Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? nem gibi gelen zifiri karanlık bir yere çıktılar. Her taraf kömür ve çamur, yerler pislik ve su içindeydi. Fakat her nasılsa korkusu geçmişti…” (s.52) Uygulamaya alışıyorlar, ameleliğin ne değin berbat olduğunu görüyorlar. Muammer, daha sonra ek iş yaparak ailesinin geçimine katkıda bulunuyor. Çevredeki tüm ocakları gezip tanıyorlar. Gençler, Hitler’in ırkçı politikasını yakından izleme olanağını buluyorlar. Baskı sonucu Almanya’yı terk eden profesörler oluyor. Hitler’in iktidarı ele geçirdikten sonra nasıl kadrolaştığını bilmek açısından önemli bir belgesel yapıt “Nazilerle Beş Yıl”. Üniversite rektörleri değiştirilip kendi yandaşları atanıyor yerlerine. Irkçı olmayanlar baskı altında tutulup sindiriliyor. Günümüzde de bu tip kadrolaşma örneklerine tanık oluyoruz. Türk öğrenciler, Almanca öğrenip çevreleriyle uyum içinde yaşamaya çalışıyorlar. Her olanaktan yararlanıp kendilerini yetiştiriyorlar. Sözgelimi; bir hafta içinde kızakla kaymayı öğrenip dağa çıkıyor ve kayıyorlar. Profesör Schmaceher, Türkiye’ye gidip maden araştırmalarına katılıyor. Döndüğünde öğrencilerine Türkiye madenciliğiyle ilgili konferans veriyor. İlkel madenciliğimizin boyutlarını öğreniyorlar böylece. Türk öğrencilerin Ankara’dan gelen Türk Talebe Müfettişlerince denetlenmesi, izlenmeleri, onlara verilen değeri gösteriyor. Atatürk’ün de öğrencilerin çalışmalarını izlettiği biliniyor. Akademinin geleneksel yılbaşı balosunda, Gürbüz, liseyi yeni bitiren Ursula’ya âşık oluyor. Nazilerin kadınlar üzerinde yaptığı etkili çalışmalar, onların yabancılarla evlenmelerini engelleyici boyutta. Ancak Ursula ile Gürbüz’ün aşkları kalıcı. Öğrenciler, başlarında profesörleriyle, eğitimlerinin bir parçası olan saha gezilerine çıkıp madenleri tanıyorlar. 1937’de, SS, SA, Gestapo daha da güçleniyor, toplama kampları açılıyor, Hitler, Almanya İmparatorluğu kurma yolunda ilerliyor. 1938’de savaşın ayak sesleri duyuluyor. Avusturya, Almanya’nın bir eyaleti yapılıyor. Türkiye’de de önemli gelişmeler gözleniyor o yıllarda. Fabrikalar yapılıyor, üniversiteler açılıyor. Birçok ülkenin ileri gelenleri Atatürk’ü ziyaret ediyor. Atatürk, hasta da olsa, geleceği görüyor ve 2. Dünya Savaşı’nın çıkacağını önceden söylüyor. Önay Yılmaz Türk öğrenciler, Cumhuriyet’in 15. yılını kutlama telgrafı çekiyorlar Atatürk’e. AKADEMİDE DURUM Akademide, Nazi öğrencilerin etkisi artıyor. Yahudiler belirlenip öldürülüyor. Mağazaları yağmalanıyor. Otuz bin Yahudinin toplama kamplarına gönderildiği belirtiliyor. Yazar lar baskı altında, kitaplar toplanıp yakılıyor. Almanya’nın Polonya’ya saldırısı, İngiltere ve Fransa’nın savaşa girmesi, İtalya’nın Yunanistan’ı işgali savaşı yaygınlaştırıyor. Türkiye, “zorlu bir diplomasi” ile savaştan uzak durmayı başarıyor. Türk öğrenciler, staj için İngiltere’ye giderken Naziler treni durdurup tüm erkekleri sünnet denetiminden geçiriyorlar. Türk öğrenciler, Kuran’ı gösterip dua okuyup Müslüman olduklarını kanıtladıktan sonra kurtulabiliyorlar. Savaş ortamında, okullarını bitirip maden mühendisi olarak yurda dönmeyi başaran öğrencilerin yoğun çabaları, kararlı tutumları, ancak yurdumuza hizmet aşkıyla açıklanabilir. Daha sonra hepsinin başarılı işler yaparak yararlılık gösterdiğine tanık oluyoruz. Atatürk’ün her alanda olduğu gibi, yeraltı zenginliklerimizi tanıyıp geliştirmedeki öncülüğü, onun değerini tartışılmaz kılıyor. En başarılı öğrencilerin seçilerek bu alanda yetiştirilmeleri başka nasıl açıklanabilir? Öğrencilerin de her türlü zorluğu yenerek başarılı olmalarında, Atatürk’ün kendilerini izlediğini bilmelerinin payı yadsınabilir mi? Genç Cumhuriyetimiz Atatürk’ün gösterdiği yolda ilerlerken, ırkçı, yayılmacı Hitler yönetiminin Almanya’yı getirdiği yer düşünüldüğünde, Atatürkçülüğün önemi daha iyi anlaşılmıyor mu? “Nazilerle Beş Yıl” bu nedenlerle okunmalı. ? Nazilerle Beş Yıl/ Önay Yılmaz/ Remzi Kitabevi/ Şubat 2005/ 318 s. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 889 SAYFA 27