Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Prof. Dr. Rona Aybay ile “Yaşamda ve Yargıda Devrimci Duruş” üzerine... “Halit Çelenk adının özel bir etkisi ve saygınlığı var.” ‘Yaşamda ve Yargıda Devrimci Duruş: Halit Çelenk’ Prof. Dr. Rona Aybay ve Avukat Ümit Altaş’ın hazırladıkları bir saygı kitabı. Kitapta hukuk, siyaset, basın, eğitim, üniversite, sanat, kültür alanlarından aydınların Halit Çelenk üzerine, onu çeşitli açılardan değerlendiren yazıları yer alıyor. Çelenk’in yaşamından fotoğraflar ve belgelerle zenginleştirilen kitap, TÜYAP’ın sponsorluğuyla Aybay Hukuk Araştırmaları Vakfı’nın girişimi ve eşgüdümünde Çınar Yayınları’ndan çıktı. yarışmalar Türkiye'de İnsan Hakları ve Anayasa Hukuku ve Siyaset Bilimi alanlarında çok hizmet etmiş merhum hocalarımız Bahri Savcı, Tarık Zafer Tunaya ve Münci Kapani adına düzenleniyor. Hukuk ve Siyasal Bilimler alanlarında lisans ve lisansüstü düzeylerdeki öğrencilere açık olan bu yarışmalarda ödül almış olanlar arasında bugün profesör ve doçent olanlar var. Bu biliminsanlarının yetişmesinde küçük bir katkımız olması düşüncesi bizleri elbette mutlu ediyor. Ama asıl önemlisi, böylece Bahri Savcı, Tarık Z.Tunaya ve Münci Kapani 'nin anımsanması ve gençlere örnek olarak gösterilmesi. Benzer etkinliklerle gençlere, Türkiye'de çeşitli alanlarda topluma yararlı olmak için çalışıp çabalamış, ortaya bir şeyler koyabilmek için çileler çekmiş insanların bulunduğunu göstermeyi amaçlıyoruz. Kısacası, gençlere deyim yerindeyse “tarihin kendileriyle başlamadığını” göstermeye çalışıyoruz. Haldun Taner'in anılması için 2006'yı Haldun Taner Yılı yapma girişimim, başta eşi sevgili Demet Taner olmak üzere dostların ilgisini topladı; onların desteğiyle, Haldun Taner'e layık olduğu ölçüde değilse de, biraz olsun bir şeyler yapabildik. Şimdi üzerinde durduğum kişi: Refik Gür. Refik Gür, 1949 yılında Akşehir ilçesinde asliye hukuk yargıcı iken hukuk tarihimizde onurla yer alması gereken bir karar veriyor. Kararın konusu özetle şu: Refik Gür, önüne gelen bir davada uygulaması gereken kanunun Anayasaya aykırı olduğu kanısına varıyor. O zaman yürürlükte bulunan 1924 Anayasası’nın " Anayasanın hiç bir maddesi, hiç bir sebep ve bahane ile savsanamaz ve işlerlikten alıkonulamaz. Hiç bir kanun Anayasaya aykırı olamaz" diyen 103. maddesi karşısında, bu kanunu uygulamaktan kaçınmak görevinde olduğunu belirten, güzel gerekçelere dayanan bir karar veriyor. Refik Gür bu kararı verdiği zaman bir Anadolu kasabasında yargıç; herhalde en çok 40'lı yaşlarında olmalı. O ortamın sınırlı olanakları içinde böyle bir karar vermiş olması güçlü bir hukuk bilgisi ve kişiliği olduğunu gösteriyor. EğerYargıtay, 1949 yılında yargıç RefikGür'ün açmaya çalıştığı kapıyı kapatmış olmasaydı, belki bizde de bu içtihat yerleşmiş olacak ve yakın tarihimiz belki de bambaşka bir çizgi üzerinde gelişecekti. Bu gibi spekülasyonların riskini bilmiyor değilim ama, belki DP iktidarının askeri darbe ile sona ermesi gibi bir olay da yaşanmamış olacaktı diye de düşünülebilir. Halit Çelenk'le ilgili bir kitap yayınlamak ve böylece gerek insan olarak niteliklerini, gerek hukukçu olarak topluma hizmetlerini genç kuşaklara tanıtmak ve örnek göstermek düşüncesini bende uyandıran duyguları, yukarıda anlattıklarımın bağlamında görmek gerekir. Mesleğim gereği, üniversite çağındaki gençlerle oldukça yakın ilişki içindeyim. Kızerkek ilişkileri, teknolojiden yararlanma, yabancı dil öğrenme çabası gibi alanlarda, önceki kuşaklardan ileri olduklarını gözlemliyorum. Buna karşılık, içinden geldikleri toplumsal ve eğitsel ortamın çoraklığının sonucu olarak, siyasal ve toplumsal bilinç yönlerinden eksiklikleri olduğu da bir gerçek. Cumhuriyetimizin, gençliği toplumun geleceğinin sahibi gören ve ona güvenen anlayışı yerine 12 Eylül’ün, gençliği etkisizleştirmek ve bir tür “ihtiyarlatmak” amacının getirilmesi, gençleri “toplumsal” değil “bireysel” düzeyde düşünmeye yönlendirmiştir. Üstelik ekonomik koşullar da gençleri çok zorluyor. Kitap, yalnızca Halit Çelenk'e toplam olarak borç ödeme, şükran ve saygı iletme olarak algılanabilir mi? Çalışmanız, bir tarihsel dönemi anlatma işlevi de gören önemli bir belge değil mi aynı zamanda? Evet; kitabın Halit Çelenk'e şükran ? Işık KANSU aşamda ve Yargıda Devrimci Duruş: Halit Çelenk" kitabının bir hazırlık süreci var kuşkusuz. Boyutlu, içerikli, dolu dolu bu kitabın öyküsünü anlatır mısınız bize? Halit Çelenk kitabının ortaya çıkış öyküsünü iyice anlatabilmek için, söze biraz gerilerden başlamak isterim. Toplumumuzda üzülerek gözlemlediğim kibarca söylersek "bellek zayıflığı" daha gerçekçi bir deyimle "kadirbilmezlik" hastalığıyla, yıllardır “karınca kararınca” savaşmaya uğraşıyorum. Rahmetli ağabeyim avukat ve kaptan Gündüz Aybay'ın isteğiyle kurduğumuz AYBAY Hukuk Araştırmaları Vakfı'nda, yıllardır, genç hukukçulara ve siyasal bilim öğrencilerine açık yarışmalar düzenliyoruz. Bu “Y Halit Çelenk, kitabının İstanbul’daki tanıtım toplantısında ve sonrasında genç hukukçularla birlikte olmaktan mutluydu. (17 Şubat 2007) duygularını belirtmenin yanında böyle bir işlevi de vardır, sanırım. En başta, Halit Bey’in kendi anlatımından, sesli ve görüntülü (DVD olarak ) saptanmış anıları bir tarihsel belge sayılmalıdır. Ayrıca, Türkiye'nin siyaset, hukuk, sanat, basın, üniversite, kültür, eğitim gibi çeşitli alanlarından, önde gelen 70 kadar aydın kişinin Halit Çelenk hakkında anlattıkları da, toplumumuzun belli bir dönemine ışık tutma açısından çok yararlı bilgiler içeriyor. Çünkü Halit Çelenk'in etkin olduğu yıllar, Türkiye'nin büyük siyasal ve sosyal çalkantılardan geçtiği bir dönem. Kitapta, Halit Çelenk'in arşivinden alınan ve eski öğrencim Avukat Ümit Altaş'ın çabalarıyla o yıllarda yayımlanmış gazetelerinden çıkarılan resimler de belge niteliğindedir. Hukuk; maddeler, hükümler ve yasa metinleri üstünde doğrudan yaşam ile yoğrulan bir alan; Halit Çelenk'in ömrü ve savaşımında somutlaştığı gibi örneğin... Katılıyor musunuz bu yargıya? Hukukun, büyük çoğunlukla yasa maddelerinden oluştuğu doğrudur ama, hukuku yasa maddelerinden ibaret sanmak büyük bir yanılgıdır. “Kanun” ile “hukuk” aynı şey değildir. Hukuk, yasa maddelerinin ötesinde, adalet ülküsüne dayanmalıdır. Hukuku, erdem düşüncesinden, adalet temelinden ayıran bir anlayış, onu saygınlıktan uzak, mekanik ve sıradan meslek haline getirir. İşte Halit Çelenk'in hukukçu olarak hizmetleri, bu anlayış açısından çok önemli. Halit Çelenk, var olan yasa maddelerini çok iyi biliyor ve izliyor ama yasa maddelerinin dar kalıpları içinde kalmıyor. Ufkunu hep geniş tutuyor, var olan yasaların, insanlığın geleceğinin daha aydınlık, daha mutlu, daha özgür olması için katkıda bulunacak yönde yorumlanmasını sağlamak için varını yoğunu ortaya koyarak çalışıyor. Halit Çelenk'in “var olan”ı “olması gereken”e dönüştürme savaşımında, karşısına çıkan, pek çok kişi var elbette. Bunların önemli bir bölümü de “hukuk diploması” olan kişiler. Hukuku ciddiye almayan, yasa maddelerinin sözüne takılıp kalan, yasa maddelerini çağdaş biçimde anlamlandırma yönünde yorumlamaya üşenen; giderek, hukuku, gücü eline geçirenin basit bir baskı aracı olarak gören bu kişiler karşısında Halit Çelenk'in olgun, dirençli bir tavırla sergilediği savaşım, hukukun nasıl anlaşılıp uygulanması gerektiğini gösteren güzel bir örnek oluşturuyor. Her kitabın toplumsal tepkisi, bir geri dönüşü olur. Halit Çelenk kitabının siz hazırlayanlara dönüşü nasıl oldu? Kitap, beklentimin üzerinde bir ilgi gördü. Belki de hak ettiğimizden fazla övgü aldık diyebilirim. Bundan övünç duymamız doğal elbette…İlhan İlhan Kitabevi’ndeki imza gününde, sıraya giren gençlerin çokluğu yüzünden eldeki kitapların tükenmesi, bizim Vakıftaki “Halit Çelenk'e Saygı” gününde gençlerin Halit Bey’in çevresinde yerlere oturarak onu dinlemesi gibi olaylar, benim için en büyük ödül oldu. Kitabın birinci basısının kısa sürede tükenmesi karşısında, ikinci basının yapılamasına girişilmesi de elbette sevindirici bir durum. Eklemek istediğiniz bir yargınız, düşünceniz var mı? Halit Çelenk adının özel bir etkisi ve saygınlığı var: Kimden yazı istedikse, hiç duraksamadan ve seve seve kabul etti. ? KİTAP SAYI ? SAYFA 24 CUMHURİYET 896