Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? günümüz koşullarına uydurarak yaşama geçirmekle olanaklıdır. Esat Korkmaz bunun yolunu da gösteriyor: "Demek ki Bedreddin’deki yaratıcılığın nedeni durumundaki toplumsal olaylar örtük halden açık hale getirilmelidir. Çünkü, Bedreddin tarihi, bir karşı tarih, bir yasaklı tarihtir. Onu anlayabilmek ya da yazabilmek için karşı tarafa, yasaklı tarafa geçmek zorunludur. Karşı tarafa, yasaklı tarafa geçmek, tersine dönüşümü gerektirir: Tektanrıcı dinlerin egemen olduğu Ortaçağ koşullarında, egemene ve egemenin ilahi ideolojisi durumundaki tektanrıcılığa göçer/yarı göçer ve köylü temelli toplumsal tepki, ‘bu dünyayı terk et öbür dünyayı terk et – hiç durma terk ettiğin yeri de terk et’ üçlemesiyle dile getirilen ‘üç terk’ ya da ‘üçlü firar’ tasarımıyla bu dönüşümü yaşama geçirmiştir. İnanmak için doğaüstüne başvuru yolu terk edilmiş, varlığa ya da varlığın içine yönelme benimsenmiştir. İşte Bedreddin miras olarak kendisine devredilen bu anlayışın üzerine önce metafizik Tanrı’ya, sonra da egemene isyanı örgütlemiştir ya da örgütlenen isyan ona bağlanmıştır." (s. 5051) Esat Korkmaz, Bâtini inancı ve düşüncesi çevresinde Bedreddinilik’i yorumlarken sürekli karşıtı (Sünni Ortodoks inancı) ile ilişki ve çelişkisini göz önüne seriyor. Bu iki tasarımın Tanrı inancını karşılaştırarak temel ayırıcı özelliklerini ortaya çıkarmaya çalışıyor: "Sünni Ortodoks inançta Tanrı, âlemden ayrı ve mutlak yaratıcıdır. Bâtinilik ise Tanrı’yla âlemi birleştirir; Tanrı âlemin belirişidir; Tanrı’nın görünüşe çıkmış biçimi olarak algılanan âlem, Tanrı’nın kendisidir. Bu nedenle insan âlemi sugra (küçük âlem); Tanrı ise âlemi ekber (büyük âlem)dir. Ortodoks inancın varlığı, yaratan ve yaratılan diye ikiye ayırmasına karşın, Anadolu Bâtiniliği varlığı bir bütün olarak görür. İkilik ortadan kalkar, doğada görülenler Tanrı’nın tecellisidir ve ancak onunla vardır; yaratan da yaratılan da birdir. Bir yaratma değil, bir belirme söz konusudur. Her şey Tanrı’dır; demek ki yaratan da yaratılan da yoktur; sadece bir tanrısal varlaşma vardır; maddesel dünya, tanrılık varlığının görünümüdür." (s. 56) Esat Korkmaz incelemesinde, Bedreddini hareketin dönemin Yahudi ve Hıristiyan toplulukları üzerindeki etkisini de belirtiyor. 14.15. yüzyıllarda Batı Anadolu’da yaşayan Yahudilerin BedreddinBörklüce ve Torlak Kemal’in temsil ettiği Bâtiniheterodoksi harekete katılarak "Müslümanlaşmalarını" nesnel gerçekliği içinde dile getiriyor. HıristiyanYahudi ve Müslüman toplulukları bir araya getirebilen Bâtini anlayışın her üç dinle ilişkisini örneklerle gösteriyor. GÜNÜMÜZDEKİ İZLER... Günümüzde Bedreddin düşüncesinin izlerini hangi alanlarda bulabiliriz? "Şeyh Bedreddin ve Vâridât"ta buna da yanıt buluyoruz: 1. Dinler ve mezhepler arasında ayrım gözetmemek: Laiklik. 2. Şeyh Bedreddin’in "Yârin dudağından gayrı her şeyde, her yerde ortak olmak" biçiminde dile getirdiği üretim araçlarının halkın ortak kullanımına açılması: Sosyalizm. (Esat Korkmaz, bu olguya tarihsel diyalektikten doğru bir biçimde bakarak "komünizm" diyor ve şöyle gerekçelendiriyor: "Sosyalizmi de öteleyen CUMHURİYET KİTAP SAYI ve insanlığa kesin kurtuluş getirecek olan toplumsal tasarımı yaşama dayatmakla hiç ölmeyecek olan bir rüyayı ezilensömürülen Anadolu insanına, dünya halklarına armağan ettiler. Bu bile başlı başına bir devrimdir.") (s. 74) 3. Türk, Rum, Yahudi halkların bir düşünce çevresinde birleştirilmesi: Halkların kardeşliği. Görüldüğü gibi Bedreddini düşüncesi ve eylemi, Fransız Devrimi’nden ve Paris Komününden çok önceleri, insanlığa azımsanamayacak zenginlikte bir deneyim sunmuştur. Bu düşlere bugün için eskimiştir denilebilir mi? Ya da bu düşlerin bugün için gerçekleştirilmesi çok mu ütopiktir?.. EDEBİYATTA BEDREDDİN Esat Korkmaz, kitabının ikinci bölümünde Şeyh Bedreddin’in ünlü yapıtı "Vâridât"ı inceliyor. İncelemesinde İsmet Zeki Eyuboğlu’nun yönteminden yola çıkarak metni paragraf paragraf ele alıp yorumluyor. Her terime, her kavrama açıklık kazandırıyor. Tasavvufi bir metni yorumlamak için gerekli bilgi ve birikime sahip olduğu için bu zorlu işin üstesinden başarıyla geliyor. Bedreddini düşüncesi özelinde, engin Bâtini felsefesinden günümüzde yararlanmaya gelince... Kuşkusuz bu iş, çağını tamamlamış tarikat örgütlenmeleri kurarak Ortaçağ’a yeniden dönmek biçiminde algılanamaz. Zaten Esat Korkmaz’ın da böyle bir önerisi yoktur. Bâtini düşünce dizgesi üzerinde yukarıda kısaca duruldu. Peki, bu alandan edebiyatta nasıl yararlanabiliriz? Türk edebiyatında, Bedreddin ve eylemini konu alan Nâzım Hikmet’in "Simavnalı Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin Destanı"ndan sonra birkaç çalışma daha yapılmıştır. Şiir alanında en başarılı çalışma, Hilmi Yavuz’un "Bedreddin Üzerine Şiirler" (1975) adlı yapıtıdır. Kendisi de bir felsefeci olan Hilmi Yavuz, Bedreddin’i usta soyutlamalar, özgün imge ve imajlarla başarılı bir biçimde yorumlamıştır. Orhan Asena, "Simavnalı Şeyh Bedreddin" (1969) adlı oyununda, Bedreddin’i sahneye taşıdı. Erol Toy, 2 ciltlik "Azap Ortakları" (1973) romanında Şeyh Bedreddin’i ele aldı. Adları anılan birkaç çalışmanın dışında, Türk edebiyatının bu alanda ne denli yetersiz olduğu görülüyor. Esat Korkmaz’ın incelemesinin bu alana da devinim kazandıracağına inanıyoruz. Bedreddin düşüncesi ve inancını derli toplu biçimde anlatan Esat Korkmaz’ın bu çalışmasının edebiyatçıları yeni şiirler, oyunlar, öykü ve romanlar yazmaya isteklendirmesini umuyor ve diliyoruz. Ayrıca, "Şeyh Bedreddin ve Vâridât"tan öğrendiğimize göre (s. 31, 5. dipnot) Esat Korkmaz yayımlanmamış bir çalışmasında Kahire Mukattem Tepesi’ndeki Kaygusuz Abdal dergâhında, KaygusuzBedreddin ve İbn Haldun’u entelektüel bir tartışmanın içine soktuğunu öğreniyoruz. Bu çalışmanın yayımlanmasını da merakla bekliyoruz. Umuyoruz ki Cengiz Aytmatov’un "Kıyamat" (Kader Ağı) adlı romanında İsa ile dönemin Romalı yöneticilerini tartıştırdığı gibi, Esat Korkmaz da başarılı bir diyalog yazmıştır. "Anadolu aydınlanması"nın tüm insanlığı aydınlatması umuduyla... ? Şeyh Bedreddin ve Varidat/ Esat Korkmaz/ Anahtan Kitaplar/ 448 s. 889 SAYFA 23