03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Rudolfo Anaya'dan 'Kutsa Beni, Ultima' Hıristiyanlık ve Pagan Kültürü 'Kutsa Beni, Ultima', yazarın önsözde de belirttiği gibi, '…otobiyografik unsurlar taşır'. Yerel inançlar, çoktanrılı dinler, kadim dönemden günümüze kadar azalarak da olsa gelmiştir. Yazar bu gerçekten hareketle kurguluyor romanını, konuyu kültürler çatışkısı üzerine yoğunlaştırıyor. Yazar ustaca bir denemeyle 'altın sazan' balığını Hz. İsa ile özdeşleştiriyor. Bunu yapmasındaki temel düşünce Pagan inancıyla Hıristiyanlığı karşılaştırmaktır. Roman kahramanı Antonio Marez, meraklı, zeki ve cin gibi bir çocuktur. Çevresinde olup biten her şeye duyarlıdır. Yaşamdaki iyilikkötülük, güzelçirkin, doğruyanlış kavramlarını daha o yaşta tanımaya, sorgulamaya çalışmaktadır. Şaman değerlerini iyi bilen, Pagan kültürüyle beslenen yaşlı kadın Ultima ile dost olması ona yeni ufuklar kazandıracaktır. Bahar aylarında doğanın uyanması, devinimin başlamasıyla birlikte kötülüklerin de ortaya çıkması anlamına gelir. Pagan inancı böyledir. Nitekim romanın içinde bunun ipuçlarını görüyoruz. Küçük Antonio'nun tanık olduğu cinayet, kavga ve öldürme olayları onun ruhunda fırtınalar kopartır. Yaşamın özünde gizli olanları birer birer görmeye başlar… İNANCI SEÇME ÖZGÜRLÜĞÜ Romanın ana teması Pagan ve Hıristiyanlık kültürlerini karşılaştırmaya yönelik gibi görünse de, arka planda kişinin kendi inancını seçme özgürlüğü yer alıyor. Bugüne kadar bize öğretilen resmi din kültürünün sınırlarını, gerçek gücünü, yaşama olan etkisini sınıyor yazar. Hele bazı bölümleri hayli cesur, tartışma sınırını zorlayan bir anlayışla yazılmış. Sözgelimi, Antoino ve diğer çocukların ilk Noel'i canlandırma oyunları tam anlamıyla eleştirel bir bakış yaratıyor. “Sineklerin Tanrısı” adlı romanda medeniyetten uzak bir adada yaşayan çocukların bir anda ilkel birer vahşi yaratığa nasıl dönüştüklerini okumuştuk. Bu romanda ise tam tersi konu edilmiş. Noel'i kutlayan çocuklar güler, işer, yaramazlık yapar.. Dinin içine girince bireyin değişimi üzerine ilginç, ürküten, düşündüren bir anlatım söz konusu. Küçük Antonio'un annesi toprağa bağlıdır. Çiftçilik yapmayı, toprağı ekip biçmeyi sevmektedir. Babası ise, atlara düşkündür. Daha çok macerayı, gezmeyi arzu etmektedir. Antonio böylelikle her iki yaşam biçimini tanır, anlamaya çalışır, olabildiğince bilgisini artırır. Öte yandan çevrede şifacı diye bilinen, saygı gören, yaşlı Ultima'nın gelmesiyle bu (Pagan) kültür birikimi patlar, iyice kendini geliştirir. Ultima'nın özel ve gizli yetenekleri vardır. Şaman ve Pagan geleneğinden gelen, bitki özlerini iyi tanıyan, doğanın sesiyyüzü, rüzgâr, yağmur olarak kendilerini belli ederler. Ayrıca kötülüğe karşı istenildiği zaman kişinin yanında olurlar. Ultima zamanında aldığı 'bilgi', 'güç' ve 'el' sayesinde bu görevini içtenlikle yürütmektedir. Kimseye zararı dokunmadan, üzmeden, sadece iyilere ve hastalara yardım ederek görevini yerine getirmektedir. Antonio ise onu izler, takip eder, ne yaptığını anlamaya çalışır. Böylece bir tür usta çırak ilişkisi yaşanır. Doğanın içindeki tanrıları tanıyan, onlarla konuşabilen, onlardan aldığı güçle hastalara yardım eden yaşlı bir kadın ve yanında meraklı, bilgiye aç, kafası çalışan cin gibi bir çocuk. Bu ikili roman boyunca sürekli yan yana yürür, birbirlerini tamamlamaya çalışır. ROMANIN ÇÖZÜMÜ Romanın sonlarında komünyon için gerekli hazırlıklar yapılır. Burada da çocukların sorduğu sorular, ilk başta safça, anlamsız gelebilir okura. Hatta üzerinde biraz düşününce her sorunun temelinde önemli 'izler' olduğunu görecektir. Bir başka yerde ise şunları okuruz. “Düşün, üç yaşında, hiçbir şeyden haberi olmayan bir çocuğu nasıl sınarsın ki? Peki, Tanrı'nın her şeyi bildiğini kabul edelim, o halde neden bu dünyayı içinde kötü ve iyi şeyler olmadan yaratmadı? …Rahibin söylediğini hatırlamıyor musun? Elma, Adem ile Havva'nın daha fazla şey öğrenmesini sağlayacak bilgiyle donatılmıştı. Tıpkı Tanrı gibi onlar da iyilik ve kötülüğü bileceklerdi. Tanrı onları bilgiye ulaşmak istedikleri için cezalandırdı.” (s/233) Romanın çözümü etkileyicidir. Küçük Antonio ölümden kıl payı kurtulur. (Neden acaba?) Ultima bir kez daha görevini yapar. Her şey yerli yerine oturmuştur artık. Doğanın içindeki gizli ve büyülü 'el' yeni sahibini bulmuştur. “Kutsa Beni, Ultima”, yazarın önsözde de belirttiği gibi, “...otobiyografik unsunlar taşır.” Yerel inançlar, çok tanrılı dinler, kadim dönemden günümüze kadar azalarak da olsa gelmiştir. Yazar bu gerçekten hareketle romanı kurguluyor, konuyu kültürler çatışkısı üzerine yoğunlaştırıyor. Hemen söyleyelim, roman tam anlamıyla felsefe ile din çatışkısı üzerine yazılmış sıkıcı ve karmaşık bir anlatıma sahip değil. Hatta yazarın böylesine 'hassas' konuları edebiyatın koruyucu kalkanı içinde ele aldığını, sağa sola çok fazla sataşmadığını, olabildiğince yalın ve anlaşılır bir dille yazdığını belirtelim. Pagan kültürü, Şaman inancı üzerine edebi bir metin okumak isteyenlere salık verilir. ? [email protected] Kutsa Beni, Ultima/Rudolfo Anaya/Can Yayınları / 306 s. KİTAP SAYI 914 ? Tufan ERBARIŞTIRAN agan kültürü kadim dönemlerde toplulukları dinsel anlamda etkileyen, kişisel gelişime açık, özgürlükçü, olabildiğince demokrat, felsefe içeren geniş katmanlı bir öğretiye sahipti. Doğa sevgisi, ruhun ölmezliği, sonsuzluk, çoktanrıcı, bitkilerden yararlanma gibi insanı hayli etkileyen bir inanç biçimiydi. Özellikle Hıristiyanlığın başlamasından sonra bu kültür bilinçli bir biçimde ezildi, yok edildi, tüm kitapları yakıldı, inananları adeta soykırıma uğratıldı. Pagan medeniyeti geçmişteki Yunan felsefesinin ve mimarisinin temel kaynağıdır. Ayrıca Roma İmparatorluğu'ndaki yontu, hitabet sanatı, eleştirel düşünce, toprak sevgisi hep bu kültürle beslenmiş, büyümüş ve serpilmiştir. Başka bölgelerde ise, fizik, matematik, astronomi, kimya, şiir ve tiyatro alanlarında boy göstermiştir. Pagan kültürünün temelinde eşsiz bir bilgi birikimi, insan sevgisi ve özgür bilim anlayışı yatmaktadır. Günümüzde bir avuç insan bu kültürü gizlice (böyle olmak zorunda…) yaşa(t)maktadır. Birçok dinin temelinde, çeşitli alanlarında, dualarında, felsefesinin diplerinde bu kültürü bulmamız olasıdır… R. Anaya, Pagan kültürünü Hıristiyanlığın karşısına koyuyor, her ikisini çarpıştırıyor, bunu yaparken de küçük bir çocuğun gözünden anlatmaya çalışıyor. Birinci tekil şahıs ağzıyla yazılan romanda Şaman, Pagan, yerel inanışlar yan yana geliyor ve tam karşılarında Hıristiyanlık yer alıyor. Böyle olunca da, tanrı inancı sorgulanmaya başlıyor. Romanı etkin kılan, okuru sarsan, derin düşünceye davet eden de bu oluyor zaten. Bize öğretilen türde bir tanrı var mıdır? Yoksa doğanın derinliklerinde insanla iletişim kurabilen, gözle görülmeyen ama duyularla tanımlanabilen bir güç müdür işin gerçeği? Hıristiyanlık inancında balık sembolü önemlidir. Hz. İsa beş bin kişiye balık vererek bir mucize gerçekleştirmiştir. Romanda 'altın sazan' adıyla bir balık vardır. Bu göndermeyi açıklayalım. Eski Yunancada balık sözcüğü içinde Hz. İsa'nın beş gizli ismi saklıdır. İkhthys = Eski Yunancada 'balık' demektir. İesous = İ Khristos = Kh Theou = Th Yios = Y Soter = S SAYFA 8 P Rudolfo Anaya, Pagan kültürü ve Hıristiyanlığı çarpıştırırken bunu küçük bir çocuğun gözünden anlatıyor kitabında... le barışık olan bu yaşlı kadın küçük Antonio'yu yavaş yavaş içine çeker, onun kendini tanımasını sağlar. Çocuğun şu sözleri etkileyicidir. “Hangi hayatı seçeceğimi merak ediyorum!” (s/61) Bu sözlerde yaşamı yeni tanımaya başlayan, artan bilgisiyle kendini geliştiren, doğayla uyum içinde yaşamayı öğrenen bir çocuğun çelişkili günleri başlıyor demektir. Nitekim öyle de olur. “Eğer altın sazan Tanrıysa, haçtaki adam kimdi? Ya Kutsal Bakire? Annem yanlış Tanrı'ya mı dua ediyordu?” (s/103) Doğada var olduğu iddia edilen, insana yakın/yatkın, çoktanrılı bir inanç sistemi satırlarda beliriyor, ciddi anlamda karşımıza geliyor ve şu soruyu sormamıza neden oluyor. ÖNEMLİ SORULAR Bize öğretilen dinler gerçekte nedir? Onların yerini alacak başka bir inanç sistemi var mıdır? Bu birbirine bağlı iki soru gerçekten çok önemli, üzerinde tartışılması gereken bir konudur. Köyde ansızın gerçekleşen olaylar nedeniyle iyilikkötülük kavramları herkesi yeniden düşündürür. Tanrı kötülüğe neden izin vermektedir? Bu soru en çok Antonio'yu rahatsız etmektedir. Öyle ya, kötü yürekli bir adamın iyi birini öldürmesine Tanrı niçin izin vermiştir? Tanrı tam yetkin, sonsuz güçte olan bir 'şey' değil midir? Bu ve benzeri sorular romanın içinde sıkça karşımıza çıkmaktadır. Şaman ve Pagan geleneğinde inisiyasyon, animizm, ruhsal trans, çoktanrıcılık anlayışı söz konusudur. Antonio'nun gördüğü düşlerde Tanrı konuşur: Bu Tanrı onu azarlar, bağışlamaz hatta dinlemez bile. Ultima'nın tanrıları ise doğanın içindedir. Toprak, gök CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle