05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

VİTRİNDEKİLER ¥ Türk yazınındaki yeri ve önemini vurgulamayı amaçlıyor. İpek Tin/ Halim Yazıcı/ Digraf Yayıncılık/ 70 s. Müzik Coğrafyasında Duraklar/ Ömer Bozkurt/ SevdaCenap And Müzik Vakfı Yayınları/ 164 s. Daha önceki yapıtlarında, yabanıl doğayı, onun flora ve faunasını ve uzak deniz yolculuklarını işleyen Ömer Bozkurt, “Müzik Coğrafyasında Duraklar” adlı kitabında kimi Avrupa kentlerine müzik yolculuklarını aktarıyor. Yabanıl faunanın yerini bu kez, müzisyenler, festival ve kültür yöneticileri ve dinleyiciler; denizlerin ve yabanıl doğanın yeriniyse herkesçe bilinen kentler ve konser salonları alıyor. Angelacoma’nın Duvarları/ Cemil Kavukçu/ Can Yayınları/ 148 s. Cemil Kavukçu, “Angelacoma’nın Duvarları” isimli yeni kitabında kendi yaşamından bir kesiti anlatıyor. Bir yazarın çocukluk yıllarının, gençlik kıvılcımlarının o zorluklarla dolu, gene de tadına doyulmaz günlerini... Okuyucu, “Angelacoma’nın Duvarları”nda hem Kavukçu’nun yetiştiği şartları görecek, hem de şaşırtıcı bir ustalıkla yazılmış bir anlatı okuyacak. Eski adı “Angelacoma” olan İnegöl’ü ölümsüz kılan bir yapıt bu. Küçük Anılar/ José Saramago/ Çevi.: İnci Kut/ Can Yayınları/ 100 s. “Küçük Anılar”, 1998’de Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen José Saramago’nun çocukluk ve ilkgençlik anılarından oluşuyor. Saramago, o kendine özgü şiirsel anlatımıyla ve hiç yakınmadan, büyük bir yoksulluk içinde geçen çocukluk çağını anlatıyor. Hayal gücünün genişliği dışında yazar Saramago’ya hiçbir gönderme yapmadan, yoksul bir çocuğun önce köyünde, sonra büyük kentin kenar mahallesindeki yaşamını betimliyor. Ama yine de, “Küçük Anılar”, sıkıntıları ve büyülü anlarıyla, Saramago’yu büyük bir yazar olmaya götüren kişisel zenginliği gözler önüne seriyor. Alamut Efsaneleri/ Farhad Daftary/ Çeviren: Özgür Çelebi/ Yurt Kitap Yayın/ 296 s. Nizari İsmailileri, Ortaçağ Avrupa’sında “Haşaşiler” ismiyle nam salmışlardır. Haşhaş kelimesinden türetilen bu yanlış isim, XII. yüzyılın başlarında Ortadoğu’da varlık gösteren bu gizemli tarikatın üyeleriyle ilk olarak temasa geçen Haçlılar ve yanlarında gelen Batılı yazarlar sayesinde geniş kitlelere yayılmıştır. Ortaçağ Avrupa halkları da Haşaşilerin gizli faaliyetleri ve onların gizemli liderleri Dağın Yaşlı Adamı Hasan Sabbah ile ilgili bir dizi hikâyeyi kulaktan kulağa aktarmışlardır. Farhad Daftary’nin kaleme aldığı “Alamut Efsaneleri” isimli kitap, önderleri Hasan Sabbah’ın kandırmacalarıyla, haşhaş içerek kendilerini ölüme atan şuursuz bir topluluk gibi gösterilmeye çalışılan İsmaili topluluğundan bir kesit sunuyor. Köle/ Hans Kirk/ Çeviren: Sermet Yalçın/ Yordam Kitap/ 192 s. 17. yüzyılın sonlarına doğru Yeni Dünya’dan İspanya’ya doğru yola çıkan, altın yüklü bir İspanyol hazine gemisi... Gemide dönemin sınıfsal yelpazesinin neredeyse her renginden insan vardır. Ve hepsi bulundukları yerden bakmaktadır dünyaya. Derken bir Kızılderili köle çıkar sahneye. Danimarkalı yazar Hans Kirk, Nazilerin 1940’ta Danimarka’yı işgal edişinin ardından tutuklanır. “Köle”yi hapishanede yazar. Ardından bir fırsatını bulup cezaevinden kaçar ve kaçarken de müsveddeyi gizler. Fakat Almanlar onu bulup yakarlar. Yazar savaşın ardından tüm romanı yeniden yazmak zorunda kalacaktır. Kumdan Kitap/ Ali Mert/ Yordam Kitap/ 240 s. Ali Mert’in kaleme aldığı ve ülkemizdeki “işgal gerçeği”ni çarpıcı örnekler ve öykülemelerle ortaya koyan “Kumdan Kitap”, aynı zamanda politik mizah yönüyle de öne çıkan bir çalışma. Çalışma İstanbul başta olmak üzere, metropollerdeki “büyük satış”a, yoksul semtlerdeki yaşam tarzıyla uydu kentler arasındaki uçuruma, alışveriş merkezlerinde seyre çıkanlara, 2000’lerin sınıf atlama dürtülerine, yoksullaşmanın acı gerçekliğine, medyadan yayılan çürümeye, “iş âlemi”ndeki kokuşmaya, şehirlerdeki farklı “toplaşma”lara uzanan, birbirine bitişe bitişe akıp giden öykülerden oluşuyor. Tevfik Çavdar’ın Kitabı/ Gamze Erbil/ Yazılama Yayınevi/ 286 s. Tevfik Çavdar Türkiye’nin en üretken aydınlarından. Emekçi halka ve ülkesine karşı sorumluluk bilinciyle bir iktisatçı olarak üstlendiği görevlerin yanı sıra, sürekli yazan, konferanslar veren, panellere katılan birisi... Çok insan tanıdı, çok gözledi, dolaştı, muhabbet etti, okudu. Aslında bir kitaba sığmayacak kadar dolu dolu yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. Anılarını, kaygılarını, hüzünlerini, beğenilerini “Tevfik Çavdar’ın Kitabı” başlığı altında gazeteci Gamze Erbil’e anlattı. Fotoğraftaki Kadın/ Hakan Yaman/ Doğan Kitap/ 234 s. “Sürekli ağlıyordum odamda. O zamana kadar hiç ağlamadığım kadar. Yıllarca biriktird,iklerimi bir seferde ağlıyor gibi… Sağanak olmuştu hüzünlerim, içime içime yağıyordu. Ve sanki bu dünyada sadece ben ağlıyordum. Bu işte de yalnız kalmıştım sanki. Herkes ağlasın istiyordum...” Hakan Yaman, “Fotoğraftaki Kadın”da, uzak ama tutkulu bir aşkın romanı. Tesadüfen fotoğrafını çektiği kadına âşık olan Suphi’nin şehrin loş sokaklarında sabırla fotoğraftaki sevgilisini arayışının, içinde özenle sakladığı umudun yitip gitmemesi için çabalayışının hikâyesini anlatıyor. ? SAYFA 29 “Batarken bana sorsaydın ya/ yunus reis’in teknesi/ ne güzel kokuyor ellerin/ nasıl kokuyorsa dağ lalesi/ ipek tini aze’min/ deseydim ya/ batırmadan seni/ imgenin delisi.” Halim Yazıcı, “İpek Tin” adlı yedinci şiir kitabıyla okuyucunun karşısına çıkarken, tanıklık duyarlık ve yaşadıklarını dizelerle şiirseverlere aktarıyor. Gülbeşeker/ Priscilla Mary Işın/ Yapı Kredi Yayınları/ 360 s. Türk yemekleri üzerine yazılmış eski ve yeni kitaplarda tatlıların da önemli bir yeri var. Nöbet şekerinden peynir şekerine; kudret helvasından ağız miskine; badem şekerinden çarşı helvalarına; tatlı sucuktan güllaç, baklava ve kadayıfa; pelteden lokuma; aşureden zerdeye Türk tatlı ve şekerlemeleri, Priscilla Mary Işın’ın kaleme aldığı “Gülbeşeker” başlıklı kitapla okuyucuya sunuluyor. Edebiyatçı Mimarlar Antolojisi/ Yayına Hazırlayan: Müjgan Yıldırım/ TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yayınları/ 278 s. Dünya Mimarlık Günü’nde yayımlanmak üzere, edebiyatçı mimarların yapıtlarında yer alan örneklerin derli toplu olarak bir araya getirilmesi ve kamuoyuna edebiyatçı mimarlar hakkında bilgi sunulması amacıyla; Mimarlık Vakfı ve Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi tarafından bir “Edebiyatçı Mimarlar Antolojisi” hazırlanması benimsenmiştir. İşte tüm bunların ışığında yola çıkılarak oluşturulan antolojide 53 mimarın; öykü, deneme, inceleme şiir, anı gibi edebiyatın tüm dallarında verdikleri eserlerden birer örnek ve özgeçmişlerinin yer aldığı bir antoloji çalışması gerçekleştirildi. Bütün Sırlarıyla Türkler/ Gürbüz Azak/ Babıali Kültür Yayıncılığı/ 284 s. Göktürk başbuğları Çin imparatorlarına “Oğlum” diye hitap ederdi. Süvariler atlarını donuna (rengine) göre kümelenip sıraya dikerdi. Asya Hunları; sandalye, masa, dolap, perde ve tül kullanıyordu. Tarkan unvanlı kişilere devletçe ceza verilemezdi. Türklerin Anadolu’ya ilk uzanışı 1071 değil, 395 yılıdır. Her kabilenin bir kutsal hayvanı ve damgası olurdu. Söz kesmeler, antlaşmalar, elçi kabulleri at üzerinde yapılırdı... Gürbüz Azak’ın kaleme aldığı “Bütün Sırlarıyla Türkler” başlıklı çalışma, bilinmesi gereken şaşılası olayların, kişiler ve medeniyet yükseltilerini vitrinliyor. CUMHURİYET KİTAP SAYI 980
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle