bir “valinin” yaşandığı anda biriktirilmiş belgelerine dayanarak yaklaşık on beş yıl sonra kaleme aldığı hatıra defteri olarak okunacak bir eser. BİR TOPLUMSAL TARİH DİLİMİ Not alma ve arşivleme alışkanlığını Dr. Aytaman, Almanya’da 1970’li yıllardaki başarılı doktora eğitimi günlerinden edinmiş. Ve siyasetin çok yakınında yer almış bir aile geleneğinden kaynaklanan bir donanımla, ayrıca eşi Reha Aytaman ile birlikte devleti yurtdışında büyükelçi olarak başarıyla temsil etmenin verdiği deneyimle birlikte, bireysel olmanın ötesinde bir toplumsal tarih dilimini ayrıntılarıyla ve açık sözlülükle okurların önüne seren bir kitap yazmış. Cumhuriyet okurları için nakledilmesi gereken ilginç bir ayrıntı ise Vali Aytaman’ın her sabah erkenden kalkarak gözden geçirdiği gazeteler destesi içinde Cumhuriyet gazetesinin bulunmadığını görerek bunun nedenini sorgulaması ve malum yanıtı aldığında tepkisini göstererek, bu gazetenin de bundan böyle diğer gazetelerle birlikte satın alınmasının Muğla Valiliği’nin geleneği arasında yer almasını başlatmasıdır. Vali Aytaman’ın kitabını en sondan, “Dizin” bölümünden başlayarak okumak da mümkün. Kitapta “kimlerin” yer aldığını, “kimlerle” yaşanmış olaylardan söz edildiğini merak edenler için böyle bir yol izlemek uygun olabilir. Örneğin, bazı ünlü siyasilerle ilgili bilgiler hangi sayfalarda ve kaç kez yer alıyor? Süleyman Demirel ve Mesut Yılmaz’a 20’den fazla sayfada giriş varken Turgut Özal’a 20, Tansu Çiller’e 19, Fikri Sağlar’a 10, Bülent Ecevit’e 4 sayfada giriş var. Dr. Aytaman, bu kitabı “neden” yazdığı sorusuna dört noktaya dikkat çekerek yanıt veriyor: Birinci nedeni, konuyu gündeme getirerek, kadının adını anmak, ve Türkiye tarihinde örnek bir kadın vali olduğunu halka tekrar anımsatmak. Çünkü, 81 ilde 13 yıl yaşanıyor ve 1995’ten bu yana bir kadın vali daha görülmüyor. Neden? 19911995 arasında yaşanan deneyim hiç de başarısız bir model değildi ki! İkinci nedenini şöyle açıklıyor: Kimsenin fazla tanımadığı mütevazı bir öğretim üyesiydim. Ondan önce büyükelçi eşiydim. Türkiye’yi yurtdışında başarıyla temsil eden birçok büyükelçi eşi var. Neden ben seçildim? Bunu birçok kişi sorguladı.Yanıtını benim de vermem mümkün değil. Ama ben bir tahminde bulunabiliyorum ve çocukluğumdan itibaren yaşanmış birikimlerimin beni buraya taşıdığına inanıyorum. Ve o nedenle tüm yaşantımı, nasıl yetişmiş olduğumu bir model olarak gençlere aktarmak istedim. Özellikle bir kız evlat olarak, erkek kardeşimin yanı sıra nasıl kendime güvenme konusunda destek görerek büyütüldüğümü anlatmaya çalıştım. Genç kızların, kadınların kapalı kapılar ardına itilmeden yaşamaları gereğine işaret etmek istedim. Üçüncü nedeni ise, Türkiye’de çok ihtiyaç duyulan, kamplaşmalara gitmeden uzlaşma kültürünün nasıl yaşanması gerektiğini bu kitapta anlatmaya çalışması. Formasyonunun önemli bir dilimini Almanya’da eğitimi sırasında ve özellikle çalkantılı 1968 dönemi olaylarının yaşandığı bir dönemde geçiren Dr. Aytaman, o ülkede önemli düşünür ve yazarlarla temas içinde olmuş, fikirlerin serbest ortamda, kutuplaşmalara gitmeden tartışılmasına tanıklık etmiş. O günlerde Almanya’da yeni yeni yerleşmekte olan Türk işçilerinin çocuklarına “Gast arbeit” okullarında dersler vermiş. Kendisi Alman dili ve edebiyatı üzerine doktora yaparken, günün tarihinin nasıl yaşandığını, geçmiş tarihin nasıl yorumlandığını bu kitapta anlatmak istemiş. Dördüncü nedene gelince, değil yalnızca “kadın” olması, nasıl “farklı” bir vali olduğunu anlatmaya çalışması. Muğla’yı dünyaya açılan bir pencere olarak tanıttığını, bu yolla Türkiye’nin de dış platformlarda adından övgüyle söz edilen bir ülke olmasına fırsat yarattığını okuyucularla paylaşmak istemiş. Dr. Aytaman kitabını “neden” yazdığını anlatırken, ben de “İyi ki yazdın, Türkiye’nin ilk ve tek kadın valisi” diyerek kendisini kutluyorum. ? T YORUCU TEMPO... Yüce görevine bir misyon olarak sıkı sıkıya sarılmış, gece gündüz nasıl bir yoğunlukla görevi başında olduğuna ben kendim üç gün kadar vali konağında kaldığımda bizzat şahit oldum. Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yıllarımızda gelişmiş olan yakın dostluğumuzu sürdürmek için kendisini ziyaret etmek istemiştim, ama ancak sabahın çok erken saatinde kahvaltıda, gazete yığınları arasından söylenen birkaç tatlı sözle yetinmek zorunda kaldım. Köy, belde ziyaretlerine, Alman bilim adamlarının katılımıyla yapılan atık su değerlendirilmesi konulu konferansa, yöresel el sanatlarını teşvik etmek için başlattığı bazı çalışmalara gidildiğinde ben de konvoyda yerimi aldım. O yorucu ve yüklü temponun tadını kısa bir süre için de olsa alma fırsatım oldu. Beni en çok şaşırtan şu olmuştu: Uzun gün içinde varılan her bir hedefte, Dr. Aytaman konuya son derece hâkim olduğunu gösteren ve muhatabını yüreklendirici, bilgilendirici konuşmalar sunuyordu. Elinde kâğıt kalem olmadan yaptığı bu güzel konuşmaların sırrını sorduğumda gülümseyerek şöyle deSAYFA 14 mişti: “Ev ödevimi iyi yaparak güne başlıyorum, sonra beldeler arasında mesafeler uzun olduğu için yolculuğumuzda aklımda son düzenlemeleri yapma fırsatım oluyor.” İşte ünlü gazeteci Flora Lewis’in, Muğla’yı ziyaretinden sonra International Herald Tribune’da yayımlanan yazısını “There is good news, too, in the world” (Dünyada iyi haberler de var!) sözleriyle noktalamasının nedeni de vali konağında yatılı olarak ağırlanmasından ve Dr. Aytaman’la birlikte yaptığı çevre gezilerinden dolayı kendisini yakından tanımasından kaynaklanıyor. Kadın valimiz, uluslararası ilişkilerde insani bağların önemini çok güzel idrak eden bir kişiydi. Muğla ili onun sayesinde sesini dünyaya duyuran bir il oldu, önemli yabancı konuklar geldi gitti, dış ülkelerdeki sivil toplum örgütlerinden bazı konferanslara katılım için çağrılar birbiri ardına gelmeye başladı. Bu kitap, “Ben de vali olmak istiyorum” diyenlere, özellikle kız çocuklarına gelecekte bir meslek seçerken, neden olmasın, “vali olmak” da güzel bir meslek dedirtecek boyutta. Mülki mevkilere kızerkek birlikte yükselmenin önemli olduğuna işaret ediyor ve bu meslek için nelerin gerektiğini sorduğumda, Dr. Aytaman şunları sıralıyor: Devlete saygı, insana sevgi, yılmadan çalışma azmi ve belli bir birikim. İşte o “birikim” çok önemli! Lâle Aytaman’ın çocukluk günlerinden itibaren başlıyor. Yazdığı kitap bu nedenle çocukluktan itibaren yoğun olarak dünya çapında yaşanmış bir ömrün ayrıntılı birikimini İğneli Koltukta Dört Buçuk Yıl; Türanlatıyor. Didaktik değil, ilkiye’nin İlk Kadın Valisi Anlatıyor / LâLâle Aytaman kitabında çocukluktan itibaren yoğun olarak ham verici. Sıkıcı hiç değil, dünya çapında yaşanmış bir ömrün ayrıntılı birikimini anlatıyor. le Aytaman / Turkuvaz Kitap /386 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 962