22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Metin Turan'dan 'KültürKimlik Ekseninde Türk Edebiyatı' Küresel köyde yok olmamak için... Okurun ideolojik görüşler taşıdıkları gerekçesi ile dudak büktüğü, eserlerini inceleme zahmetine bile katlanmadığı yazarları, okuyucunun bir de kültürkimlik ekseni çerçevesinde görebilmelerini sağlayan Metin Turan'ın Türk kültürü ve edebiyatında büyük bir açığı kapatan 'KültürKimlik Ekseninde Türk Edebiyatı' adlı çalışmasının Batı karşısında kültür ve kimliğimizi unutmamamız konusunda aydınlatıcı bir rolü olacaktır. lamlarını sanki bizim malımızmış gibi reklam yapmaya devam ediyoruz. Gerçek yaşamdaki bu kimliksizleşmeler, küresel kimlikler oluşurken özellikle medyanın da eğitici ve öğretici olmaktan uzak durmasıyla büyük bir kimlik yitimiyle yüz yüze kalışımız; el birliği ile Amerikanlaşmaya evet diyerek kendi kültürümüzden, kendi ananelerimizden utanır duruma gelişimiz karşımıza hiç de olumlu bir tablo çıkarmıyor. Batı tarzı olamayan şeylere ‘ay ne banal’ demekten mutlu olan bir zamanların sonradan görme bazı Tanzimat aydınlarının Frenkleşmesinden ne farkımız kaldı ki şimdi. Özellikle bilgisayarın kullanımıyla ülkemizde ortaya bir siberkültür çıkıverdi, yani iletişim, eğlence ve iş alanlarında bilgisayar, İnternet ve teknoloji yoluyla yayılan bir kültür, sanal bir kültür bizi etkisi altına aldı. Bir kuşak sonra "biz"e ait ne kalacak? Bizim diyebileceğimiz bir şeyden acaba söz edebilecek miyiz? Ötekine bu kadar bel bağlamak niye acaba? "Medeniyetler beşiği" Anadolu'yu "soysuzlar beşiği" yapmaya ne kadar hakkımız var? Frenkleşmek, İngilizleşmek ya da Amerikanlaşmak niye hoş geliyor da Türkleşmek bu kadar zor geliyor acaba? Eğer kendimizden bu kadar utanır ve ötekine bu kadar kucak açarsak bu gidişle alabildiğine yediden yetmiş yediye uyutulan bir Türkiye kalacağı kesindir geriye. Yavaş yavaş eriyerek yarı Türkçe yarı İngilizce ile yarı Tarzanca bir Tükçemiz sonunda İngilizleşecek ve böylece de kimliksizleşeceğiz. En başta İstanbul olmak üzere tüm anavatan, ne yazık ki, bu elektronik kültür çağında postmodern bir şehrin fantezisine, sözüm ona düşlerimizdeki New York, Hong Kong, Tokyo, Londra, ya da Paris'e dönüşerek yabancılaşmış bir Türkiye doğacaktır. ÇÖKEN SINIRLAR İnternetteki bilgi ağının yayılmasıyla küresel kültürün etkisi altında yerel kültür, baskın kültürün içerisinde erimekte ve öz kültür kavramı tarihe gömülme noktasına gelmekte günümüzde hızlı bir biçimde. İnternet gözüktü ve sınırlar yani ulusal sınırlar çöküverdi. Bu hızlı gelişmeler ışığında çok katmanlı kültürlerin tehdidi altında sınırsız tehlikeler ve uçsuz bucaksız olanaklarla dolu olan İnternet ağlarına bizler baskın bir küresel kültür süreci başlatamazsak hep yok olmaya mahkum olacağız sonunda. 15. yüzyılda kapitalizmin gelişmesiyle başlayıp büyük bir hızla yayılan küreselleşme günümüzde sınırları iyice zorlamaya başladı. Uluslararası medya durumuna gelen film pazarı Hollywood, televizyon programları, haber ve müzik endüstrisinin yoğun etkisinin tüm evreni sarmasının yanında; bilimde, müzikte, İnternet'te ağırlıklı olarak İngilizcenin kullanımı, bireysel ve toplumsal kimliğin ayrımlaşması gibi bir yandan da Batı ve Amerika'nın seyahat ve turizm faaliyetleri ile dünyayı tek bir kültür şemsiyesi altında toplama arzusu, kısacası, küresel bir kasaba yaratma düşü özellikle Üçüncü Dünya ülkelerinde etkili olmaya başladı. Peki bu kürselleşme edebiyatımıza nasıl yansıdı? Kültürel ve kimliksel de bir kısım eklemeler yapılarak kitabın ikinci baskısı okuyucuların ilgisine sunuldu. Tam da yoğun özkimlik ihtiyacına giderek daha fazla ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde Metin Turan'ın bu çalışması hem kimliğimizi hem kültürümüzü hem de edebiyatımızı titizlikle ele alışı açısından hayli önem arz ediyor. On beş başlıktan oluşan bu eser, “Yakın dönem Türk öykücülüğü üzerine notlar” adlı eleştirel bir bölümle başlıyor. Burada Metin Turan, Türk öykücüleri ve Türk öykücülüğünü hayattan uzak olduğu gerekçesiyle eleştirerek; yakın dönem içerisinde yayımlanan öykülerin önemli bir bölümünde hayata dair, dünyaya dair, ülkeye dair açılımların olmadığını vurgular: “Dilin böylesine olanaklarının genişletildiği bir dönemde, öykücünün yaşadığı coğrafyadan, hayattan böylesine uzaklaşmasına anlam vermek zorlaşıyor. Bu durum doğal olarak, genç öykücülerimizin gündelik ilişkilerinin/işlerinin sınırlı mekânlarda, sınırlı insanlarla ve doğal 'sınırlılıklar' içerisinde geçmekte olduğunu yansıtıyor” (11) sözleriyle son dönem öykücülerini yazar/yayımcı merkezli bir edebiyat ekseni etrafında ürün verme eğiliminde olmalarından dolayı eleştirir. GÜNÜMÜZ ÖYKÜCÜLERİ Genç öykücünün marifeti, bu hayatı anlatabilmekte olmalıdır (13) düşüncesiyle yola çıkan Metin Turan, haklı olarak Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Yusuf Ziya Bahadırlı, Dursun Akçam, Adalet Ağaoğlu, Bekir Yıldız, Ümit Kaftancıoğlu, Osman Şahin, Bilge Karasu, Muzaffer Buyrukçu, Leylâ Erbil, Afet Ilgaz, İnci Aral, Murathan Mungan, Cemil Kavukçu, Nazan Bekiroğlu gibi toplumu ele alan yazarlar kuşağından farklı olarak olaydan ziyade anlatımı merkez alan günümüz öykücülerini, biçim kadar içeriğe önem vermediklerinden dolayı da hicveder. Öte yandan “toplumsal düzen, üretici insan ve öykücü” başlıklı bölümde, yakın zaman öykücülüğünün Türk kimliğinden uzak olmasının, okuduğumuz metinlerde bize dair bir şeylerin bulunmamasının (15) nedenleri üzerinde duran Metin Turan'a göre bunların en önemlilerinden birisi, Türk öykücülüğünün, son yıllardaki sevindirici yükselişi, birkaç isim dışında, ne yazık ki, tıpkı şiirde yaşandığı gibi sayısal çokluktan öteye gidemediği, yani öykücünün, yaşadığı toplumdan uzak olması; bir başka önemli nedenin de, Türk öykücüsünün kendisinin değil, editörün ya da yayınevinin istediği konuları yazmayı yeğlemesidir. (16) Türk öykücülüğünün sağlam bir geleneğe sahip olduğunu; öykücünün dışarıdan müdahalelere gerek duymadan kendi yaratıcılığını kullanmasıyla ve öykücülerimizin mevcut olan bu birikimi küçümsemeden, hayatı öne alıp, düzlem zenginliğini önemsemeleri ile (19) bir çözüme ulaşılabileceği önerisinde bulunan Turan, Türk öykücüsünün kendi rengine boyanması gerektiğinin altını çizer: “Bu kendi rengi olmakla neyi anlatmak istediğim çok açıktır; bu ülkeyi, bu ülkenin insanını tanımak, yüzünü bu kültürden yana dönmek ve bu gerçekliği yadsımadan, bundan sıkıntı duymadan ve hatta sevmenin biraz da eleştirel bakabilmek olduğu gerçeğini unutmadan sanatsal yetkinlikle yazmak…” (26) Batı’ya dönük pencereyi sonuna kadar açıp, bizim olanı yadsıyıp, küçümseyerek kendimiz olamayacağımız açıkKİTAP SAYI ? Elmas ŞAHİN* ızla değişen, giderek küçülen, küreselleşen, küresel bir köy haline gelen dünyada Türkler olarak yerimiz ne acaba? Başka bir deyişle, bu küresel köyde kimler yaşıyor dersiniz? Bu hızlı küreselleşme sonucu sosyal, kültürel ve teknolojik değişimler bizleri ne kadar etkiledi sizce? Özellikle anlık iletişimler yoluyla bilgi ve kültürlerin bu küresel köyde kolaylıkla paylaşılabilir olması; küreselleşmenin öz kültürü, çevreyi, bireyi, ekonomiyi ve sosyopolitik yapıyı etkilemesi ile çok katmanlı bir kültür ve değerler sistemiyle karşılaşmamız ne tür sonuçlar doğurdu, kaygı duyanımız oldu mu hiç? Bir örümcek ağı gibi hızla büyüyüp yayılan internetbilgi ağının özellikle yerel bağlamda, etnik, dini bir çerçeve içerisinde dünya çapında uluslararası boyutta kullanılması ile; çokkültürcülük bir sarmaşık gibi tüm evreni sarar duruma geldi. Teknoloji ve küresel pazar yoluyla gerek altyapı ve gerekse üretim alanlarında lider duruma gelen Batı ve Amerikan kültürleri küreselleşme sonucu baskın kültürler olarak dünyada boy göstermeye başladı. Kültürün küreselleşmesi; hegemonya, kültürel emperyalizm ve Amerikanlaşma olgularıyla öz kültürün uluslararasılaştırılması ve genel bir hegemonyalaşmayla, yerel ve küçük kültürler yok olmakta ve Batı’nın gelişmiş ulusları, dilleriyle küresel bir köy yaratarak "McDonaldlaşarak ya da Burgerleşerek kendi kimliğimiz ve kültürümüzden geriye pek bir şey bırakmamaktadırlar. Birçok gelişmemiş yada gelişmekte olan ülke, yerel kimlikleri ve kültürleri ile küreselleşmeye bir tepki olarak harekete geçerken Çin Cola’yı bırakıp yerine Chin Chin içerken bizler hâlâ yabancı içeceklerin ve fast foodların rekSAYFA 14 H Değişimler çerçevesinde Türk edebiyatının dünü ve bugünü üzerine özgün, duyarlı bir değerlendirme Metin Turan'ın KültürKimlik Ekseninde Türk Edebiyatı adlı kitabı ... ğişimler ne ölçüde değişti? Toplumsal yapıdaki değişimler edebiyatımıza konu oldu mu? Türk edebiyatı kültürkimlik ekseninde hiç tartışıldı mı? Günümüz yazarları çağı yakalamak için neler yapıyorlar? Türk kimliği ve Türk kültürüne ne derecede yer veriyorlar? Küresel köyde Batı'nın öyküler yoluyla bir kimlik asimilasyonunu dünyaya anlatması gibi bizde öykücülerimizin ve öykücülüğün yeri ne durumdadır? Küresel kasabada bir çıkmazın içinde miyiz yoksa? Türk edebiyatı nereye gidiyor? Yazarlarımız bu konuda ne kadar duyarlılar acaba? Tüm bu değişimler çerçevesinde Türk edebiyatının dünü ve bugünü üzerine özgün, duyarlı bir değerlendirme Metin Turan'ın KültürKimlik Ekseninde Türk Edebiyatı adlı kitabı ile karşımıza çıktı. Ve geçen günlerde bazı ve ? CUMHURİYET 914
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle