23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Selîm ileri "Kar Yağıyor Hayatıma "da tanıdıklarını anlatıyor KAR YAĞIYOR HAYATIMA Anılar bayramında hüzün resmigeçidi Selim ileri yaşamına katılmış tanıdıklarından şimdi hayatta olmayan yirmi dört kişiyi anlatıyor kitabında. Sizi hüzünlendirecek, ama daha çok da mutlu edecek bir kitap "Kar Yağıyor Hayatıma". D OnurCAYMAZ ok karlı bir pazar günüydü sanırım. Nedense Kadıköy. Sokaklar bomboş. Demek ki evlerden çıkılmayacak denli soğuk. Pazar günlerinin yaz mevsimindeki rcnkleri çoktan uçup gitmiş. Bembeyaz karakış. Arka mahalleler. Kar yağmış dallar. Kimi yoksul, kimi zengin bin bir hikâyeyle kaynaşan uzak çatılar. Bir tenha vakit. Neden, nereden akhma geldi bilmiyorum. Selim îleri'ye kısacık, hal hatır soran bir mesaj atayım dedim. Hangi kelimeleri kullandım anımsamıyorum ama karın yağışından bahsetmiştim. Belki Edip Cansever'in çok sevdiğim bir dizesi, belki tleri sayesinde daha da çok sevdiğlm Necatigil'in... Ama son cümle olarak da gülümseyen bir "Ne yapıyorsunuz ?" "Belgin Doruk'u yazıyorum" diye cevap gelmişti. îmlâya kâğıt üzerinde olduğu kadar likit kristal ekranda da bire bir sadık kalarak. "Belgin Doruk'u yazıyorum; kar, hep kar..." Sonbahar yapraklarını toplayıp; "Konuşuyorum onlarla. Bana yeşil oldukları günleri anlatıyorlar" diyen o sönmeyen yıldız'ı yazıyordu. însanın içini acıtan o kadını. Tam da o günlerdi galiba. Bursa Kitap Fuan'nda bir yemek sırasında konuşuyorduk lleri'yle. Elinde birtakım kâğıtlar, düzeltiler hep. Tabii o anki merakımı unutmak ne mümkün. Sevdiğiniz bir yazarın ne yazdığını, nasıl yazdığını görmek. Yarın Yapayalnız'a çalıştığı günlere de tanık olmuştum. Bir usta yazarın, eseriyle nasıl boğuştuğunu, onu kaybetmemek için yaptıkJarını, "Son günlerde garip bir kehanetle eve bir şey olur da roman yitip gider" diye sürekli yanında taşıyışlarını... Bilmeyenler için eklemeli, Selim Ileri çok eski bir daktiloyla yazar yazılarını... Yine bir başlık ve aît alta bir sürü satır görünüyordu kâğıttan ama bu kez bilgisayarla dizilmiş, düzeltileri işaretlenmiş bir mctin. Yayına hazır gibi görünüyor. "Böcek Seslerini Dinlediğimiz Geceler". Ç ömürdeki en alçakgönüllü yaşa. Memct Fuat yazısında tüm bunları o kadar çok duyuyorsunuz ki. "O zamanlar Nedim Gürsel'i domuzuna kıskanırdım" diyebilecek kadar dürüst davranıyor okura. Kemal Ağbi bölümünde, Kemal Tahir'in onu azarlayışı sonucunda, "Haklıydı. Bilgi Yayınevi'nin sahibi Ahmet Tevfik Küflü'ye yağcılığımdan iğrenmişti," diyebilecek kadar açık... Her ne kadar Halide Edip hanım çok yaşlı olduğu günlerde, o zamanlar çocuk yaştaki yazarımıza, "Hahza sakatlanıyor" demişse de, İleri belki de "Hiçbir şey kalmasın/ hepsi silinsin hepsi" diyerek yırtıp yok cttiği tüm mektuplarla ödeşmek adına, belki de hafıza bile isteye kimi şeyleri yok etmeden yazılması gerektiğinden, yazdı bunları. Ne de iyi etti! Henüz gencecik yazarlık yaşamımdaki katkısını asla inkâr edemeyeceğim bir isimden söz ediyorum cnikonu. Kırık dökük öykülerimi ilk kez okuduktan sonra, bana ağbice yol gösteren, öneriler getiren, okumam gereken bir dolu isim sayan, daha çok yazmam için yüreklendiren... Anlattıklarıyla, yaşadıkları arasında ne kadar büyük bir bağ... Hele o Kemal Tahir'i anlatan bölüm. Kemal Tahir'in, Reşat Nuri Güntekin'in Eski Hastalık'ının sonunu adeta yaşargibi anlatışını, anlatırken romancının gözlerindcn süzülen damlaları yazmış. Yaptığı işe saygıdan, kendince incelikleri olan bir yazarın yaşantısına dek bir sürü şeyi içinde barındıran bu duruşu ben Selim lleri'de de gördüm. Onun edebiyata bagiılığında bir "nostalji" duygusundan ötc "edebiyatın tüm zamanları kapsayan" bir şey olduğunu bilmenin rahatlığı var. Eskişehir Edebiyat Günleri'nde bir paneldeyiz. Yanılmıyorsam Jale Sancak, Başar Başarır, Selim İleri ve ben. Yaşamını yazarlığa adamış, 37 yıldır yazan biri olarak İleri, dinleyicilcre o sırada Orhan Kemal'den balısediyordu. Yazarın Once Ekmek kitabındaki bir hikâyeyi anlatmaktadır. Gözlerinden süzülen yaşları ben de anımsıyorum. Zamanla her şeyin nasıl da yer değiştirdiğini, edebiyatın ne kadar da güçlü bir şey olduğunu, aslında hiçbir şeyin öyle kolay kolay yitip gitmediğini anlatan bir sahne... BU KİTAP BİR HÜZÜN BAYRAMI... İşte hemen koca bir melodram tarihini belki bir çırpıda özetleyecek bir olay; Diclehan Baban'ın yaptıramadığı dişinin yerine koyduğu sakızı yere atışı, atarken: "İşte Türk sinemasının zengin, baştan çıkartıcı Diclehan'ı! Dişçiye gidecek param yok..." deyişindeki çığlık. O bölümün sonundaki sözler: "Neden unutmadım bu kadını? Nice yıl sonra hissediyor, biliyorum ki, 'yazmak' istediğim insanlardan biriydi. Hissediyorum ki, yalnız öylesi insanlar beni ilgilendiriyor, boyuna onları yazmak istiyorum..." Öylesi insanlar. Kimdi o öylesi insanlar diye iki kelimeyle anlatılan, ama her birinin yaşamından nice romanlar çıkabilecek olanlar? Cahide Sonku'nun ölümü üzerine Haldun Taner'in yazdıklarının penceresinden bakalım öylesi insanlara. Kitaptaki insanların tamamını neredeysc özetleyen bir pasaj bu. Haldun Taner, Cahide Sonku'nun ölümü üzerine yazmış: "Cahide çeşitli hayat skalalarından geçti. Yaşamı olanca ihtişamından olanca süniliğine kadar, ama her sefer yoğun, çok yoğun olarak yaşarken, yine de bu işten buruk da olsa, sanatkârca bir tat aldığına emin gibiydim. O sevdi, sevildi, yazgısmın güleç yüziinü de, tokadını da kabullendi ve aramızdan göçtü. Onunla uğraşmayın. Onu yargılamayın. Çıkışı da inişi de olmayan güvenceli hayatınızla övünün, yctinin. Cahide'ye karşı ucuz üstünlükler taslamaya kalkmayın." Bu pasajda Cahide adı yerine kitapta sözü geçen herkesin adını koyabilirsiniz. K İ T A P S AYI 806 "Sadri Alışık," diyordu, İleri. Sadri Bey'in, îleri'ye armağan ettiği tablonun sağ köşesine; "Kanlıca'da o yaz, böcek seslerini dinlediğimiz geceden..." diye düştüğü not. Bir mısra gibi. Kitap söylüyor bize o tabloyu. Yaşadığı son yazı ürpcrtici biçimde sadece karakalem çalışarak geçirmiş, bir yaz akşamı sevdiği dostlarıyla birlikte Istanbul'un tüm semtlerinden birer meyhaneye düşerek "Bu akşarn tüm meyhanelerini dolaştım Istanbul'un" şarkısına ince bir selam çakmış, anısı bizim kuşağımız için bile hâlâ taptaze duran, şair, ressam, oyuncu Sadri Alışık. KIRIK HAYATLAR HEP... Ismine bir türlü karar veremediği yeni bir kitap, bir anı kitabıymış bu da: "Kar Yağıyor Hayatıma" (Nedense, bana yolladığı cevap mesajından dolayı belki, bu ismin, hep Belgin Doruk'u anıştırmasını istediğini düşündüm.) Tanıdığı insanlar. Bir şekilde hayatından geçen, hayatına izler bırakan kişileri yazıyormuş. Çok sevinmiştim. Yaşadıklarını dolu dolu anlatan bir yazar Selim İleri. Kar Yağıyor Hayatıma'da en çok bu duyguya kapılıyorsunuz. Bir lokantada, bir çay evinde ya da belki Dostlukların Son Günü'ndeki çınarlı kahvede, masa başında, eski bir dosta anlatır gibi anlatıyor her şeyi kitap. Yazar, kıskançlıklarını ya da insani zaaflarını ne kadar da diirüstçc söylüyor. Günümüzde, kültür sanat hayatında ya da işte güpegündüz hayatımızda, nasıl da gereksindiğimiz bir şey bu. Edip Cansever, "Şiirler okudum, şiirlerdeki yaşlara geldim" diyordu bir şiirinde. İleri, artık o yaşa nıı geldi acaba? Ancak kitapların, şiirlerin yaşadığı, SAYFA 16 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle