27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

¥ form da değil. Turhan Selçuk’un zengin ruh, duygu ve düşün dünyasında vücut bulurken, toplumun farklı kesimlerine ulaşabilmesi açısından popüler kültürün anlatım ve sunum olanaklarından da cömertçe yararlanılmıştır. Örneğin, halk arasında yaygın olarak bilinen masallardan, efsanelerden, öykülerden, anılardan, şiirlerden, yani popüler yazının tüm anlatı olanaklarından çokça beslenir. Bununla da kalınmaz, Abdülcanbaz’ın popüler bilimin (uzaybilim, yerbilim, fizik, kimya, biyoloji, tarih, matematik vb.) tüm alanlarından beslendiği de dikkati çeker. Dolayısıyla da Abdülcanbaz, diğer bildik popüler kültürel formlardan farklı olarak izleyicisine çok zengin bir kurmaca dünya sunarken, aynı zamanda gerçek dünyaya ilişkin de önemli bilgiler verir. Bir başka deyişle, biçimsel olarak ele alındığında Abdülcanbaz, bir popüler kültürel form olarak kabul edilebilir. İçeriksel anlamda bakıldığında ise Abdülcanbaz gerek yüksek entelektüel düzeyi, gerekse yaşama ve dünyaya eleştirel bakışı ile özgün bir form olarak değerlendirilmelidir. Ülkede ne yaşanıyorsa, hangi sorunlar, hangi üzünçler, hangi sevinçler yaşanıyorsa Abdülcanbaz’ın kurmaca dünyasında da onlar yaşanıyor. Savaş, zafer, yengi, yenilgi, yoksulluk, varsıllık, şiddet ve elbette ki aşk ve sevgi. Kötülere, haksızlıklara, yolsuzluklara karşı sürekli mücadele veren bir kahraman. Bu nedenle kötülerin egemen olduğu kurmaca dünyasında, tıpkı bizim dünyamızda olduğu gibi başı sık sık belaya girer evet. O da orada azınlıktadır. Kötüler ise çoğunlukta. Dolayısıyla da işi zordur Abdülcanbaz’ın, ama o bir kahramandır ve asla pes etmez, geri durmaz, geri çekilmez, hep üstüne üstüne gider kötülüğün ve kötülerin. METİNLERARASILIK… Metinlerarasılık adlı bölümde de önemli tespitler yer alıyor... Bu bağlamda çarpıcı transferler karşımıza çıkıyor. AbdülcanbazHemingway buluşması, diyalogları; bazı serüvenlerde de Jules Verne, Süpermen, Tarzan vb. çizgiroman ve çizgifilm kahramanlarına gönderme yapılması… Abdülcanbaz’da her şey mümkün değil mi? Daha önce de belirttiğimiz gibi Abdülcanbaz zengin bir anlatı dokusuna sahip bir çizgiroman. Popüler anlatı türlerinin hemen tümünden etkiler taşır. Popüler edebiyatın, romanın, masalın, sinemanın, tiyatronun, şiirin vb. biçimsel ve içeriksel olanaklarından beslenerek oluşturulur Abdülcanbaz’ın olay örgüsü ve anlatı dokusu. Diğer yazınsal türlerden bu etkilenmede zaman zaman biraz daha ileri gidilerek doğrudan aktarmalar yapıldığı gözlemlenir. ÇİZİYAZI DENGESİ… Geniş kitleler de benimsediler Abdülcanbaz’ı.. Okur üzerinde büyük etki bırakmasında önemli bir faktör de Turhan Selçuk’un çizgiyazı dengesini gözetmesiydi. Bunu nasıl başardı, nasıl bir yol benimsedi? Özellikle de 1950’li yıllardan itibaren gazete sayfalarında gerek yerli, gerekse yabancı olmak üzere çok sayıda çizgiroman yer alır. Ancak çoğu zaman gazete okurunun, onların çoğunun adını bile bilmediği dikkati çeker. Oysa Abdülcanbaz yalnızca bir çizgiroman kahramanı olarak değil, zaman zaman bir halk kahramanı olarak da algılanmıştır. Serüvenlerin konularının çoğunlukla halkın gündelik yaşamından alınmasının bundaki payı önemlidir kuşkusuz. Okurun Abdülcanbaz’la kurduğu yakın ilişki, empati, özdeşleştirme Turhan Selçuk’a gönderilen okur mektuplarının yoğunluğundan da anlaşılmaktadır. Abdülcanbaz’ı bu denli okunur kılan bir diğer önemli özellik ise onun çizimsel dokusudur. Abdülcanbaz’da çizgiler resim tadında olup çoğu zaman harikulade bir görsel zenginlikle sunulur. Çizimlerin yalın ve akıcı bir anlatıma sahip metinlerle tamamlanması ise söz konusu çizgiromanı okunur kılan önemli bir özelliktir. Zaman zaman Turhan Selçuk’un ağzından verilen didaktik metinsel anlatılar ise Abdülcanbaz’ı diğer çizgiromanlardan farklılaştıran önemli bir özelliktir. Böylece okur herhangi bir çizgiromanın kurmaca dünyasında fantezilere dalarak gerçeklikten uzaklaşmak yerine, Abdülcanbaz’la birlikte gerçek dünyanın söz ve çizgi ortamında serüvenden serüvene koşmanın keyfini yaşar. KÖTÜLERİN BAŞINA BELA Doğduğu yıldan bu yana sansürsüz, gümrüksüz çizilegeldi kurmacanın gerçeklikle sıkı sıkıya örüldüğü Abdülcanbaz… Toplumsal gerçeklikle birebir bağdaştırılarak kurgulanan bir çizgiroman… Kötülere Osmanlı tokadını aşkeden bir kahraman… Tehlikeli bir yolculuk olageldi bu nedenle… Ne yol ama… Bizim yaşadıklarımızı yaşıyor Abdülcanbaz aslında. Onun yaşamı ile bu toplumda yaşayan herhangi birinin yaşamı arasında çok da fazla bir fark yok. O, bizden biri, bizim içimizden çıkmış, bizim özelliklerimizi taşıyan bir kahraman. Bu nedenle tutundu, bu nedenle Türkiye’nin en uzun soluklu çizgiromanı oldu. CUMHURİYET KİTAP SAYI 981 Kurmacaya gerçek dünyadan aktarımların yapılması, kesitlere yer verilmesi de okurda ayrı bir etki yaratmakta. Gerçek dünyadan anımsatmalarla sıkça karşılaşan okur, hiçbir zaman içerisinde yaşadığı dünyadan tam olarak koparak kurmacanın fantezi dünyasında düş âlemlerine dalamaz. Turhan Selçuk buna asla izin vermez. Çünkü nasıl ki Abdülcanbaz sürekli gerçek dünyada, toplumda olup bitenleri izlemekte ve yansıtmakta, aynı şekilde okur da Abdülcanbaz’la birlikte bunu yapmalı. Abdülcanbaz okuru gerçek dünyasından uzaklaştırmak değil, tam tersine onun, içinde yaşadığı gerçeklikle çok daha yakından ilgilenmesini özendirmeyi amaçlamış bir çalışmadır. Turhan Selçuk’un üstün sanatçı ahlakı... Bu denli zülfü yare dokunan bir Abdülcanbaz’da insafı da hiç elden bırakmamıştır usta… Aslında Abdülcanbaz tiplemesi birçok açıdan Turhan Selçuk’u yansıtmaktadır. Dünyanın ve Türkiye’nin gidişi, insansı değerlerin hızla aşınması, insanların birbirlerine karşı acımasız hale gelmeleri, kapitalist düzenin yarışmacı zihniyetiyle güçlünün güçsüzü ezmesi, egemenlik ve güç ilişkilerinin alabildiğine acımasız bir ortamda yaşanıyor olması vb. Turhan Selçuk’u üzen pek çok olumsuzluk Abdülcanbaz’ın kurmaca dünyasında da aynı üzünçle ele alınmakta. Bu da Abdülcanbaz’ı öncelikle eleştirel tavrıyla öne çıkan bir çizgiroman olarak göstermekte. Toplumda yaşanan olumsuzlukları gidermeyi görev bilen halk kahramanı olarak, entelektüel kişili yadaki ilişki ağının bir yansımasıdır. Kadın ve erkek ilişkileri ve konumlandırılması açısından bakıldığında gerçek dünyada genelde erkeklerin egemen olduğu, kadınların ise ilişkinin çoğunlukla bağımlı kesiminde yer aldığı açıkça görülmektedir. Dünya, özellikle de kapitalist sistemin egemen olduğu günümüz dünyasında egemenliğin erkekte olduğu bir gerçek. Her ne kadar tarihin bütün dönemlerinde erkekler egemen konumda olmuşlarsa da kapitalizmin yerleşiklik kazanmasıyla birlikte bu durum çok daha güçlenmiştir. Çünkü kapitalizmle birlikte özel alan ve kamusal alan olarak bilinen alanlar birbirlerinden tümüyle ayrışmış, kamusal alanın biçimlenmesinde ise erkek söz sahibi olmuştur. Zamanla kadınların da eğitim görmeleri, iş yaşamında yer almaları vb. gelişmeler de durumu özünde fazla değiştirmemiş, erkek toplumdaki egemen konumunu sürdürmüştür. Bu durum Abdülcanbaz karelerine de tüm açıklığıyla yansımış bulunuyor. Kadın ve erkek ilişkisinin tüm boyutlarının söz konusu egemenlik ve bağımlılık ilişkisi içerisinde somutluk kazandığı tüm çıplaklığıyla gözlenmekte Abdülcanbaz’da. Bu arada söz konusu çizgiromanın yaratıcısının da bir erkek olması, doğal olarak kadınerkek ilişkisinin anlatımında erkek yanlısı bir taraflı anlatıma da zemin oluşturmakta. ‘ÇİZGİROMANI ÖZGÜNLEŞTİRDİ’ Çizgiroman dünyasında varlık gösteren diğer türdeşlerinden gösterdiği farklılıkları da okuyoruz kitabınızda. Söyleşimizin sonunda Abdülcanbaz’ın nasıl bir kırılma noktası olduğunu, çizgiroman dünyasını özgünleşme sürecine nasıl çektiğine ilişkin bir değerlendirmenizi almak isterim. Çizgibantların ve çizgiromanların gazete sayfalarında yer almaya başlamaları aslında 19. yüzyılın ortalarına kadar gider. Basının, kapitalist sektör içerisinde yapılanması ve gazetelerin ticari kaygı merkezli olarak yayımlanmaya başlamalarıyla birlikte tiraj arttırıcı birtakım yollar aranıyordu ki çizgiroman ve karikatürlere yer veren gazete sayfaları böyle doğdu. 20. yüzyılın başında ise çizgiromanlar yalnızca gazete sayfalarında değil, hafta sonu eklerinde de görünmeye başladılar. Bizde de süreç 20. yüzyılın başından itibaren kendisini göstermekle birlikte çizgiroman lehine kırılma noktası 1950’li yılların başıdır. Milliyet, Hürriyet gibi popüler nitelikteki gazetelerin yayım yaşamına girmesi, dolayısıyla da satış kaygısının başlamasıyla birlikte satın almayı özendirici yollara başvuruldu. Bu yollardan biri de gazete sayfalarında çizgiromanlara ayrılan yerin arttırılmasıydı. Bu arada bizde de gerek karikatür, gerekse çizgiromanda yerli ürünler verilmekteydi. Turhan Selçuk ise orta kuşak çizerlerden biri olup Türkiye’de çizgi sanatının olgunlaşma ve özgünleşme döneminin temsilcilerinden biri olarak bilinmektedir. Bu olgunlaşma ve özgünleşme sürecinin en önemli eserlerinden biri ise Abdülcanbaz olup 1958 yılında Milliyet sayfalarına doğmuştur. Ne yerli ne de yabancı türdeşleri arasında benzeri olmayan Abdülcanbaz, Türk çizgiroman tarihine tümüyle yeni ve özgün bir sayfa olarak açılmıştır. ? gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr AbdülcanbazTurhan Selçuk’tan İnsan Manzaraları/ Nazife Güngör/ Cumhuriyet Kitapları/ 208 s. SAYFA 17 Turhan Selçuk’un izdüşümü gibidir Abdülcanbaz. Selçuk’un o zengin ruh, duygu ve düşün dünyasını görürsünüz onda. Toplumdaki çarpık işleyişe, insanlığın gidişine eleştirel bakışın Osmanlı tokadında meydan okuyuşa dönüşünü izlersiniz Abdülcanbaz’da. Sözgelimi bilindik bir roman kahramanı aniden çıkıverir karşımıza Abdülcanbaz karelerinde. Ya da bir bakarsınız ki yine bilindik bir masal Abdülcanbaz’ın serüvenlerinden biri oluvermiş, masalın kahramanları ile Abdülcanbaz aynı serüvende paylaşıyorlar yaşamı. Bu tür metinsel karşılaşma ve kesişmeler anlatıma önemli ölçüde bir dinamizm ve zenginlik kazandırmakta. Bu da okura ayrı bir keyif vermekte. Benzer bir durum, zaman zaman gerçek yaşamdan kişilerin çizgiromanın kurmaca dünyasına konuk edilmesinde de dikkati çekmekte. Örneğin, Kurtuluş Savaşı’nın anlatıldığı serüvenlerde bir anda Mustafa Kemal çıkıverir okurun karşısına. Ya da ülkede askeri müdahale gerçekleşmiştir ve harekâtı gerçekleştiren askerler gerçek adlarıyla Abdülcanbaz’ın kurmaca dünyasında da boy gösterirler. ği, zengin ruh ve duygu dünyası, ciddi ve cesur duruşuyla insanlara örnek oluşturan bir kişilik de ortaya koymakta Abdülcanbaz. Hatta okur onu öylesine benimsemiş ve içselleştirmiştir ki zaman zaman Turhan Selçuk’a mektuplar geliyormuş, Abdülcanbaz’a iletilsin diye. ERKEK EGEMEN BİR ÇİZGİROMAN Daha çok erkek karakterlerin öne çıktığı Abdülcanbaz için, “Kadının erkeğe bağımlılığının söz konusu olduğu görülür” diyorsunuz… Neden böyledir bu? Abdülcanbaz’ın kurmaca dünyasının aslında içerisinde yaşadığımız gerçek dünyanın büyük ölçüde bir izdüşümü olduğunu belirtmiştik. Dolayısıyla da Abdülcanbaz karakteri etrafında gelişen tüm ilişki ağı da aynı şekilde gerçek dün
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle