22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? Halit Çelenk ile Yaşamda ve Yargıda Devrimci Duruş ‘Sosyalizm denemesi insanlığa çok şey kazandırmıştır.’ mokrat, komünist, işçi, öğrenci, öğretmen, yazar, sanatçıları ve bu hedef doğrultusunda örgütlü mücadele verenleri savundum. Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Tan Oral’ın Hüseyin İnan ve arkadaşlarının Çizgisiyle. davasına yani THKO (Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu) davasına gelince... Ben, bu arkadaşları öğrenciliklerinden tanıyordum. Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ODTÜ'de öğrenciydi. De? Erdal ATICI niz, İstanbul Hukuk Fakültesi’nde öğrenciydi ve orada mücadele veriyordu. ayın Halit Çelenk, 1921 Anİstanbul'daki avukat arkadaşlarla birliktakya doğumlusunuz; ilkokulu te dava konularını tartışıyor ve ona davaMektebii Sultani'de, lise öğlarında yardımcı oluyorduk. THKO darenimini Fransız Mandası alvası ise Ankara'da açıldı ve ben 10 avutındaki kentte Fransızların yönetimi alkat arkadaşımla birlikte davanın savuntındaki bir okulda yapıyorsunuz. Sonrasımasını üstlendim. Ben bu çocukların danı sizden dinleyelim. ha önceki davalarına da baktım. Mesela Sol ve devrimci düşüncelerle lise son THKO davası Hüseyin'in baktığım sınıfta karşılaştım ve benimsemeye başüçüncü davasıydı. Yusuf'un ise ikinci ladım. Sosyalist dünya görüşümün temedavasıydı. Çünkü daha önce bu arkadaşli böyle oluştu. 1940 yılında İstanbul lar hakkında Diyarbakır Ağır Ceza MahHukuk Fakültesi'nde yükseköğrenimimi kemesi’nde dava açılmıştı. Dava açılanyaparken, sınıf arkadaşım Şekibe Salar arasında Hüseyin de vardı. Sonra yar'la evlendim. Okuldan mezun oldukODTÜ'de Kommer'in arabasının yakıltan sonra yaklaşık on yıl Samsun'da ceza ması olayında Yusuf ve birçok arkadaşı avukatlığı yaptım. 1960 yılında Ankavardı. Hatta bu kitapta onların mahkera'ya yerleştik. 1962'de eşimle birlikte me salonunda tahliye kararı verildiğinde Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP) üye olduk. yumrukları havada fotoğrafları var. HepBen TİP Ankara İl Sekreterliği ve Genel sinin davalarına baktık. Yönetim Kurulu üyeliği, Şekibe ise Merkez İlçe Başkanı ve Merkez Haysiyet ÖNYARGILI MAHKEMELER... Divanı üyeliği yaptık. Benim bu arkadaşların davalarına 19631965 yıllarında sırasıyla İlerici bakmamın nedeni, onların sosyalist düAvukatlar Derneği ve Devrimci Avukatşünceye sahip olmalarıdır. Sonuçta bülar Derneği'ni arkadaşlarımla birlikte tün çalışmalarımıza, çabalarımıza rağkurduk. 1976 yılında ise yüze yakın mesmen sonuç alamadık çünkü karar öncelektaşımla birlikte Çağdaş Hukukçular den verilmişti. Bu durumun önemli bir Derneği'ni kurduk. 1968 yılında Türk göstergesi, mahkemelere verilen bir taliHukuk Kurumu yönetim kurulu üyeliğimattır. Deniz’lerin davası görülürken sıne seçildim. 22 yıl süreyle bu kurumun kıyönetim komutanlığı, sıkıyönetim asikinci başkanlığını yaptım. İnsan Hakları keri savcılarına bir talimat yazısı gönderDerneği’ni (İHD) 1975 yılında kurduk. di. Burası çok önemli, çünkü bu talimat Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın yazısı şunu söylüyordu; adam kaldırmak, (TÖS) ve daha sonra onun devamı olan ruhsatsız silah taşımak, banka soymak TÖBDER'in hukuk danışmanlığını gibi eylemlerin TCK'de cezaları gösterilyaptım. Halen Nâzım Hikmet Kültür ve miştir, bunlar hapisle cezalandırılır. AnSanat Vakfı Yönetim Kurulu üyeliğini cak, eğer bu eylemleri yapanlar, Marksist sürdürmekteyim. düşünceye sahipseler 146 / 1’den, yani 12 Mart öncesi ve sonrası birçok davaidam cezası ile yargılanmaları gerekir. Bu da savunman olarak bulunduğunuzu biliduruma göre, savcılık davayı idam taleyorum. Özellikle de Deniz Gezmiş, Yusuf biyle açtı. Mahkemeler sonuna kadar o Aslan ve Hüseyin İnan'ın savunmanlığını talimatın etkisi altında kaldılar ve idam yaptınız. Bu dava sürecinden söz eder micezası verdiler. Düşünün şimdi Ahmet, siniz? Mehmet bir grup insan, bunlar banka soysalar, adam kaldırsalar, ruhsatsız silah Avukatlık mesleği bir savunma mestaşısalar, bunlar kanuna göre hapis cezaleğidir. Savunma hakkı bütün uluslararası ile cezalandırılacaklar. Üç yıl, beş yıl sı metinlerde ve anayasalarda kutsal bir gibi hapis cezası; ama eğer bunlar dünya haktır. Avukat bu savunma mesleğinin görüşü olarak Marksizm'e inanıyorlarsa yürütücüsüdür, çalışanıdır. Bizim anlayıölüm cezasına çarptırılacaklar. O halde şımız da buydu. Bu anlayışımızın temeşunu rahatlıkla söylemek mümkündür: linde emek ve işçi sınıfının hakları yer Deniz’ler eylemlerinden ötürü değil ama alıyordu. Ben sağ kesim dışında emek ve düşüncelerinden dolayı yargılandılar, ve işçi haklarından yana olan sosyalist, deonlara düşüncelerinden dolayı idam cezası verildi. Eğer bu çocuklar Marksist olduklarını, sosyalist olduklarını söylemeseydiler veya bu iddia edilmeseydi, kanıtlanmasaydı onlara hapis cezası verilecekti. O halde burada düşünce suçu var. Düşüncelerinden dolayı yargılanıp mahkum edildiler diyorum. İdam gecesi yaşadıklarınızı daha sonra “İdam Gecesi Anıları” adıyla bir kitapta yayımladınız, sizin o gece orada bulunmanız nasıl gerçekleşti? İnfazlar yaklaşmıştı. Gençler beni cezaevine çağırdılar ve “Yakında idam cezaları infaz edilecek, bizim sizden bazı ricalarımız var.” dediler. Bunların tümü “İdam Gecesi Anıları” adlı kitabımda vardır. Bunların en önemlisi şuydu: “Bizi yalnız bırakmayın; sizin, bir arkadaşınızla birlikte sehpada iken yanımızda bulunmanızı istiyoruz. Çünkü bunlar bizim hakkımızda yalan yanlış birtakım şeyler ileri sürebilirler ve korktuğumuzu, çekindiğimizi ya da herhangi bir şekilde uygunsuz davranışlarda bulunduğumuzu ileri sürebilirler, siz bizim tanığımız olun. Böyle bir şey olursa açıklama yaparsınız, gerçeği anlatırsınız. Biz oraya büyük bir yüreklilikle, cesaretle gidiyoruz ve bu bizim yaşamımızın, eylemci, devrimci hareketlerimizin bir sonucudur. Bundan korktuğumuz, çekindiğimiz yoktur.” dediler. Ben bu konuşmayı avukat arkadaşlara aktardım. Biz 11 avukat arkadaş davaya bakıyorduk. Savunmanlardan avukat Mükerrem Erdoğan'la birlikte infazlarda bulunduk. O anların detayları çok geniştir. Onları burada anlatma gereğini duymuyorum.. “İdam Gecesi Anıları” isimli kitabımda detaylar vardır. Yalnız şunu belirteyim, onlar sehpa altında kendi davalarını savundular. Deniz'in son sözleri zaten bütün THKO'nun ve diğer sanıkların düşüncelerini anlatan sözlerdi. O sözler okunduğu zaman onların sehpa altında neyi savundukları açıkça ortaya çıkar. Bugüne kadar birçok dergi ve gazetelerde yazılarınız yayınmlandı, kitaplarınız basıldı. Bu konuda bilgi verebilir misiniz? Ben bir yandan bu davaları izliyordum. Vakit buldukça da o davalarla ilgili, dönemin önemli hukuk davalarına, insan haklarına ilişkin yazılar yazıyordum. Bunları uzun süre Cumhuriyet gazetesinde yazdım. Milliyet’te ve bazı dergilerde de özellikle idam cezası, örgütlenme hakkı, anayasaya aykırı yasalar ve bunun gibi konularda çok sayıda yazılar yazdım. Bu yazıların hepsini kitaplarda toplamak mümkün olmadı. Ancak toplam olarak basılmış 17 kitap ve broşürüm var. Bunlar; Hukuk Yazıları, 1. THKO Davası , 141142 Üzerine, Devlet Güvenlik Mahkemeleri Niçin Kaldırılmalıdır?, Hazırlık Soruşturması Aşamasında S Savunma Hakkı, Toplantılar ve Yürüyüşler, Bildiri Yayınlama, İdam Gecesi Anıları, Hukuksuz Demokrasi, Hukuk, 12 Eylül ve Hukuk, TÖBDER Davası, Umut Hangi Dağın Ardında?, Barış Savaşçıları, Beş Kapı Beş Kilit, Demokrasi Masalı, ve Türkiye İşçi Partisinde İç Demokrasi’dir. Biraz da “Yaşamda ve Yargıda Devrimci Duruş: Halit Çelenk” kitabını konuşalım. Çok güzel bir kitap olmuş. Böyle bir kitap hazırlama fikri kimindi? Sizin böyle bir kitap düşünceniz var mıydı? Bu düşünceyi üreten, yani benim hakkımda böyle bir kitabın hazırlanması, yayımlanması düşüncesini üreten Prof. Dr. Rona Aybay ve değerli bir hukukçu olan avukat Ümit Altaş'tır. Bu dostlar böyle bir kitap yayımlamayı düşünmüşler. Daha sonra bana telefon ettiler. Dediler ki, “Özyaşamınızın belgeselini yapmak istiyoruz.” Sonra Prof. Dr. Rona Aybay ve Ümit Altaş Ankara'ya geldiler. Yanlarında fotoğraf ve çekim işlerinde uzman olan Ender Yeşildağ adında değerli bir Antakyalı arkadaş da vardı. Beraber geldiler, röportaj ve çekim yapıldı. Sonra İstanbul'dan arayarak bu çalışmayı kitap haline getirmek istediklerini söylediler. “Benim için bir mahzuru yok.” dedim. Birçok kişiden yazılar alındı. “GÖNÜL BORCUM VAR...” Şunu da söyleyeyim; ben böyle bir kitabın hazırlanmasını başında uygun görmedim kendim için. Nedeni şu: Şimdiye kadar “Armağan” türünde yayımlanan kitaplar, insanlar öldükten sonra yapılıyordu. Profesörler hakkında, siyasetçiler hakkında, sanatçılar hakkında öldükten sonra yapılıyordu bu tür kitaplar. Şimdi ben daha sağım. Sağken böyle bir şey yapılmasını yadırgadım. Fakat bunu arkadaşlarıma söyleyince, hepsi “Yook, öyle değil. Sağken de yapılması icap eder. Yapılan doğrudur.” dediler. Bütün dostlarım böyle söylediler, ben de bir şey demedim. Kitap bu şekilde yayımlandı. Şimdi burada bu kitapla ilgili gönül borcum olanları söyleyeyim. Prof. Dr. Rona Aybay, İnsan Hakları konusunda uzmandır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından seçilen 11 âkil insandan birisidir. Bosna Hersek İnsan Hakları Mahkemesi’nde de yargıç olarak görev yapmıştır. Halen Türkiye Barolar Birliği’nin İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi Başkanı’dır. Gerçekten bilgi ve karakter itibarıyla son derece değerli bir insandır. Ümit Altaş çok değerli bir hukukçudur. Bu kitabın hazırlanmasından yayımlanmasına kadar her aşamada fiili olarak çok önemli bir rol oynadı. Çok titiz bir arkadaştır. Kitabı TÜYAP bastı. TÜYAP yöneticisi Bülent Ünal Bey çok ilgilendi. Kitaba emeği geçen ve burada isimlerini sayamadığım birçok güzel genç insan var. 17 Eylül'de bana İstanbul'dan telefon ettiler: “Biz burada bu kitaba emeği geçenleri davet edip onlara teşekkür etmek istiyoruz. Sizi de aramızda görmek istiyoruz, gelebilir misiniz?” dediler. Biliyorlar benim sağlık durumuKİTAP SAYI ? SAYFA 26 CUMHURİYET 896
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle