26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

U R L A R A Okurlanmız, Yıldız Ecevit adını Oğuz Atay ve Orhan Pamuk'a ilişkin kitaplanndan ammsayacaklardır. Oğuz Âtay konusunda artık bir otorite olarak kabul etmemiz gereken Yıldız Ecevit, bugünlerde bir Oğuz Atay biyografisi de yayımladı. "Ben Buradayım..." adını taşıyan kitap üzerine Ecevit'le bir söyleşi gerçekleştirdik. Yüksek eğitimini Viyana'da bir süre Technische Hochschule'de sürdürdükten sonra htanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ne girdi. Alman Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitiren Ecevit, "Ferit Edgü'de Kafkaesk Öge" konulu yüksek lisans tezini Hacettepe'de, "Oğuz Atay ve Max Friscb 'de Aydın Sorunsalı" konulu doktora tezini de Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nde verdi. DTCF'deki Alman Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı'ndaki öğretim üyeliğinden emekli olan Ecevit, kendisini tamamen yaztnaya verdi bugünlerde. Ecevit'in Oğuz Atay biyografisini her Oğuz Atay severin tnutlaka okuması gerekiyor. "Fırdöndü" göçmenlik üzerine ilginç düşünceler üreten bir roman. Burada bir ülkeye dışardan bakmak ile içersinde olmak arasındaki farkı düşündürüyor okura. Kesin dönüş ile yurda dönen birisinin şikayetleri, ne burada yerleşik oturanların şikayetlerine benziyor ne de bir turistin yakınmalarına. 60'h, 70'li yıllarda I Almanya'ya giden işçilerin orada yaşam kurma, yerleşme ve dalıa sonrasında da yurda tne ve dalıa sc dönme hikâyelerini okurduk. Son yıllarda ise bir dönem politik ya da başka ncdenlerle Avrupa'ya yerleşmiş aydınların hikâyeleri ile sıklıkla karşılaşır olduk. Avrupa'da yaşayan cntelektüellerin göçmen yaşamları işçilerden birçok konuda farklı; en başta sadcce yaşadığı ülkede yabancılaşma duymuyor, bunu ülkesine geldiğinde de yoğun olarak hissediyor. Göçmenlerle ilgili istatistikler de bu iki grup arasında bir fark olduğunu ortaya netlikle koyuyor, örneğin "yurda kcsin dönüş" yapan işçilerin aksinc iyi eğitim almış, yüksek maaşlı işlerde çalışan göçmenlcr nadiren geri dönüyorlar. Asuman KafaoğluBüke Yazın Sanatı Fırdöndü Roman kahramanının birinci tekil şahısta anlattığı anılar farklı zaman dilimlerini anlatıyor. Bir çocukluk anısının ardından, zaman ve yer belirtmeden başka bir anıya geçip bir aşkını, daha sonra çocukları ile gittiği bir tatili peş peşe anlatıyor. Bunlar arasında kronolojik bir devamlılık olmadığı için, ilk başlarda anlatılan anılarda Erhan evli mi değil mi, şimdiden mi bahsediyor yoksa gençlik yıllarını mı anlatıyor anlamak çok zor. Bu arada yıllar önce yaşanmış bir olayı anlatırken "cebin pili bitti" (s.64) ya da "saat ücretim yüz euro" (s. 57) gibi daha yakın tarihe ait olabilecek bilgiler vererek akıl karıştırıyor. Bu akıl karışıklığını yazar bilinçli olarak yapıyor, özellikle yaşam detaylanna hiç girmiyor. Roman karakterlerinin yaşlarını, hayat hikâyelerini ender olarak aktarıyor. ERHANIN AŞKLARI... Roman ilk başlarda gizemli bir cinayet ve daha da gizemli bir intihar öyküsü anlatacak saniyor okur fakat sonuçta Erhan'ın aşklarını anlatıyor. Erhan, Suna adında bir kadınla evli ve ondan biri kız diğeri oğlan iki çocuğu var. Ayrıca Anita adında bir kadından bir oğlu olduğunu, Nora adlı Hollandalı bir kadından da Maya adında bir kızı olduğunu anlatıyor. Ama sevgilileri bunlarla bitmiyor: Sandra, Nicole, Tina, Aysu, Veronica, Viktoria, Armina ve adını bilmediğimiz daha bir sürü fahişe ile birlikte oluyor Erhan. Roman boyunca çok fazla sayıda kadın karakter anlatıldığı için bunları birbirlerinden ayırt ctmek, her birinin farklı özelliklerini anlamak olanaksız. Sanırım okur sadece tecavüze uğrayan Nora ile Rusya'da tanıştığı Armina'yı biraz yakından tanıyor, diğer kadınların hcpsi bunlara karısı Suna dahil silik portreler olarak yer alıyor romanda. Erhan'ın aşk yaşadığı kadın sayısının fazlalığı romanı da bence kalabalıklaştırıyor. Birbirlerinden bunca kopuk anıların bir yerde toparlanmasını bckliyor okur ama sahncler, yemekler, kadınlar birbirlerine fazlaca benzediği için tanımışlık duygusu gelişmiyor. Roman belli bir çerçeve öykünün etrafında toparlanmaya çalışılmış, bir yandan Erhan'ın defterlerde anlattığı olayları takip ederken diğer yandan defterleri okuyan kızının hayatına giriyoruz. Genelde çerçeve öykü tekniği ile yazılan romanlarda bir noktada dış öykü ile iç öykü kesişir ve roman bütünlük kazanır. "Fırdöndü'Me Ozgen Ergin iki öykünün kesişme noktalarına ağırlık vermemiş, ilk başta örtüşme noktasının roman kahramanının işlediği cinayet ile bağlantılı olduğunu düşündürüyor okura ama ilerleyen sayfalarda bütünlük kazandıran şeyin yazan ile okuyan olarak baba kızın ilişkisi olabileceğini gösteriyor. Kızın babasına duyduğu hayranlık, babası yaşında bir erkeğe âşık olması önemli ipuçlan idi ama roman bunların üzerinde fazla durmadan geçti. Romanda eleştirilebilecek bir şey, roman kahramanının ölümü (ya da ölüm süsü verilen kaybolması) ardındaki hikâyenin anlatılmamış olması. Yazar bunu anlatmadığı gibi okura düşünce geliştireceği ipuçlan da sunmuyor. Olay örgüsünün bu dallarının gelişeceği izlenimi veriliyor romanın giriş bölümünde ama cinayet ve hapishane sadece birkaç paragrafla geçiştiriliyor; Erhan'ın ölümünün ardındaki gerçekleri de tam öğrenemiyoruz. GÖÇMENLİK "Fırdöndü" göçmenlik üzerine ilginç düşünceler üreten bir roman. Burada bir ülkeye dışardan bakmak ile içersinde olmak arasındaki farkı düşündürüyor okura. Kesin dönüş ile yurda dönen birisinin şikayetleri, ne burada yerleşik oturanların şikayetlerine benziyor ne de bir turistin yakınmalarına. Erhan hem çok 19 CERİ DÖNÜŞ Ozgen Ergin "Fırdöndü" adlı yeni yayımlanan romanında yüksek gelirli bir ailenin geri dönüş öyküsünü anlatıyor. Uzun yıllar yaşadıkları Köln'den dönüp yer"ÇokSatanlar" leştikleri lstanbul'da çoeuklar bölümümüzdeki kolay uyum sağlayamazlar, özellikle henüz liseyi bitiren oğulları 'internetten satış yapan sürekli geri dönme planları yakuruluşlar bölümünu par. îstanbul'daki yaşamları dekaldırdık. Bu sayıdan taylarıyla anlatılmasa da, Merceitibaren, onun yerine des araba, boğaz manzaralı ev gielitnize ulaşan ve bi bazı marka ve etiketler sayesinde burada yaşam standartlarıtanıtımında geç nın düşmediğini anlanz fakat sakalacağımızı hip olıınan lüksler bu şehri ev düşündüğümüz olarak görmeye yetmez. kitaplan duyuracağız. Roman, Istanbul'a yerleştikten birkaç yıl sonra şüpheli bir Bol kitaplı günler... ölümle babasını kaybeden genç TURHAN GÜNAY kızın annesini sorgulaması ile başlıyor. Sordukların, email: [email protected] dan fazlasını anlatıyor annesi, bir de eline babasının tuttuğu günlükleri veriyor. Romanın büyük bir kısmını bu günlükler oluşImtiyaz Sahlbi. Cumhurlyet vakturuyor. Doğrusu bunlara fı adına llhan Selçuk o cenel "günlük" demek pek doğYavm Yönetmenl: Ibrahim Yılru olmaz, bunlar bölük dız OYayın Yönetmeni: TUitıan Günay o Sorumlu Müdür Mehpörçük yazdmış anılar. Aymet Sucu o cörsel Yönetmen: rıca bu anılar özellikle oğDllek Akıskalı o Yayımlayati: Yelunun okuması için yazılnl Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.S. , Baskc ihlas cazedığı için, aralara öğütler tecilik A.S. 29 Ekim Cad. No: 23 de sıkıştırılmış. A Yenibosna Istanbul Idare Merkezi: Türkocağı Cad. No: 39Erhan adlı roman kah41 Cağaloğlu, 34334 Istanbul, ramanı hayali ihracatla paTel: 0(212) 512 05 05 Cumhuriıa kazanan, karanlık işlere yet Reklam: Cenel Müdur özbulaşmış biri. Ote yandan lem Ayden / Muşteri Temsilcisi: Eylemçevik'y Yerel süreliyayın p.ıra harcanıayt seven, ince O Tel: 0 212 512 47 78 512 48 30 /evk sahibi ve özellikle kaFakS: dınlara düşkün bir erkek. sevdiği hem de artık alışmakta zorlandığı ülkesinde hemen her şeyden şikâyet ediyor. Gençlik günlerini abartılı bir nostaljiyle anıyor. Terk edilen ülke, büyük özlem duyulduğu için yüceltilirken, geri dönülen ülke yadırganıyor ve beğenilmiyor. Romanda da yadırgayan bu bakış açısını hissettiriyor yazar. Okur burada yaşadığı için her taraftan arabesk müzik yayılmasını yadırgamaz, oysa roman kahramanı pis kokuları, gürültüyü yadırgıyor; bu durumda okur da sıradan şeylerden şikâyet eden kahramanı yadırgıyor. Bu zincirleme yadırgamalar, evine dönen göçmenin artık buralı olmadığını kanıtlıyor. Gelen ile kalan arasındaki uzaklığa dikkat çekiyor. Özgen Ergin'in bu romanı aslında Almanya'da yaşamak ve ülkeye dönmek temalarını işleyen denemeler şeklinde de okunabilir. Yer yer Türk kadınlarını anlatırken (s.53) ya da feminist kadın tiplemeleriyle (s.72) aşırı genellemelere girmiş. Ben yazarın kadın betimlerine erotizm kattığı bölümleri sevdim. Belki tüm romanı erotik bir öykü çevresinde anlatsaydı daha yakınlık duyacağımız bir roman kahramanı çıkardı ortaya. • [email protected] FırdöndüV Özgen Ergin/ Dünya Kitaplan/ 200^/ 2 54 sayfa. http://edebiyatelestiri.blogspot.com KİTAP "Sfenks" başlıklı yazımda Erdoğan Alkan'ın Verlaine çevirilerini topladığı kitabmın adı iki kez "Ekuanil Çiçekleri" diye geçmektedir. "Ekuanil Çiçekleri" Alkan'ın ikinci şiir kitabmın adıdır. Şiir çevirileri ise "Paul Verlaine" başlığı altında yayımlanmıştır. Düzeltir, şair ve okurlardan özür dilerim. Eray canberk SAYFA 3 OZOR: 80i.sayıdaki C U M H U R İ Y E T K İ T A P S AY I 80 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle