Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? 1996), "Din Baronunun Kazları" (Çağdaş Yayınları, 1996), "Şeriat Pazarı" (Çağdaş Yayınları, 1997), İrticanın Kara Yüzü: Usame Bin Ladin’den Kaplancılara (Günizi Yayıncılık, 2002) adlı kitaplarında da okuyucuyu sarsıyor. Onun daha sonraki yıllarda da ardını bırakmadığı, ülkemizdeki tarikatların ve cemaatlerin örgütlü siyasal güçleri, kuzu postunda oturan "kurtlar" olan tarikatçı "baronlar" ve özellikle daha sonraki yıllarda güçlenerek politika belirleyen "Fethullahçılık"ın, Fethullah Hoca’nın dünü ve bugününü belgeleriyle okuduğumuz bu yapıtlar, dini alet ederek ekonomide ve siyasette güçlenenlerin hangi desteklerle ve nasıl bugüne geldiklerini gözler önüne seriyor. ŞERİATÇİ BASIN 30 yıllık bir izlemenin, araştırmanın, incelemenin ve gözlemin sonucu gerçekleşen bu sergilemenin ürünü olan; şeriatçı basının yükselişini, Milli Eğitim’deki ideolojik örgütlenmeyi irdeleyen ve 2 Temmuz 1993 Sıvas katliamının arkasında yatan gerçeği araştıran; İlhan Selçuk’un "İnsanı kullaştırmak, daha doğru deyişle köleleştirmek isteyen güçlere karşı savaşımın bir belgesi bu kitap" dediği; din bezirgânlarının devletin olanaklarından ve kurumlarından nasıl yararlandırılarak güçlendiklerinin ve okullarda nasıl örümcek ağı örer gibi örgütlendiklerinin anlatıldığı ve irticanın çeşitli suratlarının olduğunu, ancak hepsindeki ortak amacın, Atatürk’ün laik Cumhuriyetini yıkarak bir dinci devlet kurmak olduğunu, ilginç olanınsa İslamcı irticanın, yalnız Anadolu’da değil, laiklik devrimini 18’inci yüzyılda gerçekleştirerek "dinci devlet"i tarihe gömmüş olan Avrupa’da örgütlenmesi, "aydınlanma" coğrafyasında palazlanması olduğunu ve bunu olaylarla, kuruluşlarla, kişilerle, belgelerle belirlediği bu kitaplar; aynı zamanda Hikmet Çetinkaya’ya tıpkı Uğur Mumcu gibi gerçek gazetecilik sıfatını da kazandırıyor. Bu sıfat, gerçeğin ve doğrunun peşinde yılmadan giderek görevlerini her şeye karşın yerine getiren gazetecilerin sıfatıdır. Çetinkaya bu kitaplarında, küresel dünyanın imparatoru olduğunu söyleyen ABD’nin, İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki yeni düzeninde DP iktidarı ile başlayıp daha sonraki tüm dönemlerde tarikatları desteklemesinin de; "Büyük Ortadoğu Projesi"ni (BOP) İslam coğrafyasında hayata geçirmeye çalışırken, yıllardır beslediği ılımlı İslamcıları, bu arada Fethullah Gülen ve ekibini himayesi altına almasının da; ABD’nin "Türkiye’nin, sınırları genişleyen ve demokratik değerlerin yerleştirilmesini öngören bu projeye destek verdiğini, ve projede anahtar rol oynayacağını" söyleyen Erdoğan’ın AKP’sinin Türkiye’yi "ılımlı İslam"ın modeli olarak gören "ABD’nin ileri karakolu olma" görevini yerine getirmesinin de bir rastlantı olmadığını vurguluyor. Kısacası, sömürgeleştirilmek, köleleştirilmek, AKP eliyle "Türk kimliği"nden ve "Cumhuriyet kimliği"nden "İslami cemaat kimliği"ne çevrilmek istendiğimiz koşullarda, İlhan Selçuk’un dediği gibi "insan, insanlaşmak istiyorsa kulluktan bireyliğe terfi etmek zorunda…" ve Hikmet Çetinkaya da bu kitaplarıyla "İnsanı kullaştırmak, daha açık deyişle köleleştirmek isteyen karanlık güçlere karşı savaşımın gün gün atılan adımlarından oluşan bir yolun yörüngesini çiziyor." Aydınlanma yolundaki insanları, yine İlhan Selçuk’un söyleyişiyle, "Hikmet Çetinkaya’nın köşe yazarlığı, son yıllarda bu büyük savaşımın içinde anlamına oturdu, içeriğini buldu, öncü niteliğini kazandı" yargısına vardıran kitaplar bunlar. Çetinkaya’nın şiirsel deneme tadındaki, aşkla ve şiirle örülmüş, ülkemizin herhanCUMHURİYET KİTAP SAYI gi bir yöresinden dünyanın herhangi bir köşesine kadar uzanan coğrafyadaki insan durumlarını ele aldığı ve hüzün yoğunluklu yazılarından oluşan kitapların ilki "Âşık Kadınlar Sokağı" (Çağdaş Yayınları, 1996) adını taşıyor. Aşk ve sevgi üzerine yazılmış şiirlerle ve dizelerle zenginleştirerek evrenselleştirmeye çalıştığı yazıların bütünlenmesiyle oluşan "Sevdanın Adresi Belli Değil" (Cumhuriyet Kitapları, 1998), "Gözlerin Poyraz" (Cumhuriyet Kitapları, 1999), "Alaca Bir Öfke" (Cumhuriyet Kitapları, 2000), “Kadınlar Yağmurlar ve Kuşlar” (Günizi Yayıncılık, 2002), “Gülün Ölüm Yüzyılı” (Günizi Yayıncılık, 2005) adlı kitaplarında Çetinkaya, güncelden tarihin derinliklerine, insanlığın görkemli birikimine uzanıyor. Bu kitaplarında bir yandan tek tek insanların umutlu ya da umutsuz, kederli ya da sevinçli, dingin ya da yorgun insani durumlarından sevgi ve sevgisizlik temelinde söz ederken ve insanın yaşam karşısındaki çaresizliğini ya da çare arayışını yazınsal bir dille aktarırken bir yandan da tek insandan ulusa ve ülkeye, ulusun ve ülkenin sorunlarına, insanlığa ve insanlığın sorunlarına uzanmayı deniyor. Onun bu denemesi, insandan evrensele ulaşmayı deneyen insanlığın şairleriyle bütünleşerek yol gösterici olmayı başarıyor. Örneğin "Alaca Bir Öfke"deki, "İşkenceden geçmişti hepsi... Yaşları 1718’di. Gözlerimi yumdum birden... Gecenin kanat çırptığı, umudun yok olduğu hücreleri düşündüm. Ey benim aydınlık günleri bekleyen Türkiye’m. Ey benim ölüme alkış tutan halkım. Ey benim şafağın yolunu açan, suskun akşamların hüznünü yaşam biçimi sanan insanım. Ey benim özgürlükleri Erbakan hocanın takkesinde arayan romantik aydınım..." cümlelerinden yansıyan hem insani bir durum hem de siyasal bir saptamadır. ŞİİRSEL GÜZELLİKLER... "Troya’dan İyonya’ya Mitolojik Aşklar Coğrafyası" (Günizi Yayıncılık, 2001), Çetinkaya’nın vurgunu olduğu Ege’den esintiler sunan bir yapıt. Aşkın ve savaşın dağı İda’dan, Troya’dan, Afrodit’ten, Helen’den, Sarıkız’dan, Karadut’tan, Teos’tan, Zeus Tapınağı’ndan, zeytin ülkesinden, Anadolu tanrılarından, Mavi Yolculuk’tan, Gökova tutkunlarından, Herodotos’tan, Bodrum sürgünlerinden, Halikarnas Balıkçısı’ndan, sünger emekçilerinden anlatımlarla şiirsel güzellikler sunuyor. Mitolojiyle tarihin buluştuğu, efsanelere ve söyleşilere katılan gözlemlere, anıya dayalı yanıyla da güncele uzanan betimlemeler görkemli güzelliklerle buluşturuyor okuyucuyu. Ülkemizi kuşatan ırkçı ve dinci bağnazlığının halkalarını bir bir sergilediği "Türkiye’nin Şeytan Üçgeni"nde (Cumhuriyet Kitapları, 1998) Çetinkaya, yine bir gazetecilik olayını gerçekleştirerek yakın tarihimizde iz sürmeye devam ediyor. Yıllar öncesinden "Sancılı Yıllar Kuşatılmış Sokaklar"da başlattığı irdelemeyi günümüze taşıyor. O yıllardan gelip Susurluk’la ülkemizin gündemine düşen devlet içindeki silahlı ve gizli çete örgütlenmesini, bu faşist çetenin nerelere nasıl uzandığını, Susurluk çetesinin daha da eskilere, 1940’lara dayanan tarihsel köklerini, günümüzdeki siyasal halkalarını, emperyalist bağlantılarını gazeteci sabrıyla didikliyor. Bir Güneydoğu Gerçeği: Necla (Cumhuriyet Kitapları, 2000) adlı kitabında, Güneydoğu’da yaşanan öyküleri yine kadın yazgısı ve töre kıskaçları açısından irdeliyor Çetinkaya. ABD’nin Kürt Kozu ve Bağdat’ın Çocukları (Günizi Yayıncılık, 2003) adlı kitabında, Ortadoğu’daki ölüm oyunlarını irdeliyor. ABD’nin kazanlar kaynattığı Ortadoğu’daki operasyonlarını, Bağdat’ta ? 865 SAYFA 13