02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

... KISA KISA ... KISA KISA ... KISA KISA ... KISA KISA ... Bir Yaz Akşamı On Buçukta ? Gülşah BÜKTÜR ransız edebiyatının kendine özgü yazarlarından biri olan Marguerite Duras’ın “Bir Yaz Akşamı On Buçukta” adlı yapıtı, bir aşk cinayetiyle başlıyor: Rodrigo Paestra cinayetiyle. Rodrigo Paestra, kendisine ihanet eden on dokuz yaşındaki karısını, aşığı Toni Perez’le birlikte öldürür. Roman, Paestra ile Maria’nın yollarının kesişmesiyle sürüyor. Tatil için Madrid’e gitmek üzere yola çıkan Maria, kocası Pierre, çocuğu Judith ve arkadaşı Claire yaklaşan fırtına ve yağmur nedeniyle geceyi bir kasabada, otelde geçirmek zorunda kalırlar: “Otelin her yanında bir keşmekeş vardı. Artık yağmur yağmıyordu, ama fırtınanın yaklaştığı belliydi. Maria onlarla buluştuğunda otelin resepsiyonundaydılar. Yan yana durmuşlar, konuşuyorlardı. (...) Onlar Maria’yı görmediler. İşte o zaman Maria, birbirine yaklaşmış bedenlerinin arasında, bir utangaçlık içinde el ele tutuşmuş olduklarını fark etti. Daha erkendi. Akşam olmuş gibiydi, ama gökyüzünü karartan fırtınaydı. (...) Maria, gelirken meydanda gördükleri kahveye gitmeye zaman var diye düşünmüştü.” Maria, kadehindeki manzanillayı bir dilkişte içerken, karşısındaki adamı dikkatle dinler. Tüm kahvede Rodrigo Paestra cinayeti konuşulurken, adam Maria’ya kenti polislerden daha iyi bilen Paestra’nın damlarda olduğunu söyler. Adamla arasında geçen diyalogdan Maria’nın alkolik olduğunu öğreniriz. Maria otelin yemek salonuna döner; Pierre, Claire ve Judith’le birlikte yemektedirler. Hiç boş masa yoktur. Odalar doludur ve insanlar kori F dorlarda yatacaklardır. Maria, Rodrigo Paesrta’nın damlarda saklandığını içsel konuşmalarıyla yinelerken, kocasıyla Claire arasında başlayan aşkı, düşüncelerinde gidebilecekleri son noktayı da düşünerek canlandırır. Her şeyin farkında olmasına karşın hiçbir şey bilmiyormuş gibi davranır. Maria Judith’i yatırmak için masadan kalkar. Taze âşıkları arkasına bile bakmadan yalnız bırakır; döneceğini söyleyerek. Judith uyur, fakat dönmez. Bir sigara yakarak balkona çıkar. Kentte elektrikler kesiktir. Polisler, Rodrigo Paestra’yı aramaktadırlar. Maria, karşıki damda bir karaltı görür. İşte Rodrigo Paestra tam da oradadır: “Maria’nın sağına düşen, en üst kattaki tek balkon dışında balkonların hepsi boş. O balkondakiler az önce gelmiş olmalı. Maria gelişlerini görmedi. (...) İlk kez sarılıyor olmalılar. Maria sigarasını söndürüyor. Pierre Claire’i öperken, elleri onun göğüslerinin üzerinde.” BAŞLANGIÇLAR VE BİTİŞLER Öpüşmelerin birkaç metre ötesinde Paestra koyu renk battaniyesine sarınmış bekleMarguerite Duras mektedir. Maria, kocasıyla Claire’i izlemekten alıkoyamaz kendisini: “Pierre’in eli, bu başka kadının bedeninin her yerinde. Akşam saat on buçuk. Yaz.” Yağmurun şiddetlenmesiyle içeri girerler. Pierre’le Claire Maria’nın yanına gittiklerinde onu beklediklerini söy lerler. Claire bir başka köşede uyuduğunda kocası, Maria’ya henüz aşkları sönmemişken geçirdikleri bir geceyi anımsatır onu sevdiğini söyleyerek. Her zamankinden daha az yorgundur Maria, Claire de... Maria belki alkolün etkisiyle belki de bitmeye yüz tutmuş aşkını umursamadığından; Clair’se taşmaya başlayan arzusunu, aşığının kollarında dindirdiğinden… Maria ve Paestra dışında herkes uykuya dalar. Maria tekrar balkona çıkarak, Paestra olarak düşündüğü karaltıya seslenmeye başlar bir yandan da eliyle ona yardım edeceği işaretini verir. Uzunca bir süreden sonra, damdaki karaltı, Maria’nın artık beklemekten vazgeçtiği işaretini verir. Bu işaret, Maria’nın Paestra’yı kurtarmak için onu kentin dışına çıkarma çabasını başlatır. Maria saklanması için Paestra’yı bir buğday tarlasına bırakır ve kendisini almak için döneceğini söyler. Çocuğunu düşünerek otele dönen Maria, şaşırtıcı bir biçimde kocası ve Claire’e yaptığı şeyi anlatır. Artık Paestra’yı kurtarmak için birlikte hareket edeceklerdir. Buğday tarlasına gittiklerinde Paest ra’nın cansız bedeniyle karşılaşırlar. Katil, bu kez kendini vurmuştur. Bunun üzerine yeniden asıl rotalarına, Madrid’e doğru yola çıkarlar. Yolculuk sırasında Pierre, arabayı diğerlerinin yaşamını tehlikeye sokacak biçimde, çılgınca kullanır. Sonradan bunun nedeninin, Pierre’nin Paestra’yı kurtaramaması olduğu anlaşılacaktır. Madrid’e vardıklarında hikâyelerinin de sonuna gelmişlerdir. Aşkları için yolun sonundadırlar artık. Otel odasında sıkıca sarılmışlarken Pierre, Maria’sız yapamayacağını söyler: “Sen benim yaşamımdasın. Yalnızca yeni bir kadınla yetinemem ben. Senden vazgeçemem bunu biliyorum.” Bu sırada Claire odanın kapısını tıklatır. Claire’in daveti onları bir dans pistine götürür. Yalnız bir adamın dans etmesini izlerler. Bir adam Passadoble yapanlara şarkılarıyla eşlik etmektedir. Duras, “Maria, Claire ve Pierre salonda, başkalarının arasında, başkaları gibi kalabalığın içinden bu dansçıyı seyrediyorlar...” diyerek noktalar romanını. FİLM TADINDA BİR ROMAN Rodrigo Paestra’yı kurtarmak istemeleri kendilerini kurtarabilme umudunu görmek istemelerinden midir? Yoksa Alkolün yalnızlığından mı, biten bir aşkın umursanmamasından mı, yeni bir aşkın kışkırtıcılığından mı? Bir yanda karısıyla aşığını yakaladığı için ikisini de öldüren ve sonunda intihar eden bir adam, diğer yanda gözünün önünde filizlenen aşkı görmezden gelebilen bir kadın... Başlangıçlarla bitişlerin kesiştiği yaşamlar... Fırtınayla birlikte son bulan bir hayat ve bir aşk. Aynı fırtınayla başlayan yeni bir aşk... Marguerite Duras’tan kentin tasvirinin, yağmurun seyrinin, saatin ilerleyişinin ve alkolün sersemletici etkisinin en az karakterler kadar ön plana çıktığı, film tadında bir roman “Bir Yaz Akşamı On Buçukta”. ? Bir Yaz Akşamı On Buçukta/ Marguerite Duras/ Çeviren: Muhterem Anıt/ Can Yayınları/ 116 s. Ve İnsan Köpekle Tanıştı yapan popüler bilim alanındaki ünlü eseri Ve İnsan Köpekle Tanıştı, Cumhuriyet Kitapları tarafından Türkçe’ye kazandırıldı. Evrim Tevfik Güney’in çevirisiyle geçtiğimiz mart ayında okura ulaşan eser, öteki canlılarla insan arasındaki ilişkinin zemini üzerine geniş ufuklu ve derinlikli bir inceleme. Köpekle ve kediyle “yeniden tanışmaya” hazırsanız, Ve İnsan Köpekle Tanıştı’yı okumaya başlayabilirsiniz! Bu tanışma, biraz da kendimizi tanımaya götürecek olsa bile bizleri! Konrad Lorenz, Hz. Süleyman’ın Yüzüğü’nden sonra bir kez daha, insanmerkezli yanılgılarımızı bir yana bırakıp, köpeği “köğek”, kediyi “kedi” olarak anlamaya çağırıyor bizi! Köpekle insanın, binlerce yıllık yaşam ve çıkar ortaklığını anlatıyor. Ve İnsan Köpekle Tanıştı okunup bitirildiğinde, şöyle bir durup düşünebilir insan: Öteki canlıların, bizim sosyokültürel dünyamızın birer süsü,aksesuarı olmadığını, kendilerine özgü ve “korumakta direndikleri” bir yaşamları olduğunu anlayacağız! Asıl sağlam dostluğun ve sarsılmaz sevginin yolunun, bizden farklı olana saygı duymaktan geçtiğini kavrayacağız. Popüler bilim alanında bir dizi kitabın yayınlanmasını öngören ve bu doğrultuda Hz. Süleyman’ın Yüzüğü’nden sonra Ve İnsan Köpekle Tanıştı’yı yayınlayan Cumhuriyet Kitapları, yayın yelpazesine önemli bir alanı ve bu alandaki değerli yapıtları katarak son dönemde yaptığı çıkışı sürdürüyor. Ve İnsan Köpekle Tanıştı, her yaştan okurun, yaşamına hayvanları katan ya da katmak isteyenlerin mutlaka okuması gereken önemli bir kitap.? Ve İnsan Köpekle Tanıştı / Konrad Lorenz / Çeviren: / Cumhuriyet Kitapları / Mart 2007 / 250 s. KİTAP SAYI Konrad Lorenz ? Muzaffer Ayhan KARA A vusturyalı bilim adamı, dünyaca ünlü davranışbilimci Konrad Lorenz’in Almanca olarak tam otuz dokuz baskı ? SAYFA 20 CUMHURİYET 913
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle