Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Şiir Atlası CEVAT ÇAPAN Christopher OKIGBO/ Şiirler/ Çeviren: İlyas Tunç ‘Şarkılar söyleyin flütlerle: Söyleyin farklı bir sesle...’ S ömürge sonrası Nijerya şiirinin en önemli isimlerinden Cristopher Ifekandu Okigbo, 16 Ağustos 1932’de Ojoto kasabasında dünyaya geldi. Şair olarak ün kazanması, 1962’de Afrikalı ve Afrika kökenli Amerikalıların en seçkin ürünlerinin yer aldığı Black Orpheus dergisinde yayımlanan şiirleriyle gerçekleşti. 1965’te kazandığı Negro Sanat Festivali Şiir Ödülü’nü sanatın ırksal temellerde ele alınamayacağı gerekçesiyle kabul etmedi. 1967’de iç savaşın başlamasıyla birlikte, subay rütbesiyle Biafra ordusunda cepheye katıldı. Bir ay sonra Nsukka yakınlarındaki ilk çarpışmaların birinde öldürüldü. Ölümünden sonra Biafra Ulusal Hizmet Ödülü’yle onurlandırıldı. Korunmasını istediği şiirleri 1971’de Heinemann Yayınları tarafından, Path of Thunder şiirinin de eklendiği Labyrinths adlı bir kitapta toplandı. Okigbo, şiirlerinde dans, gökgürültüsü, davul sesleri gibi imgeleri sık kullandı. Afrika kültürünün geleneksel öğelerini modern şiir teknikleriyle ustaca birleştirdi. Dize ve sözcük tekrarları yaparak müzikaliteye ve ritme önem verdi. CENNETİN KAPISI III. Sutanrıça Dişi bir aslanın koltuk altı kadar çekici karşılık veriyor zekice, giyerek beyaz ışığı çepeçevre; dalgalar eşlik ediyor ona ayışığıyla taçlandırılmış dişi aslanıma. Beni kuşatan yansımalarla beraber öylesine kısa sürüyor ki varlığı, rüzgârın soluğunda bir kibrit çakımıAşağılara doğru… imbikten geçiriyor dalgalar onu: biçilmeden gömülen altın ekinini. Tuzlu boşluğun sutanrıçası, serpiliyor gizemin başakları. Idoto Senin huzurunda Idoto anne, öylece duruyorum çırılçıplak, Suları bol varlığının huzurunda, umursamaz biriyim bir tespih ağacına yaslanmış; masalında kaybolmuşum… Bekliyorum boyun eğerek çıplak ayak, cennetin kapısında parola bekçisi gibi; derinlerden geliyor çığlığım: kulak ver ve dinle. GÖK GÜRÜLTÜSÜ PATİKASI Gök Gürleyecek Mademki girdi zafer adımları direnen sokakların köşelerine Hatırlayın, ey dansçılar, bulutlar arasındaki gök gürültüsünü… Mademki ikiye bölünmüş kahkahalar sarkıyor titreyerek dişlerden, Hatırlayın, ey dansçılar, yeryüzünün ötesindeki şimşekleri… Yüzüyor kan kokuları ikindi vakitlerinin lavanta sislerinde. İktidar koridorları boyunca pusuda bekliyor idam kararları; Kocaman, korkunç bir şey kuvvetle asılıyor dışardaki kablolara, Sınırsız, engin bir bulutsu, bir karanlık sular gecesiHatırlanmaz, isimsiz, demirden bir düş, taş bir patika. Çorak tarlalardaki kozaların uykulu başları, tanıklık edin: Yüzyılın orman yangınlarına terk edilmiş çiftlik evleri, tanıklık edin: Tutuşan ambarlardaki mısır koçanlarının sayısız gözeleri, tanıklık edin: Tüylerinde şimşek tansıkları olan büyülü kuşlara… Tanrı’nın okları titriyor ışığın kapılarında, Sokak yasağının davul sesleri pazarlıyor bir ölüm dansı; Ölümü dansa kaldıran gizemli varlık Korkutuyor demir maskesiyle Yüzyılın ışık veren son el lambasını… DÖRT ŞARKI III. Flütlerin Ağıdı Ay dalgaları… Anılar izler yapıyor kat kat rastgele eski ezgileri karıştırarak yenilerle. Ay dalgaları… götürün beni anılara, kan gülleriyle, beyaz zambaklarla süslenmiş sağlam eyeriniz üzerinde açarak bacaklarımı iki yana… Şarkılar söyleyin flütlerle: Söyleyin farklı bir sesle… Nerede Mayıs çiçekleri, güller nerede? Ne getirecek Sutanrıça güneş batınca, bir çelenk mi? Bir avuç gözyaşımı yoksa? Şarkılar söyleyin flütlerle: Söyleyin farklı bir sesle… Doğuyor Tan güç bela soluk alıyor yorgun ciğerleriyle, çılgınca koşan atlar gibi soluk soluğa esiyor Günİzliyoruz tarlalara doğru esen rüzgârı ezerek uzun mısır yapraklarını ve ekinleri… Günbatımı: Çekiliyorum aydın kimliğime. İniyor gece kapatıyor acıyan yaraları ressam Sloan’ınkilerle eskimiş çarşaflarda yeni delikler açanDuyuyoruz biz onları, geveze çam ağaçlarını Gece kuşlarını, orman perilerini çok uzaklarda… Karşılık versem mi çağrılarına, daracık deliğimden, kabuğumdan çıkarak arınmak için kayalıklara, uçurumlara doğru sürünsem mi kendi başıma? Idoto’ya mı sunsam acaba kumdan evimi, kemiklerimi, yazmasam mı artık karlı tepeleri? Şarkılar söyleyin flütlerle: Söyleyin farklı bir sesle… SAYFA 23 CUMHURİYET KİTAP SAYI 981