24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA KISA Zaman da Eskir lirken kupkuru ve neredeyse çıplak tepelerden geçtikten sonra burada birden kırılıveren yer kabuğu derine saklanmış denize açılan vadilerini süslemeyi bitirememişti. Binlerce yıldan beri her kök her meyve bir zenginlik göstergesiydi. İlkbaharı, yazı, bütün mevsimleri insanın gözlerinin önünde oluşan ters bir çağlayan gibi fışkıran doğasına yeni şeyler ekliyordu. Yüzlerce endemik bitki, çeşitli kültür bitkileri, onların hepsine her zaman şükran duyan halk, sahip olduğu her şeyi insanlara sunmaya hazırdılar. İkram denilen şey armağan almaktan daha çok mutlu ediyordu tüm canlılarını. Burası önce fiziksel olarak Kenan ülkesinin verimli hilal diye adlandırılan en kuzey sınırındaydı. Sonra görünmeyen güçlerin karışmasıyla yoğun iyimser birikimin oluşturduğu mistik havaya eklenen mutluluk buhuru; burada dağın, suyun insanın ve zengin toprağın doğal kokularıyla oluşuyordu.” (s. 30) 1948 KABOTAJ BAYRAMI... Kutlu, 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı ile İskenderun’da tanışır. Yıl 1948’dir. Bu bayram onun unutamayacağı anılardan birini oluşturur. Denizcilerin resmi geçidi coşkuyla izlenir. Kıyılarımızdan özgürce yararlanma hakkımızı bir bayram sevinci içinde kutlama elbette büyük önem taşır. Bayramın anlamı kimsenin umurunda olmasa bile, coşkusunun solması kanayan bir yaradır. Anı kitaplarında yazarla okuyucunun yolları zaman zaman kesişir. Okuyucu bir kıyaslama yapma olanağını bulduğu gibi kendi anılarını anımsayıp küçük mutluluklara yelken açar. 1 Temmuz tarihiyle ilgili olarak sayın Kutlu’nun anlatımına koşut coşkulu törenler Vangölü’nün kıyılarında da gerçekleşirdi. Yarışmalar yapılır ödüller verilirdi. Belki kazanılan bir hakkın kutlanması şeklinde bir bilinç yaygın değildi. Ama o coşku soldurulmasaydı bilince dönüştürülmesi zor olmazdı. Son yıllarda anı yazma konusu boyut kazandı. Bunu güzel bir yaklaşım olarak değerlendirmek gerekir. Bu anılar içinde Kutlu’nun yazdıklarını keyifle okumanın belirtilmesi emeğe saygı çerçevesinde bir görevdir. ? Zaman da Eskir/ Ayla Kutlu/ Bilgi Yayınevi/ 400 s. den mühendisliği öğrenimi görmeye başlıyorlar. Profesör Schumaceher’in öğrencisi oluyorlar. Beş buçuk yıl süren okul yıllarında, Galip Özen, İstanbul’daki ailesine düzenli olarak mektup yazarak bilgiler veriyor. MADEN OCAKLARI Türkiye’nin en başarılı öğrencileri kendilerini maden ocaklarında buluyorlar. Almanya, pratik eğitime, uygulamaya önem veriyor: “…Ustabaşı olduğu anlaşılan biri gelerek eline bir kazma, bir kürek, bir de fener tutuşturdu ve Gürbüz’ü peşine takarak götürdü. Bindikleri tuhaf asansör, düğmesine basılır basılmaz zangırdayarak hızla aşağıya doğru inmeye başladı… Ocağa varmışlardı. Asansörün kapısı açıldı. Gürbüz’e cehenKİTAP SAYI 889 ? Abdullah TEKİN nıların anlam taşıması için bellekte iz bırakmaları koşulu aranır genellikle. Öbür türlü bir tavşan hapşırığı kadar iz bırakmayan anıları gerçek anı çizgisinde algılayıp yorumlamak doğru olmaz. Bellekte derin izler bırakan anıları okumak insanı zenginleştirir. Bilgi sahibi yapar. Öte yandan şimdiye kadar öykü ve roman yazan bir yazarın anı türüne yönelmesi nasıl bir sonuç verecektir acaba? Sorusu da insanın kafasından atamadığı bir bulmaca konumunda yer alır. Ayla Kutlu’nun kitabı bu çerçevede ele alınıp okunuyor. Bilgi Yayınevi, Ayla Kutlu’nun “Bütün Eserleri” dizisinin A 13. kitabını da yayınladı: Zaman da Eskir. Genellikle öykü ve romanlarıyla tanınan Kutlu bu kitapla karşımıza bir anı yazarı olarak çıkıyor. Bu anılar acaba ne kadar içten? Sorusuna Kutlu şöyle yanıt veriyor: “Çok. Olabildiği kadar ruhumu, algılamalarımı ve anımsadıklarımı anlattım.” (s. 5) Bu tür anılar yaşamın tüm ayrıntılarını içermeyebilir. Unutulanlar, önemsenmeyenler olabilir. Her şeye rağmen Kutlu’nun anıları, sırtını Habip Neccar dağına dayamış çok kültürlü bir kentteki dingin yaşamı bir güzelleme boyutunda karşımıza çıkarıyor ve keyifle okunan bir kitabı oluşturuyor. “EBEDİ AŞK”I HATAY... Kutlu’nun anıları 7 Temmuz 1938 tarihinde başlıyor. Gün Hatay topraklarının Anavatana kavuşması günüdür. “Karşılayıcılar arasında, tüfeklerine çiçek takmış Tunuslu ve Cezayirli askerler de vardı. O askerlerden birinin genç kızı, kendisiyle aşağı yukarı yaşıt olan anneme ‘Ah’ demişti ‘Bizim de sizin gibi bir Kemal Paşamız olsa, gün gelir biz de bu istilacı Fransızlardan kurtulurduk.’” (s. 7) Fransızlar Hatay’ı boşalttıklarında Antakyalı kadınlar yirmi yıl önce içtikleri andı yerine getirirler ve saçlarını kesip uzun değneklere bağlayarak yani saçlarını süpürge yaparak kışlayı temizlemeye başlarlar. Hatay salt bu onurlu tarihsel serüveni yönüyle değil doğal güzellikleri açısından da önem taşır Ayla Kutlu için. Bütün bunlar Kutlu’nun Hatay’ı “ebedi aşkı” olarak nitelemesine neden olur. Kutlu çok iyi bir gözlemci ve anlatımcı olduğunu gösterir: “Harbiye, dünyaya uygarlığı armağan eden ne kadar çok birikim varsa tümüne bir el uzatımı mesafedeki çok eski bir yerleşim yeri. Antonius ile Kleopatra’nın Ege’de başlayan balayı Akdeniz boyunca sürdükten sonra burada güneye dönüyor, âşıklar yüzlerini kadının doğurgan ülkesine Nil diyarına çeviriyorlardı. Güneyden geRomanda, öncelikle 1935 yılındaki eğitimöğretim durumuna tanık oluyoruz. Atatürk’ün eğitim alanındaki yönlendirmeleri sürüyor. Maden Tetkik Arama Enstitüsü, Ankara’da yurtdışına gönderilmek üzere, liseyi bitirmiş öğrencilere sınav açıyor. Yaklaşık bin öğrenci içinden beş öğrenci seçiliyor: Galip Özen, Enver Ediger, Namık Esmer, Gürbüz Fındıkgil, Muammer Kaymakçalan. Galip’in babası Ömer Bey, ilkokul öğretmeni. Oğlunun sınavı kazanmasına çok seviniyor. Galatasaray Lisesi Müdürü Behçet Bey, öğrencileriyle onur duyuyor. Öğrenciler, İstanbul’dan Romen gemisi Regena Carol ile Köstence’ye, sonra trenle Polonya üzerinden Almanya’ya gidiyorlar ve Freiberg’teki Bergakademie’de, ma Nazilerle Beş Yıl ? Hasan AKARSU “N SAYFA 26 azilerle Beş Yıl”, Önay Yılmaz’ın belgesel romanı olup Genç Cumhuriyet döneminde, 1930 ile 1940 yılları arasında, Türkiye’de ve dünyada yaşananlara ışık tutuyor. Olayların başkişisi Galip Özen, hastanede ölümünü beklerken anı defterini kızına armağan ediyor. Damadı olan yazar Önay Yılmaz, bu anı defterinden hareketle kurguluyor romanını. ? CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle