23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ruth Christie tanıdığı Türk yazarları anlattı Türk edebiyatı ile 60 yıl yazılmasını beklemekte. Bir İstanbul ziyaretinde Cevat stanbul’a geçenlerde beni ve kocamı, Oktay ve Sayaptığım ziyaret hoş bir biha Rifat’lara akşam yemesürprizle başladı; oteliğine götürdü. Yakışıklı, ağırmize yürüme mesafebaşlı ve asker duruşlu Oktay sindeki duvarda gözüme çarRifat bizim için pilav bile pan plakette, “Ahmet Hamdi yapmıştı ve yağlı boya tabloTanpınar 19011962. Büyük larını izlememiz, o Türkiye şair, romancı, hikâyeci ve degezimizin en unutulmaz anıneme yazarı burada yaşadı” sıydı. Londra’ya dönüşüyazıyordu. Duvarın arkasınmüzde yayıncı dostumuz da, yabanıl otların da eksik olmadığı avlu, yorDavid Perman bizi; sevecen, canlı, hünerli şair, gun bina ve atölyelerle çevriliydi. Son birkaç yılçevirmen ve yazar aynı zamanda müthiş bir aşçı, dır ilgi alanım içerisinde olan Tanpınar, 1944fırıncı ve metal heykeltıraşı Feyyaz Fergar Kaya1951 yıllarındaki yapıtlarının çoğunu burada can ile tanıştırdı. Tuğrul Tanyol’un “Cem”inden yazmış olmalıydı. 1940’ların sonlarında, iki yıl yaptığım çeviriyle ilgili kapsamlı önerilerini unuBeyoğlu’nda çalışmış ve yaşamıştım; kim bilir, tamam. İstanbul’dan son dönüşünde Melissa belki de o müthiş adamla karşılaşmışımdır diye Gürpınar’ın şiirlerinden etkilenmişti, onun uzun düşündüm. O dönemde, Kurtuluş Savaşı kahraşiirlerinden bir nakaratı sürekli mırıldanırdı. manlarından ve kadın hakları savunucusu, heyHeyhat! Anavatanındaki tatilden döndükten betli Halide Edip Adıvar’la tanışmıştım. Acemi sonra bir kalp krizine kurban gittiğini öğrenince bir İskoç genç kızıydım, onun tarihsel öneminin kahrolduk. Aykırı ve güzel bir insandı. pek farkında değildim; siyah giysiler yeğleyen Can Yücel’in ‘basso profundo’ sesiyle Kuzey minyon hanımefendinin, siyah kenarlı gözlükleLondra’da dolu bir salonda şiir okumasını ve ne rinin içinden insanı delip geçen bakışları ve elinzaman Vedat Türkali’ye uğrasam, Nâzım Hikden eksik etmediği sigara ağızlığı hafızamda yer met’le ilgili çeviri konularında esirgemediği yaretmiştir. O günlerde, İstanbul’da okurken nenedımlarını da unutamam. Ve onu tanıyan herkesiyle yaşayan evlatlık torunuyla arkadaş olmuşsin sevdiği Musa (Moris Farhi), geçmişte ve butuk. Halide Edip beni benimsemiş olmalı ki Leygünlerde hep yanımdaydı. la ve onun arkadaşları Ercüment Atabay, Mina İki benzemez de olsalar, Tuğrul Tanyol ve GüUrgan, Tatiana ve bir gün üç ciltlik Türk romanı ven Turan gözde çağdaş şairlerimdir. Tuğrul biltarihi yazacağını beklemediğim Berna Moran’la gi dağarcığı ve klasik müzik tutkusuyla bizi süsık sık buluşurduk. rekli şaşırtmıştır ve derin ama güzel sesli GüBritanya’ya döndüm. Senelerce senelerce sonven’in şiiri, giderek yalınlaşırken derinleşmiştir. ra, Londra Üniversitesi’nde dört yıl boyu Türk Onun, Mehmet H. Doğan’ın üç kalın ciltlik andili, edebiyatı ve tarihi üzerine seminerlere katıltolojisini İstanbul’dan Londra’daki evimize dek dım. Bir seminerde –Yunus Emre yerine – motaşıması aklımdadır. dern Tanpınar’la tanıştım ve bir daha büyüsünBejan Matur’un şaşırtıcı şiirini henüz keşfettim den kurtulamadım. sayılır. Gizemli fısıltısını John Berger da benimTürkçeden İngilizceye bir kısa öykü çevirmişsemiştir; bildiğim kadarıyla en az iki okuma setim. Beni yüreklendirdiler, onu Nermin Meneansının finalinde, cebinden çıkardığı kitaptan mencioğlu’na götürdüm. Ertesi sabah telefon Bejan’dan şiirler okumuştur. edip memnuniyetini belirtmesini doğrusu bekleSaliha Paker’in düzenlediği Cunda Çeviri miyordum, sevindim. Bu zarif ve bilge hanımAtölyeleri’nden birine Gülten Akın ve Murathan efendinin Swiss Cottage’da güneş gören bir daiMungan yapıtlarından okumak üzere davetliydiresi vardı; salon duvarları Türk ressamlarının ler. Yiğit duruşlu ve zeki Akın’dan çok etkilenyağlıboya ve desenleriyle kaplıydı, şiir kütüphadim, o ayrılırken tüm katılımcılar birden ayağa nesi mükemmeldi. Ara sıra o eşsiz atmosfere kokalkmıştık. Mungan’sa zarif ve inandırıcıydı. nuk olmak bir şerefti. Saliha Sıra, nihayet, yazısıyla yakınPaker ile orada tanışıp, dost laştıkça takdir ettiğim bir yaolduk. Saliha beni, Latife Tezara geldi. Taban tabana zıt GHOSTS kin’in olağanüstü romanı gibi yansırken aslında birbirini tamamlayan iki karakterin yö“Berci Kristin Çöp MasallaOnce rüngesindeki usta işi gizemli rı’nı” (“Tales From The GarBy the Wall of the Seven Towers romanında o, üçüncü bir akbage Hills”) İngilizce’ye çeviran old man tör olarak kendine yer vermişmeye ikna etti. Cevat Çapan’ın frail as paper, gave a rose and a blessing. ti. Öykünün akışını bir kukla konuşmacı olarak katıldığı şiir oynatıcısı gibi yönlendiren ve gecesine gittiğim mekânda, The Word lapsed, kendisine sanki sadist bir bibRichard McKane ile yan yana the rose shrivelled. liyofil şiddetinde rol biçen o oturmuştuk. İkimizin de Okyazar Selçuk Altun’dur – ne tay Rifat’ı sevip çevirdiğimizin Now hınzırca bir postmodernlik ortaya çıkması, uzun bir dosta ghost’s breath has raised ama! luk ve verimli bir ortaklığın words like bones, Altun sevgili İstanbul’un başlangıç noktasıdır. Nâzım to dance together and to reenact “küçük köşelerini ve sürpriz Hikmet ve Oktay Rifat’tan a gesture. peyzajlarını” keşfe çıkarken yaptığımız seçme çeviriler yayeniden Tanpınar. ? yımlandı, Tuğrul Tanyol’dan Ruth Christie yaptıklarımızsa hâlâ bir önsöz Çeviren: Selçuk Altun Ë Ruth CHRISTIE İ Ruth Christie (Çevirenin Notu: 1991? Cumhuriyet Kitap Eki’nde, Ruth Christie kaynaklı haberi okuyunca birden heyecanlandım. O, şair ve çevirmen Richard McKane ile birlikte geçmiş, gelmiş, gelecek en büyük Türk şairi Oktay Rifat’tan yaptıkları şiir çevirilerinin İngiltere’de basımı için, bir sponsor arıyorlardı. (Sevincimi anlatamam demek zorundayım.) O dönem Yapı Kredi’de genel müdür başyardımcısı ve Yapı Kredi Yayınları’nda yönetim kurulu başkan vekiliydim. Londra’da mukim Ruth Christie’yi arayıp, “Bekleyin, ilk fırsatta geliyorum” dedim. İki bilge çevirmen ve Türk(iye) dostuyla üç proje gerçekleştirdik; Voices of Memory, Selected Poems of Oktay Rifat (1993); Beyond the Walls, Selected Poems by Nâzım Hikmet (2002) ve Poems of Oktay Rifat (2007)! AngloAmerikan şiiristanı anılan yapıtları benimsedi. Oxford Üniversitesi şiir kürsüsü profesörü Peter Levi, “Oktay Rifat’ı aslından okuyabilmek için yetmişimde bile Türkçe öğrenmeye hazırım” buyurmuştu. Ruth ve Richard ile dostluğumuz şiir projeleri dışında da devam etti. Londra’ya her gidişimde, Ruth ve sevecen eşi James’in evlerine koşturdum. (Compayne Gardens Sokağı’nda sürekli bir güz mü hüküm sürer? Orada, bir parka girmişçesine keyiflenirim. Nobelist şair T.S. Eliot’da bu dingin mekânın sakiniydi.) Ruth Christie bilgeliğini soylu bir alçakgönüllülükle saklamak ister gibidir. Yazmaz veya çevirmezse, okur ve o bir sanatseverdir de. Beyefendi kocası James, Britanya’nın önemli çellistlerindendir. Annemin Öğretmediği Şarkılar’ın İngilizceye çevrilmesine kışkırtıldığımda önce ona başvurdum. Beni kırmadı, nükseden sağlık sorunlarına rağmen yardımcısı Selçuk Berilgen ile birlikte işini zamanında ve eksiksiz olarak tamamladı. Londra’da Ruth’la tanışan yayıncım Telegram Books’un ilgilileri de Ruth’u yetkin ve saygıdeğer buldular. Ruth ve James konuğum olarak ekim ayında bir haftalığına İstanbul’a geldiler. Son kez, bir Oktay Rifat’ı anma töreni için galiba on beş yıl önce buradaydılar. Koştura koştura eski dostlarıyla hasret giderdiler. Türk edebiyatının AngloAmerikan ellerindeki gönüllü meleği, edebiyatçılarının dostu Ruth’dan dönünce bir anı yazmasını rica ettim. Narmanlı Han’ın yorgun ön cephe duvarındaki bir levhadan yola çıkarak altmış yıl öncesinden günümüze dek “hızlı bir döküm” yaptı. Richard McKane’den onun şiir yazdığını ama ürünlerini pek ortaya çıkarmak istemediğini duymuştum. Kendisinden bir şiirini yollamasını istedim. Çevrilmemesi ve yazının sonuna eklenmesi koşuluyla bu isteğimi de kırmadı. Ruth Christie yalnızca yetkin Nâzım Hikmet ve Oktay Rifat çevirileriyle anılmayacaktır. O, benimsediği diğer şairlerimizden de çeviriler yapmakla kalmamış, gerektiğinde onlara yayıncı bulmaya da uğraşmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığı Ruth Christie, Richard McKane, John Freely, Maureen Freely’den başlayarak kültür ve edebiyatımızı çeviri ve yapıtlarıyla küresel ortama taşıyan has dostlarımıza şükranlarını sunmalıdır. Ben, bitirirken, “Azize Ruth Christie’nin ellerinden öperim” demekle yetineceğim.) ? SAYFA 6 Ë CUMHURİYET KİTAP SAYI 980
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle