02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Şebnem Gökçeoğlu Balcı’dan ‘Tutunamayanlar ve Hukuk’... rultusunda sosyal mevzuatın Avrupa Birliği ile uyumlu hale gelmesi zorunluluğu ile karşılaşıldığına, Avrupa Birliği’nin sosyal mevzuatının liberal Amerikan anlayıştan uzak olduğuna, dolayısıyla Türkiye’nin sosyal politika alanında tayin edeceği yönün yoksulluk programları açısından da belirleyici olduğuna dikkat çekiyor. Ancak yoksulluk gibi bir konunun yalnızca Avrupa Birliği’ne üyelik hedefi ile sınırlı olarak ele alınamayacağı ve sorun var oldukça alınması gerekli tedbirler konusunda uyarıyor. Kitapta yoksulluğun nedenleri hukuk sisteminden kaynaklanan boyutlarıyla da sorgulanırken, refah devletinin üzerinde inşa edildiği temel ilkeler ile yeni koşulların bu ilkeler ile olan uyumunun nasıl bozulduğu ve niçin krize yol açtığı incelenmiş. Diğer yandan, krizden çıkış arayışları doğrultusunda Avrupa’da sosyal güvenlik kavramının geçirmekte olduğu dönüşüm, sosyal hukuka yeni bir kurum olarak giren güvenceli asgari gelir çerçevesinde yapılan tartışmalar çerçevesinde irdelenmiş. Kitabın, Türkiye için bir model getirme çabası olmamasına rağmen, Avrupa sosyal hukuklarındaki yeni bir modelin değişik boyutlarıyla tanıtılmış olması, bu tür çabalar için oldukça katkı sağlayacaktır. ÜÇ BÖLÜMDE... “Tutunamayanlar ve Hukuk” üç bölümden oluşturulmuş. Birinci bölümde refah devletinin tarihsel süreçte hangi temeller üzerinde inşa edildiği incelenirken on dokuzuncu yüzyıldan daha da gerilere gidilerek modern toplumun kuruluş aşamalarına kadar uzanılmış ve refah devletinin izleri sürülmüş. “Refah Devletinin Felsefi Krizi” başlıklı ikinci bölümde, krizin ekonomik ve ideolojik nedenlerle birlikte felsefi ve hukuki boyutunun da olduğu gösterilerek Paine, Hayek, Rawls, Gorz, Bresson, Aznar gibi düşünürlerin sosyal adalet teorilerine modernitenin yeni bir aşamasına girişle bağlantılı yeni bir toplum sözleşmesi çerçevesinde yer verilmiş. Üçüncü bölümde ise, ilk iki bölümde soyut ve teorik düzeyde incelenen konular hukuk sistemince somutlaştırılmış haliyle ele alınmış. Güvenceli asgari gelir kurumunun Fransız hukukuna özgü biçimi olan “tutunma geliri” kurumu bu bölümde incelenirken, yoksulluk ve sosyal dışlanmanın ülkemizdeki iktisadi ve sosyolojik boyutları, Türk hukukunda var olan yoksullukla mücadele amacına yönelik yasaların temel esasları da bu bölümde hukuk sistemimizde henüz olmayan güvenceli asgari gelir hakkı perspektifiyle incelenmiş. Arazi araçlarıyla gece kulübüne giden insanlarımızın yaşadığı ‘zenginliklerin’, televole kültürü ile evlerimizde gezindiği bir konjonktürde, sokaklarda kol gezen yoksullukla ilgilenmeyi tercih eden yazar, göründüğü kadarıyla ilkgençlik yıllarında merak sardığı yoksulluk sorununun izini sürmeye kararlı gibi. İz süren bu adımların, insani duyarlılıklarının son derece hassas olmasının yanı sıra bir bilim insanına ait olması son derece önemli.? Tutunamayanlar ve Hukuk/ Şebnem Gökçeoğlu Balcı/ Dost Kitabevi/ 166 s. SAYFA 21 Bugünün yoksulları: Tutunamayanlar Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı Doktora Programı’nda hazırladığı “Güvenceli Asgari Gelir” başlıklı doktora tezini geliştiren Şebnem Gökçeoğlu Balcı, “Tutunamayanlar ve Hukuk” adını verdiği kitabında, yoksulluğu refah devletinin oluşum sürecinden başlayarak ele almış ve titizlikle yaptığı araştırma ve bilgi birikiminin de katkısıyla günümüze ışık tutmaya çalışmış. mayanlar diğer alanların yanında hukuk sisteminin de dışındadırlar. Yazar, yakın dönemde, Avrupa Birliği ülkelerinin sosyal hukuklarının, dışlananların yeniden toplum içinde yer alabilmeleri amacıyla hukuk sistemine dahil edilebilmeleri için bir reform sürecine girdiklerini belirtiyor. Bu çerçevede sosyal hukukun konusu artık yoksulluk değil aynı zamanda sosyal dışlanmadır. Yürürlüğe giren yeni yasalar, yalnızca yoksulların asgari düzeydeki geçim imkânlarını sağlamaya yönelik sosyal yardım hakkını değil, aynı zamanda toplumdan dışlanmış olan yoksulların toplumda tutunma hakkını düzenlemektedir. Cemaatçimuhafazakâr tipte refah devleti tipolojileri arasında değerlendirilen Türkiye’de, Batılı ülkelerdekine benzer düzeyde bir sosyal dışlanma problemine rastlanmaması, yoksulluğun bir patlamaya yol açmaması ise toplumun geleneksel yapısından kaynaklanmakta, özellikle aile, hemşerilik ve komşuluk gibi bağların güçlü olmasıyla açıklanmaktadır. Ancak ülkemizde sosyologlar büyük kentlerde aile dayanışmasının zayıfladığını ve geleneksel dayanışma biçimlerinden yararlanamayan yeni kent yoksullarının ortaya çıktığını araştırmalarıyla ortaya koymaktadır. Artık ülkemizde de geleneksel mekanizmalarla çözülemeyen yeni yoksulluk türleri doğmakta, bu sorun, kurumsal ve hukuki düzenlemelere gereksinim duymaktadır. Ülkemizde de artık ekonomik krizin yoksulluğu derinleştirmesinin de etkisiyle Avrupa Birliği ülkelerinde çeyrek yüzyıldır tartışılan güvenceli asgari gelir kurumu tartışma gündemine girmeye başlamıştır. Şebnem Gökçeoğlu Balcı, bu kapsamda Türkiye’de bir yandan sosyal politika alanındaki liberalleşmeye paralel olarak sosyal güvenliğin de özelleştirilmesi ve yerelleştirilmesi, yoksulluk sorununun devletten çok sivil toplum örgütleri ve yerel yönetimlerin görev alanına bırakılması eğiliminin mevcut olduğunu belirtirken, öte yandan da Avrupa Birliği’ne üyelik hedefi doğ ? Erdal F. ÇANAKÇI ünyanın konuştuğu ortak dillerden biridir yoksulluk. Irk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ayrımı gözetmeksizin bir bulaşıcı hastalık olarak binlerce yıldan beri dolaşmaktadır ortak dünyamızda. İnsanlık tarihinin geçirdiği evrelere, dünya genelinde ve ulusal ölçeklerde yaşanan ekonomik kalkınma ve büyümeye rağmen çözümü bulunamamış bir hastalık gibidir. Yoksulluk, geri kalmış, azgelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerle sınırlı olmayan, yeni sömürgecilik biçimleri ile geliştirilmiş yöntemlerle zenginlikleri ithal, yoksullukları ihraç etmelerine rağmen, ‘zengin’ ülkelerin de yaşadığı küresel bir sosyal olgudur. Bu gerçek, ekonomik büyüme ve gelişme ile doğru orantılı olarak yoksulluğun da kendiliğinden ortadan kalkacağı şeklindeki yaygın düşünce biçiminin geçerli olmadığını ortaya koymaktadır. Kuşkusuz, buradan yola çıkarak konunun derinleştirilmesi, ideolojik, politik, felsefi ve iktisadi eksende ele alınması ve tartışılması mümkündür. Öte yandan yoksulluk durağan değil, dünyanın küreselleşme, metropolleşme gibi yaşadığı evrelerin tüm boyutlarından etkilenerek hal değiştiren, daha doğrusu yeni biçimlerle de ortaya çıkan bir sosyal durumdur. Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı Doktora Programı’nda hazırladığı “Güvenceli Asgari Gelir” başlıklı doktora tezini geliştiren Şebnem Gökçeoğlu Balcı, “Tutunamayanlar ve Hukuk” adını verdiği kitabında, yoksulluğu refah devletinin oluşum sürecinden başlayarak ele almış ve titizlikle yaptığı araştırma ve bilgi birikiminin de katkısıyla günümüze ışık tutmaya çalışmış. “Tutunamayanlar ve Hukuk”, refah devletinin krizine ideolojik ve iktisadi yaklaşımlardan biraz farklı olarak konunun hukuk sistemlerinden kaynaklaCUMHURİYET KİTAP SAYI D nan nedenlerini de sorgulamış. Bu haliyle ülkemiz için alışılagelmiş araştırma ve eserlerden nitelik açısından farklı bir çalışma olarak ortaya çıkmış. YOKSULLUK ÜZERİNE Şebnem Gökçeoğlu Balcı, yoksulluğun yirminci yüzyılın son çeyreği ve yirmi birinci yüzyılın başta gelen sosyal sorunları arasında olduğunu, tanımı, nedenleri, sonuçları ve çözüm arayışlarının tüm sosyal bilimlerin gündeminde önemli bir yer tuttuğunu, on dokuzuncu yüzyılda Sanayi Devrimi’nin yarattığı tartışmalar gibi, bugün de teknolojik devrimin ve küreselleşmenin beraberinde getirdiği yoksulluğun tartışıldığını, ancak o dönemden farklı olarak yoksulluğun artık toplum içinde tutunma olgusuyla birlikte ele alındığını belirtiyor ve tespitlerini aktarıyor: Bugünün yoksulları artık sistem içinde yer alan ve emeklerine gereksinim duyulan işçilerle sınırlı olmayıp, sosyal dışlanma kavramı, altsınıf kavramı ve marjinalite ile birlikte anılmakta, bir sınıf oluşturmayan ve örgütlü olmayan, geçmişte olduğu gibi bir siyasal devrim tehdidi oluşturmayan yeni yoksullar suça olan eğilim ve şiddet potansiyelleri ile toplumsal düzene yönelik bir tehdit olarak görülmektedirler. Gelişmiş Batılı ülkelerin sistemden bütünüyle dışlanan bu yeni yoksulları, tutunamayanlardır. Dışlanmanın ekonomik, sosyolojik, psikolojik boyutlarının yanında hukuki boyutları da vardır ve tutuna936
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle