Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? Batılılaşma Yolunda/ İlber Ortaylı/ Merkez Kitaplar/ 244 s. İlber Ortaylı’nın, “Batılılaşma Yolunda” adlı yapıtı, Osmanlı kurum ve cemaatlerinin modernleşme çabalarını irdeleyen çalışmalarını bir araya getirerek, bir Osmanlı tablosu resmediyor. 19 Mart 1877’de Osmanlı başkentinde, ülkenin dört yanından gelen bir heyet toplanıyordu. Arabistan vilayetlerinden gelen çeşitli din ve mezhepteki temsilcilerin yanında, Anadolu ve Rumeli’den gelen Türk, Rum, Bulgar ve Arnavut temsilciler, ilk Osmanlı Parlamentosu’nu oluşturuyordu. Meşrutiyet rejimi, içeride olduğu kadar, dışarıda da şaşkınlık ve sorular yaratmıştı. Nasıl oluyordu da, aydınlanma devrinden beri Avrupa siyasal düşününde despotik yönetimin modeli sayılan bir toplum, anayasal rejime geçiyordu? Ve Rüzgâr/ Tozan Alkan/ Artshop Yayınları/ 48 s. “Sesinde bunca yağmur birikmiş/ yeryüzü iki sokak ötende/ zaman oradan karışıyor hayata/ yorgun göğsünün üzerinde kuşlar/ kıpır kıpır.// ağacın kalbi kabuğunda/ gökyüzü bulutun taşıdığı mavi/ rüzgâr kim bilir nereden gelir/ yarı yarıya bölüşüyoruz bir günü/ yerle gök arasında.// bunca uykusuz ağaç varken/ orman bir başına kalmış gecede/ oturmuş bizi bekliyor yağmur/ bir hayalden çıkmış gibi dalgın/ ve tedirgin kendine.” Tozan Alkan’ın yeni şiirleri yer alıyor bu kitapta. Lumpen Sözlüğü/ Levent Tülek/ Sel Yayıncılık/ 136 s. “Lumpen dili, yerleşik bir jargon olan argodan çok ayrı bir dil. Kırla kent arasına sıkışıp kalmış insanların kodladığı bir dil bu. CUMHURİYET KİTAP SAYI Yerleşik olmayan bir kültürün var ettiği bu dil, görünmez bir ağ gibi çevremizi sarmakta. Yalnızca varoşa ait değil, iletişim araçlarının çoğalmasıyla medyanın her tarafında mantar gibi türeyen sanatçı (!), magazinci, politikacı, vatandaş, mafya, erkek, bayan, zengin, gariban tiplemelerinin topluma hediye ettikleri bir dil.” “Lumpen Sözlüğü”, yazınsal ya da bilimsel bir tavırdan ziyade bir bakış, bir anlama ve daha çok da eğlenceli, eleştirel bir derleme. Irak İşgalinin Perde Arkası/ Rupe/ Çevirenler: Buket Dabancalı, Alaz Pesen/ Yordam Kitap/ 160 s. Bu kitapta, ABD’nin Irak’a, Ortadoğu’ya, giderek bütün dünyaya yönelik hâkimiyet saldırısının arka planı, bu saldırganlığın temel nedenleri ve dinamikleri anlatılıyor. Kitabı hazırlayan araştırma grubu, tarihsel bağlamı ve uluslararası konjonktürü içinde, sadece ABD’nin dünya hâkimiyetine yönelik emperyalist planlarını açığa çıkarmakla kalmıyor, Irak’ın işgaline giden sürecin çok boyutlu bir tablosunu resmediyor. Kitapta, Amerikan saldırganlığının bu ülkeye özgü ekonomik/politik dinamiklerinden kapitalizme özgü yapısal nedenlerine; emperyalistler arası güç ilişkilerinden sömürgeci güdülerin sonuçlarına; uygulamaya konulan yöntemlerden uluslararası tepkilere, pek çok unsur dengeli bir bütünsellikle ele alınıyor. Kardeş Evi/ Fahri Erdinç/ Yordam Kitap/ 254 s. “Acı Lokma” romanıyla sunduğu 30 yıllık yaşam dilimine, Kardeş Evi romanında, yurtdışına çıktıktan sonraki 20 yıllık bir yaşam dilimini daha eklemiş Fahri Erdinç. Ama yaşamöyküsünün bu kesimi dile gelirken kaldığı yerden gelişimini sürdüren sanatsal ve siyasal bir kimlik onun yalnız kendi yaşamına özgü ayrıntılarla sergilenmiş olmuyor, kişisel oluşumunun yanı sıra, bir yandan da Soğuk Savaş koşulları içindeki bir dünyanın yansımalarına, bu koşullarla birlikte yeni kurulmakta olan sosyalist bir toplumun sorunlarına tanıklık sağlıyor. ? 909 SAYFA 37