02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tarık Dursun K. “Denizin Kanı”nda bir yenilgiler romanı yazarak, dolaylı bir anlatımla, bizi sürekli bir savaşıma çağırıyor. B ir roman kimi zaman yazarın gözünde, kimi zaman okurun gözünde bitmemiş gibidir. Bir romancı arkadaşıma romanın arkasını ne zaman yazacağını sormuştum. “Elimde yeterli gereç yok” demişti. İç gerçekleri anlatan bir romandı. İç gerçekleri görmek bir olayın akışını izlemek gibi değildir. Davranışlardan, ilişkilerden ruh yapısına yansıyan özellikleri görmek gerekecektir. “Yeterli Gereç”in ötesinde, bu bir sezgi, bu bir özel yetenek işidir. Hep gerçeğin izini sürmek isteriz ama gerçeğin ne olduğunu bilemeyiz. Yaşarken nasıl bir gerçeğin içindeyiz? İnandıklarımızla örtüşen bir gerçek var mı? Belki de gerçeği söylencelerde aramak gerekecek. “YETERLİ GEREÇ” Tarık Dursun K. “Denizin Kanı”nı yazmadan önce sünger avcılarının yaşadığı çevreyi, dünyaya bakışlarını, insan ilişkilerini inceleyerek romanına yarayacak “yeterli gereç” toplamak istedi. Bu gereçler ancak birkaç öykü yazmasına yaradı. “Yabanın İnsanları” adındaki kitabında “Yarınlı Gece”, “Kürtaj”, “Tutanak” o gereçleri kullanabildiği öyküler oldu. Bunlar geniş soluklu bir romanın ayrıntıları olabilecek öykülerdi. O geniş soluklu roman kendini anlatacak dili arıyordu. Kara Ada karşısındaki bir kıyı kasabasında Ege’ye özgü bölge sözcükleriyle yüklü o dili bulması kolay olmadı. Çünkü o dil bölge ağzını aşan bir zenginlik kazanıyordu. Ayrıca deniz dibinin, Veli Dağı’nın bitki örtüsü, değişen mevsimlerin, nice canlının dünyasını söylencelerle örtüşen bir dille anlatmayı bilmeden, dinsel öykülerin gizemine varmadan “Denizin Kanı” yazılamazdı (DENİZİN KANI, roman, Bilgi Yayınevi, 4. basım, 2000). Tarık Dursun K., ana konu arasına yerleştirdiği, “epizot” diye yorumlayabileceğimiz şiirsel metinlerle, o dilin gücünü göstermenin ustası olduğunu kanıtlamıştır. Romanı okurken John Steinbeck’in “Gazap Üzümleri”ndeki o şiirsel ara metinleri anımsadım. Mustafa Şerif ONARAN Değinmeler Eski bir romanı yeniden okumak sünden, irili ufaklı balıklardan, değişik kuşlardan oluşan dil örüntüsünü romanın dokusuna yakıştırmasını bilen Tarık Dursun K.; söylencelerden gelen insanların gündelik yaşamaya geçerken şiirli bir incelik kazandığını anımsatıyor. Erendiz Atasü’nün gerçekçi yorumundan yola çıkarsak: “Yazar, efsaneleri ve tragedyaları doğuran eskil toplumsal koşullar ile 20. yüzyılda hâlâ feodalizmin sömürü düzeninde yaşayan halkların kaderi arasındaki koşutluğa dikkatimizi çeker.” O kıyı kasabasının arkasındaki Veli Dağı sıradan bir dağ değildir. Nice söylencelerle beslenerek ermiş bir dağ kimliği kazanmıştır. Kendi yazgılarına sığınmak için kaçan iki sevgili, Kara Mustafa ile Iraz kız, nasıl olsa Veli Dağı’nda korunacak bir yer bulacaklardı: “Her yüksek tepenin üzerinde, her yeşil ağacın altında bir kovuk vardı.” Veli Dağı’nda gece ayaza mı kesti? Sönmeye yüz tutan ateşi canlandırmak isteyen Iraz; “Cılızlayınca bir iki yanar attım” der. Süngeri eğiten “çabuk eller” süngerci tayfasının hünerini gösterir. Öylesine söylenmiş gibi görünen bu sözlerde şiirli bir incelik vardır. CİNSELLİK Sirenlerin büyüsüne kapılan denizciler nasıl gemilerini kayalıklarda parçalamışsa; deniz dibinde 50 kulaç derinlere düşen Kara Mustafa, çıplak bir deniz kızının izini sürmüştü. “Denizin Kanı”ndaki cinsellik; süngerci ağası Hacı Gömü’nün odalık gibi kullandığı Çerkez Lütfiye’yi geneleve gönderme sürecindeki sıradan ırza geçmelerle, MustafaIraz ilişkisindeki uyumlu birlikteliğe kadar değişik boyutlar gösterir. Kara Mustafa ile Iraz’ın sevişmesinde sertlikle yumuşaklığın uyumu var: “Mustafa bilinçsiz bir kızgınlıkla Iraz’ı kendi kendine çekti. Iraz, ufak, memnunluğunu taşıyan bir sızıltıyla ona sokuldu, sarıştılar.” Erendiz Atasü kadın duyarlığının bilinciyle açıklıyor: “Sevişmenin bu sadomazohist yorumu kimi okuru incitebilir. Ama romanın büyüsünü kısmen yaratan, efsane çağından miras bu eskil yorumdur. Denizin sallantısını özlediği için karada uyku tutmayan Mustafa’nın deniz tutkusunu, romanın derin katmanlarında çözümleyip okurun sezgisine ileten de...” YENİLGİNİN BAŞARISI Hacı ile süngerciler arasındaki savaşım sömürü düzeninin yıkılması, süngercilerin kendileri için çalışarak emeklerinin karşılığını almak istemeleri yüzündendi. Çok partili yönetime geçildiği zaman, kasabada Demokrat Parti’nin kurulmasını Hacı Gömü’ye bırakan anlayış, emeğe karşı, çıkar çevrelerini koruyan bir anlayışa dönüştü. Dengeleri bozan bu toplumsal değişimin yorumunu da Erendiz Atasü’ye bırakalım: “Ama heyhat, devir aslında efsane devri değildir, sonradan görmelerin çarpık çarpık emekleyen ama bu halinde bile çarptığı her şeyi kırıp döken kapitalizmi yürürlüğe girmiştir artık! Vurgun yiyip denizden ve kadınından olan Mustafa’nın tüm varlığının tek bir şiddet emelinde, yani ağayı öldürme azminde bütünlendiğini anlarız anlamasına da, bu düzenle baş etmek için efsane insanlarının yöntemlerinin yeterli olamayacağını da anlamamız gerekir.” Tarık Dursun K. “Denizin Kanı”nda bir yenilgiler romanı yazarak, dolaylı bir anlatımla, bizi sürekli bir savaşıma çağırıyor.? Bu sayfayla iletişim kurabilmeniz için dergilerinizi ve kitaplarınızı aşağıdaki adrese gönderiniz. SÖYLENCELERDEN GERÇEĞE Tarık Dursun K.’nın romanı; kasabanın süngerciler ağası Hacı Gömü’nün süngercileri sömürmesini, birlik olan süngercilerin Hacı’yla savaşımını ele alıyor. Romanın kahramanı kim? Kötü kişiliğiyle öne çıkan Hacı mı? Öfkesine yenilen Şaban Reis mi? Vurgun yiyen Kara Mustafa mı? Erendiz Atasü, Tolstoy’un “Anna Karenina”sını anımsayarak soruyor: “Başkişi Anna Karenina mıdır? Kişi değil, kişiler ve toplumsal ilişkilerdeki güç dağılımı ve çatışma söz konusudur.” (VARLIK, Efsane ve Tarık Dursun K.’nın Deniz İnsanları, Aralık 2007). Romanın ikili yapısında toplum sorunlarıyla roman kişilerini ayrı ayrı düşünmek doğru olmaz. Romancının düşlem gücünde biçimlenen kişiler belli bir toplum sorununu anlatma aracı sayılmalıdır. Erendiz Atasü, Dostoyevski romanında bu gerçeğin şöyle biçimlendiğini belirtir: “Dostoyevski romanı, bireyi olanca çapraşıklığı içinde incelerken, bir yandan da dönemin Rusya’sının toplumsal katmanlarını çözümleyerek gözler önüne serer. Herhalde Dostoyevski’nin büyüklüğü buradadır. Hem bireyi, hem toplumu hakkıyla irdeleyebilmesinde.” Çağdaş Türk romanında destansı ya da aykırı kişilikleri ele alarak toplumsal sorunlara çözüm aramak alışkanlığı vardır. “Bireyin içselliğine uzanan yüzü” yeterince anlatılmamıştır. Tarık Dursun K. sömürüyle savaşımda SAYFA 24 bireyin gücünden çok birliğin gücüne inanmıştır. Ama birliğin simgesi sayılan Şaban Reis yalnız bırakılınca, Hacı’nın yüzüne tükürmesi, savaşımı kazanmasına yetmemiş; yüreğine yenik düşünce, birlik dayanışması da dağılıp gitmiştir. Erendiz Atasü, birlikle emekten yana dünya görüşünün güç oluşturamadığını, Ata Cin’in sözleriyle doğrulamak ister: “Hepsi birlikte olup kullansalar, ne iyi. Demek ki akılları yok. Akıllarını kendi yararlarına kullanamıyorlar. Bırakın, n’aparlarsa yapsınlar!” Kara Ada denizine yabancı olan sünger avcıları sürgün yiyip işten ayrılınca, süngerciler ağası Hacı’nın kurnazlığı, daha doğrusu paranın gücü, Aşır Reis ile tayfalarını ele geçirir. Ama Tarık Dursun K.’nın gönlü onların yenilmesinden yana değildir. Erendiz Atasü’nün yorumuna göre; “Tarık Dursun başka bir şey başarır: Efsaneler dönemi insanını, yarım yüzyıl öncenin deniz emekçilerinin kişiliğinde bugünün insanının bilincine ayan kılar.” Vurgun yiyen Mustafa’nın, karısı Iraz’ı ayartmak isteyen Hacı’dan öç almak için, elindeki çifteye dayanarak, yarısı tutmayan gövdesini sürükleyerek, tüfeğini Hacı’ya çevirmesi, ama Kâtip İsmail’in kurşunuyla öldürülmesi, yenilginin gücünü gösterir. Bu görkemli sonda söylencelere yakışan bir umut vardır. Kara Mustafa’nın ölümü artık bir simge olmalıdır. Her türlü pisliği parayla örtmek isteyen Hacı’yla savaşımın simgesi. DİL ÖZELLİKLERİ “Denizin Kanı” romanına dilin içinden bakmalı. Tarık Dursun K. Ege insanını iyi tanıyan, dil özelliklerinden ruh dokusunu anlamaya çalışan bir romancı olarak ayrıntılardaki duyarlıkları da görüyordu. Iraz’ın sevdiği adama sığınmasını anlatırken; “Mustafa’nın göğsüne üşümüş yağmur kuşları gibi sokuldu” diyor. Zamanı değişik dilimler içinde tanımlıyor: “Yarın, öbür gün, ötey gün.” İki kaçak sevgilinin zor geçen gecesinden sonra, sabahın karşılanışı ürkekçedir: “Dağın tepesinde küçücük parlamalar dönüştü: Yoz, soğuksu, bıçak ağzı gibi çakıl çakıldı. Gün atmaya geliyordu.” Bölgeye özgü yeni sözcükler, deyim özelliği gösteren sözler var: İçi oynamak, çıplandı (soyundu), pisim pisim bir yağmur, yeşerti, kese yol, susunmak, yalabuk bir esinti, közleme, su yürüntüsü, çoluk çomak, harnup (keçiboynuzu), herke, çasit (casus), sığırcıkların vıcırdaması, usulla (yavaşça) şeytan geçiverdi, alamana (büyük balıkçı kayığı), ovkamak, kın kanat olmak (sımsıkı bağlanmak), ikindin (ikindi vakti)... Tarık Dursun K. bölgeye özgü söz değerleriyle ortam oluşturmak istiyor. Ama asıl ortam oluşturacak sözcükler sünger avıyla ilgili olanlardır. Sünger edebiyatı denecek geniş bir söz değeri var: Değişik sünger türleri: İpsatar, melat, kaba, cumbuba, baştarda, deli sünger... Sünger avcılığı üzerine; Depozito kayığı (süngerlerin işlendiği yedek kayık), kalavari koymak (nişan atmak), iskandil atmak (denizin derinliğini ölçmek), siya geri etmek (kürekleri tersine çevirmek)... Deniz dibi bitki örtüsü: erişte, servi otu, kaçara, salata, fuska, ciğer... Deniz dibi balıkları: Yases balığı, kız balığı, ispina, kemane, peygamber balığı, orfoz, lahoz, pina, hannos, kelpe, sargos, fandiri, mercan, istavrin, dermenci... Kara Ada gökleri kuşları: Yeşilbaşlar, kervan çullukları, balıkçıl kuşları, kır kırlangıçları, ak karınlı sağanlar, ardıç bülbülleri, bıldırcınlar, telli turnalar, yağmur kuşları, plazlanmış serçeler... Ancak bir bölümünü not aldığım daha nice sözler var. Romandaki kimi ayrıntıların iyice anlaşılması için sonuna bir sözlük eklemek gerekebilir. ROMANDAKİ GİZLİ ŞİİRSELLİK Konuşmalardan, deniz dibi bitki örtü MUSTAFA ŞERİF ONARAN Hekimköy Sitesi 20. Sk. No: 8 06800 ÜmitköyAnk. Tel.: (0312) 235 91 11236 23 46 CUMHURİYET KİTAP SAYI 936
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle