Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Nevra Bucak ? lanıp gelen sandık sandık altınları her tarafa savurmuş ve ekonomik mirasyediliğini gözler önüne sermiştir.” Romanda günümüzden Lale Devri’ne, Lale Devri’nden günümüze geçişler ustalıkla kurgulanmış. Filmin başrol oyuncusu Neslişah'ı oynayan Berna çağdaş bir genç kız ama aşk konusunda kafası çok karışık. Birlikte yaşadığı Cem’i bir türlü kafasında doğru bir yere koyamıyor çelişkiler içinde. Sorum şu Nevra, 21. yüzyılda aşk, âşık olmakla mı geçecek? Ne olursa olsun, aşktan hiç vazgeçilmeyecek. Belki eskiye göre o denli yoğun, tutkulu yaşanmasa da. Günümüzde; duyumsama, algılama biçimi, süresi kişiye göre değişebilir. Zaten öyle de. Aşk, bir gereksinmedir. Yemek, içmek ve uyumak gibi; öte yandan kimi az yer içer, uyur, kimi daha çok. İnsan ilk çağdan beri yer içer, uyur ve sevişir. Doğası budur, aşk da öyle; öte yandan birine âşık olmaktan daha kolaydır aşka âşık olmak. Günümüzde bile aşka âşık insan vardır. Örneğin; ben!!. Aşka âşık olmak, farklı bir sevgi boyutunun ömür boyu süren güzelliği ve sonsuzluğudur. Bundan pişmanlık duyulmaz. Her zaman bir umudun olur; çünkü sevdan yalnızca aşktır. MUTLULUK PEŞİNDE Berna dediğim gibi, çağdaş bir genç kız, filmdeki, oynadığı karakter Neslişah da dönemine göre birey olmaya yaklaşmış. Ama her ikisi de masum bir mutluluk peşinde. Aşk ve masumiyet hakkında bize neler söylersiniz? Aşkın içinde masumiyet aranır. Masumiyetin bir adı da sadakattir. Aşkın, sadakatle birlikte yürümesini isteriz. Ne yazık ki, ikisi bir arada fazla yürüyemez; öte yandan kimse sevdiğini bir başkasıyla paylaşmak isCUMHURİYET KİTAP SAYI temez. Bu istem, aslında masumiyetin bir ifadesidir. Aşkta yaşanan düş kırıklığı, masumiyetin yitirilmesinden kaynaklanır. Aldatmak; masumiyetin yıkımı, dahası ölümüdür. TUTKUNUN ÖYKÜSÜ Romanda, filmdeki erkekler kadınlara saygılı ve sevgi dolu. Örneğin; Neslişah'ın bir yanlışlık sonucu ablasıyla evlenip eniştesi olan Mithat, Neslişah'a duyduğu büyük aşkı yüreğinde, gizlice yaşıyor ama sevmekten asla vazgeçmiyor. Günümüzde böyle erkekler var mı? Sonuna kadar aşkından vazgeçmeyen? Pek çok erkeğin aşktan ve sorumluluktan kaçtığını bilmeme karşın, belki ben aşka âşık olduğum için böyle erkeklerin de olduğunu umut ediyorum. Yoksa, yasak bir tutkunun öyküsünü böylesine bir yoğunlukla, iki üç yıl evime kapanıp yazmaz, öte yandan eski bir dönemde geçtiği için, gecelerimi gündüzlerimi tarihi araştırmalar yaparak geçirmezdim. Romanda dönemin ilginç insanlarına da yer vermişsiniz. Mithat'ın şair dostu Nedim, ressam Van Mour; romanın kaderinde önemli bir yer tutuyor. Bu romanı yazarken neler yaşadınız? Nedim, Van Mour ve Lady Montagu renkli kişiliklerdi; özellikle Van Mour ve Lady Montagu romanda kilit isimlerdi. Kurguladığım öyküde onlara gereksinimim vardı. Nedim' in yaşamını ve dizelerini yeniden bir kez daha incelerken Van Mour ve Lady Montagu için pek çok araştırma yaptım. Lady Montagu, İngiliz sefiri Lord Wortley'in eşi. Bir Osmanlı hayranı. Sevip özenerek ferace giyiyor, yaşmak takıp sokağa çıkıyor, dilediği her yere girip çıkıyor. III.Ahmed'in sevgili kızı Fatma Sultan’ın bile baş konuğu oluyor. Ona sultan 909 hanımların, paşa eşleri ve kızlarının harem kapıları açık. Van Mour'a da gidip resmini yaptırıyor. Neslişah, ressamın atölyesinde kendisine çok benzeyen bir portrenin olduğunu lıyor... ? ondan öğreniyor. Jean Baptiste Van Mour, Fransız asıllı bir ressam, bir marangozun oğlu. Bir devlet adamı olan Charles de Ferriol' un dikkatini çekiyor, onu himayesine alıyor. Ferrioll, İstanbul'a Fransa büyükelçisi olarak atanınca Van Mour'u da yanında getiriyor. Büyükelçinin amacı, Osmanlıların Batı dünyasını büyüleyen giysilerini ve yaşam biçimlerini resmeden bir koleksiyon yaratmak. Böylece Van Mour; padişahtan sadrazamlara cariyelere, harem ağalarına, sarayda yabancı elçilere, devlet adamlarına yapılan kabul törenlerinden mevlevi ayinlerine dek pek çok resim ve portre yapıyor. Ferrioll, ülkesine geri dönerken Van Mour onunla gitmiyor, İstanbul'da ölene dek kalıyor ve burada gömülüyor. Sarayda III. Ahmed'in resmini yaptığı sıralarda yabancı elçilerden de pek çok sipariş alıyor. Neslişah'a da lale mevsimde Sadabat'ta dolaşırken rastlıyor. Gözlerine vurulup gizlice portresini yapıyor. Neslişah'ın öyküsü de zaten bundan sonra baş Neslişah Laledeki Gözyaşı / Nevra Bucak / AYA Kitap / 191 s. SAYFA 11