29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O K U R L A R A Adnan Binyazar, kısa bir aradan sonra bizleri denemeleriyle buluşturuyor. Binyazar hep yaptığı gibi, roman, öykü ve denemelerinde okuru okuma ediminin birebir içine alarak, okurun elinden düşürtmüyor kitaplarını, düşünce yapılarının farklı noktalarında beyin cimnastiği yaptırıyor okurlarına bir bakıma! Metinlerine sinen keyifse, her daim peşinden sürüklüyor bizleri... Binyazar’la Can Yayınları arasında çıkan denemeler toplamı"Duyguların Anakarası" adlı kitabı üzerine konuştuk. “+1 kitap ” arafından üç yeni kitabı yayımlandı usta sinema tarihçisi, yazar, eleştirmen Giovanni Scognamillo’nun; "Canavarlar Yaratıklar Manyaklar", "Dehşet Öyküleri" ve "Batı Sinemasında Türkiye ve Türkler". "Yeşilçam’ın Mitolojisi" adlı sonraki kitabı da yakın bir zaman sonra raflarda olacak.Giovanni Scognamillo ile kitaplarını, korku sineması ve edebiyatını konuştuk. Onlara ‘Şen Profesörler’ diyorlar, ODTÜ Felsefe Bölümü Başkanı Ahmet İnam ve Psikyatr Cengiz Güleç. Hayvan dergisi’nde yaptıkları doğaçlama muhabbetleri, SAY Yayınları tarafından ‘Metaforla Saadet Olmaz ’ adıyla kitaplaştırıldı. Mizahi bir üslupla günlük yaşam sorunlarına ve memleketin ahvaline dair "gayet ciddi" tespitler yapıyorlar. Şiddet, yalnızlık, taraftarlık, teşhircilik, cinnet, masumiyet, bekâret vb. temalar çerçevesinde yapılan sohbetler, iki "kamil" insanın dertleştiği diyaloglar biçiminde de okunabilir. ‘Şen Profesörler’le konuştuk. TURHAN GÜNAY eposta: [email protected] [email protected] Türkiye kadar kendi kültürünü istemeyen ülke azdır. Yıllar yılı, Anadolu’nun engin ve zengin, çeşitlilikle dolu, çetrefil kültür yapısıyla övünüldüğüne tanık olduk bir yandan; bir yandan da, o toplamın eriyip ayrışması, kimi bileşkenlerinin hiçe sayılması için ciddi uğraş verildiğini gördük. Prehistoryayla ilgilenenler düşlemci, Antik Çağ ve Helenistik Dönem’e yoğunlaşanlar yabancı değilse dışarlıklı, Bizans’a eğilenler yarı yarıya hain, çoğulculuğu savunanlar en hafifinden saf sayıldılar. Sonunda anlaşıldı ki, Türkİslâm bireşiminin, Osmanlı mirasının ateşli yandaşları, iş başa düştüğünde, kültür konularına hepten kayıtsızlar: Sahipleniyor göründükleri bir uygarlığın ürünlerini yıkıma, buharlaşmaya, talana terk etmekte beis görmediler. I Enis BATUR Pervasız Pertavsız II İki avuç insanı elbette ayırıyorum. Bu topraklardan farklı inanışlara, dünya görüşlerine, kültür felsefelerine sahip, ama konuya bağlılıkları açısından ortak duyarlık sancıları taşıyan saygın kişiler geçti. Abdülbâki Gölpınarlı, Sabahattin Eyüboğlu, Niyazi Berkes yan yana oturmayı bilirlerdi. Dîvan edebiyatı âşığı Tanpınar’ın en yakın dostu halk edebiyatına sevdalı Ahmet Kutsi Tecer’di. Bizim kuşağımız hem Ülgener’in, hem de İdris Küçükömer’in önemsenebileceğini, hem Azra Erhat’tan, hem de Samiha Ayverdi’den aynı anda beslenilebileceğini onlardan öğrendi. Sonra, gün geldi, birilerinin ve öbürlerinin pek bir anlamı kalmadı. Bir başka gün, içine düştüğümüz kuraklığın sorumlularını, oradan çıkışın yollarını arayacak birilerinin çıkmasını umalım. Bu "Tatar Çölü"nün ötesinden daha büyük ve kalıcı bir kâbusun gelmemesini de. III Bir kültürün istenmemesi, onun işe gelmemesine sıkı sıkıya bağlıdır aslında. Anadolu yarımadası, karşıtlıkların sahnesidir. Troya’dan Hitit tabletlerine, Antakya’da müthiş Pagan metinleri kaleme alan Julianus’tan Tarsus ermişlerine, ikonakuruculardan ikonakırıcılara, Digenis Akritas destanını yazanlardan Divriği gibi bir anıteseri yaratanlara, Yunus Emre’den İbni Arabî’ye, Pir Sultan Abdal’dan Nedim’e, Matrakçı Nasuh’tan Mehmed Siyah Kalem’e, kif’den Fikret’e uçlar arasında örülmüş bir bütünlüktür karşımızdaki bunu böylece kabul edebilseydik. Kabul edemeyenler örtmeye, örtemeyenler uzaklaştırmaya, o da olmadığında indirgemeye, hafifletmeye, ehlîleştirmeye davrandılar. Dokuz köyden tasfiye edilenler oldu; neyse ki dirençleri kırılmadı. Pertev Naili Boratav onların başında gelir. Anadolu kültürünün bu büyük kazıcısı, yıllar yılı, zorlandığı göçünde Nasreddin Hoca’dan ayrılmadı, iğneyle kuyu kazarak gözdeğmemiş elyazmalarını topladı ve sonunda istenmeyen Hoca’yı önümü İki hoca arasından Boratav’ın Nasreddin Hoca’sı, kültür birikimimizin bir avuç temel, kaynak metni içindeki yerini alıyor. ze taşıdı yazık ki cadı avı henüz bitmemişti. IV "Nasreddin Hoca’yı böyle bilmezdik". Bu cümle, ufkumuzda, "biz Hoca’yı böyle istemiyoruz"un bir çevirisi olarak belirdi aslında. Karagöz metinlerinde olduğu gibi ayıklanmış, aklanıp paklanmış, bu yoldan yükü atılmış bir "corpus"te uzlaşılmasıydı amaç; aşırılık fazlalıktı, halk kaynaklı bir bilgeliğin halkı korumak, ola ki kendinden korumak için törpülenmesiydi hedeflenen. Boratav’ın ulaştığı elyazmalarına şüpheyle bakanlar gördüm, duydum. Tersine, kök kültürün açığa çıkarılmış bu boyutundan gönenç duymak gerekmez miydi? Yakası açılmadık Carmina Burana şarkılarının, Villon’un ağzıbozuk şiirlerinin, Gargantua’da patlayan şen bilim dilinin bir karşılığının bu topraklarda da duyulmuş, yayılmış olduğunu öğrenmekten bir gurur payı çıkaramaz mıydık? Olduysa bile, akıl erdirilmesi güç bir suskunluk eşliğinde olmuş olmalı: Boratav’ın Nasreddin Hoca’sıyla ilgili, on yıl içinde dişe dokunur bir yorum, bir çözümlemedeğerlendirme girişimine rastlamadım. V Bütün bunlar, bizim Hoca’nın eşeğine ters bindiğini sanmamızı açıklıyor bana kalırsa; düzü tersten ayıramayan oysa aklımıza yerleştirilen optik. Geniş Türkili’ne, ondan ötesine yayılan bu en küçük hikâyelerden, mantıkçının külâhını önüne düşüren, feylesofun ayağının altına muz kabuğu süren, siyasa adamını ağzından çıkan söz yumağında boğan, din adamını ikiyüzlülüğünde kekeme kılan bir üslup sızar. Onlarca sinema başyapıtına imzasını atmış Carrière, senaryo yazımı derslerinde Nasreddin Hoca’nın kıssalarındaki tekniğin ekonomisinin altını çizer: Bir şey ancak bu kadar iyi anlatılabilir. Öyleyse, yalnızca alternatif bir ahlâkın uyarıcılığıyla sınırlı görülmemeli bu hikâyelerin çekirdekönemi, bir o kadar da Türkçenin en usta söz sanatı örnekleri arasında başı çektikleri anımsanmalı: Hoca’nın dili belli ki zekâsıyla atbaşı kıvraklıktaymış. VI Boratav’ın Nasreddin Hoca’sı, kültür birikimimizin bir avuç temel, kaynak metni içindeki yerinden bakıyor: Biz onu görebilecek miyiz, göz göze duracak yürekliliği gösterebilecek miyiz bu karşılaşmadan kazanımlı çıkıp çıkmamak hâlâ elimizde. ? Yazarın notu: Geçen haftaki yazımda İhsan Deniz’in adı yalnışlıkla İhsan Bilgin olarak çıkmştır, okurlardan özür dilerim. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk? Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız ? Yayın Yönetmeni: Turhan Günay ? Sorumlu Müdür: Güray Öz ? Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı ? Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. ?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişliİstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 ? Baskı: İhlas Gazetecilik A.Ş. 29 Ekim Cad. No: 23 Yenibosna İstanbul Tel:0 (212 454 30 00 ? Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden / Reklam Müdürü: Eylem Çevik? Tel: 0 (212) 251 98 74 75 0 (212) 343 72 74 ?Yerel süreli yayın ? Cumhuriyet Gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 865 SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle