02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

B U L M A C A 1 B 2 B 3 F 4 J 5 H 6 G 6 G 7 D 8 İLKER MUMCUOĞLU I 9 A 10 F 11 A 12 J 13 I 14 F 15 I 16 I 17 G 18 L 19 19 J 20 B 21 L 22 I 23 H 24 J 25 A 26 A 27 I 28 J 29 B 30 A 31 F 32 D 33 L 34 L 35 E 36 I 37 C 38 I 39 K 40 D 41 J Feyza HEPÇİLİNGİRLER 7 Ocak Pazartesi özcük bileşmeleri”, kesin yargılara varmakta zorlandığımız konulardan biri. Hürriyet Yaşar’dan bu konuya değinen, uzun ve kapsamlı bir mektup almıştım. Enine boyuna tartışabilecek zamanı yakalamak için bekletmeyi uygun gördüm. Günlüklerde “anadil anadili” ayrımına değinmemden sonra Emre Yazman’dan da aynı konuya ilişkin bir mektup geldi. Sorun, belirtisiz ad tamlaması biçiminde kurulmuş bileşik sözcüklerde düğümleniyor. Kullanım sıklığı kazanmış ve benimsenme sürecini aşmış bileşik sözcükler tek sözcük olarak algılanıyor ve sözcüğe getirilen ekler, bu kabule göre getiriliyor. Yaşar’ın ve Yazman’ın ortak örneği “ayakkabı” böyle. “Ayak kapı” biçiminde belirtisiz bir ad tamlamasından oluşmuşken artık rahatlıkla tek sözcük olarak algılanıyor ve “ayakkabısı” biçiminde yeniden iyelik eki alabiliyor. Bu konuya “el bezi” örneğinden girmiştik. Öncelikli soru: “el bezi” mi, “elbezi” mi? Yani bu, bileşik sözcük mü, iki ayrı sözcükten oluşan bir söz mü? Yazım kılavuzları ve sözlüklerde her iki biçimini de görmek olası. Ortak bir buluşma noktası çıkar mı diye, İngilizcesine bile baktım. Redhouse, “hand towel” diye vermiş “el bezi”nin karşılığını. Her şeyden önce şunu söylemeliyiz: Bitişik yazarsak bileşik sözcük olmaz. Öyle olsaydı “her şey, bir gün” gibi sözlerin bu doğru yazımından çok daha fazla rastladığımız, bitiştirilmiş yanlış biçimlerini doğru saymamız gerekirdi. İki ayrı sözcük olarak yazdığımız zaman da o sözcüğü bileşik sözcüklükten çıkarmış olmayız. Bileşik sözcüğün oluşması için, kendisini oluşturan sözcüklerin kendi anlamlarından kayması ve kaç sözcükten oluşursa oluşsun o bileşik sözcüğün tek kavramı karşılıyor olması gerek. Bundan sonrasını belirleyen, kullanım sıklığı… Hangi sözcüğün hangi sıklıkta kullanıldığını ve buna bağlı olarak hangi değişim ve dönüşümlerden geçtiğini saptamak ise hiç kolay değil. Hürriyet Yaşar’ın dediği gibi, “… dil konuları genellemeyi kaldırmıyor. Tüm genellemelerimiz hiç beklemediğimiz bir anda, yanıldığımızı gösteren ayrıksı örneklerle karşı karşıya kalabiliyor. Antakya’nın Altınözü’sü, Yiğityolu’su vardır ama, yine de ‘Antakya’nın Altınözü’süne, Yiğityolu’suna’ değil, ‘Altınözü’ne, Yiğityolu’na’ gidebiliyoruzdur. Hâlâ Beyoğlu’ya değil, Beyoğlu’na gidebildiğimiz gibi. Antakya’nın Yayladağı’sı değil, Yayladağı ilçesi olduğu gibi.” Eme Yazman da “ayakkabı” örneğinden hareketle, “Son zamanlarda ‘terör örgütü elebaşı’ biçiminde bir ibareyi çok sık duyar oldum. ‘Elebaşı’ sözcüğün yalın hali. Oysa burada bir tamlama söz konusu. Nasıl ‘dans ayakkabı” değil de ‘dans ayakkabısı’ diyorsak, ‘elebaşı’nın da iyelik eki alması gerekir ve ibarenin doğru biçimi ‘terör örgütü elebaşısı’ olmalı.” diyor. Buraya kadarına denecek söz yok. Ancak “anadil (Kendisinden başka diller türemiş olan kaynak dil) – anadili (Kişinin yakın çevresinden öğrendiği, soyca bağlı olduğu kimselerin dili)” ayrımını belirginleştirmemden sonra, Emre Yazman’ın, aklının takıldığı duruma bu kadar kolay onay veremeyiz gibi geliyor bana: “Nasıl ‘Futbolcuların ayakkabı kramponludur” yanlış, “Futbolcuların ayakkabısı kramponludur’ doğru ise, ‘Türklerin anadili Türkçedir’ de yanlış, ‘Türklerin anadilisi Türkçedir’ doğru değil midir? ‘Anadilisi’ kulağımızı tırmalasa da, ‘ayakkabısı’ hiç öyle değil. Bunun nedeni de alışkanlık olsa gerek. Eğer yıllar yılı, başka bir anlama gelen ‘anadil’i ‘anadili’nin yerine yanlış olarak kullanmamış Türkçe Günlükleri olsaydık, ‘anadilisi’ni de ‘ayakkabısı’ gibi çok olağan bulacaktık. Sizin düşünceniz nedir?” “Anadilisi” benim kulağımı tırmalamaktan öte, ısırıyor. Bu yüzden ben düşünce belirtmek yerine konuyu tartışmaya açmayı yeğliyorum. 42 I 43 F 44 I 45 I 46 F 47 K 48 B 49 I 50 F 51 I 52 A 53 I 54 G 55 F 56 J 57 G 58 I 59 H 60 J 61 I 62 L 63 H “S 64 I 65 C 66 C 67 K 68 I 69 A 70 I 71 C 72 A 73 I 74 F 11 Ocak Cuma 75 D 76 A 77 C 78 K 79 I 80 F 81 I 82 E 83 A 84 J 85 J 86 G N Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru Ekin Yayınları’ndan Beni Hiç Göremezsin adlı şiir kitabı yayımlanan şairin adını oluşturacak bulmaca karelerindeyse aynı kitaptan dizeler ortaya çıkacaktır. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. “... ... Bir Deli” (Aziz Nesin’in bir hikâye kitabı). 11 9 72 25 69 30 76 83 52 B. “Fikret ...” (Kısa Lodos Hikâyeleri ve Şizofreni adlı yapıtları da olan yazar). 20 48 1 2 29 C. “Yürüdükçe gönlündeki ... artıyor.” (Y. K. Karaosmanoğlu) 66 71 37 65 77 D. Okul. 7 32 40 75 E. Kuzey Defterleri, Buhurumeryem ve Uzak Fırtına adlı şiir kitaplarını da yaratan şairi simgeleyen harfler. 35 82 F. “... Hıfzı” (Kars ve dolaylarının Ruslardan geri alınması sırasında, Ermenilerin katliamına kurban gidip, öldürülen saz şairi). 74 43 80 14 10 50 31 3 46 55 38 22 68 36 J. Sean Connery’den sonra James Bond rolünü oynayan aktör. 41 12 19 4 56 24 60 28 85 84 K. “... ve Slogan” (Ruşen Çakır’ın bir araştırma kitabı). 47 39 67 78 L. Bir tür deri. 21 34 33 62 18 G. “... Arif” (Hasretinden Prangalar Eskittim’in şairi). 17 6 57 86 54 H. “... Ustaoğlu” (sinema yönetmeni). 59 23 5 26 63 I. “Gideceksin ... .../ Balıklar çıkacak yoluna karşıcı” (Orhan Veli Kanık). 81 61 79 42 53 45 70 58 8 44 73 16 13 51 64 27 49 15 935. sayının çözümü: A. KUŞ, B. UYANIŞ, C. BORİS VİAN, D. İMGE, E. LAKONİK, F. AYKIRI, G. YÜREĞİMİN, H. KÖS KÖS, I. ÖRGÜN, J. SEVİN OLMADIĞINA, K. EB, L. OM, M. Ğ, N. LAKAP, O. UYGUR. Şiir: “Konuşurken göğe bakıyorsun / İki göğün bakışmasındaki maviliği öpüyorum sevgimle Korsan Yayınları” CUMHURİYET KİTAP SAYI 936 e sevimli “kişisel gelişim” kitapları yayımlıyor Elma Yayınevi. “Olumlu Sözcükler Etkili Sonuçlar” kitabına konan alt başlık, yayınevinin yayıncılık ilkesini de belirtiyor sanki: “Yaşamı Değerli Kılmanın ve Coşkuyla Kucaklamanın Basit Yolları”. Andığım kitapta, “Bizleri İnsan Yapan Sözcüklerdir”, “Sözcükler Yaşamı Değiştirebilir” gibi konu başlıkları kadar, aralara serpiştirilmiş özlü sözler de ilgi çekici. “Bir tek güzel sözle iki ay yaşayabilirim.” diyen Mark Twain, “Konuşma, uygarlığın ta kendisidir.” diyen Thomas Mann, “Yaşam ve dil aynı derecede kutsaldır.” diyen Oliver Wendell Holmes, “Toplumu bir arada tutan şey sözcüklerdir; onlar olmadan insan olamayız.” diyen Stuart Chase ve daha onlarca kişi, kitabın yazarı Hal Urban’a destek olurken okuru da duraksatıp düşündürüyor. Neredeyse ana karnından başladığımız halde yabancı dil öğretiminde neden bu kadar başarısız olduğumuz konusunda kafa yoranlardan Dr. Ali Işık’ın kitabı, yayımlandığı anda, adıyla ilgi çekmişti zaten: “Yabancı Dil Nasıl Öğrenilmez?” Kitabın sonunda bir makalesi yer alan Dr. Hasanbay Ellidokuzoğlu, “Biliyor musunuz, denizde boğulmayı başaran tek tür insandır.” dedikten sonra, yüzme ile dil öğrenme arasında neden ilişki kurduğunu şöyle açıklıyor: “Yüzme öğrenirken ilk basamak, öğrencinin suyun üstünde durabilmek gibi doğal bir kabiliyeti olduğunu bilmesidir. Dil öğrenirken bilmemiz gereken, bir dili edinmede doğuştan var olan ve sonradan yok olmayan bir kapasitemiz olduğudur.” Yaşamsal önemdeki dersleri bile İngilizce vererek, gençlere meslekleri yerine, İngilizceyi öğretmeye çalışan ve yine de başarısız olanların kesinlikle okumaları gereken bir kitap… Genrich Altshuler’in, “Yaratıcı Problem Çözme Kuramı” alt başlığını taşıyan “Ve Birden Mucit Ortaya Çıkıverdi TRIZ” adını taşıyan kitabı, eğitim sistemimizdeki bir başka ve büyük yaraya değiniyor. “Tüm dünyada ve özellikle Türkiye’de yaratıcılığı geliştirmek yerine insanları belirli kalıplarla sınırlayan eğitim sistemleri yüzünden yaratıcılık yeteneği gün geçtikçe azalıyor. Yaratıcı fikir geliştirebilmek için bilgiye de ihtiyaç duyulur. Beyinde depoladığımız bilgi seviyesi arttıkça, ne yazık ki fikirler daha fazla tutsak edilir ve yaratıcılık seviyesi azalmaya başlar. Bu bağlamda insanın yaratıcılık seviyesi, ilköğrenimle birlikte hızla gelişirken üniversite eğitimiyle birlikte gerilemeye başlar ve bir müddet sonra minimum seviyelere geri dönülür. İşte TRIZ’in ana amacı birtakım teknikleri ve bilgileri kullanarak bu yaratıcılık seviyesini ilerleyen yaşlarda dahi yeniden üst seviyelere doğru taşımaktır.” Özden Aslan’ın “İyi ki Farklıyız Yaşamda Çeşitlilik Zenginliktir” adlı kitabı, iş yaşamını anlatıyor; ama kitabın adıyla ilettiği, yaşamın her alanı için olumlanması gereken doğrulukta bir yargı. Daha Elma Yayınevi’nin “Kelimenü”sünden ve kitap ayraçlarından söz edeceğim; ama birkaç gün sonraki günlükte ancak.? www.feyzahepcilingirler.com [email protected] Yıldız Teknik Üniversitesi Türk Dili Böl. Çukursaray Binası Kat: 2 Barbaros Bulvarı 34349 Yıldız / İST. SAYFA 31
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle