Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yetkin bir nehir söyleşi: “Silinmiş Alkışlar İçindeMücap Ofluoğlu Kitabı’ ‘Bacaksız Kovboy’un (!) maceraları... Nuri Dikeç’in 1.5 yıllık yoğun bir emek sonucunda hazırladığı bir nehir söyleşi sözümüzün konusu; “Silinmiş Alkışlar İçindeMücap Ofluoğlu Kitabı”. Çok oylumlu, enerjik, dolu dolu bir Mücap Ofluoğlu külliyatı… Birçok Mücap’ın buluştuğu bir pota: “Bacaksız kovboy Mücap”, “heykel Mücap”, “Marko Paşa Mücap”, “Teyzeleri gibi Fenerbahçeli Mücap”, “evlat Mücap”, “Şehir Tiyatrosu’nun kapısındaki ‘Girilmez’ yazısını alt eden tiyatrocu Mücap”, “şair, yazar, gazeteci Mücap”, “Gök Korsan Mücap”, “madenci Mücap”, “muhasebeci Mücap”…, “Cuma Akademisyeni Mücap”… Nuri Dikeç’in emeğine saygıyla, Mücap Ofluoğlu ile kitabını konuştuk. hasebe memuru, bir yandan Şehir Tiyatrosu’na girmeye çalışan bir aktör adayıyken bir de Marko Paşa gibi birtakım kişilerin sinirlerini dürten bir gazetede müdürlük aslında çok riskli bir işti. Ama çok da keyifli ve bulunmaz bir fırsattı. Marko Paşa’da başyazar Sabahattin Ali’ydi, mizah bölümü de Aziz Nesin’in kontrolündeydi. Sonra Rıfat llgaz, Mim Uykusuz… Öyle büyük bir ekip yani. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Sabahattin Ali, lord gibi adamdı. Aziz Nesin ise tam bir halk adamıydı. Çok güzel anılarımız oldu. Sabahattin Ali ile Aziz Nesin ile müthiş tartışma içindeydiler ama bir saygısızlıklarını görmemişizdir. O beni çok etkilemiştir. AZİZ NESİN İLE CİPGİLLER… Aziz Nesin benden az çekmemiştir hani! Marko Paşa parasız kalınca ben tutturdum ikimiz sahneye çıkalım diye. Aziz “olmaz” diyor, millet dalga geçiyor. Kitapta ayrıntılarıyla var, nasıl olduysa ısrardan bıktırma yoluyla sanırım ikna oldu. Kendimize bulduğumuz firma adı da “Cipgiller”di. Bir kereliğe mahsus olmak üzere sahneye çıktık da. Aziz, “Mücap sen oyunlarını oyna, ben yazılarımı yazayım” deyince işimize son verdik. Daha sonra Marko Paşa’dan istifa etmek zorunda kaldım çünkü Şehir Tiyatrosu’na devam etmek istiyordum. Bir de hayvan borsası olayı var tabi, hayvan satıyoruz. Bu Marko Paşa meselesi borsa müdürünü biraz rahatsız etmişti falan, o nedenle sonra borsadan da istifa ettim. Entelektüel dünyayla yakın temas Marko Paşa’dan sonra da hep süregelmiş… Tabi, hatta edebiyat dünyasından dostluklarım tiyatro dünyasındaki dostluklarımdan daha ilerdeydi. Hâlâ da öyledir. Edebiyatla, özellikle şiirle hep çok ilgiliydim her zaman. Hatta bu kitabımızın “silinmiş alkışlar içinde” adı da, “Aynada” adlı bir şiirimin dizesidir. Orhan Veli, Sait Faik, Yaşar Kemal ki Sait Faik tanıştırmıştır bizi, Cahit Irgat, Ercüment Behzat Lav, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Avni Dilligil, Orhan Kemal, Arif Dino, saymakla bitmez ömür dostluklardı. MADEN OCAĞINDAN TİYATROYA Tiyatro konusuna dönersek “Konservatuvar sınavlarını iki defa kaybeden Mücap”ın başına gelenler de film gibi… Konservatuvar sınavını iki defa kaybettim. Biri 38’deydi, Nihat Aybars kazanmıştı. Bu arada ne alakası varsa aklımda tiyatro hep olmasına rağmen, tuttum maden mühendisi olmaya karar verdim. Hayatımda ¥ büyük etki bırakmıştır maden Ë Gamze AKDEMİR evgili Nuri Dikeç’in gerçekleştirdiği bu nehir söyleşi fikri nasıl doğdu? Aziz dostum Aydın Boysan söyledi ilk. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan seninle görüşmek istiyorlar dedi. Sonra yayınevinden Levent Cinemre de telefon etti konuyla ilgili. Nuri de, “Mücap Ağabey ile nehir konuşmasını ben yapmayı isterim” diyor. Nuri daha önce, Cumhuriyet’e yazı yazdığı zamanlarda da benimle bir söyleşi yapmıştı. Kısa süre sonra da Levent ve Nuri ellerinde koca bir çiçekle eve geldiler. Aynı gün başladık Nuri ile çalışmaya ve tam 1.5 yıl sürdü. Nuri fevkalade çalıştı, gayet ciddi, tutarlı bir şekilde çalıştı. Çok doğru, yerli yerinde sorular sordu. Benim yazmış olduğum 7 kitabı da iyice inceledi. Hakkımda eksik hiçbir nokta bırakmadı. Çok iyi anlaştık Nuriciğimle. KORSAN MÜCAP! Nuri Ağabey’in büyük emeğine saygıyla, birçok Mücap Ofluoğlu’yla tanışıyoruz kitapta… “Bacaksız kovboy Mücap”, “heykel Mücap”, “Marko Paşa Mücap”… Çok… “Teyzeleri gibi Fenerbahçeli Mücap”, “evlat Mücap”, “Şehir Tiyatrosu’nun kapısındaki ‘Girilmez’ yazısını alt eden tiyatrocu Mücap”, “şair, yazar, gazeteci Mücap”, “Gök Korsan Mücap”, “madenci Mücap”, “muhasebeci Mücap”… Saymakla bitmeyecek değil mi? Bir de “Cuma Akademisyeni Mücap” var tabi… MARKO PAŞA MÜCAP! En çok etkiyi hangi Mücap bırakmıştır? Dönemin çok satan, ünlü haftalık gülmece gazetesi Marko Paşa’sında “Sorumlu Yazıişleri Müdürü Mücap”ın yeri bende çok ayrıdır. Bir yandan hayvan borsasında muSAYFA 16 S Konservatuvar sınavını iki defa kaybettim. Biri 38’deydi, Nihat Aybars kazanmıştı. Bu arada ne alakası varsa aklımda tiyatro hep olmasına rağmen, tuttum maden mühendisi olmaya karar verdim. Hayatımda büyük etki bırakmıştır maden olayı gerçekten. CUMHURİYET KİTAP SAYI 984